Gotham Knights'ta Göreceğimiz Court of Owls Kimdir, Nedir?

Bu konseyde Polat Alemdar yer almamaktadır

DC Evreni'nin kurgusal şehirleri her ne kadar gerçek hayattan ilham alsalar da hep kendilerine has bir atmosferleri de oluyor. Batman'in mıntıkasındaki Gotham ise her daldan kötülüğün ve karanlığın eksik olmadığı bir yer. Zaten gözleri önünde ailesi öldürülen bir milyonerin kafayı sıyırıp yarasa kostümü ve milyonlarca dolarlık eşyalarıyla akıl hastası bir palyaço ve kendine penguen diyen bir mafya liderini dövmesi akıl ve mantıkla açıklanabilecek bir durum değil. Oldukça eski bir tarihe sahip olan Gotham'da bugün işleyeceğimiz konu ise nispeten yeni bir kuruluş yani en azından çizgi romanlarda ortaya çıkması yeni. 

2011 yılının son günlerinde Scott Snyder ve Greg Capullo, Batman adına epey iyi işlere imza atıyorlardı. O dönemin ikinci Batman sayısında ilk kez Court of Owls'dan haberimiz oldu. Gotham gibi dibine kadar pisliğe batmış bir şehirde ne yöneticiler ne polisler ne de kahramanların temiz kalması pek olası değil. Önümüzdeki yeni DC oyunu  Gotham Knights'ta da bu karanlığa batacağız. Türkiye'de Baykuşlar Divanı olarak bilinen Court of Owls, kimlerdir? Ne iş yaparlar? Gotham'ın arka sokaklarında bir yolculuğa çıkalım. 

Gotham Kuş Cenneti

Batman ile ilgili bir çizgi roman yazmak için kuşlar konusunda uzman olmak lazım. Gerçi Yarasalar uçan memeliler kategorisinde ama Batman de zaten uçamıyor. Pengueni, baykuşu, ardıç kuşu (robin) derken bir de Pençe yani Talon çıktı ortaya. Tüm Gotham'ı baştan aşağı avuçlarında oynatan Baykuşlar Konseyi, pis işlerini yaptırmak için Talon isimli kiralık katilleri kullanıyorlar. Katiller dedim çünkü çok sayıda  Talon zaman içerisinde karşmza çıktı. Bunlardan Mary Turner, Komiser Gordon'ı öldürmeye çalışmıştı. William Cobb ise Bruce Wayne'i. Cobb'a daha sonra yeniden değineceğiz ama şimdilik sadece bu isimleri bilsek yeter. 

Bu Talonların en acayip özellikleri ise kendilerine ait tüplerde yarı ölü vaziyette uyumaları ve iş düşünce konsey tarafından uyandırılmaları. Yani içlerinde 1700'lerin Talonları da var daha yeni isimler de var, hepsi adeta birer yürüyen tarih ve kesinlikle birer ölüm silahları. William Cobb ile Bruce Wayne arasındaki mücadele çizgi romanlarda büyük heyecan ile takip edilmişti. Daha sonra ortaya çıktı ki Cobb, en sevilen Robinlerden ve sonradan Nightwing olan Dick Grayson'un uzaktan akrabasıymış. Zaten Baykuşlar Cemiyeti ile Robinler arasında da epey sağlam bir bağ var. Hazırsanız Robin Savaşı bizleri bekliyor.

Batman: Sıralı Yardımcı Öğütme Makine Sistemleri

Tom King'in Batman serileri genelde bolca alt metin ve bağlantı içerir. Kendisinin eski bir CIA çalışanı olması bu bağlantıları kurarken bolca işine yarıyordur. Tom King'in Robin Savaşı çizgi romana değinmeden önce 2015 yılında basılan We Are Robin serisinden kısaca bahsetmek lazım. Batman: Endgame sonrasında Bruce Wayne'in yeterli mental sağlığa sahip olmaması (Herhangi bir zamanda sahip miydi?!) nedeniyle tüm Robinler şehirde oluşan bu boşluğu doldurmak için vazife başına geçtiler. Bu ergenler ve ergen irilerinden oluşan bolca karakter Batman mitolojisini geliştirirken bazıları da kendilerine DC Evreni içerisinde daha sağlam yer edinmeye başladı. Eh bu kadar Robin bir araya gelince doğal olarak bir kaos çıkacaktı ve Baykuşlar Konseyi burada devreye girdi. 

We Are Robin hareketinden Travis ismindeki bir genç adeta Deli Yürek misali "Robin Kanunları" adında bir bildiri yayınladı. Baykuşlar Konseyi, Robin Kanunları derken acaba DC yazarları gizli gizli bizim yerli dizileri mi takip ediyor diye düşünmeden edemiyorum. Konuk oyuncu olarak Polat Alemdar evrene girse şu noktadan sonra hiç şaşırmam. Etrafta hafızasını kaybetmiş bir Batman varken Konsey ile uğraşmak da Robinlere kalmıştı. Hiç şaşırtıcı olmayan bir şekilde gizli bir hapishane olan The Cage'de kuş kafeslerine benzeyen hücrelerde kapalı kalan Robinlerin de kurtarılması gerekiyordu. Gotham tüm güçlerini birleştirdikten sonra Robinler kurtuldu ama ne pahasına? Mental olarak epey yıpratıcı bir süreçten geçen Robinler ile sağlam Robinler arasında da bir savaş çıkmıştı. Tüm bu olayların arkasında ise Baykuşlar Konseyi'ne yaranmak isteyen Noctua yer alıyordu. 

Yarasalar Üzerinde Labirent Deneyi 

Hayatını intikam almaya adamış ve bu uğurda kendinden bile daha deli tonla düşmanla kapışmış Batman'i delirtmek gerçekten imkansız bir görev. Ancak Baykuşlar Divanı'nın kendine has yöntemleri var. Aslında ilk etapta hedefleri Batman değildi, yukarda da bahsettiğim gibi Bruce Wayne daha dikkat çekiciydi. Gotham'ı baştan aşağı yenilemek istediğini açıklayan Bruce Wayne bir noktada Divan'ın işlerine çomak sokmaya başlamıştı. Eh Bruce'a bulaşınca otomatik olarak Batman devreye gireceği için çok acayip bir döngü başlamış oldu. Batman'i en zayıf olduğu yerden ailesinden vuran Konsey, Thomas Wayne (Bruce'un babası) üzerinden saldırmaya başladı. Şehrin altında devasa bir labirent kuran Konsey buraya Batman'i kıstırıp ona mental ve fiziksel olarak işkence etmeye başladı.

Öyle ki bu labirentte çok uzun bir süre geçiren Bruce bir noktada halüsinasyonlar görmeye ve kendinden şüphe etmeye de başladı. Şüphesiz Batman'in en büyük hayal kırıklığı ise senelerdir koruduğu Gotham şehrinde böylesine büyük bir yapılanmadan habersiz olmasıydı. Talon ile olan dövüşleri ve yeni intikam yeminleri derken ortaya bir de Batman'in kardeşi çıktı. Thomas Wayne Jr. olduğunu iddia eden Lincoln March isimli konsey üyesi Martha Wayne'in Bruce üç yaşındayken bir düşük yaptığını ve sonrasında kendisinin doğduğunu iddia etmişti. Çizgi romanlarda March ile defalarca dövüşen Batman onu asla yakalayamadığı için bir DNA testi yapamadı (bu bence işe gizem katmak için ucuza kaçılan bir yöntem zira DNA testi için çok daha ufak şeyler yeterli oluyor). March ve Court of Owls'un Wayne ailesiyle olan bağlantısı da halen gizemini korumaya devam ediyor. 

Yargıç Baykuşlar

Batman'in kendine gelmesi ve Court of Owls'u derinden etkilemişti. Daha önce yetiştirmek üzere aldıkları fakat ellerinden kaçırdıkları Gri Oğlan'ı geri çağırmak için harekete geçtiler. Evet bu oğlan bizim bildiğim Dick Grayson'dan başkası değildi. Robin Savaşı ile de doğrudan bağlantılı bu olaydan sonra Baykuşlar Divanı daha mitolojik bir hal almaya başladı. Yarasa Tanrı, Barbatos'a tapan Judas kabilesi de işin içine girince durum biraz paralel evrenlere de kaymış oldu. The Batman Who Laughs ve Robinleri tarafından ortadan kaldırılan konsey Baykuşlar Parlementosu olara da hayata tutunamamıştı. Kendilerinden son zamanda çok haber alınamasa da Baykuşların Yargıcı isimli kimliği belirsiz kuş arda kalanlara liderlik etmeye devam ediyor. 

2011 yılında ilk kez adını duymamıza rağmen Gotham'ın köklerine kadar inen derin bir yapı olması itibariyle Gotham Knights oyununda bu örgütü görmek epey ilginç olacak. Ancak oyunun tonu ve kullanılacak düşman tercihlerini de düşününce böyle bir oyun için biraz ağır bir tercih olabilir. Çünkü daha çok Batman ve Robinlerin mental taraflarıyla uğraşmayı seven bir örgüt ile karşı karşıyayız. Yine de bünyesinde çok sayıda Talon barındırması oyundaki bölüm sonu canavarı miktarını da yukarıya çekebilir. Ne taraftan bakarsak bakalım günün sonunda Court of Owls içeren bir Gotham oyunu bizleri bekliyor, umarım hikayenin sonunda Çakır'ın ölmesi gerekmez. 

YORUMLAR
Parolamı Unuttum