‘Neo-noir’ dedektiflik / polisiye macera olarak tanımlanan Night Call bir süre önce oyun severlerle buluştu. Her ne kadar macera denilse de bugünlerdeki macera oyunlarından ziyade eskilerin metin tabanlı maceralarına, günümüzün de görsel roman dediğimiz tarzına daha yakın bir oyun. Paris gecelerindeki maceramız bizlere neler getirmiş, bizden neler götürmüş, buyurun hep beraber bakalım…
Ben Hasan. Taksiciyim. Boş zamanlarımda da dedektiflik yapıyorum…
Kahramanımız Mağrip kökenli bir Fransız. Bir takside çalışıyor, ekmeğinin peşinde, geçim derdinde, başkaca bir gayesi yok. En azından başlangıçta bize sunulan tablo bu. Bir gece yolcusunu bıraktığı yerde yolcusu öldürülüyor, katil kendisine de saldırıyor ve kahramanımız komaya giriyor. Aylar süren komanın ardından tekrar işimizin başına dönüyoruz, hayatımıza kaldığımız yerden devam etmeye çalışıyoruz.
Saldırının olduğu geceye dair hatırladığımız pek bir şey yok. Polis de işin peşini bırakmıyor, bize saldıran seri katili yakalamak için çabalıyorlar. Soruşturmanın başındaki hanımefendi bu iş için bizim de desteğimizi talep ediyor. Eğer kendilerine yardımcı olmaz, bu işin aydınlatılmasına katkı sunmazsak eski defterleri açmak, bu suçları da bizim üzerimize yıkmakla tehdit ediyor bizi sevgili Busset ablamız. Biz de el mahkûm, yardımcı olmayı kabul ediyoruz. Bizden beklentisi basit: Gece boyunca Paris caddelerini, sokaklarını dolanacak, yolcularımızla sohbet edip dava ile ilişkilendirilebilecek bilgiler toplamaya çalışacağız. Sonrasında da dosyaları toparlayıp kendilerine işte bu isim katil olabilir diyeceğiz. Gördünüz mü, bir anda taksicilikten özel dedektifliğe terfi ettik, Paris resmen fırsatlar şehriymiş yahu :)
Paris gecelerinden insan manzaraları…
Oyunumuz biraz görsel roman, biraz da eskilerin metin macera tarzında bir oyun. Oyun boyunca yaptığımız şey nerelere uğrayacağımız, hangi yolcuları alacağımız, onların sorularına nasıl cevaplar vereceğimiz ve/veya onlara nasıl sorular yöneteceğimiz ile ilgili tercihlerde bulunmak. Gecenin sonunda da elimizdeki bilgileri gözden geçirip vakayı analiz ettiğimiz tahtaya işlemek, şüpheliler ile delilleri eşleştirip hikâyenin sonunda polise sunacağımız ismin hangisi olacağına karar vermeye çalışmak. Arada benzin almaya gidelim, marketteki çocuklarla sohbet edelim, gazete alıp haberlere göz atalım, eski tanıdıkları ziyaret edip onlardan vaka hakkında bilgi toplayalım gibi yan faaliyetlerimiz de oluyor.
Oyunda iletişime geçebileceğimiz 75 farklı karakter/yolcu yer alıyor Passindex’te görüldüğü kadarıyla. Bir haftalık maceramızda bunların yaklaşık yarısıyla karşılaşıyoruz. Kimileri araştırmamız açısından önemli olabilecek bilgiler paylaşırken, kimilerininse hikayemizle uzaktan yakından alakası yok, belli ki oyuna renk katalım diye eklenmişler. Bana kalırsa iyi de olmuş. Zira sizi kimi zaman hüzünlendirecek, kimi zaman düşüncelere salacak, kimi zaman da yüzünüze tebessümler konduracak hikayelere sahip isimler bulunuyor bunların arasında. Tabii aralarında lüzumsuz diyebileceklerimiz de var.
Çapkınlık peşinde koşan ve bize de çapkınlık dersleri veren bir adam, çocuk sahibi olmaya çalışan ve bunun için donör arayan bir lezbiyen çift, kaza geçirmiş ve bakıma muhtaç hale gelen oğlunun bakımıyla uğraşan bir eski hemşire, kız arkadaşının zorla dünya klasiklerini okuttuğu bir genç… Gerçekten çok farklı kişilerle karşılaşıp farklı hikayelere kulak misafiri, zaman zaman da ortak olabiliyorsunuz. Bireysel sorunlara dair de dünya meseleleri üzerine de hoş anekdotlara denk gelebiliyorsunuz. Oyunun bence en zevkli kısmı da bu kısımlar. Zira öyle aman aman dedektiflik yaptığınız, sürece müdahil olduğunuz yok. Neredeyse her şey kendiliğinden işliyor. Finalde yaptığınız tercihler bir şeyleri değiştirdiğinizi düşündürüyor ama önceki yaptıklarınız işin gidişatını çok da etkilemiş hissettirmiyor.
Eleştirilebilecek noktalardan birisi de bu zaten. Oyunun tanıtımında çok farklı hikayelerden, çizgisel olmayan bir akıştan bahsediliyordu. Ama ana hikâye için durum çok da farklılaşıyormuş gibi gelmedi bana. İki ayrı oynayışta da aynı karakterin katil olduğu bir tabloyla karşılaştım. Halbuki, bir oyundaki katilin diğer oynayışta suçsuz birisi olabileceği, tekrar oynanabilirliğin yüksek olduğu bir oyun vadediliyordu. Kim bilir belki gerçekten de söyledikleri gibidir, ama ben buna ilişkin bir işaret göremedim ne yazık ki. Tabii bunun için oyunun 3 farklı oynanış stilini de ayrı ayrı denemek gerekebilir, siz şansınızı bir de öyle deneyin isterseniz.
Yeri gelmişken şu farklı oyun stillerinden de bahsedeyim. Oyuna başlarken size bununla ilgili tercihiniz soruluyor ve ister delillerin şüpheliler ile eşleştirildiği ister birbirinden bağımsız bilgi parçaları halinde sunulduğu bir stili tercih edebiliyorsunuz. Bir anlamda oyunun zorluk derecesi diyebiliriz bu tercihe. Tekrar oynamak istediğinizde bu tercihi de değiştirmeniz de fayda var, bu şekilde en azından biraz farklı bir oyun deneyimi yaşamış olursunuz. Yoksa üç aşağı beş yukarı aynı hikayeyi tekrar tekrar okumak gibi bir şey oluyor.
Son kertede, ana hikayesi çok da iyi işlenememiş gibi hissettiren, özellikle karakterimizle empati kurmamızı, onu benimsememizi sağlamaktan uzak bir senaryo, çok da fazla etkileşime girmenize gerek bırakmayacak, kitap okur gibi ilerlediğiniz bir oynanış ile vasat bir tablo sunuyor; ama hoş müzikleri ve yolcularınızdan bazılarının ilginç hikayeleri ile artı puan toplamayı başarıyor. Toplama baktığımızda almazsanız çok şey kaybetmeyeceğiniz, ama bir indirim döneminde alıp oynadığınızda da 2-3 saatlik hoş bir deneyim yaşatabilecek bir yapım. Hafızanızda yer etmez fakat ‘ben bu oyunu niye oynadım ki şimdi?’ diye söylenmenize de neden olmaz. Son karar, her zaman olduğu gibi yine sizlerin…
Başlıklar
Güzel hikayeler barındıran, ilginç olabilecek bir konsept, ama uygulamada vasat bir oyun deneyimi sunuyor. Eksik bırakılan veya yeterince iyi işlenememiş yerler nedeniyle potansiyelinin gerisinde kalmış. İndirim dönemlerinde bir şans verilebilir.
İlgi çekebilecek bazı karakterler ve hikayeleri
Müzikleri
Neo-noir temaya uygun grafik tarzı
Eldeki malzeme yeterince iyi kullanılamamış
Bahsedildiği kadar farklılaşan bir oyun deneyimi sunmuyor
Ana hikâye çok da parlamıyor, aceleye getirilmişlik hissi veriyor