Çünkü yıllardan beri aradığım oyunu buldum da ondan!
Devamını okuDiablo 4'ün o muhteşem duyuru fragmanı oyunun baş kötüsü olarak Lilith'le karşılaşacağımızı gösterdi ama ne fragmanda, ne de bültende Lilith'in kim olduğuna dair pek bir bilgi yoktu. Diablo lore'unu takip edenler Lilith'i gayet iyi tanır ama diğer oyuncular için, özellikle de Diablo serisiyle sonradan tanışanlar için bu karakterin biraz muamma olduğunu kabul etmek lazım. Ben de hafızamı tazelemek için tekrardan bir wiki'lere daldım, olur da yanlış hatırladığım bir kısım varsa belirtebilirsiniz :)
O halde gelin sizinle biraz Lilith'i tanıyalım (ya da hatırlayalım).
Lilith, Diablo 2'den tanıdığımız ve Prime Evil'lardan biri olan Mephisto'nun kızı. Sanctuary dünyasında Succubusların Kraliçesi olarak da tanınıyor.
Aslında hikaye insanlığın ve Sanctuary'nin var olmadığı bir dönemde başlıyor, Cennet ve Cehennem arasındaki o bitmeyen savaşın sürdüğü zamanlarda. Binlerce yıl süren bu savaştan sıkılan Lilith ve kardeşi Lucion, bu savaşa nasıl son vereceklerini düşünürken meleklere karşı yaptıkları bir çatışmada Lilith, Inarius ismindeki meleği tutsak alıyor.
Lilith'in amacı Inarius'la eğlenmek, ama Inarius'a dokunduğunda bu melek canlanıyor ve Sonsuz Savaştan kaçmak isteğini falan geveliyor. Lilith aslında ilk başta Inarius'u kolayca manipüle edip kullanabileceğini düşünse de, zaman içinde birbirlerine aşık oluyorlar. Bu arada Inarius da öyle sıradan bir melek değil, Cennet'in eski baş meleklerinden biri. Bu sevimli ikili her iki tarafta da savaştan sıkılanları (melekler ve iblisler) peşlerine topluyor ve Pandemonium Fortress'ı istila ederek Dünya Taşı'nı (Worldstone) çalıyorlar.
Zaten aslında Diablo'nun hikayesi de biraz böyle başlıyor diyebiliriz çünkü ikili Dünya Taşı'nı kullanarak Sanctuary dünyasını yaratıyorlar. Burası Cennet ile Cehennem arasında bir dünya, şeytan ve meleklerin Sonsuz Savaş'tan uzak durabileceği bir sığınma yeri. Yani 1996 yılındaki Diablo'dan beri karakterlerimizle dalıp iblisleri kesip durduğumuz dünya burası.
Inarius savaştan kaçtıkları için mutlu ama Lilith bununla yetinmiyor, savaşı tamamen bitirebileceklerini düşünüyor. Bunun da ilk adımı bu iki karşıt türün dünyaya bir çocuk getirmesi. Bir melekle şeytanın bir araya gelmesi, nephalem diye bilinen türün ortaya çıkmasına neden oluyor; ilk çocuklarının ismi de Rathma.
Görsel: Ziom05 - DeviantArt
Ancak isyana katılan melek ve şeytanlar, nephalem'in kendilerinden çok daha güçlü olduğunu fark ediyorlar. Bu hem kendi türleri için bir tehdit, hem de Cennet ve Cehennem'in dikkatini Sanctuary'e çekebilecek bir olay. Bu da nihayetinde asi melek ve şeytanlar arasında isyan çıkmasına sebep oluyor ve çoğu nephalem'in ortadan kaldırılmasını gerektiğini düşünüyor.
Haksız da sayılmazlar, değil mi? Sanctuary'deki tüm insanlar nephalem'in soyundan geliyor ve ne kadar güçlü olduklarını da oyunlarda Prime Evil'ları öldürmelerinden anlayabiliyoruz :) Biz de oyuncu karakteri olarak nephalem soyundan geliyoruz bildiğiniz gibi.
Peki Lilith bu işin neresinde? Lilith, nephalem'e karşı isyan sonucunda çocuklarını kaybetme düşüncesiyle kafayı yiyor, deliriyor. Çünkü ona göre dünyanın geleceği nephalem'lerin elinde, Sonsuz Savaşı bitirebilecek olanlar da çocukları. Çocuklarını korumak için korkunç bir yaratığa dönüşüyor, isyan eden tüm melek ve şeytanları gözünü bile kırpmadan katlediyor. Inarius, Lilith'in dönüştüğü o korkunç şeyin farkına varsa da aşkından dolayı Lilith'i öldüremiyor ve onu Sanctuary'den sürerek sonsuz bir boşluk diyarı olan Void'e hapsediyor.
Inarius zaman içinde Dünya Taşı'nı kullanarak nephalem'in gücünü azaltmaya başlıyor. Aradan çokça nesil geçiyor ve bildiğimiz zayıf, ölümlü insan ırkı çıkıyor ortaya. Bu esnada Lilith'in bir ara Sanctuary'e döndüğüne şahit oluyoruz, bunların ilki Günah Savaşı sırasında. Bu savaş Cathedral of Light (Inarius'un liderliğinde) ile Temple of Triune (Prime Evil'ların liderliğinde) arasında gerçeklemişti ve amacı da insanların kontrolünü ele geçirmekti. Lilith bu fırsattan istifade ederek Dünya Taşı'nın gücüyle oynuyor ve nephalem'lerin tekrar güçlenmeye başlamasını sağlıyor.
Lilith'i Diablo 2'deki Pandemonium Event ismindeki bonus görevde mini-boss olarak görmüş ve Matron's Den'de kendisiyle savaşmıştık. Diablo 3'te Lilith yoktu belki ama Pandemonium Fortress'te etrafa dağılmış halde Lilith's Writings isimli yazıtları buluyor ve geçmişi hakkında fikir sahibi oluyorduk.
Lilith, Diablo 4'ün baş kötüsü olacak ama geçmişinden de gördüğünüz gibi aslında kendisi kötü değildi, hatta düşünce yapısı olarak başlarda gri bölgede bulunduğunu da söylemek mümkün. Diablo, Mephisto, Baal gibi Prime Evil'ların aksine o Cennet'le savaşı umursamayan bir varlıktı, hatta amacına ulaşarak iki karşıt taraf arasında kalan tarafsız bir dünya bile yaratmıştı. Yani kendisinin ne Cennet'e, ne de Cehennem'e yakın olduğunu söyleyebiliriz, bu da Diablo 4'ün hikayesi için oldukça geniş ve yeni bir alan yaratıyor aslında.
Lilith döndüğüne göre Inarius'un oyundaki rolü ne olacak, o da merak konusu. Nihayetinde kendisi Lilith'in babası Mephisto tarafından zincire vurulmuş halde Cehennemde yanıyor şu anda :) Belki de görevlerimiz arasında onu da kurtarmak olacaktır, kim bilir?
Lilith'in askeriyiz.