Bu incelemeyi yazmak bana düşmemeliydi. Normalde Soulsborne bilginimiz Eser yazacaktı, birtakım teknik aksaklıklar yüzünden “Elden Ring oynar mısın?” sorusu bana soruldu. Reddetmedim ama etmeliymişim… Ey be Elden Ring sen neymişsin? Ay sonu bizle buluştuğu için hızlı inceleme gerekliliği yetmedi, uzun uzadıya kritiğini hakkıyla yazması ciddi anlamda zor bir oyun çıktı. Bir de oyunun elimize ulaşmasından 1-2 gün sonra oyunu muhtemelen haftalardır oynamakta olan yabancı basının notları aşırı yüksek gelince, oyunu incelemek epey çetrefilli bir göreve dönüştü. Oyunda attığım her adımda, “Yok be ne 10 üzerinden 10’u, Dark Souls da Sekiro da daha odaklı, daha konsantre oyunlardı!” kırmızı köşesi ile “Ama neler neler de koymuşlar oyuna şimdi, acaba benim mi dedeliğim tuttu?” mavi köşesi arasında ara dayağı yedim durdum.
Ha baştan peşin peşin söyleyeyim, hâlâ duymadıysanız da benden duyacağınız, oyunun sahip olduğu o çok can sıkıcı performans sorunları yüzünden bu notlar bu kadar yükseklerde uçmamalıydı bana göre. “Olur o kadar” denip geçilemeyecek kadar problemli çıktı oyun çünkü. Lakin işin bu kısmına yazının sonlarında dönelim ki bu sorunlar olmasaydı Elden Ring o puanları, From Software’in yaptığı en iyi iş olarak anılmayı hak eder miydi bunun tartışmasını yapalım uzun uzadıya.
Uyarı: Bu yazı süresinde oyunun ismiyle alakalı berbat kelime oyunu esprileri yapılmayacaktır.
Dünya âlem Elden Ring
Oynadığınızda normal şartlarda 1,5-2 senede bir makine gibi kaliteli içerik sahibi uzun oyun basan From Software ekibinin bu sefer arayı neden açtığını anlayacağınız bir oyun Elden Ring. İçerik açısından ne kadar bereketli, ne kadar girift bir dünya sunduğunu esasen ben anlatamam, sizin görmeniz lazım. Ancak buraya fikir almaya geldiğiniz için bir şeyler yapmaya çalışmam da zaruri. Şöyle söyleyeyim, bir tarafta üzerinde çok para ve zaman harcanılan her içeriğin oyuncu tarafından görülmesini garantileyen stüdyolar, diğer tarafta oyunun en sonlarındaki, kalanlara kıyasla çizgisel bir bölgedeki, oralarda bir yerlerde olduğunu bilip arasanız zor bulacağınız bir çıkıntıya oyunun en epik bölüm sonu canavarlarından birini saklayan From Software ekibi. “Eee bu yeni bir şey değil ki, her From Software oyununda gizli bölüm sonu canavarı olur 1-2 tane?” diyebilirsiniz. Ben de size “1-2 tane değil, 9-10 tane gizli düşman kaçırdım” derim. Bunlar kendilerine ait başarımları olduğu için başarım istatistiklerinden kontrol edebildiklerim bu arada. Yoksa oyunda opsiyonel düşman çok daha fazla ancak her biri bu bahsettiklerim kadar özel, el işi sanat ve mekanik tasarımlarına sahip değil.
Mekânlar da daha aşağı kalmıyor. Bilirsiniz, Souls oyunları genelde insanın üzerine üzerine gelen, klostrofobik mekânlara sahip olur. En geniş mekânları bile insanı yıldıran bir takım özelliklere sahiptir, yeri gelir açık arazide bile acı çekersiniz(sana bakıyorum Frigid Outskirts). Elden Ring bu klostrofobiyi alıyor, çok çok daha hafif, oyunun zorluğundan çok duygusuna etki eden bir agorafobi ile değiştiriyor. Elden Ring’in hem altı hem de üstü dolu; yeni parçaları açılıp harita büyüdükçe, bir ayrı yeraltı haritası olduğunu gördükçe “oha olacağınız” devasa bir dünyası var. Bu dünyayı tarif ederken özellikle “agorafobi” kelimesini kullanma sebebim ise sadece toplam yüz ölçümünün değil aynı zamanda mekânların kendilerinin de ölçek olarak devasa olmaları. Başka oyunlarda atla dolaşacağınız yerler Elden Ring’de tabanvay takıldığınız yerler. Elden Ring’de at bindiğiniz yerleriyse artık siz düşünün; içine ayak bastığınızda minnacık hissedeceğiniz, belki Shadow of the Colossus sevenlere tanıdık gelecek ancak çok daha renkli, çok daha “fantastik” yerlere düşecek yolunuz.
Karakter sıfırlamak Eski moda takılıp Souls oyunlarını daima düz kılıç kalkan oynayanlardan olabilirsiniz. Ancak Elden Ring istemediğiniz kadar opsiyon sunduğu için alışkanlıklarınızı değiştirme ihtimali en yüksek olan Souls oyunu. Peki karakterinizi nasıl sıfırlayacaksınız? İlginçtir, Respec özelliğini açmak için belli bir bölüm sonu düşmanını yenmeniz gerekiyor. Academy of Raya Lucaria’da karşılaşacağınız “Renna, Queen of Full Moon” isimli düşmanı yendiğinizde size Rebirth adı altında sıfırlama opsiyonunu sunacak. Bu opsiyonu kullanabilmek için envanterinizde Larval Tear isimli eşyadan bulunması gerekiyor, bundan bir tane vererek statlarınızı sıfırlayıp harcadığınız bütün tecrübe puanını geri kazanabilirsiniz. |
Boşa harcanan zaman azsa ceza da, gerilim de az
Tabii bu büyüklük, Elden Ring gibi özene bezene yapılmış bir oyunda bile her zaman için bir artı değil. Nispeten çizgisel ve bütünleşik bölüm tasarımından engin açık dünyaya geçiş, üzerine darboğaz kısımların bile bu kadar geniş tasarlanması, oyunun çehresinde çok fazla şey değiştiriyor. Değişen bu şeyler kiminiz için artı, kiminiz için eksi olacak şeyler. En başta o labirent gibi, kestirme açtığınızda kendinizi birdenbire çok alakasız ama daha önce bulunduğunuz bir yerde bulduğunuz çapraşık tasarımlar yok. Ayrıca artık hem açık dünyada hem de zindanlarda kayıt noktaları daha bol, bunun yanında pek çok kodaman düşmanın yakınında ölünce hemen orada geri doğuvermeyi sağlayan Marika heykelleri var. Üzerine zindan içinde değilseniz istediğiniz yerden istediğiniz yere çat diye hızlı seyahat yapabiliyorsunuz. Tuzaklı bölgeler çok çok az. Bunlar oyunu daha erişilebilir kılan en büyük etmenlerden biri olarak boşa harcanan zamanı minimuma indirgiyor. Lakin Dark Souls tecrübesinin ayrılmaz bir parçası olan kayıt noktasına ulaşma stresini de egale ediyor. Dark Souls oyunlarındaki klostrofobi, tuzaklar ve diğer tehlikeler, karanlık tünelin sonuna Bonfire ışığını yerleştirerek zorlu yolu aştığınızda muazzam bir rahatlamayla karşılaşmanızı sağlardı. Bu her oyunda ve her seferde olmasa bile benim çok sevdiğim bir olaydı. Elden Ring’de arayıp bulamadığım en büyük şey de bu muhtemelen. Gerek zindanlarda gerekse açık dünyada “yol stresi” artık yok. Bu benim için bir eksi ama pek çok kişi için de bir artı olacağına eminim. Zaten o yol stresi bu kadar büyük bir haritada oyunun temposunu rezil etmeden, oyuncuyu yıldırmadan nasıl korunabilirdi bilemiyorum ancak keşke zindanlarda bari varlığını hissettirseydi.
Zindanlar demişken, oyunun o çok övülesi bolluk ve bereketinin biraz tat ekşittiği kısımlar var ve bunlar esasen zindanlar. Elden Ring’de pek çok ufak zindan var, neredeyse her bir tanesinde ise birer bölüm sonu canavarı. Zindanların tasarımları fazlasıyla basit ve birbirine benzer, içlerindeki kodaman düşmanlar da çoğunlukla klasik, oyunun ileriki kısımlarından normal düşman olma görevi üstelenecek arkadaşlar. Maden ve mezar olarak nitelendirebileceğimiz iki farklı çeşidi olan bu zindan bölümleri oyunun içeriğini artırıyorlar artırmasına ama geri kalanı kadar özenli bir şekilde değil. Bunlar kırpılıp çıkarılsa eldeki içerik yağsız, kemiksiz olabilirdi ancak anladığım kadarıyla açık dünya oyun yapıp haritaya zibilyon yeraltı segmenti koymayanı dövüyorlar.
Kırk kılıca tapmaya, bol bol ölümü tatmaya geldim!
Karış karış taranacak bu kadar bölgenin varlığını haklı çıkarmaya çalışan şey, oyundaki opsiyonların da bolluğu. İstemediğiniz kadar büyü ve silah var. Artık savaşlarda yanınıza çağırabildiğiniz hayaletlerin farklı çeşitleri var. Gözlere bayram ettiren zırh setleri var. Bunlar bütün o mezarların, madenlerin, harabelerin, köylerin, kiliselerin, ana görev bölgelerinin kıyısına köşesine serpiştirilmiş durumda. Yani içeriğin kendini tekrar ettiği kısımlarda bile bir ödülünüz var. Ha tabii bulduğunuz şeyler her daim o an oynamakta olduğunuz karakterin işine yarayacak şeyler değil ancak bazen öyle tatlı şeyler buluyorsunuz ki karakteri sıfırlayıp baştan kurmaya girişesiniz geliyor. Oyundaki büyülerin de silahların da absürt güzel olmasının bunda payı elbette büyük.
Bu Torrent o Torrent değil Elden Ring’in “atlı Dark Souls” olarak anılmasının biricik sebebi olan sevgili bineğimizden yazı içinde bahsetmedim. Kendisine ayrı bir kutu ayırmayı layık gördüm çünkü. Elden Ring’in kimi büyük düşmanları (mesela oyunun başında ejderha) yaya kaçamayacağınız kadar büyük alan etkili saldırılar yapıyor. Böyle şeyler yapan bir terbiyesiz gördüğünüz an anlayın ki kendisiyle at üzerinde savaşmanız lazım. At savaşları saç baş yolmamak adına zaruri, ancak oyundan alacağınız keyfi perçinlediklerini söylemem pek mümkün değil. Atımız biraz fazla hızlı ve bir kere depara kalkınca yavaşlatabilene aşk olsun. Kontroller pek keskin değil, hedef kilitlenince bir dert, kilitlenmeyince ayrı bir dert. Bu yüzden at üzerinde salladığınız kılıç darbelerinin yarısı havaya gidiyor. Başlarda normal düşmanları da at üzerinde 1-2 taciz etmeye niyetleniyorsunuz, zevkli de geliyor ancak o zevk çok hızlı söndüğü ve atlı savaşın eksileri hızlıca göze batmaya başladığı için ulaşım harici konularda oyuna gerekli ve onu yükselten bir eklenti olduğunu söyleyemem. Bazı tabanvay mekânlar ise o kadar büyükler ki Torrent’ı mumla arıyorsunuz. |
Oyunun en büyük başarılarından bir tanesi bol sayıda opsiyonunu benim gibi “nato kafa nato mermer” kılıç kalkan oyuncularını da yeni şeyler denemeye iten bir şekilde sunması. Dark Souls 3’te her silahın kendine ait “Weapon Art” isimli bir özel hareketi vardı hatırlarsanız. Bu hareketler Elden Ring’de de “Ashes of War” ismiyle geri dönüyor ancak tek bir büyük farkla: Artık bu hareketleri istediğimiz gibi değiştirme şansına sahibiz ve oyun bunu yaptığımız için bizi cezalandırmıyor. Ayrıca silahların elemental hasarları da bu hareketlere bağlanmış. Yani eskisi gibi bin tane farklı elementte silah geliştirme eşyası aramıyor, her element için ayrı silah geliştirmek veya silahlara geçici olarak element basan eşyalardan aranmak gibi angarya işlerle uğraşmıyoruz. Basitçe silahımızın üzerindeki Ash of War’u değiştirmek yetiyor. Hatta bunu yaparken de ek opsiyonlarımız var, eğer silahımız elemental hasar vurmasın istiyorsak sadece Ash of War’u bağlayıp hasarı fiziksel bırakabiliyoruz. Burada bilmek gereken nokta ise şu: Yeni bir silah aldığımızda onun kendi özelliği Ashes of War repertuvarımıza eklenmiyor, her bir Ash of War’u açık dünyada silahından bağımsız olarak bulmak veya satın almak durumundayız. Storm Blade gibi menzilli silah becerileri, yakın dövüşçülere menzilli saldırı olanakları sunmasıyla oyunun savaşlarına aranan tazeliği katıyor.
Mazoşizm sarı renkle olan savaşını kaybetti
Opsiyonlar bu kadar bolken, kayıt noktaları çok daha kısa aralıklarla yerleştirilmişken oyun da daha kolaylaşmış mı peki? Hem evet hem hayır. Hatırlarsanız Dark Souls oyunlarda karakterimizi iki koldan güçlendiriyorduk. Bunlardan biri Weapon Scaling, diğeri de “silaha artı basmak” idi. Bu bağlamda Souls oyunlarının kolay modu her zaman için iyi tecrübe puanı veren bir nokta bulup orada seviye kasmak oluyordu. Zorlandığınız bir bölüm sonu canavarını gidip seviye atlayarak hasar statınıza abanmak suretiyle çok çok kolaylaştırabiliyordunuz. Elden Ring’de bu yine mümkün ancak daha ziyade silah geliştirerek oluyor bu. Hemen hemen bütün silahlar D ve E seviye hasar derecelendirmesine sahip olduğundan STR veya DEX kasarak hasarınızı abartı seviyelere çıkaramıyorsunuz. Seçtiğiniz Ash of War silahın ölçekleme seviyesini biraz değiştirebiliyor ama o da oyunu kıracak bir etki yapmıyor. Daha ziyade hayatta kalmanıza yarayacak statlara önem vermeye teşvik ediyor bu sayede sizi oyun. Başlardaki ve ortalardaki bölüm sonu canavarlarını da silah geliştirmeleriyle yine rezil edebiliyorsunuz ancak sonlara doğru, silahınızı maksimum seviyeye çıkardığınızda iş yine becerinize kalıyor. Bu yüzden sonlardaki dövüşler daha yürek hoplatıcı, daha ağız bozdurucu, daha yıldırıcı.
Ağız bozdurucu ve yıldırıcı demişken, oyunun devasalığı bir Shadow of the Colossus ayarında olmasa bile bölüm sonu düşmanlarına da yansımış elbette. Mesela ejderhalarımız ve devlerimiz bol keseden bu oyunda. Bunların jenerik olanları pek problem değil ancak bazı bölüm sonu canavarları (sana diyorum Fire Giant) gerçekten haddinden fazla büyük oldukları için kendileriyle dövüşmek işkence haline gelebiliyor. Mesela karşınıza bir düşman çıkıyor, o kadar büyük ki kodu mu oturtuyor. Bu kendi başına bir problem değil ama yine o kadar büyük ki, hangi saldırısını yapacağını anlayıp ona göre önlem alamayabiliyorsunuz. Elden Ring’deki hiçbir düşman oyun dünyasında görülmemiş boyutta düşmanlar değil ancak başka oyunlarda böyle yaratıklarla kapıştığınızda ne olup bittiğini görebilin diye kamera biraz geriye çekilir, burada ise böyle bir şey yok. Yakın dövüş sevenler için zorlayıcı ve keyifli olmaktan ziyade safi sinir bozucu bu tarz durumlar. “Souls oyunları adildir, ölürsen hata senindir” kaidesini de biraz çatırdatıyorlar.
Oyunda istemediğiniz kadar bölüm sonu savaşı var bu arada. İleride normal düşman görevi üstlenecek olan düşmanları kesmekten bıktığınız anlar oluyor, mesela Ulcerated Tree Spirit diye bir tanesi var, artık 4 kere mi 5 kere mi ne kestim oyun boyunca, epey baymıştım bu arkadaştan. Hakeza Erdtree Avatar’lar da fazla fazla kestiğimiz düşmanlar. Bir de farklı yerlerde ayrı ayrı çıkan kodaman düşmanları aynı anda kestiğimiz dövüşler de var ki bunlar yer yer güzel engeller teşkil edebilirken bir tanesi (Godskin Duo) aynı dövüş içerisinde 4 tane kestirdiği için From Software’in bile kaş yaparken göz çıkarabildiğinin en büyük kanıtı. Bu akıl sağlığına zarar düşmanlar bir kenara, oyunun esas bölüm sonu düşmanları yine epey iyiler. Hele de yukarıda bahsettiğim gibi sonlara doğru fazla güçlenmenizin önü kesildiğinden ve karşınıza çıkanlar iyiden iyiye epikleştiğinden, (absürt güçlü becerilerden oluşan bir repertuvarınız yoksa) oyunun son birkaç dövüşü gerçekten kıran kırana geçiyor. Elden Ring’in hemen hemen bütün büyük düşmanları sağlıkları yarıya inince ikinci fazlarına geçiyorlar ve ana görev kodamanlarında bu çoğunlukla dövüşün ritminin baştan aşağı değişmesi demek oluyor. Hele bir tanesi var ki, baltayla savaşırken silahını atıp Zangief gibi güreş hareketleri yapmaya başlayınca hangi oyunda olduğumu şaşırdım. Lakin genel olarak bir Sekiro ile karşılaştırdığımda bu bolluğun içinde bile daha az akılda kalıcı dövüş yaşadığımı düşünüyorum.
Kapak olmuş bu sefer
Hikâyeyle alakalı çok kısa konuşacağım arkadaşlar, zira Souls oyunlarından alışageldiğim üzere ben yine pek bir şey anlamadım. Bu dediğimden siz de gerekli çıkarımı yapabilirsiniz elbette ancak yine de belirteyim, George R. R. Martin oyunun hikâyesine katkıda bulundu diye biz normal insanların takibi daha kolay bir anlatıyla karşılaşacağını sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Yine birileri “daylı doğlu” konuşuyor, bize yardımcı olan bir abla var, ateş var, ağaç var, yıldızlar var, yüzük var, tanrılar var, biz de tanrı olmak istiyoruz falan. Birileri derli toplu bir videosunu yaptığı zaman Youtube’dan izleyeceğim ben. Oyunu karış karış tarayıp, eşya açıklamalarını okuyup bütün parçaları birleştirerek bu anlatı bulmacasını çözecek olan arkadaşlara iyi eğlenceler diliyorum. Oyunun hikâyesi iyi mi kötü mü siz ne derseniz o, sıfır kinaye.
Gelelim oyunun performans sorunlarına. Peşin peşin söyleyeyim oyun bir PC portu olarak Dark Souls Prepare to Die Edition’dan kötü olmasa bile performans olarak daha kötü olabilir. Açık dünyaya çıkmak kare oranını rezil eden bir şey. Burada bile bir istikrar yok, oyunun açık dünyada neye göre yamulup neye göre düzeldiğini ben çözemedim. FPS’in düşük olduğu yerlerde MSI Afterburner ile kontrol ettiğimde ne ekran kartımın ne de işlemcimin tam kapasitede çalışmadığını görüyordum, %75-80 civarında takılıyordu ikisi de ama oyuna sorsan “Kaptanım iticiler çalışmıyor!” diye rapor verecek. Bunun dışında mekân değiştirirken bariz takılmalarla karşılaştım. Oyun durup durup çökmeye de bayılıyordu, başlarda 1-2 kere olmuşken sonlara doğru düzenli olarak çökmeye başladı. “Grafik kartlarının tam kullanılmamasına sebep olan bir hata düzeldi” deyip güncelleme yayınladılar ama MSI Afterburner verilerinde değişiklik yok ve sanki daha kötü oldu performans? Hadi benim PC külüstür desen RTX 3080’de de böyle bu oyun? PC’yi bir kenara koysan PS5 sürümü de stabil 60 FPS vermiyor?
Hâlbuki oyunun grafiklerinde Dark Souls 3 ile karşılaştırdığınızda gelişme var ama günümüz seviyesinin yakalandığı pek söylenemez. Evet, sanat tasarımında From Software hiç olmadığı kadar uçmuş ama nicel grafik kalitesi seviye atlamamış. Her şey daha detaylı, animasyonlar yine el emeği göz nuru, ananızdan emdiğiniz süt itinayla burnunuzdan getirilirken etrafı kaplayan efektler daha güzel. Lakin günümüz standartları yakalanmış değil. Ha bu benim ne kadar umurumda? Hiç değil. From Soft oyunlarını çığır açan grafikler için sevmiyoruz malum ancak bu kadar mütevazı geliştirmelerin performans cephesindeki bedeli bu kadar ağır olduğu için “Aman abi iyisiniz böyle, elleşmeyin bir daha” diyesi geliyor insanın.
Oyunun müziklerininse bende iz bıraktığını söyleyemem. Ben zaten Dark Soul 3 tema müziği başta olmak üzere birkaç istisna haricinde From Soft oyunlarının müziklerine çok coşan bir insan değilimdir. Sony altında çıkan Demon’s Souls ve Bloodborne’un müziklerini çok ayrı tutuyorum tabii bu noktada, onların albümleri direkt Sony tarafından halledilmişti diye hatırlıyorum. Elden Ring’de de çok fazla tekrar kullanılan büyük düşman olduğu için bunların müzikleri bir noktadan sonra bayıyor, açık dünyada düşmanlara fark edildiğinizde çalmaya başlayan gergin parça da hakeza oyunu pek yükseltiyor denemez. Lyndell şehrinde arkada çalan hüzünlü parça, oyunun ana tema müziği gibi cidden iyi parçalar tek tük kulakları okşuyor ama bunlar nadir anlar.
Elden Ring böyle böyle güzel, kusurlarıyla da olsa Souls oyunlarına normalde çok da bayılmayanları tavlama potansiyeli olan bir yapım. From Software’in şimdiye kadarki en dolu ve en görkemli de oyunu. Ancak kendisini en iyi Soulsborne oyunu ilan etmek benim açımdan pek mümkün görünmüyor. Soulsborne mazoşistleri için Sekiro’nun kıran kıran dövüşleri, Dark Souls’un dehşetengiz mekânları ve bütünleşik harita tasarımı, Bloodborne’un korku teması yanında bir tık geride kalacak gibi hissediyorum. Öte yandan diğer açık dünya oyunlarından taze gelenler, hiçbir noktada sıkıcılaşmayan böyle bir büyük bir oyunla karşılaştıklarında eldekini şaheser ilan etmekten çekinmeyebilirler.
Ha bu arada adına Elden Ring falan demişler ama bildiğiniz Dark Souls 4 bu, birbirimizi yemeyelim. Bundan 1 hafta sonra “Elden Ring’in Dark Souls ile aynı evrende geçtiğine işaret eden 20 şey” başlıklı yazılar havalarda uçuşmaya başlarsa şaşırmayacağım.
Ben inceleyecektim bu oyunu!!!! - Eser Ama bir sor, neden incelemedim? Miyazaki üstad bana yılların kazığını attı da o yüzden. From Software oyunlarının son derece salakça bir huyu var, belki size de denk gelmiştir. Kafasına göre gamepad tanımadığı oluyor. Onca bekleyişin sonunda erkenden oyunun kodu geldi, hemen kurdum, bi’ heyecan bi’ heyecan. Ana ekranda bekledim biraz, müziği dinledim. Dark Souls 3 kadar vurmadı ama olsun, yine de dinledim. Daha fazla dayanamadım heyecana, sonuçta ekranda "press any key" diyor. Bastım gamepad düğmesine. Tık yok... Bir daha bastım. Tık yok... Gamepad çalışmadı dostlar. Üç tane X360, iki tane Xbox One, bir tane Xbox Series, bir tane DualShock 4, bir tane Razer Wolverine'im var. Üşenmedim, hepsini denedim. Kablosuz sıkıntı yaptı belki diye kabloyla da denedim. Olmadı. Klavye/fare dışında hiçbir şeye tepki vermedi Elden Ring. Bazı Dark Souls'larda da oluyordu bu sorun, bir şekilde şansına çözüyorduk. Yok fareyi sök, yok sistemden şunu bunu kaldır, yok bilmemne uygulaması kur falan. Elden Ring'de henüz yemedi hiçbir şey. (Bana koşup bir de sen dene dedi, bende pat diye çalıştı. “Çalıştı ya” deyip geri sildim sonra oyunu. -Can) Sonra ne mi yaptım? Hesabı Onur’a verdim, günlerce Steam’ime giremedim. Ama Elden Ring için değerdi… Yani herhalde değerdi, o kısmı Onur’a sormak lazım. Adama gökten zembille ‘kallavi inceleme yazma’ görevi inmiş oldu. Şu anda bile oyunun Steam forumlarında aynı sorundan dert yanan bir sürü adam var. Umarım siz de onlardan biri olmazsınız. Tatsız bir durum çünkü. Benim sorunum daha anca geçen gün yayınlanan yamayla çözüldü, "Fixed a problem in which controllers connected to the PC were not recognized under certain circumstances." demişler bir de. Alacağın olsun Miyazaki, bu sefer bozuldum sana. |
Başlıklar
Souls oyunlarından korkanlara “korkma gel” diyen, eksileri ise hakkında tartışmalara gark edecek bir güzellik.
- Sanat tasarımı alıp başını gitmiş
- Silahlar tok ve kullanımları çok keyifli
- Açık dünya formülü anlamlı bir şekilde uygulanmış
- Oyuncuya milyon tane opsiyon sunuyor
- Düşman çeşitliliği had safhada
- Eski Souls oyunlarından özleyebileceğiniz “bağzı” şeyler
- Keşke bölümü sonu canavarlarını bu kadar geri dönüşüme sokmasalarmış
- Zindanlar oyunun içeriğini biraz sulandırmış
- Performans rezalet
Ogz uygulaması üstünden dergiyi satın alamıyorum.daha önce alıyordum.çözüm?