Şu sıralarda FPS dünyasını meşgul eden tek bir oyun var: BattleBit Remastered. Roblox’tan fırlamış gibi görünen bu oyun, kısa sürede milyonlarca oyuncuya ulaşmayı başardı. Her gün on binlerce oyuncunun birbiri ile kapıştığı bu oyunu gerçekten özel kılan şeyler var.
Sık sık övgü alan oyunu deneyim etmemek olmazdı. Ben de birkaç hafta içerisinde BattleBit’i bu kadar “özel” yapan sebepleri aradığım bir maceraya çıktım. Sonuçlar ise hem beni hem de sizi şaşırtacak…
Yanlış anlaşılmasın bu bir inceleme değil. Tam tersi hep birlikte BattleBit’i bir anda Steam listelerinin en tepesine taşıyan özelliklerine yakından bakacağız.
Hazırsanız, başlayalım!
1 – Özlediğimiz Savaş Hissi
Kendinizi bir yaz akşamında internet kafede hayal edin. Arkadaşlarınızla birlikte Battlefield Vietnam’ı açtığınızı, botlara karşı savaşırken neler hissettiğinizi hatırlıyor musunuz? İşte BattleBit size o güzel nostalji hissini yaşatmayı başarıyor.
Tam olarak adını koyamadığım bir his bu. Yalnız BattleBit, sanki sırtımda kolayca erişemediğim bir kaşıntıyı dindirebilen yardımcı bir el gibi. Haftalardır ne olursa olsun birkaç el BattleBit oynamaktan geri duramıyorum. Elbette bu hissi yaratan sebeplerin bazılarına birazdan değineceğim fakat genel anlamda oyun kafanızdaki bazı ilkel duygulara hitap etmeyi başarıyor.
BattleBit’in sorunsuz çalışması, oynanış kalitesi ve topluluğu sizi gerçekten eski günlere götürmeyi başarıyor. Bununla birlikte grafiklerine bakıp kendisine “basit” bir oyun gözüyle bakmayın zira gerçekten hardcore FPS oyuncuları için tasarlanmış bir oyun kendisi.
Örneğin kurşunları yedikten sonra “bekleyeyim de geçsin” gibi bir durum yok. Bandajınızı kullanarak yaranızı kapatmak durumundasınız. Aksi takdirde kanamadan ölebiliyorsunuz. Oyuncu grubunun da yetenekli kişilerden oluştuğunu belirteyim.
2 – Silahlar, Sınıflar, Özelleştirme
Yazı içerisinde BattleBit ve Battlefield’ı sık sık karşılaştırdığımı göreceksiniz. Zaten oyunun adından da anlayabileceğiniz gibi kendisi aslında bir Battlefield klonu. Özellikle 2042 fiyaskosunun ardından geliştiriciler, eski ve nostaljik Battlefield oyunu hissini geri getirmek istemiş.
Bunu da başarmışlar. Örneğin oyunda, Battlefield’dan tanıdığımız “sınıf” sistemi var. Oyuncular 6 farklı sınıf içerisinden istediğini seçebiliyor. Her sınıf kendi içerisinde kullanabileceği bazı silahlara sahip. Örneğin Recon, keskin nişancı tüfekleri kullanabilirken Assault kendisine özel taarruz tüfekleri kullanabiliyor. Altıncı ve özel Squad Leader sınıfı ise sadece ek mermi ve mühimmat ile değil, çağırabileceği özel saldırılar ile oyuna renk katıyor.
Yine çoğu FPS oyunundan tanıdığımız silah geliştirme özelliği, BattleBit’te de mevcut. Oynadığınız silahla seviye aldıkça silahınıza daha farklı eklemeler yapabiliyorsunuz. Açık konuşayım, sadece 3 kişinin geliştirdiği bir oyunda bu kadar özelleştirme seçeneğinin olmasını aklım almıyor.
Her silahın da kendisine göre geri tepme hissiyatına sahip olması güzel. Keskin nişancı tüfeklerinde atıştan sonra mermiyi çembere vermeniz için tekrar ateş tuşuna basmanız gerekiyor. Şu ana kadar özel olarak bir silahın ortalığı karıştırdığını görmedim. Kriss Vektor şu sıralar biraz fazla kullanılıyor o kadar.
3 – Devasa Haritalar Ve Atmosfer
Özlediğimiz savaş hissi diyorum ya, işte o hissi yaratan şeylerden biri haritalar kesinlikle. BattleBit’te birbirinden farklı atmosferlere sahip birden çok harita bulunuyor. Daha da iyisi, Bad Company ile başlayan “yıkılma” efektleri BattleBit’te de mevcut. Sığındığınız yerler kısa sürede birer harabeye dönüşebiliyor. Başladığınız haritalar savaşın sonunda adeta yıkıntı şehirlere dönüyor.
Harita tasarımları da oldukça iyi. Her haritada sağ ve sol kanadı kullanabileceğiniz arka yollar bulunabiliyor. Keskin nişancılar için devasa kuleler, sıcak çatışmaya ev sahibi yapan binalar ve çok daha fazla ince tasarım oyunun her haritasında karşınıza çıkıyor.
Haritaların atmosferleri de birbirinden güzel. Örneğin bir bölümde gerçek bir şehir savaşında buluyorsunuz kendinizi. Yolda bırakılan araçların arasına sığınıp çatışmayı sürdürüyorsunuz. Bir başka bölümde ormanın içerisinde gerilla savaşı veriyor, bir başkasında devasa bir nükleer santralin eşiğinde savaşıyorsunuz. Çeşitlilik şimdilik çok iyi anlayacağınız.
Daha da iyisi, yapılan açıklamaya göre topluluk sunucuları da yakında oyuna eklenecek. Bu da eğlenceyi biraz daha artıracaktır.
4 – Proximity Chat
Proxy chat’in son yıllarda pek çok oyun tarafından kullanılan bir özellik haline geldi. Fakat FPS dünyasında BattleBit’in kullandığı sistem bir ilk olacak gibi. Öncelikle bu tarz objektif temelli oyunlarda iletişimin çok önemli olduğunu söylemek gerek. Kendi squad’ınız ile konuşmak ve koordineli bir saldırı gerçekleştirmek bu anlamda çok işe yarıyor.
Yalnız işin daha da eğlenceli kısmı, öldüğünüzde ortaya çıkıyor. Öldüğünüz an mikrofonunuz açılıyor ve kısa süreliğine de olsa konuşabiliyorsunuz. Oyuncular bunu muhteşem bir eğlence haline getirmiş durumda. Savaşın ortasında düşmanlar tarafından basılmış bir binanın içerisinde, takımınızın diğer üyelerinin öldüğünü duyabiliyorsunuz. Yardım çığlıklarının yankılandığı koridorlarda çatışmak, atmosferi artırıyor.
Ayrıca oyuncular gerçekten role giriyor.
Tabii bu denkleme bir de “oyuncu taşıma” mekaniği eklenmiş. Yere düşen arkadaşlarınızı savaşın dışına taşıyabiliyor, medic’lerin ellerine teslim edebiliyorsunuz. Yani inanılmaz eğlenceli bir oynanış var ortada.
5 – Eğlence
Zaten BattleBit’i bu kadar özel yapan şey de eğlenceli olması. Şahsen kendisi bana her gün gidip internet kafede CoD oynadığım günleri anımsattı. Sadece birkaç el de olsa her gün kendimi BattleBit içerisinde bulmaya başladım. Normal şartlar altında uzun süren oyunlar, beş dakika gibi gelmeye başladığında eğlendiğinizi de anlıyorsunuz.
Son zamanlarda Steam’deki oyunlara gelen zamlar yüzünden oyun satın alabilmek oldukça zorlaştı. Fakat BattleBit Remastered 180 liralık fiyatı ile sizlere uzun ve keyifli bir oynanış vadediyor.
İsterseniz 127 v 127’lik haritalarda, isterseniz 32 v 32’lik haritalarda bu eğlencenin tadına varabilirsiniz. Yapımcıları da her geçen gün oyunu daha iyi hale getiriyor. Hatta bu yapımcılardan biri Türk! Daha ne olsun?
Gerçekten yazının tek bir yerinde bile Türk yapımı olduğundan bahsetmediniz mi?
6) Türk 1 adet geliştirici tarafından geliştirilmiş olması.
Çok haklısınız, tamamen benim hatam. Gerekli düzenlemeleri yapıyorum hemen :)