Thymesia - İnceleme

Fakir adamın Bloodborne’u

Hermes Krallığı korkunç bir vebanın pençesinde mahvolmuş, bir zamanlar insan olan şeyler tuhaf yaratıklara dönüşmüş, soylularla haydutlar arasında bir fark kalmamış. Bu tuhaf dünyada Corvus ismindeki gizemli bir karakteri yönetiyoruz biz; suratında o ünlü kuş maskesini taşıyan bir veba doktoru. Bu veba neden bizi etkilemiyor, burada ne yapmaya çalışıyoruz en ufak bir fikrimiz yok çünkü Thymesia bizi doğrudan hikayenin içine bırakıveriyor.

Oyunu oynadığımız dünya aslında bizim anılarımız sayesinde yaratılmış. 3 farklı bölüm var ve Corvus’un anılarında dolaşıp neler olup bittiğini anlamaya, parçaları birleştirmeye çalışıyoruz. Nihayetinde de Hermes Krallığının kaderine karar vereceğiz.

İlginç bir konsepte ve zayıf bir uygulamaya sahip oyunlardan biri Thymesia. Alışageldiğimiz soulslike formülüne hoş eklentileri var ama bütüne baktığımız zaman gerek bütçe eksikliğinden gerek vizyon darlığından bir kez oynayıp (hatta belki de oynarken) unutulacak bir oyuna imza atmış Overborder.

Bu dünyada yavaş olan kaybeder

Bir kere oyun kesinlikle Souls serisine değil Bloodborne’a daha yakın. Hatta Bloodborne ve Sekiro karışımı desem çok daha isabetli olur. Savaşlar yüksek tempolu, bloklamaya değil karşı saldırıya, zamanında yapılan deflect hareketlerine, kaçışlara, agresifliğe dayanıyor. İlk sıkıntı da zaten burada karşımıza çıkıyor çünkü düzgün ayarlanamamış iframe’ler yüzünden zamanlama gerektiren hareketleri yaptığınızı zannedip yapamıyor, sıkça bu yüzden zarar görüyor ve hatta ölüveriyorsunuz. Örneğin silahların özel hareketlerini kullandığınız sırada (şöyle ki, hareketi yapmaya başladığınızda yarıda kesip blok almak veya dodge yapmak gibi bir şansınız yok) düşman da size saldırıyorsa geçmiş olsun, tüm vuruşları adeta içinizden geçiyor çünkü ne “dokunulmazlığınız” var, ne de dediğim gibi hareketi yapmaktan vazgeçip kendinizi koruyabiliyorsunuz. İşin bu kısmına alışmak ciddi zaman istiyor ve muhtemelen çoğu kişinin pes edeceği nokta da burası olacak.

Thymesia düşük bütçeli olduğunu hemen belli eden bir oyun, çünkü oyunda seslendirme yok. Tek bir seslendirme bile yok, ne Corvus ne NPC’ler ne de boss’ların ağzından tek kelime duyuyoruz. Boss odasına girip de elemanın dediklerini altyazıdan okumaya çalışmak bir kere saçma bir durum. Dahası, oyun dünyası cidden çok boş çünkü düşmanlar haricinde sadece iki NPC var. Bunlardan biri zaten bir nevi Fire-Keeper, ya da daha doğrusu Bloodborne’un Doll’u diyebileceğiniz Aismey karakteri. Oyun dünyasında topladığınız bazı belge ve objeleri (özellikle de boss’ları öldürdüğünüzde düşenleri) ona gösterdiğinizde size oyun dünyasına ve olana bitene dair çeşitli bilgiler veriyor. Diğeri ise belki oyunu bitirseniz bile göremeyeceğiniz (çünkü tuhaf bir yerde saklanıyor) Aismey’in annesi Emerald; o da aynı nesnelere farklı yorumlar getiriyor.

Thymesia’nın bir diğer eksisi de bu işte. Çevresel hikaye anlatımı diye bir şey yok, oyunun görsel açıdan birbirinden tamamen farklı üç bölümü var ama bu bölümler sizde hikayeye dair herhangi bir merak uyandırmıyor. Sağda solda topladığınız notlarda yazan iki üç cümlelik açıklamaları da umursamıyorsunuz açıkçası. Çünkü bunlarda gerçekten bir tamamlanmamışlık hissi var, hiçbirini okuduğunuzda “ooo işte büyük resmi gördüm” diyemiyorsunuz çünkü aşırı derecede bölük pörçük.

Bir matematik dersi olarak Thymesia

Oyunun teklediği bir diğer yer ise sonu. Thymesia’nın aslında çok sayıda sonu var (tam olarak 21) ama bunların sadece 4 tanesi “benzersiz”. Şöyle ki oyunda öldürdüğünüz boss’lardan core isminde bir parça düşüyor. Oyunun sonunda topladığınız bu core’lardan iki tanesini birleştirerek vebayı yenmesini umduğunuz yeni bir simya formülü yaratıyorsunuz ve seçtiğiniz iki taneye karşılık gelen sonu izliyorsunuz. Toplam 7 core var, 7’nin 2’li kombinasyonu da 21 tane. Ama oyun boyunca bu core’ların tam olarak ne işe yaradığını, farklı iki taneyi birleştirince ne olabileceğini öğrenmiyorsunuz. Yani sonda yapacağınız seçim tamamen sudan çıkmış balık seçimi; bilerek değil de rasgele birleştirip şansınıza gelen sonu seyrediyorsunuz işte. Eğer yanlış kombinasyon yaparsanız (17 tanesi yanlış) Kaos sonunu görüyorsunuz  “Sonu seyretmek” derken de aklınıza ara sahneler falan da gelmesin, bir görsel ve üzerinde yine yazılı olarak “şöyle oldu, böyle oldu” yazısıyla sona eriyor oyun. Yani oyun bittiğinde doyurucu bir tatmin hissi yaşayamamış oldum ben. Son boss’u tekrar öldürüp farklı kombinasyon seçerek diğer sonları da görebiliyorsunuz ve sonra da Thymesia’yı tamamen unutuyorsunuz.

Baştan kötü kısımları söyleyeyim de beklentileriniz belli bir seviyede olsun istedim, şimdi oyunu ‘orijinal’ yapan bazı şeylerden bahsetmeye başlayabiliriz.

Thymesia’nın klasik soulsborne mekaniklerine getirdiği yeni yaklaşım açıkçası ilgimi çekti. Düşmanların sağlık çubuğuna iki şekilde zarar verebiliyoruz: biri bıçağımızı kullanmak, diğeri ise pençelerimizi kullanmak. Bıçakla yapılan saldırılar (bunlara hafif saldırı diyelim) düşmanda yaralar açıyor. Pençeyle yapılan saldırılar ise bu yaraların kapanmasını engelliyor. Yani adama sırf hafif saldırı ile dalarsanız zaman içinde yaralarını iyileştiriyor. Bu da saldır, bekle gibi taktikler açısından kötü haber çünkü Thymesia sizin savaşlar sırasında agresif olmanızı istiyor. Bıçakla yaralar açacaksın, o yaraları pençeleyeceksin ve bunu düşman ölene kadar yapacaksın. Doğrudan pençeyle dalarım diye de düşünmeyin, çünkü pençenin sağlık üzerindeki etkisi çok düşük.

Savunmada değil, saldırıda kalmanız gereken bir oyun bu

Bıçak ve pençeye ek olarak bir de Veba Silahları var. Oyundaki her düşman kendine has bir silaha sahip, bu düşmanları öldürünce bazen o silahın parçaları düşüyor ve ilk 3 parçada o silahı açıyor, sonraki parçalarda ise güçlendirebiliyorsunuz. Thymesia’da 20’den fazla Veba Silahı var ve bunlardan bazıları boss’lardan elde ediliyor. Tüm silahların özelliği farklı. Yay ile uzaktan saldırı imkanına kavuşurken Great Sword adamın ayağını yerden kesiyor, Blood Storm kanları üzerinize toplayıp sizi iyileştiriyor. Bu veba silahlarını kullandığınızda enerji harcıyorsunuz, yani öyle sonsuza kadar veba silahı spamlayayım diye bir şansınız yok. Bunları doğru zamanda, doğru yerde kullanmak daha önemli. Tabii bu noktada da yukarıda bir yerde bahsettiğim silah animasyonları sırasında korunmasız kalma durumu ortaya çıkıyor ama idare edeceksiniz artık.

Bonfire/Lamp benzeri kayıt noktalarında (Thymesia’da bunun karşılığı tepesinde bir lamba olan bir sandalye) dilediğiniz gibi silah değiştirebiliyorsunuz, hiçbir kısıtlamanız yok. Bir düşman zor geldi ve öldünüz mü, hemen sahip olduğunuz başka bir silahı deneyebiliyorsunuz. Hatta bazı yeteneklere puan vererek aynı anda iki silah bile taşıyabiliyorsunuz.

Bu noktada çok güzel bir mekanik daha var, o da Reave özelliği. Pençenizi şarj edip düşmanın silahını ondan sökebiliyor ve kullanabiliyorsunuz. Bu geçici veba silahı ve tek kullanımlık. Ama mesela bir düşmanın mızrağını söküp, bir sonraki düşmanda kullanmak falan çok eğlenceli.

Bir de bunlara ek olarak Tüy saldırımız var (bitmiyor). Düşmanlar kritik saldırı yapacakları zaten etraflarında yeşil renkli bir hale oluşuyor ve bir ses eşliğinde bu saldırıyı yapıyorlar. Bunları engellemenin tek yolu doğru zamanlamayla fırlatılacak tüyler, ama bazen tüy fırlatsanız da işe yaramıyor ve saldırıyı yiyorsunuz. Oyunun demosunda bunun zamanlaması gerçekten feciydi, sonrasında frame sayısı artırıldı ama yine de çok başarılı olduğunu söylemek mümkün değil. O yüzden ben oyun boyunca tüylere güvenmek yerine saldırının menzilinin dışına çıkmayı tercih ettim. Nioh 2’nin Burst Counter mantığıyla aynı, ama o ne kadar güvenilirse Thymesia’daki de bir o kadar güvenilmez.

Hadi şimdi tuşları benimle birlikte tekrar edin

Saldırı çeşitliliğini anladınız değil mi, işte savaşlar bu şekilde aynı anda birçok saldırıyı düşünerek karşılıklı hamlelerle geçiyor. RB’ye basarak bıçakla birkaç kombo yap, RT ile pençe kullan, enerjin dolduysa X ile Veba Silahını kullanarak vur, RT’ye basılı tutup pençeyi şarj edip saldırarak düşmanın silahını sök, Y tuşuna basıp kullan. Düşman kritik vuracaksa LT ile tüy fırlatıp counter yap. B ile dodge yapmayı da unutma, yoksa üzülürsün. Ha bir de LB ile deflect var tabii, onu da unutmayalım. Sekiro’daki gibi örneğin düşman beşli kombo yapıyorsa tam zamanlamalarla beş kere LB ile her saldırıyı deflect yapabiliyor, böylece düşmana daha fazla zarar verebiliyorsunuz.

Oyunda her level atladığınızda puanı Strength, Vitality veya Plague’a verebiliyorsunuz, yani karakter gelişimi basite indirgenmiş. Ayrıca her levelde aldığınız yetenek puanını da farklı ağaçlara yatırabiliyorsunuz; bu da pençenizi, bıçaklarınızı yeni yeteneklerle ve güçlerle kuvvetlendirmenizi sağlıyor. Bu yetenek puanlarını istediğiniz zaman geri alabiliyor ve tekrar dağıtabiliyorsunuz. Ama Thymesia’nın bir eksisi de burada karşımıza çıkıyor, çünkü yetenek puanları karakteri fazla güçlendirip oyunu kolaylaştırıyor. Yani diğer örneklerde olduğu gibi nispeten kolay başlayıp üstüne koya koya zorlaşan bir oyun değil Thymesia, bunun tam tersi. İlk boss olan Odur adeta oyunun gerisiyle aranızda kocaman bir kapı görevi görüyor, diğerlerinde ise hiç de zorlanmıyorsunuz. Mesela deflect hareketinin zamanlamasını genişleten yetenekleri alınca saniyelik reaksiyon göstermenize gerek kalmıyor; çift pençe yapmanızı sağlayan yetenekle yaralara daha hızlı zarar veriyorsunuz; bu şekilde oyun dünyasındaki overpowered eleman siz oluveriyorsunuz.

Düşman çeşitliliğinin yerlerde sürünmesi, boss sayısının azlığı ve yaratıcılık bakımından sınıfta kalması, oyun süresini yan görevlerle (Nioh’taki gibi, aynı mekanlarda geçen ama farklı bir amacınız olan görevler) uzatmaya çalışması ama bunda da çeşitlilik yaratamaması gibi şeyler de Thymesia’nın belki de hedeflediği başarının uzağında kalmasına neden olmuş. Bu tür oyunları daha önce oynamadıysanız başlamak için iyi bir seçim olabilir çünkü son derece kompakt, fazla bir detayı olmayan, öğrenmesi kolay bir yapısı var. Thymesia sınavını geçtikten sonra bir Sekiro’ya, bir Elden Ring’e geçiş yapabilirsiniz yani. Ama türün önemli örneklerini yalayıp yuttuysanız Thymesia oynarken “acaba zamanımı daha verimli bir şeyle harcasam daha mı iyi olurdu?” sorusunu sürekli olarak kendinize soracaksınız.

SON KARAR

Daha yüksek bir bütçeyle ortaya adından uzun zaman söz ettirebilecek bir oyun çıkabilirmiş, ama bu haliyle soulsborne oyunlarını sevenler için çerezlik bir oyun olmaktan öteye geçemiyor. Yine de eğer türle tanışmaya hevesli bir oyuncuysanız fena bir seçim olmadığını söyleyebilirim.

Thymesia
İyi
7.0
Artılar
  • Savaş mekanikleri oldukça dinamik ve çeşitli
  • Çok sayıda Veba Silahının olması oyuna dinamizm getirmiş
  • Yetenekleri resetleyip farklı şeyler denemek mümkün
  • Sekiro ve Bloodborne’dan yerinde esinlenmeler var
  • Kendi sağlık iksirini kendin yarat mantığı gayet güzel


Eksiler
  • Hikayesini oyuncunun ilgisini çekecek biçimde anlatamıyor
  • Düşman çeşitliliği çok sınırlı
  • Oyun süresi bu tür bir oyuna göre bir hayli kısa ve NG yok
  • Hiçbir şekilde seslendirme yok
  • Bütçesinin düşüklüğü kendisini çok belli ediyor
  • Çevresel hikaye anlatımı oldukça zayıf


YORUMLAR
Ahmed10434950
23 Ağustos 2022 17:16

Küçük bir stüdyo ya göre büyük iş

Parolamı Unuttum