Şimdi okuyacağınız haberi aylar önce başka mecralarda çokça kez görmüş olabilirsiniz. Eğer durum bundan ibaretse şimdiden kusura bakmayın. Ama yukarıdaki başlık sizin için hiçbir şey ifade etmiyorsa okumaya devam edin, bu haberimiz Sinan Akkol’un özel ricasıyla sizler için…
Ertuğrul firkateynini bilir misiniz? Kendisi Japonya açıklarında batan ve pek çok denizcinin hayatına mâl olan bir Osmanlı yelkenlisidir. Ama aynı zamanda Japonlar ile Türkler arasındaki yakın ilişkilerin kökenlerinden biri de yine odur. Nasıl mı? Gelin, tarihin tozlu sayfalarını şöyle bir karıştıralım.
Her şey Japonya imparatorunun bir akrabasının II. Abdülhamit döneminde İstanbul’u ziyaret etmesiyle başlar. Amaç ticarettir elbette, ama Japonları bilirsiniz. Saygı ve onur onlar için her şeydir. O nedenle padişahı ziyaret ederken ona imparatorluk nişanını armağan etmişler ve Osmanlıların üzerinde oldukça olumlu bir izlenim bırakmışlar. Sultan II. Abdülhamit de bu ziyarete layığıyla karşılık verebilmek için imparatorluktaki en büyük mühürlerden birini ve bir sürü hediyeyi Japon imparatoruna yollamaya karar vermiş. Bu görev için de donanmadaki en güzel gemi olan Ertuğrul seçilmiş.
Firkateyn, İstanbul’dan ayrıldıktan sonra pek çok limana uğramış ve buradaki Müslüman halklar tarafından coşkuyla karşılanmış. O zamanın hatıratlarından kalan bilgilere göre gemiyi görmek için yüzlerce kişi akın etmiş limanlara.
Uzun bir yolculuğun ardından Ertuğrul nihayet Japonya’nın Yokohama limanına ulaşmış ve hem mührü hem de imparatoriçeye getirdikleri değerli hediyeleri iletme görevini başarıyla tamamlamış. Mürettebat sonraki üç ayı Japonya’da geçirmiş ve efendilikleri, sıcakkanlılıkları ve yardımseverlikleriyle gerek saray erkanının gerekse de tüm halkın, hatta Rus ve İngiliz delegelerin bile sevgisini kazanmış.
Fakat 1890 yılında memleket yolculuğuna çıkan firkateyn Kuşimoto açıklarında bir fırtınaya yakalanıp batar. 600’ün üzerindeki mürettebattan sadece 69 kişi hayatta kalmış. Bu olay Japonlara derinden yaralamış ve Türklerle aralarını yakınlaştırmıştır. Halk arasında şehit olanların yakınlarına ve ailelerine bağışlanması için bir yardım kampanyası başlatılmış. Sağ kalan 69 denizci Japon imparatoru tarafından özel gemilerle evlerine geri gönderilmiş. Toplanan para da padişaha teslim edilip gerekli kişilere dağıtılmış. Kuşimoto’ya Türk denizciler adına bir anıt dikilmiştir. O zamandan beri düzenli olarak her yıl burada anma törenleri yapılıyor. Hatta aynı noktada Ertuğrul Müzesi bile bulunuyor.
İşte bu hikâye, firkateynin batışının 125. yılı anısına Türk-Japon ortak yapımı bir filmle beyazperdeye aktarılıyor. Filmde hem Ertuğrul mürettebatının başından geçenlere yer verilecek hem de 1985 yılında İran-Irak savaşı sırasında Tahran havaalanında mahsur kalan Japonlara ettiğimiz yardım konu alınacak (Havalimanında 500 Türk olmasına rağmen Tahran’dan ayrılan ilk Türk uçağını gönüllü olarak 250 Japon’a verdiğimiz olay). Böylece Türk-Japon kardeşliğinin güzellikleri de vurgulanmış olacak.
Ertuğrul 1890, 5 Aralık 2015’te gösterime girecek.
















