37 yaşında ve sakalına pek az ak düşmüş biri olarak Sifu’yu tebrik etmem gerekli oraya birkaç beyaz tel daha eklediği için. Hani bu ay çıkan diğer oyunlardan ne Elden Ring ne de Horizon’ın devamı beni Sifu kadar zorladı ve sinir harpleri yaşattı. Oynarken yaşlandım derken ciddiyim yani, tabii bu yaşlanma sadece benimle sınırlı kalmayıp karakterime de yansıyor oyundaki ama her şeyin bir sırası var ve ben bu sefer sondan başlayacağım.
Yiğidin sillesi pek olur
Oyunun sonunda (tabii aslında farklı sonlar da var onun için buralardaki kutuya bakınız) karakterimiz amacına ulaşıyor ulaşmasına ama onun yaşadığı tatminin belki beş katını siz oyuncu olarak yaşıyor ve gerçek bir dövüş ustası gibi hissediyorsunuz. Sifu’nun en büyük başarısı bence bu ustalaşma hissini çok iyi yansıtıyor olmasında yatıyor. Yoksa muhtemelen ikinci bölümün boss dövüşünde bırakırdım oyunu çoktan (ki çoğu insan bunu yaptığı için sonradan bir kolaylaştırma yaması geldi) ama gelin görün ki Sifu uzun zamandır görmediğimiz kalitede bir Beat em’ Up oyunu ve içerdiği ilginç mekaniklerle de sizi başına esir etmeyi bayağı güzel beceriyor.
Konusu çok çok basit ve sürprizsiz bir intikam öyküsü olduğundan detayına girmeye gerek görmüyorum ama oyuna genç bir yiğido olarak başlayıp ak sakallı dede halinde bitireceksiniz dediğimde işler biraz ilginçleşiyor. Birazcık ama çok değil. Ben bu oyundaki yaşlanma mekaniğini hem sevdim hem de anlamsız buldum. Oyunda her öldüğünüzde yaş alıyorsunuz ve ölüm sayınızla çarpıldıkça bu yaş alma işi hızlanıyor. Her 10 yaşta bir sağlığınız düşerken hasarınız da artıyor. Hani işin görsel kısmını da renklendiriyor ama aslında bir bölümü geçmek için 10 hakkınız var, bunlar bitince komple ölüyorsunuz demenin kulağı Çin’den dolanıp göstermelisi gibi geldi bana bu yaşlanma işi.
Buradaki risk ve ödül sistemi biraz daha derinlikli olsa, yaşlanma mekaniği de daha değerli bir hale gelebilirdi. Onun dışında oyun öyle zor anlar yaşatıyor ki zaten bir bölümü geçtiğinizde 70 küsur yaşında bir ihtiyar olmak istemezsiniz bile. Zira bu diğer bölümde eğer mükemmel oynamazsanız direk tahtalıköye biletiniz hazır anlamına geliyor. Peki Sifu mükemmel şekilde oynanabilir mi, bu mümkün mü?
20 dakikada Sifu bitirenler var
Evet mümkün. Youtube videolarına bakabilirsiniz bunun için. Ama burada işte o bahsettiğim ustalık kısmı devreye giriyor. Oyunda ateşli silah yok ve sınırlı sayıda yakın dövüş silahı var. Ayrıca edinebildiğiniz pek çok yetenek var, lakin siz bir denemenizde aynı yeteneğe 5 kez puan verip de komple açmadıysanız ve başa sardıysanız yetenek yine kapalı başlıyor. Bu da takdir edersiniz ki aynı bölümleri tekrar tekrar oynamak demek ve düşman yerleşimlerinin de tamamen aynı olduğu düşünülürse oyunun amacı zaten ustalaşmanızı sağlamak. Belirttiğim gibi mekanikleri iyice çözmezseniz ikinci boss’ta kazık çakmanız da olası; kısacası git gud yani.
Ha, bu meydan okuma herkese göre değil. O yüzden Epic’te 70 liraya Sifu görüp hemen üzerine çöreklenmeyin derim (incelemeyi yazdıktan sonra baktığımda fiyatın 163 TL şeklinde güncellendiğini görüp üzüldüm). Zira zorluğu cidden saç baş yoldurucu olabiliyor zaman zaman. Bu bir yakın dövüş oyunu olduğundan sade tekme tokatla Cüneyt Arkın gibi ortamlara dalarsanız çok canınız yanar ve kırılan kemiklerinizden hızlısından bir koleksiyon düzersiniz benden söylemesi. O yüzden ofans kadar defansa da dikkat etmeniz, çevrenizdeki objeleri kullanmanız (ki çevreyle etkileşim maalesef Sleeping Dogs kadar iyi değil), etraf sarıldığında delikanlılığın %90’ı kaçmak düsturunu elden bırakmamanız hayatta kalmanın altın kurallarından bazıları. Çünkü her ne kadar bol bol yetenek var desem de bunların çoğu düşmanın attığı objeyi yakalayıp geri at ya da yere düşene bir tekme de sen vur gibisinden çok spesifik durumlarda kullanılabilecek şeyler ve asla oyuncuyu aşırı güçlü yapmıyorlar.
Bunu sevdim çünkü oyunda bir de güç artışı veya daha büyük can barı falan olsaydı cidden kolaylaşır ve oyuncunun tatmini azalırdı. O sebepten dolayı Sifu tavanda gezen aksiyonu ve o tavanı delen zorluğuyla tam bir ustalaşma oyunu ve bu herkese göre değil.
Aaaa! Sen bir de güzelsin üstüne üstlük
Oyunda seslendirmeleri bildiğiniz sobada yakmalık oduna yaptırmışlar sanırım; beni pek açmadı ama umurumda da olmadı bu pek, onun yerine adamların kafasında şişe kırma efekti veya insan etine değen metal borunun o tok rezonansıyla beste yapmaktan kimin ne söylediğini de pek duymamayı tercih ettim çoğu zaman. Abi hakikaten ben bu oyundaki boru ve sopa kullanımına hasta oldum ya! Borunun vurdukça yamulması, yamuldukça daha da çok vurma isteği veya karakterin ayağıyla sopayı eline alıp yarın yokmuşçasına milleti pataklaması, müthiş bir his cidden (boru övdüm rahatladım).
Tüm bunların gerçekçi olmayan ama bol detaylı mekanlarda, iyi bir sanat yönetimiyle vuku bulması ve şaşırtan yapay zekâsı da oyuna ciddi emek harcanıldığını belli ediyor. Ki bu mekanların çoğunun izlemekten asla sıkılmadığım dövüş filmlerine veya bazı ikonik dövüş sahnelerine atıflar yapması ayrıca hoşuma gitti onu da es geçmeyeyim. Hani kafanız mı bozuldu, birilerine ayar mı oldunuz? Hiç dert değil, açıyorsunuz Sifu’nun ilk bölümünü, rakipleri birer birer sopalayıp çıkıyorsunuz oyundan. Oh, kafa temizlendi! Böyle de huzur verici neredeyse meditasyon gibi bir oyun olan Sifu nihayetinde sizi Sûfi yapıp bırakıyor anlayacağınız. Bu güzelliklerin üstüne harika animasyonları, anlık vuruşlarınızı yakalayan keskin kontrolleri ve düşük sistemlerde dahi akıcı bir oynanışı da ekleyince Sifu’nun da kıymeti artıyor gözümde.
Adam dövme sanatı
Son tahlilde Sifu’nun boyundan büyük işlere kalkışmadan elindeki bütçeyi son derece verimli kullanıp yapmak istediğini yapmış bir oyun olduğunu söyleyebilirim. Sloclap zaten Absolver’da bu aksiyon işlerinde özel bir yeri olduğunu ispatlamıştı burada da cilasını çekmiş belli ki. Satışların da oldukça iyi gittiği düşünülürse bir sonraki oyunlarında ne yapacaklarını merakla bekliyorum. Ha, şu da var ki bu bir sabır ve öğrenme oyunu; dolayısıyla sizden tam bir adanmışlık bekleniyor “Eğer kung fu yoluna girdiysen dönüş yok” diyor oyun size. Bunu yapmazsanız çabucak sıkılıp bırakabilirsiniz de. Ha, yok ama “Ben kung fu ustası olacağım, ak sakalımı boyunlarına dolayıp rakiplerimin kemiklerini kıracağım” diyorsanız da bundan daha iyisini bulamayabilirsiniz kavga dövüş ortamlarında.
Başlıklar
Vallahi bayağıdır bu kadar keyifli adam dövmemiştik dostlar. Sifu birkaç ufak sıkıntısı haricinde müthiş keyifli bir yapım.
- Sanat tasarımı ve animasyonlar çok şık
- Müzikler de aksiyon esnasında bombalıyor
- Bolca yetenek ve bunları kullanabileceğiniz çeşit çeşit durum
- Düşmanlar oldukça gerçek hissettiriyorlar
- Defansa verilen önem takdire şayan
- Kontroller çok çok iyi
- Bölümlerde kısa yollar olması ilerlemeyi zevkli kılmış
- İpuçları bularak ilerlemek işin arka planını anlamayı rahatlatmış
- Boru!
- Yaşlanma mekaniği biraz yüzeysel kalmış
- Senaryo ve diyaloglardan da pek bir şey beklemeyin
- Bazen rakibi blokladık mı yoksa darbeyi yedik mi tam anlaşılmıyor
- Kimi yeteneklerin hiçbir işlevi veya avantajı yok
- 2. boss haddinden fazla zor
- Sabrınız yoksa bulaşmayın (bu eksi değil de daha ziyade bir uyarı)