Oyun mu değil mi sorunsalı.
Devamını okuPsychonauts 2 - İnceleme
Tim Schafer! Çık kafamdan n'olursun!! (/Ciddi)
Psychonauts 2’yi o kadar çok bekledik ki nereden başlasam bilemiyorum. Hayır, bir türlü buluşamayınca cidden divan edebiyatı aşıkları gibi olduk; uzaklarda bir yerlerde badem gözlü, keman kaşlı, ok kirpikli bir Raz! Cama çıkar belki, peçesini görürüm diye her oyun festivalinin önünden günde beş vakit geçiyorum falan…
Gördüğünüz gibi bekleye bekleye ben de Psychonaut’luk oldum, devreler yandı.
Hayır, sürekli ertelenince bir oyun insan korkmaya da başlıyor. Evet, Double Fine ekibi sık sık olmasa da geliştirici günlükleri yayınlıyor, oyun üzerinde çalıştıklarını söylüyordu ama bakın bu oyun 2015’te duyurulmuştu. Üzerinden 6 yıl geçti. Kitle fonlaması yapıldı. Defalarca ertelendi.
Biz oyuncular böyle süreçleri gördüğümüzde ister istemez işkillenmeye başlıyoruz. Acaba stüdyo içinde sıkıntılar mı var? Yapımcılar anlaşamıyor mu? Paraları mı yetmedi? Yoksa birisi aldı da kaçtı mı? Saçmaladılar, şimdi de toparlayamıyorlar mı? Sonuçta bunlar daha önce olmuş şeyler. (Sana bakıyorum inatla iade etmediğim vampirli oyun.)
Bu sefer kesin çıkacak diyorlar. 25 Ağustos diyorlar. İnanamıyorum. Ya korkularım gerçek çıkarsa? O bir panik atak mı? Ay üstüme geliyor yaldır yaldır! AAA!!
Açıyorum, bir de bakıyorum. Vay be! Gerçekten Psychonauts!!
Dağılalım arkadaşlar, GOTY: Psychonauts 2
Yaptığınız her şeyi şu anda bir kenara bırakmanız ve acilen Psychonauts 2 oynamanız lazım. İlk oyunu oynamadıysanız hemen Game Pass alın. Acil! Hadi!! Ya bak hala inceleme okuyor. Bırak incelemeyi! Bir yere kaçmıyor inceleme, git oyna. Çabuk!
“Microsoft’tan para mı aldın abla, hayırdır,” dediğinizi duyar gibiyim. Keşke alsam da, maalesef, düz heyecanlıyım sadece.
Çünkü Psychonauts 2 gerçekten olmuş. Yapmışlar yani. Oyun stüdyolarından hep duyuyoruz, “Sevgili oyuncularmız biz size daha iyi, daha janjanlı bir oyun yapabilmek için erteledik. Olur mu hiç öyle iç arızalar falan,” uyduruk kaydırık bahaneler. Tok karnımız bunlara.
Psychonauts 2 özüne sadık, son derece keyifli, platformları çıldırtıcı, düşmanları saç baş yoldurucu. Tim Schafer ve Double Fine gerçeği söylüyorlarmış. Bu hissiyat her neyse artık, hiç alışkın değilim, tuhaf hissediyorum.
Bir sürrealizm pratisyenliği olarak Psychonaut’luk
İlk oyunun üstünden 16 sene geçtiği düşünülürse, Psychonaut’luk mesleğine aşina olmamanız ihtimali var. Genelde oyunlar seri olacaksa araya bu kadar vakit girmiyor ama bu işin neden bu kadar uzadığına burada değinmeyeceğim.
Psychonaut dediğiniz aslında astronot, Ay’da beyin. Yani, belki de Mars’dır beyin. Anlayacağınız her insan başka bir dünya. Yok, bu da olmadı. İnsanların beynine girip bozulan yerleri tamir ediyorlar işte. Lazım, hepimize lazım, kabul ediyorum.
Beyin beyne benzemez. Kimi dişçilikle kafayı bozmuştur, kafasının içinde beyinden çok diş vardır. Kimi yemek programlarını bir metafor olarak kullanarak kendini aciz ve yargılanmış hissetmekten alıkoyamaz kendini. Kimi zaman birilerinin gizledikleri asıl duygulara ve düşüncelere ulaşabilmek için bir bowling topunun üzerinde inşaat yerlerinden geçmek zorunda kalırsınız, demir kolonların üstünden defalarca düşersiniz, bütün PSY-Pop’larınız biter, canınız çıkar, ağlamaklı olursunuz ve-
Kolay iş değil milletin kafasında fink atmak tabii. Hele de kafasına girdiğiniz kişi sizi orada istemiyorsa! Vallahi ben de gamer diyorum kendime ama bir şüphe ettim şimdi… Beynimin derinliklerine dalalım.
Boyutlarım küçük, yardım gönderin!
İnsan 16 sene sonra gelen bir devam oyununun tak diye ilk oyunda kaldığınız yerden başlamasını beklemiyor ama aşağı yukarı öyle oluyor Psychonauts 2’de. Merak etmeyin, küçük bir bilgilendirme klibi oynuyor oyundan önce, o nedenle oyunun sonunda gerçekleşen Dr. Loboto’lu kaçırma operasyonunu hatırlamıyorduysanız, sıkıntı değil. İlk oyunu oynamadan direkt ikiye de atlayabilirsiniz. Zaten Psychonauts 2 sizde ilk oyunu da oynama isteği uyandıracaktır.
Yine Raz’ız. Ailesinin yanından kaçıp psişik yeteneklerini bir Psychonaut olarak kullanmayı kafasına koymuş olan Raz’ın karşısındaki yeni imtihan ise… Stajyerlik! Öyle küt diye Psychonaut olunmuyor ya. Yani ne varmış Dr. Loboto’nun planlarını bozup tüm Psychonaut’ların başındaki adamı kurtarmışsan? Stajyerliğini nerede yaptın? Nerede senin beyin mıncıklama diploman? Bu diplomayı noterden onaylatacaksın, noter yeminsiz Psychonaut’larla çalışmıyoruz biz!
Ama elbette ki herkesten bir baş, artı yarım da gövde boyu kısa haliyle Raz kendini olayların ortasında bulmayı başarıyor.
Bir yandan kaçırıldığı sırada Psychonaut’ların başı, Truman Zanotto’nun başına neler geldiğini ve neden bilincinin kapalı olduğunu, Zanotto’yu kaçırması için Loboto’yu kimin tuttuğunu öğrenmeye çalışırken bir yandan da uzun zaman önce çok kuvvetli bir grup Psychonaut’un üstesinden geldiği bir kötünün muhtemel geri dönüşü ve Psychonaut’lar arasında bir köstebek olması ihtimaliyle boğuşmak zorunda kalan elbette yine Raz olur.
Tabii ki Milla, Sasha ve Psychonaut’ların ikinci yöneticisi ve stajyer programı başkanı Hollis Forsythe’ın ve şimdi sizi spoil’lememek için söylemeyeceğim başka Psychonaut’ların da yardımıyla.
Ha bir de ailesi yeniden ortaya çıkar! Bu çocuğun başına da her şey bir anda geliyor. Hem başkalarının sorunlarıyla, hem kendi ailevi sorunlarıyla nasıl başa çıksın. Salın çocuğu biraz.
Platform?! Atlamak ve zıplamak? Zamanlama!!
Ya vallahi diyorum, en son ne zaman bir oyunu oynarken sesli güldüm, hatırlamıyorum. Psychonauts 2 işte öyle bir oyun. Akıl sağlığı konusunda böylesine espirili ve bu kadar nokta atışı yorumlar yapabilen çok az medya var bence.
Beyni kaybolunca saçma ama o kadar da manasız olmayan şeyler söylemeye başlayan posta görevlisi Nick (kendisi Raz’ın staj sorumlusu da olur bu arada), uzun bir süre bir vücuttan bağımsız bir şekilde kavanozda kaldıktan sonra Nick’in kafasına girince dış dünyayla bağlantısı tam bir duyu patlamasına dönüşen gizemli bir beyin, Raz’ın işin sonunu ön göremeden düşünce bağlantılarıyla oynaması sonucu kafayı kumarda para kazanmakla bozan Hollis…
İçine girdiğiniz her beyinde kimseye yabancı gelmeyecek düşünceler; endişeler, meraklar, ilgiler buluyorsunuz. işi çözdüm elbetteki! İnsanlar birbirine benzer, aslında hepimizin benzer korkuları var falan; yalan bunlar. Tim Schafer ve ekibi beynimizin içindeler! Kafayı biraz sağa yatırıp zıplarsak kulağımızdan düşebilirler ama Nick gibi ben de beynimi kaybederim diye korkuyorum.
Ayrıca zıplayıp düşe düşe en sonunda bitap düştüm.
Hakiki bir platform oyunu oynamaya oynamaya platform kabiliyetlerim düşüşe geçmiş. Aynı yerden yirmi beşinci kere düşerken ter döke döke, “Ben oyun oynayabiliyorum, ben oyun oynayabiliyorum,” diye diye ileri geri sallandığım yerler oldu. Ayrıca inat edip içine girdiğim beyinlerden çıkıp, birkaç yetenek geliştirip geri gelmeyi reddettiğim için kendi kendime gereksizce zorlaştırdığım yerler de oldu.
İş platformlara ve bölüm sonu canavarlarına geldi mi, Psychonauts 2 gerçekten zorlayıcı ama bir yandan da hem dövüşlerin o beynin içinden geçtiği sorunlarla bağlantılı olması, hem de oynadıkça, “Bak şunu şöyle yapsaymışım,” dedirtmesiyle o zorluğu can sıkıcı bir hale getirmeden oynatıyor kendini.
Oynadığınız beyinlere geri dönebiliyorsunuz. Yeni yetenekler edindikçe daha önce gidemediğiniz yerlere gitmeniz de mümkün oluyor.
Tabii Psychonauts 2 beni zorladı ama ben de dünyanın en iyi reaksiyon zamanına sahip değilim. Yine de, oyunun kolay-orta-zor şeklinde bir zorluk ayarı yok. Bunun yerine düşmanlara biraz daha fazla zarar vermenizi sağlayan, yüksekten düşünce zarar görmemenizi ya da hiç hasar almadan oynamanızı sağlayan bir grup ayarı var. Kendi kafanıza göre bu ayarlarla zorluğu artırıp azaltabiliyorsunuz.
Ki bence bu bazen arasındaki farkın tam olarak ne olduğunu çözemediğim zorluk ayarlarından daha iyi bir sistem. Hiç değilse neyi değiştirdiğimi anlıyorum.
Hiç mi yakınmak yok?! Bu beyni sansürler mi basmış?! NO!
Ne yalan söyleyeyim, kafamıza göre kaydedemiyor olmamıza biraz bozulmadım değil. Yani, aslında bütün oyun boyunca kayıt noktalarının insanı zora soktuğu bir yere denk gelmedim. Ayrıca bu sistemi biraz kırıp, yüklenme ekranı gerektiren bir yere girerek kaydedildiğinden emin olabiliyorsunuz eğer kayıt ikonuna güvenemiyorsanız. Ama yine de ben her saniye kaydetmek ve gerekirse o geçmiş kayıtlara geri dönmek istiyorum.
Evet, geçmiş kayıt olmadığı için geri dönemiyorsunuz tabii bir yere. Yani evet, beyinlerden çıkabiliyorsunuz ve bu da aşağı yukarı aynı şey sayılır ama yine de!!!
Bir de bazı platform bölümlerinde gerçekten klavyeyle oynamak işi daha da zorlaştırıyor. Örneğin, şu daha önce bahsettiğim bowling topu üstünde gitme kısmı. Eh, platformlar dar. Ama ben keskin manevralar yapabiliyorum, bir oyun kolunun topçukları gibi ara yönlere gidemiyorum öyle içgüdüsel olarak. Evet, oyun kolum olmasına rağmen inatla bağlamadım ama siz benim gibi olmayın.
Yemekli bölüme gelince acilen çıkın beyinden ve bolca PSY-Pop falan alın mesela. Çok ipucu veremiyorum spoiler polisleri kafama silah doğrultuyor.
Vay be! Gerçekten Psychonauts!!
Herhalde ilk defa, "Size hak ettiğiniz oyunu verebilmek için erteliyoruz," diyen bir firma gerçekten haklı çıktı. Ben hala şaşkınlık içindeyim. Yani Tim Schafer oyun firmalarının çalışanları sıkıştıran, zor ve ağır şartlar altında çalışmalarına sebep olan “crunch” kültürüne karşı konuşmuş, çoğu kez de, “Biz böyle yapmak istemiyoruz, Psychonauts 2’yi yapmak da bu sebepten biraz zaman alıyor,” diye açıklama yapmıştı.
Bütün o ertelemelerin sonunda karşımızda duran oyun gerçekten de bize söz verilen Psychonauts devam oyunu.
Aradan geçen 16 senenin getirdiği teknik, oyuncunun hayatını kolaylaştırıcı gelişmelerle harmanlanmış; ilk oyunun hissiyatına sadık bir devam oyunu.
Cıvık cıvık pembe beyinlerin içine girip başkalarının sorunlarını tiye alırken biraz da kendini sorgulatmak her oyunun harcı değil. Hele de bunu esprili bir şekilde yapıp insanı ağır ve zaman zaman iç karartıcı psikolojik iç incelemelerin içine sokmadan ağır konuları ele alabilmek daha bile zor.
Eh, her oyuncunun da ilgisini çekecek bir oyu konusu değil ama gerçekten, Psychonauts tecrübesi bence her oyuncunun tatması gereken bir şey.
Hiçbir şey yapmasanız, platformları ve savaşları çok keyifli. Şimdi izninizle, henüz uygun şekilde etiketlenip check-in’e verilmemiş duygusal yüklerim var ve bu uçağın çiyuv çiyuv deme vakti geldi.
Bi- Bir dakika, deli ceketi mi o? Hayır, bir yanlış anlaşılma oldu, ben oyun incelemesi-
Ya da durun! Bir daha düşündüm de, sizde o her yanı yastıklı odalardan var mı?
Başlıklar
Psychonauts 2 bir eşi daha olmayan, nevi şahsına münhasır bir oyun. Daha şimdiden Yılın Oyunu seçimlerinin en büyük adaylarından biri.
- Bu kadar aradan sonra, aynı ruhla devam!
- Bu sefer akli sorunlar yansıtılırken daha nüanslı davranılmış sanki
- Sanat tasarımı ve müzikler mükemmel (Jack Black’in şarkısı!!!)
- Bu kadar çeşitli mekanikleri olan bir platform oyunu oynamayalı uzun zaman olmuştu
- Türkçe dil desteği yok, bu da maalesef bazı şakalara ve detaylara Fransız kalabileceğiniz anlamına geliyor
- Birkaç yerde peş peşe gelen zorlayıcı bölümler insanı sıkboğaz etmiyor değil
- Bazı bölümler daha kompakt olabilirmiş
Türkçe desteği yok diye bir eksi görmek gerçekten beni çok mutlu etti. Rakibi hemen hemen her oyununa Türkçe desteği eklerken Xbox bu konuda çok geride kaldı. Üzücü.
Konunun xbox ile ne alakası var. Oyun diğer platformlarda da var ve adamlar game pass ile çıkar çıkmaz oynayabilmenizi sağlıyor. Sanki sony accık daha geride kalıyor gibi değil mi? :D Artı xbox da kendi oyunlarının neredeyse tümüne Türkçe eklemiş durumda zaten. Bkz Forza, Flight Sim vs vs.
Konunun xboxla alakası var çünkü bu oyun 1.parti xbox stüdyoları tarafından yapıldı. Ayrıca "Flight Sim" dediğiniz oyunun Tr desteği var mı diye bir daha bakın isterseniz. Fan boyluğa gerek yok. Ben bir xbox kullanıcısıyım ve ben de sonyi dil konusunda önde görüyorum.