Doğrusu Kevin Fiege’i takdir etmek lazım. Sen tut Marvel’ın sinematik evreninin başına geç ve yapımcılığını üstlendiğin her film o evreni geliştirip büyütsün, aynı zamanda da mükemmel popcorn eğlencelikleri olarak izleyicinin yıllarca ilgisini ayakta tutabilsin. Açıkçası zor iş ve tam 12 filmdir devam eden bu devasa hikâye yeni filmde nihayet beklenen düğüm noktalarından birine ulaşıyor. Biz de IMAX ön gösteriminde izlediğimiz film hakkındaki yorumlarımızı sıcağı sıcağına sizlere aktaralım dedik sevgili Oyungezerler.
Civil War bir kere epeyce ağır bir yükün altına girip hem Captain America : Winter Soldier’ın hem de Avengers : Age of Ultron’un devam filmi olmaya soyunmuş ve bu görevi hakkıyla yerine getirmiş. Olaylar hem Ultron’daki Sokovia yıkımının hem de Winter Soldier’daki HYDRA / S.H.I.E.L.D durumlarının akabinde yarattığı yankıların izini sürüyor, bir de filmin kendi hikâyesini anlatıyor. Bu yoğun olay örgüsü ve bol karakterin içinde bile kaybolmayışımız sanırım senaryo yazarlarının en büyük marifeti olsa gerek. Ayrıca yapımcıların izleyiciye olan güveni de filmin yaşattığı etkiyi arttırıyor. Sonuçta tam 8 yıldır bu karakterlerle iç içeyiz ve onların yaşadıkları tüm olayların birikiminin bu noktaya geldiğini görmek inanın bana filmin en tatmin edici yanı olmuş. Peki, ne oluyor da bu aralarından su sızmayan kahramanlar birbirine düşüyor? Spoiler vermeden kısaca özetleyeyim.
Filmin buradaki anahtar vurgusu İngilizcesi “colleteral damage” olan Türkçe’ye “sivil kayıplar” şeklinde çevirebileceğim durum üzerinden oluyor. Yani evet Avengers orada güle oynaya uzaylı, robot vs keserken bu arada yıkılan binalardaki, patlayan arabalardaki kaybolan hayatlar filmin başlarında yaşanan bir olay ile tekrar gündeme gelir ve dünya liderleri bu işe bir dur demek ve Avengers’ı Birleşmiş Milletler kontrolüne almak adına bir araya gelip Sokovia Anlaşmasını hazırlarlar. Iron Man, Black Widow gibi bazı kahramanlar bu anlaşmayı imzalayalım derken diğer tarafta Steve Rogers (Captain America) duruma karşı çıkar ve böyle bir denetimin Avengers’ı zamanla etkisiz kılacağını ve müdahale etmesi gereken yerlerde onları kısıtlayacağını savunur. Tabii işin içine bir de Winter Soldier girer ve Yüzbaşı Rogers kendi zamanından kalma biricik dostu olan Bucky ile günümüzdeki dostları arasında zor bir seçim yapmak zorunda kalır. Ayrıca gizemli kişilik Zemo’nun da kendi motivasyonları doğrultusunda planları mevcuttur.

Tüm bu hengâme içerisinde her iki tarafın argümanlarının sıkı bir şekilde izah edilmesi ve seyircinin tam manasıyla ortada kalması filmin en sevdiğim yanlarından biri oldu, hani Captain da kendince haklı, Iron Man de. İkisinin peşi sıra sürüklediği karakterlerden özellikle Scarlet Witch ve Black Widow’un öyküye sağladıkları denge gerçekten görülmeye değer. İnsanları anlama çabasındaki Vision Ultron’dan sonra burada biraz daha pasif bir görüntü verse de ilerleyen filmlerde çok önemli bir rolü olacağı şimdiden belli. Aynı şekilde War Machine, Winter Soldier ve iki tarafa da belli bir mesafesi olan Black Panther’in işlenişleri de gayet iyi. Özellikle Black Panther’in filme kattığı ağır ton, tüm o şamatanın arasında epey gerçekçi bir karakter çizilmesine yardımcı olmuş ve dövüş sahneleri de tamamen kendine özgü bir stilde olduğundan MCU’ya harika bir ekleme olduğunu düşünüyorum ve film bittikten sonra onun solo filmini dört gözle bekleyeceğinizi tahmin ediyorum.
Tabii esas olay yıllardır MCU içerisinde görmek istediğimiz, özlemini çektiğimiz Spider-Man’in nihayet buraya eklenmiş olması. Ama ne ekleme! Göründüğü ortalama yarım saat içerisinde yer aldığı her sahneyi çalan, resmen eğlencenin dibine vurduran bir Spider-Man izliyoruz. Genç oyuncu Tom Holland rol için mükemmel bir seçim olduğunu hem Peter Parker olarak hem de Spider-Man kostümünde kanıtlıyor. Esprileri, aksiyonları ve tez canlılığı ile daha öncesindeki 5 filmde verilemeyen Spidey her nasılsa burada çizgi romanlara sadık şekilde verilebilmiş ve yer aldığı her sahnede daha fazlasını istetiyor. Aksiyon demişken belirtmek gerekir ki film bu alanda bir mihenk taşı olmuş. Fragmanlarda görüp pek de ısınamadığım o havaalanı sahnesi muhtemelen MCU içindeki en sıkı aksiyona sahne oluyor, hele hele Ant-Man, Spider-Man ve War Machine arasında geçen düello şimdiden unutulmazlar arasında yer alacak düzeyde başarılı ve her karakterin gücüne doyasıya şahit oluyoruz. Tabii yıllardır benimsediğimiz bu karakterlerin kıyasıya birbirine dalması bir noktada üzücü seyirci için, ama beklediğimize kesinlikle değdiğini söyleyebilirim. Bu geniş ölçekli sahnelerin dışında aralara serpiştirilmiş dar alandaki aksiyon sahnelerinde ise neyin ne olduğu çok temiz anlaşılırken Russo biraderlerin çizgi-roman estetiğini peliküle yedirişlerine şapka çıkarmak istiyorum. Final düellosu ise özellikle duygusal açıdan epeyce yüklü olmuş ve çizgi-romandaki haline yakışır derecede başarılı kotarılmış.

Bu noktada filmin Civil War çizgi-romanının kurgusundan epeyce bir ayrıştığını, onun ana teması olan gizli kimliklerin ifşası mevzusuna hiç değinmediğini de belirtmek gerek. Yani ağırlıklı olarak filmlerin olay örgüsünü takip eden orijinal materyalden ise daha çok görsel yönden ilham alan bir yapım var elimizde. Hani olayları sadece film ve dizilerden izliyorsanız kaçıracağınız çok büyük bir detay bulunmamakta.
Karşılaştırma yapmayı çok sevmemekle birlikte yakın bir örnek olması dolayısıyla bu filmin Batman v Superman’den daha derli toplu bir hikâye anlatımına ve çok daha görkemli aksiyonlara sahip olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Ayrıca ton olarak biraz karanlık olsa da o film kadar kasvetli bir yapım değil Civil War. Evet, epeyce sert sahneler mevcut ama bunların akabinde gelen sağlam espriler hemen ortamı yumuşatarak klasik Marvel eğlencesi seviyesine getiriyor filmi. Ayrıca Winter Soldier’ın politik gerilim yüklü atmosferi yerine burada daha bir Avengers tarzı global bir kriz havasına maruz kalıyoruz. Bu global etkilerin kahramanlardaki içsel tepkileri ise gayet ayarında verilmiş ve başlangıçta Vision’ın monoloğu ile özenle açıklanan ana temaya film boyunca sadık kalınmış.
Filmin hiç eksisi yok mu peki? Elbette var, ama üç yanlış bir doğruyu götürmüyor kesinlikle. Sonlara doğru hafif düşen tempoyu örnek gösterebilirim mesela, veya filmin baş kötüsü Zemo’nun pasifliğini. Fakat o pasifliğin bile anlamlı olduğu, taşların çok güzel yerine oturtulduğu bir film bu. Martin Freeman’ın karakterinin çok az oluşu yine gözüme battı fakat ilerleyen filmlerde kendisini daha sık göreceğimiz de bir sır değil. Son olarak film bittikten sonraki ekip yazılarının sonuna kadar bekleyin arkadaşlar zira çıkan iki sahne de izlemeye değer.

Açıkçası olmuş. 13. filmde dananın kuyruğu sağlam kopmuş ve daha kopacak çok kuyruk olduğu da şimdiden hissediliyor. Buradan sonra Avengers : Infinity War’a kadar sürecek olan 3. Safha filmlerini izleyeceğiz ve bundan daha iyi bir giriş de olamazdı muhtemelen.
MCU filmlerini takip edenlerin kaçırmaması gereken görsel bir şölen olmasının dışında, karakterlerine gereken önemi veren, işin hissiyat yönünü unutmayan harika bir devam olmuş Captain America : Civil War. Şimdi işin yoksa Kasım’a kadar bekle Doctor Strange için. Marvel evreni “harikalar” yaratmaya tüm hızıyla devam ediyor anlayacağınız.
Editörün Notu: Beklediğimiz gün geldi çattı, Marvel yoluna tam gaz devam ediyor.
Yönetmen: Anthony Russo, Joe Russo
Oyuncular: Chris Evans , Robert Downey Jr., Scarlett Johansson, Sebastian Stan, Elizabeth Olsen, Tom Holland
















