Assassin’s Creed Valhalla - Wrath of the Druids DLC İnceleme

E tüccar olduk biz bildiğin…

Üç günde bitirdim bu eklenti paketini, 18 saat sürdü. Beynim sulu aşure gibi şu anda, inanın neresinden tutsam bilemiyorum. O yüzden en baştan başlayacağım.

Açıkçası Valhalla’nın bu eklenti paketinden çok başka şeyler bekliyordum, pek bulamadım o beklediklerimi, hikaye bazında; ama yine de oyun tecrübesi olarak beğenmedim değil. Keyifli bir eklenti paketi Wrath of the Druids, her ne kadar Valhalla’daki hikayenin devamı değil de kendince bir Eivor hikayesi gibi dursa da…

Ama o konuya ilerleyen kısımlarda değineceğiz.

Hytham şu bürondan çık, iki temiz hava al oğlum. Çürüdün.

Elbette Valhalla sahibi olanlarınız genişleme paketi çıkmadan birkaç gün önce gelen güncellemede Ravensthorpe’a yeni bir kulübe için tabela eklendiğini görmüştür. Eh işte bu kulübe, Hytham’ın tüccar arkadaşı Azar’ın yeri. Sizin de İrlanda’ya açılan kapınız.

İrlanda’nın krallarından biri, “Eivor gel gözünü seveyim, bu Dublin’i ne yapacağız, bir el atıver,” deyince pılımızı pırtımızı toplayıp İrlanda’ya gidiyoruz. Yani gitmeyedebilirsiniz ama o zaman bu eklenti paketini neden aldınız?

Anaa! Bu bizim kuzen Barid değil mi? Hani şu daha önce hiç görmediğimiz ve bahsi de hiç geçmemiş olan kuzen. Canımı veririm kuzen, ne derdin var, söyle.

Neyse tamam, daha iğneleyici şaka yapmayacağım, söz.

Barid, Dublin’i İrlanda’nın ticaret merkezi yapıp High King Flann’ın gözüne girmek, biraz da aralarını düzeltmek derdinde. Nitekim tüm İrlanda’nın kralı olarak taç giymek üzere olan Flann, Viking kökenli ve pagan olduğundan Barid’e pek sıcak bakmıyor.

Azar göster yolu canımın içi, Mısır Çarşısı’nda az kuruyemiş pazarlığı yapmadık, çözeriz bu işi deyip bir iki ayak işi görev yapıyoruz. Sonra Barid’le birlikte gittiğimiz Flann’ın taç giyme töreninde kralı zehirlemek için bir komplo düzenlendiğini öğrendiğimizde işler karışıyor.

Tükkanın önüne at bağlamayın, mal gelecek öğleyin!

Abi bütün İrlanda’nın ticaret yollarını neden ben kuruyorum? Yani kurayım ama neden? Eivor, kızım bak kullanıyorlar iyi niyetini, vallahi diyorum ya.

Paketin tanıdık kısımlarından, yani git onu öldür, bunu öldür kısımlarından bahsetmeden önce yeni oyun mekaniğimiz olan tüccarlık işlerinden bahsetmek istiyorum. Hani nasıl Ravensthorpe’un kulübelerini inşa ederek İngiltere’de nam salmasını sağlıyorduk, aynısını İrlanda’nın değişik bölgelerindeki ticaret merkezlerini aktifleştirip, onların ürettiği malzemelerle de Azar’ın tezgahından dünyanın farklı yerlerinden gelen şeyleri satın alarak yapıyoruz.

Biz satın aldıkça hem Dublin’in ünü artıyor hem de bu ticaret merkezlerini yeniden kuracak hammaddeler elde ediyoruz. Çok kısa sürede kendi kendini döndüren bir sisteme dönüşüyor. Bir bölgenin ticaret merkezini açtığınızda bazı yan görevlerde bonus falan da veriyor.

Ne satın alıyoruz? Silah, zırh ve bilumum kozmetikler tabii ki! Ve ciddiyim, bunları satın almak isteyeceksiniz çünkü tasarımları harika. Ki ben bütün oyunu bir zırh, iki kılıçla geçirmiş bir insan olarak söylüyorum bunu. Özellikle Mısır, Rusya, İber ve Konstantinopolis’ten gelen zırh takımları çok şık duruyor. (İçimdeki tüccar, bir dur kardeşim.)

Fakat bu kısım biraz daha yan görevimsi, asıl olayımız şu: Flann’a karşı komployu kim kurdu.

Burası bizim olsun, biz bulduk burayı! (Yerli halklar: ???!!!)

Barid ve Flann arasındaki soğukluktan da anlayabileceğiniz gibi, İrlanda’nın çok kültürlülükle baş edemeyişi üzerinden yürüyor Wrath of the Druids. Bir yandan İrlanda’nın yerli halkları kendi kültürlerine tutunmaya çalışıyor, bir yandan Hristiyanlığın ve kilisenin üzerlerindeki baskısı artıyor, öbür yanda Norveç’ten ve Danimarka’dan gelen Viking işgalciler…

Bütün bunların ortasında, tuhaf bir dörtlü: Hristiyan kral Flann; yanında gezdirdiği İrlandalı, pagan köklerine bağlı ozan Ciara; pagan Viking kökleriyle kendini içinde bulduğu İrlanda kültürü arasında bir bağ kurmaya çabalayan Barid ve hem yetenekleri için kullanılan hem de pagan olduğu için küçük görülen Eivor.

Buradan sonra söyleyeceklerim Spoiler’dan sayılmaz diye düşünüyorum, nitekim hem DLC nispeten kısa hem de hikayenin can alıcı kısımları en sonda gerçekleşiyor ve onları da zaten söylemeyeceğim. (Benim gibi sağda solda dolaşmaz ve ana hikayeyi bölmezseniz 10 saat gibi bir sürede bitecektir, eh, bir eklenti paketi için ortalama bir süre.)

Tahmin edeceğiniz üzere Flann’a karşı düzenlenen komplonun arkasında bir Druid grubu var. Ciara sayesinde bu grubun, Children of Danu’nun peşini sürüp aynen Order of the Ancients’ı avladığımız gibi bu arkadaşların peşine düşüyoruz.

Fakat bu noktada biraz tuhaf işler yapıyor eklenti paketi.

Children of Danu üyeleri zaten bir avuç, bunların da sadece bir kısmı hikayeye yedirilmiş. Hikaye geriye kalan arkadaşları öldürmeniz için bir sebep sunmuyor size, onları öldürmeden de hikayeyi bitirebiliyorsunuz. Evet, hepsini öldürürseniz sonunda sizi güzel bir ödül bekliyor ama bakın size onu ben söylüyorum şu anda. Oyun pek çaktırmıyor bunu. Hikayeye de bağlamıyor.

İlla ki adam öldürecekseniz çok kuul suikast planlarınızı kendiniz kurmanız gerekiyor.

Hadi diyelim ki bu suikast planlarını kurdunuz, ipuçlarını toplayarak Children of Danu üyelerini bulup öldüreceksiniz; bazıları şansa karşınıza çıkıyor, iyi mi?

Ana hikayenin içinde İrlanda’nın bölgelerinin sadakatini kazanmanız için yapmanız gereken görevler var. Şuraya git ve bizim iki hedefi öldür ama hiç görülme ve hasar alma. Ya bizim kaybolan bir hazine vardı, onu bul ama gereksiz yere adam öldürme falan gibi. Ve eğlenceli bu görevler, gerçekten o şartları yerine getirmeye çalıştığınızda elinizdeki tüm kaynakları kullanmanız, tam bir Assassin gibi oynamanız gerekiyor.

Fakat bu görevlerin sizi gönderdiği yerlerde Children of Danu üyelerine rastlıyorsunuz bazen. E hani, ne oldu bizim ipuçları? Hani suikast? Bu kısmı beni biraz ayar etti açıkçası. Kazara Assassin’lik yapılmaz! Allah Allah…

EVET ADAMIM! DUMAN BOMBASI O YE!

Elbette eklenti paketiyle birlikte yeni silahlar ve yetenekler de geliyor. Yeni silahtan kastım orak. Evet; bir elinize orak, öbür elinize çekiç alıp, “Bizim İrlanda’mız ehehe…” yapabiliyorsunuz isterseniz. Ama şu anda tuhaf bir bug var oraklarda, orak taşıyorsanız sürekli olarak ayaklarınızdan moloz çıkıyor koşarken. Çok uyuz edici ama yakında düzeltirler diye umuyorum, onun dışında oynamanızı etkilemiyor.

(Ki bence pek de iyi bir silah değil orak. Pek hızlı sayılmaz, o konuda hançerler hala tek atıyor. Menzili de çok geniş sayılmaz. Neyse, devam.)

Benim asıl çıldırdığım eklenti duman bombası yeteneği. Dublin’de talan edebildiğiniz, Raid yazan tek bir yer var zaten, oradan ediniyorsunuz bu yeteneği veren Book of Knowledge’ı. Oklarınıza takabildiğiniz bir duman bombası ediniyorsunuz.

Dostum duman bombasının gözünü seveyim, o ne güzel bir şey yav! Özlemişim vallahi. Duman içinde kalan düşmanlar sizi göremiyor, hareket edemiyor. Çatır çutur suikast zamanı. Bir sonraki geliştirmesinde de ateşe atıp çevredeki herkesi öldürme özelliği açılıyor. Of! Bu oyuna acilen bir NG+ özelliği gelmeli, bu yetenekle ne adam kesilir var ya.

Bir duman bombası için değer mi?

Şimdi, halihazırda Season Pass’iniz yoksa, azıcık indirime girmiş bulunmakta Season Pass. Biliyorsunuz, bundan sonra bir de Siege of Paris eklentisi gelecek. O eklentiden biraz daha umutluyum ama Wrath of the Druids oynamak için de gidin eklenti paketini alın ya da Season Pass alın diyemiyorum.

Çünkü hikayeyi bir adım ileri taşımıyor Wrath of the Druids.

Bildiğiniz Ubisoft işi, kendince hikayenin bir kolu olarak öylece duruyor ama gene cevaplardan çok sorular yaratarak. Evet, İrlanda çok güzel. Yeni zırhlar ve duman bombası çok güzel, evet. Ama hikayeyi ilerletmiyor işte, oynamayınca da o bağlamda bir şey kaçırmış olmuyorsunuz şimdilik.

Yani son kararım şu ki; Siege of Paris bir gelsin, elbet bu Season Pass gene indirime girer, o zaman bakarız. Valhalla’nın kaldığı yerden ilerisini merak edenler, özellikle de modern hikayesinin devamını görmek isteyenler olarak hayal kırıklığına uğradık, bekliyoruz.

Fakat bu beklentilerimi ele almadan baktığımda, Wrath of the Druids’in hiç de fena olmadığını, gayet keyifli boss savaşları ve ilginç bir hikayesi olduğunu itiraf etmeliyim. Bir iki mavi noktam, biraz da talan edilmemiş kiliselerim var; şimdi gidip onları halledeceğim izninizle.

Ha bir de, tutulmamış balıklarım var. Gidip balık tutmam lazım.

ARTILAR

+ Duman bombası! Duman bombasız suikastçi mi olur ya?!
+ Ticaret sistemi. Üretim merkezlerini temizlemek (işgalcileri öldürmek yani ehehe), inşa etmek, çeşit çeşit kıyafet edinmek gayet keyifli.
+ Boss savaşları! Spoiler vermeden bu kadar söyleyebiliyorum. :)
+ Bu kadar kısa sürede gene bir şekilde Barid, Azar, Flann ve Ciara’ya karşı bir şeyler hissetmenizi sağlayabiliyorlar. Bu bir başarıdır.

EKSİLER

- E her şeyi satın alınca bu ticaret sistemi bitiyor. Peki ya şimdi?
- Children of Danu üyeleri hikayeye daha iyi bağlanabilirmiş. Ya da hepsini öldürünce ne olacağı biraz daha iyi açıklanabilirmiş.
- Hiç World Event yok. İrlanda’yı anlatan bir iki küçük hikaye eklenebilirmiş.
- Siege of Paris gelip de birbirine bağlamadığı sürece Valhalla’nın devamı değil, Eivor’un başından geçen bir hikaye sadece.

YORUMLAR
Parolamı Unuttum