2004 yılından beri her 4 yılda bir oynadığım bir oyun var sevgili Oyungezerler: The Political Machine. ABD seçimlerini konu alan oyunda adaylardan birinin rolünü üstleniyor, yürüttüğünüz seçim kampanyası ile zafere uzanmaya çalışıyorsunuz. Dün akşam Steam “bak şu oyunun yenisi geldi, almayı düşünür müsün?” diye dürtünce haberdar oldum The Political Machine 2020’nin çıktığından. Dedim fırsat bu fırsat, siyaset alanındaki bütün bilgi birikimimi ortaya dökeyim, yeteneklerimi konuşturayım, bir kez daha Beyaz Saray’a kurulayım :)
Ama işler beklendiği gibi öyle kolay yürümüyor tabii. Trump’a karşı şansım yok gibi bir şey. Ben tur içerisinde ancak bir eyalet ziyaret edip zar zor bir miting düzenlerken, adam ABD turu yapıyor. Tabii onda para bol, bizim gibi seçim kampanyası için 2 görevli bulup 3 reklam verince iflas bayrağını çekmiyor. Bağış toplamak gibi bir derdi yok. Uçağı bir o eyalette, bir bu eyalette.
Dedim böyle rekabet edemeyeceğiz, bari verdiğim demeçlerle, katıldığım TV programlarında sorulara verdiğim yanıtlarla, izleyeceğim politikalara yönelik açıklamalarla seçmeni kendi safıma çekeyim, gönüllerini kazanayım. O iş de yaş. Ben küresel ısınma, çevre, sosyal güvenlik, herkese iş, adil gelir dağılımı, coronavirus ile mücadele diyorum; adam yabancılar sınır dışına diyor, duvar öreceğim diyor, küresel ısınma da neymiş, Greta da çocuk aklıyla karışmasın bu işlere, gitsin evinde otursun diyor, oyları kapıyor. Sahil kesimini maviye boyasam da Orta Amerika seçmeniyle yıldızım barışmadı bir türlü. Sonuçta Trump 272 delegeye ulaşırken ben 266’da kaldım. Kısmetse önümüzdeki seçimlere bakacağız artık.
Şimdi bu haberi de iyice incelemeye çevirmeyeyim :) Bence keyifli bir oyun, sizlerle de paylaşmış olayım istedim. 3 Mart itibariyle Steam’de satışa sunulmuş durumda. İlginizi çekiyorsa, oyunun resmi sitesine şuradan göz atabilirsiniz.