Film tadında oyun keyfi yapmaya az kaldı sanki?
Devamını okuMicrosoft’un en önemli serilerinden birisi olan Halo, serinin en yeni üyesi Halo Infinite ile tekrar oyun severlerin gündemine girmişken bizler de bu evrene şöyle bir hızlıca göz atalım dedik. Oyunu oynamak için belki tarihçeyi detaylı bir şekilde bilmeye ihtiyaç duymayabilirsiniz; ama benim gibiyseniz ve bir oyunu oynarken onun anlattığı hikâyeye kulak vermekten de hoşlanıyorsanız, sizleri bu tarafa alalım. Bakalım Halo evreninde neler yaşanmış bugüne kadar…
Her şey bir toz ve gaz bulutuydu…
Tamam, tamam, öyle milyarlarca yıl öncesine gidecek değilim. Ama hikayemizin başlangıcı için de epey gerilere gitmemiz gerekiyor. Günümüzden 10 milyon yıl kadar öncesinde başlıyor hikayemiz. Galaksi, Precursor denilen bir medeniyet tarafından yönetilmekte o sıralarda.
Milyarlarca yıl süren hükümdarlıklarında Precursor ırkı, teknolojik gelişiminin zirvesine varmış, tüm galaksiye yaşam tohumlarını ekmiş, yeni ırklar yaratmış, uzunca bir süre de galaksiye hükmetmiş. Yaratılan ırklar arasında Forerunner ırkı ve insan ırkı da var. Dolayısıyla bütün ırkların atası olduklarını söylemek mümkün.
Precursor ırkının sonraki dönemlere en önemli miraslarından birisi “Mantle of Responsibility”. Bunu en basitleştirilmiş haliyle, galaksideki bütün gezegenler ve bu gezegenler üzerindeki ırkların korunmasını temel alan bir yetki ve sorumluluk olarak tanımlayabiliriz. Precursor ırkı bu yetkiyi Forerunner ırkına devretmeye karar veriyor. Daha doğrusu Forerunner ırkının iddiası bu yönde. Ama bu yetkinin insanlığa verildiğini görüyoruz. Ama bir dakika, Forerunner’da değil miydi bu yetki, nasıl oldu şimdi?
Bu yetkinin insanlığa verilmesi Forerunner cephesinde ciddi bir huzursuzluğa yol açıyor. Onlar da çıkıyorlar, vay efendim sen nasıl bize kazık atarsın diyerek Precursor ırkına savaş açıyor ve ortak atalarımızı Samanyolu Galaksisi’nin dışına, Macellan Bulutları’na sürüyorlar. Böylece Mantle, Forerunner ırkına geçiyor. (Bu arada bu savaş sonunda geride kalan ve toza dönüşüp zaman içerisinde eski hallerine gelme hayali kuran Precursorlar, milyonlarca yıl sonra Flood belasının doğmasına yol açacak, aklımızın bir köşesinde bulunsun)
Forerunner ırkı, Mantle’ı kendilerince yorumluyor. Onlara göre, bu sorumluluk galaksinin en gelişmiş ırkının ellerinde bulunması gereken bir yetki -ki doğal olarak bunu hak eden de kendileri. Bunu, diğer ırklar üzerinde bir üstünlük kurmak, alt ırk olarak gördüklerini hizada tutmak ve ileride kendilerine karşı gelişebilecek tehditleri daha en başında engelleyebilmek için bir baskı aracı olarak kullanıyorlar. Precursor ırkının böyle bir hayal kurduklarını sanmıyorum.
Precursor ırkı yenilmiş, Forerunner milyonlarca yıl galaksiye hükmetmiş. Peki sonra ne oluyor? İnsanlık, uslu çocuk olmaktan çıkıyor. Zaman içerisinde ileri bir medeniyet haline gelmiş, yıldızlararası yolculuk yapıp koloniler kuran insanlık, parazit yaşam formu Flood ile karşılaşıyorlar. Bu tehlikeli düşmanla yaşanan çatışmalar, insanlığın adım adım Forerunner medeniyetinin sınırlarına dayanmasına ve Forerunner Ekümenliği’ni kızdırmasına yol açıyor. Sonuç olarak Forerunner ırkı ile insan ırkı arasında savaş çıkıyor, haliyle Forerunner düşmanlarının ağzını burnunu kırıp insanlığı taş devri ilkelliğine döndürüveriyor. Bu insanların başına da Librarian adlı bir bekçi dikiyorlar; diğer forerunnerların aksine, insanlıkta bir ışık gören, insanların zaman içerisinde Forerunner ırkının varisi olabileceğine inanan bir bekçi.
Vaktinde insanların galaksinin dışına sürdüğü Flood, tekrar gün yüzüne çıkıp Forerunner ile savaşa tutuşuyor. Adım adım Forerunner gezegenlerini işgal eden Flood, en sonunda ekümenin de sonunu getiriyor. Bu savaştan mağlup ayrılan Forerunner ırkı; inşa ettikleri Halo halkalarını aktive ederek bütün yaşamı sonlandırmaya ve böylece beslenecek biyolojik yaşam formu bulamayan Flood’un sonunu getirmeye karar veriyor; sonrasında da bütün galaksiye yeniden yaşam tohumları ekmek kaydıyla tabii. Ve en sonunda Mantle, insanlığa devrediliyor.
Peki mesele burada çözülüyor mu? Elbette hayır. Bir bela gider bir başkası gelir, en temel kural budur. Forerunner ırkından geride kalanların gönüllü bir şekilde kendilerini sürgüne göndermelerinin ardından on binlerce yıl geçiyor; Covenant ırkının sahne aldığı dönemlere geliyoruz. Covenantlar, Forerunner ırkına ve onların yarattığı Halo halka dizisine iman etmiş bir ırk. En büyük hayalleri “Büyük Yolculuk” (The Great Journey). Bunu gerçekleştirebilmek için Halo halkalarını aktive etmeleri gerektiğine inanıyorlar, bu halkaların yıkım gücünden bihaberler tabii. Kendi içlerinde de büyük savaşlar yapan Covenantlar (San’Shyuum ve Sangheili arasındaki savaş), sonrasında da galaksinin geri kalanının başına musallat oluyor. Evet bildiniz, mevzu yine insanlara geldi :)
Covenantlar yükselirken, insanların da eli armut toplamıyor tabii; 21.ve 22. yüzyıllarda artık Güneş Sistemi içerisinde kolonileşmeye başlamışlar. Tabii insanlık da iç çatışmalardan nasibini alıyor. Bu savaşların sonunda Birleşik Dünya Hükümeti (Unified Earth Government - UEG) ve Birleşmiş Milletler Uzay Komutanlığı (United Nations Space Command - UNSC) kuruluyor. 23. Yüzyılda Shaw-Fujikawa Işınötesi Motorunun (Shaw-Fujikawa Translight Engine - SFTE) keşfiyse, tam bir dönüm noktası. Artık Güneş Sistemi dışında da kolonileşme dönemi başlıyor. 25. yüzyılda artık yüzlerce kolonisi var insanlığın. Tam bir altın çağ yaşanıyor denilebilir. Ama elbette böyle huzurlu devam edecek değil. Kaçınılmaz son geliyor, Covenantlar ile insanlar arasında savaş patlak veriyor.
Covenantlar takıntılı ırk. İnsanlara ilk mesajları, “sizi yok etmek tanrıların arzusu, biz sadece bu iş için araç kılındık” minvalinde bir tehdit. Şimdi öyle büyük büyük laflar etmeye gerek yok Covenant efendiler. İnsanların ortaya çıkması, bunların dinini imanını tehdit ediyor, bütün mesele bu. Neyse, Covenant teolojisine girmeyelim şimdi, savaşa dönelim. Harvest kolonisindeki ilk temas sonrasında bu mağlubiyetin rövanşını almak isteyen insanlar, eldeki bütün güçle Covenant filosuna saldırıyor, onları yenmeyi de başarıyorlar. Ama bu bir Pirus Zaferi. Filosunun önemli bir kısmını kaybeden insanlar, Covenantların karşı saldırılarına direnemiyor, adım adım dış kolonilerden çekilmek zorunda kalıyorlar. En sonunda iç koloniler de Covenant işgaline uğruyor. İnsanlığın artık tek bir hedefi kalıyor. Ne pahasına olursa olsun Covenant’ın Dünya’yı bulmasına engel olmak.
Halo: Reach
Harvest’taki savaş esnasında insanlık bir Forerunner kalıntısı keşfediyor. Covenantların da bu kalıntının peşinde olduğunu tahmin ediyorlar doğal olarak. Harvest’taki savaştan 20 yıl kadar sonra ise, Covenant ırkı Reach kolonisine saldırıyor. Reach, insanlığın en büyük kolonilerinden ve Spartan-II programına da ev sahipliği yapıyor. Covenant, Reach’i tuzla buza çevirmek niyetinde. UNSC ise, Dr. Halsey’in yapay zekâ formu Cortana’yı bir gemiye (The Pillar of Autumn) yükleyip oradan kaçırmaktan başka bir çare göremiyor. Covenantlar Reach’in canına okurken gemimiz uzay boşluğuna doğru yol alıyor, kahramanımız Master Chief de bu gemide derin bir uykuda. Yavaş yavaş hikayeye gelmeye başladık :)
Halo: Combat Evolved
Reach’ten kaçışın ardından birkaç hafta geçtikten sonra gemimiz halka şeklinde gizemli bir uzay istasyonuna varıyor. Bingo, bildiniz. Halo’dayız; Alpha Halo’da. Master Chief ve Cortana, Halo’nun kontrol merkezine ulaşmaya çalışıyor. Covenantların, Flood’u bir kez daha serbest bıraktıkları ortaya çıkıyor. Bunu gören Forerunner yapay zekâsı 343 Guilty Spark, Halo’yu aktif hale getirmeye çalışıyor. Neyse ki, Cortana olaya uyanıp “Aman Master Chief, gözünü yiyeyim, bu çalışırsa tüm yaşamın kökü kazınır” diye araya giriyor da seriyi başlamadan noktalamış olmuyoruz :) Halo’nun aktif hale gelmesine engel olan Master Chief ve Cortana, Reach’e dönüyor, Dr. Halsey ve geride kalan birkaç Spartan askeri ile bağlantı kuruyor, Covenantların sıradaki hedeflerini öğreniyorlar. Bundan sonraki durağımız Dünya.
Halo 2
Savaş artık Dünya’ya sıçramış durumda. Covenantlar ile uzayda ve yeryüzünde savaşıyor ekibimiz. Bir yandan Covenantlar cephesindeki gelişmelere de şahitlik ediyoruz. Hikayenin devamında adını bol bol duyacağımız Arbiter, Covenantların 343 Guilty Spark’ı ele geçirmesine liderlik ediyor.
Bu sıralarda Miranda Keyes’in gemisi de yeni bir Halo keşfediyor: Delta Halo. Master Chief ve Arbiter bu halkada karşı karşıya geliyorlar. Master Chief, Prophet of Regret’i öldürüyor. Arbiter, Halo’yu aktif hale getirmeye çalışıyor ama ihanete uğruyor. Bunun peşinden de o meşhur Covenant İç Savaşı tetikleniyor ve Büyük Ayrılık (Great Schism) böylece başlamış oluyor.
Master Chief ve Arbiter, Flood lideri Gravemind’ın eline düşüyor. Gravemind ikisine de birer görev verip yolluyor. Arbiter, Halo’nun aktif hale gelmesini engelleyip Tartarus’u öldürürken; Master Chief, Cortana’yı Flood tarafından işgal edilmiş Covenant başkenti High Charity’de bırakıp Prophet of Truth’un peşinden gidiyor. Amacı orijinal Halo halkalarını oluşturan ve hepsini aynı anda kontrol edebilen Ark’ı bulmak.
Halo 3
Dünya’ya geri dönen Master Chief, bir grup askerle göreve atılırken bir de kimi görsün, Arbiter, kendisine yardıma gelmiş. Zoraki bir ittifak kuran ikilimiz, Prophet of Truth’un Ark’ı aktive etmesini engellemeye çalışıyorlar. Epey zorlu bir mücadelenin sonucunda Prophet of Truth’a ulaşıp ve Gravemind’ın da yardımıyla onu haklıyorlar haklamasına da o da hemen öncesinde Miranda Keyes’i öldürmeyi başarıyor. Prophet of Truth tehdidi aradan çıkınca tekrar ikilimize saldırıyor Gravemind ama ikilimiz Flood’dan kurtulmayı başarıyorlar.
Ark’ın bu esnada yeni bir Halo inşa etmekte olduğu anlaşılıyor. Hani Master Chief’in hallettiği Halo vardı ya, işte onun yerine yenisini koymaya çalışıyor Ark. Master Chief ve Arbiter; diğerlerinin erişiminin ötesinde yer alan bu Halo’yu aktive ederek Flood belasından kurtulmaya niyetleniyorlar. Bunun öncesinde de Master Chief’in, High Charity’ye dönüp Cortana’yı geri alması lazım. Burada en sonunda 343 Guilty Spark’ın da fişini çekmeyi başarıyor. Master Chief ve Arbiter, Installation 04 patlamadan hemen önce kaçmayı başarsalar da gemileri Forward Unto Dawn, parçalanıyor. Arbiter, geminin ön kısmıyla dünyaya düşerken, geminin arka kısmı da uzayın derinliklerine doğru süzülüyor. UNSC, Master Chief’in öldüğünü düşünüyor. Ama Master Chief’imiz ve Cortana geminin geri kalan kısmında hayattalar. Master Chief, bir kez daha derin bir uykuya dalarken; bir sonraki macera, gizemli Forerunner gezegeni Requiem’da ekibimizi bekliyor.
Halo 4
Aradan 4 yıl geçtikten sonra Cortana, Master Chief’i uykusundan uyandırıyor. Bir grup Covenant, gemilerini bulmuş ve saldırıya geçmişler. Bunların elinden kurtulan ikilimiz, soluğu Forerunner gezegeni Requiem’da alıyorlar. Bu arada Cortana için kritik bir döneme gelmiş durumdayız. Kendisi 8 yaşına gelmiş ve 8 yaş, zihinsel bozulmayı engellemek amacıyla yapay zekaların fişinin çekildiği yaş. Dolayısıyla da Cortana için yolun sonu görünüyor. Master Chief, Cortana’yı Dr. Halsey’e götürüp bunu engellemek istiyor. Ama ikilimiz işleri ellerine yüzlerine bulaştırıp Forerunner ordusunun kumandanı Didact’ı serbest bırakıyorlar. Covenant birlikleri de Didact’ın tanrı olduğuna inanarak onun ordusuyla ittifak kuruyorlar. Yani sizin anlayacağını işler iyice çığırından çıkıyor.
Librarian, Master Chief’e görünüp, Didact’ın, Composer adlı bir cihaz vasıtasıyla insanlığı köleleştirmek istediği konusunda onu uyarıyor. Geri kalan askerler Requiem’ı terk ederken, Master Chief emirlere karşı gelip Didact’ın peşine düşüyor. Ama Didact, Composer’ı ele geçirmeyi başarıyor; Master Chief, Librarian sayesinde bu saldırıdan kurtuluyor. Didact, bu cihaz ile dünyaya saldırmaya hazırlanıyor. Master Chief, bir nükleer bombayla Didact’ın bulunduğu gemiye gidiyor. Cortana, Didact’ı etkisiz hale getirip Master Chief’e son saldırı yapma fırsatı sunuyor. Son noktada Cortana kendisini feda edip Master Chief’i kurtarıyor.
Halo 5
Cortana kendisini feda ediyor etmesine de, Didact ve o, patlamadan kurtulmuşlar. Master Chief ve bir grup Spartan-II askeri, Cortana’yı kurtarmak için bir mücadeleye atılıyor. Bu esnada UNSC de, James Locke ve bir başka Spartan grubunu, Master Chief’in peşinden gönderiyor. Master Chief, Locke’u alt etmeyi başarıyor. Locke, Arbiter ile güçlerini birleştirip Covenant’ı yenmeye ve Master Chief’i bulmaya çalışıyor.
Master Chief ve ekibi, sonunda Cortana’yı buluyor. Cortana Gateway isimli bir geçitte. Bu geçit, Domain’e (Forerunner sırlarıyla dolu bir kütüphane) açılıyor. Cortana, Master Chief’in ekibini (Blue Team) engellese de Locke’un ekibi (Fireteam Osiris) de Cortana’yı engellemeyi başarıyor. Ancak, Cortana birçok UNSC yapay zekasını ele geçirip ‘Created’ adlı bir grup kuruyor. Bir Forerunner gemisiyle Dünya’nın yörüngesine gelen Cortana, gezegenin fişini çekmeye niyetli.
Halo Infinite’e uzanan yolculuğumuz kısaca bu şekilde. Ne dersiniz, yeni yapay zekâ dostumuz ve Master Chief, eski dost / yeni düşman Cortana ile başa çıkabilecekler mi?
Eğer orijinal kaynakları bir de kendiniz incelemek ve daha fazla detay öğrenmek isterseniz, yazıyı hazırlarken istifade ettiğim başlıca kaynaklara bir göz atabilirsiniz:
halo.fandom.com/wiki/Halo_Alpha
www.polygon.com/22747450/halo-master-chief-covenant-forerunners-flood-universe-timeline
www.thegamer.com/halo-games-in-order/
www.youtube.com/watch?v=-bVU8K6jlKE
Geçen sene başlayayım dedim seriye, Reach güzeldi bitirdim ama altyazı yoktu, baktım 1-2 de güzel Remaster ama yine de oynanacak gibi değil. En azından tarihini araştırayım dedim sizden çok umutluydum ama arayıp bulamamıştım. Bu çok iyi oldu elinize sağlık :)