Film İnceleme - Shazam! Fury of the Gods

Tanrıların Öfkesi!

Ah DC vah DC. Herhangi bir DC filmi çıktığında korkarak gider oldum. Film iyi mi kötü mü olacak diye üzülmüyorum bile ha yanlış anlamayın, korktuğum şey bu sefer acaba neye sevinip hiçbir zaman tekrar göremeyeceğimiz oluyor. Artık Warner Brothers o kadar çok el değiştiriyor ki bir filmde olan hiçbir olayın devamlılığını göremiyoruz. Normal bir filmde bu pek sorun değil ama süper kahraman filmlerinde koca bir evrende geçmelerinden dolayı hayranların devamlılık aramaları çok olası. Söz konusu DC olunca da bu devamlılık hiçbir zaman gerçekleşmiyor, verilen sözler asla tutulmuyor ve her 2 yılda bir yeni bir içerik ile hayatlarımıza giriş yapıyor.

Shazam Fury of The Gods ile de bu hislerim yanılmamış oldu. Değil önceki filmlerle olan bağlantıyı, kendi ilk filmiyle dahi bağlantı kurulamamış. Yıllardır süregelen oyuncu değişiklikleri, önemli karakterlerin arafta bırakılması ve bu gibi nedenlerden ötürü hikayede olması gereken çoğu şey yaşanamıyor. Mesela ilk filmdeki Superman sahnesinin sonraki filmde hiçbir yere çıkmaması, bu filmde de belli karakterlerin görünmesi ama hiçbir yere çıkmayacağını bilmemiz gerçekten can yakıyor. Yani yıllarca Iron-Man izleyip Avengers’ta göremediğimizi düşünün. Bir süre sonra o kadar önemli bir karakter bile ilgisini kaybediyor. Film iyi güzel deyip 2 hafta geçmeden unutuluyor. Fakat artık bir şekilde DC de böyle artık diye düşünüp kaderime razı oldum ben.

Gelgelelim Shazam’ın yeni filmine… İlk filmin duygusallığını bırakıp daha kaotik bir hikayeyle çıkmış karşımıza Shazam. Ben büyük bir Shazam sever olarak okuduğum çizgi romanlarda ve izlediğim her animasyonda gördüğüm Shazam’ı görebilmiştim ilkinde. Bu seferki daha çok Shazam Family üzerine bir filmdi. Atlas’ın kızlarını ana kötüler olarak seçen Fury of the Gods, oldukça keyifli ve akıcı bir senaryoya sahip olsa da bu onu iyi yapmıyor maalesef. Sığ bir hikayesi olması nedeniyle ne evrene ne Shazam karakterine pek bir şey katmayan bir film. Film hakkında en çok hoşuma giden şeylerden birisi David F. Sandberg gibi birinin yönetmenliğini yapması. Kendisi Lights Out ve Annabelle gibi korku filmlerini yapmakla meşhur bir korku yönetmeni aslında ve Shazam gibi çocuksu bir karakteri kendi karanlık çizgisine bu kadar iyi yedirmesi çok hoşuma gidiyor. Oldukça da güzel bilgiler yaydığı bir Twitter hesabı var, çizgi romanlarla da filmlerle de içli dışlı birisi ve gerçekten böyle kaliteli insanların DC yönetmenliği yapması çok sevindiriyor. Sıkıntılı kısmı ise DC’nin bu insanların kıymetini bilmemesi ne yazık ki.

Sandberg ilk filmde olduğu gibi bu filmde de imza pek çok görsele adım atmış. İlk filmde Billy Batson’ın çatıdan atlayıp Shazam’ı ilk çağırdığı görsel bu filmde benim için son savaş sahnesinde Shazam’ın gerçek kuvvetini görebildiğimiz sahneye tekabül ediyor. Pek çok insan filmin geneline bakarak kötü eleştirse de David F. Sandberg’ün renk paleti kullanımına ve pek çok sahnesine korku filmi enstantanelerini iyi yedirmesine bayılıyorum. Şahsen filmin açılış sahnesindeki kamera yönetmenliği ve son savaştaki görsel efektler oldukça başarılıydı. Yer yer şaşırıp “Bu filme göre fazla karanlık ve güzel durmuş cgi.” dediğim çok oldu. Gerçekten DC’nin o tonunu çok çok iyi kullanmış Sandberg. Bu konuda da başarılı olduğuna inanıyorum ama WB şirket içerisindeki sorunları çözmedikçe Tarantino da yapsa müthiş bir iş izleyemeyeceğiz gibi duruyor.

Onun dışında Lucy Liu ve Helen Mirren her ne kadar müthiş görünseler de bu filmde harcandıklarını hissediyorum. Oyunculuklar genel olarak ortalama altında kalıyor. Özellikle Shazam Family’nin çocuk hallerini büyüklüklerinden kat kat daha çok beğeniyorum. Freddy Freeman ve Billy Batson’ın oyuncuları başta olmak üzere tüm çocuk oyuncular çok başarılı. Fury of the Gods da bu oyuncuların arasındaki bağı ve Shazam Family’i çok doğru bir biçimde göstermiş.

Fakat işte her ne kadar filmin katmanlarını beğensem de geneli için çok iyi bir film diyemiyorum. DC’nin bir an önce James Gunn’ın önderliğinde evreni bağlayıcı adımlar atıp, oyuncuları daha sabit bir hale getirerek kurulu bir evren kurması lazım. Bu gidişle ve gişelerle Batman dahi kurtaramaz yoksa gibi hissediyorum. İnsan bir Infinity War zamanlarını, bir Spider-Man: No Way Home zamanlarını özlüyor ne de olsa. Umarım DC’de de bir gün bu coşkuyu yaratacak bir Justice League filmi görmek nasip olur. Black Adam’sız ve JL teklifi almamış bir Shazam görmek kalbimi acıtıyor çünkü. Yine de after credits bir yerlere bağlayacak gibi ama hadi bakalım, ipler James Gunn’ın elinde.

Editörün Notu: Birkaç güne unutacağınız ama anlık keyfi yeteri kadar vermeyi başaran bir süper kahraman filmi, fazlasını beklemeyin.   

NOT: 7

YORUMLAR
Parolamı Unuttum