“İlk sezonun başlangıcına geri sayım yaptığımız şu günlerde Diablo IV’ün durumu gayet yüzleri güldürüyor doğrusu. Oyunun aksadığı noktalarda Blizzard’ın hızlı ve tatmin edici çözümler sunması da geleceğe dair umutları yeşertiyor üstelik” demiştim geçen ay Diablo IV incelemesini sonlandırırken. Blizzard da durur mu tabii, yüzleri güldürdükten sonra “Tamam, güldük eğlendik; bu kadar yeter” dedi ve Season of the Malignant yamasını üzerimize fırlatıverdi. Eğer kaçırdıysanız yüzler pek de gülmüyor bu yamadan sonra…
Neyse biz önce bir sezona odaklanalım da yamaya da elbet sıra gelecek. Season of the Malignant bize yeni neler getiriyor? Battle Pass korkularımız haklı çıktı mı? Tutup da baştan karakter kasmaya değiyor mu yeni eklenen içerikler?
Hikâye olarak Season of the Malignant çok kallavi bir eklenti yapmıyor ancak senaryo modu sonrasında Lilith’in etki ettiği dünyanın ne yönde değiştiğine dair fikir veren bir mini-hikâye sunuyor. Lilith’in etkisi ve yozlaşması yayılmaya devam ediyor. Cormond adında eski bir Işık Katedrali rahibi de kasabasını avcuna alan bu “malignant” (habis) etkisini kontrol altına alacak bir yol aramak için yollara koyuluyor. O yol da kendisini tabii ki bize getiriyor. Birlikte bu yozlaşmanın etkisine girmiş yaratıkları bulup öldürüyor ve kalplerini söküp bir kafese hapsediyoruz. Tabii bir yandan mevzunun derinine indikçe Cormond’un geçmişindeki bazı sırlar da açığa çıkıyor falan… Bir sezon için bence yeterli bir hikâye, sonuçta bir ek paket çapında içerik de beklememek lazım. Aynı zamanda size yeni karakter kasmak için gereken bahaneyi sağlama ve süreci çeşitlendirme açısından da hiç fena iş çıkartmıyor.
Tabii bu işin hikâyesel yanı. Bir de oynanışı etkileyen yanı var sezonun. Malignant’ların kalbini söküp kafese hapsediyoruz demiştim ya hani, bu kalpleri eşyalarımızın mücevher slotuna takarak çeşitli çılgın güçler kazanabiliyoruz. Sezon boyunca düşen kolye ve yüzüklerin tamamı üç renkten birine sahip oluyor ve rengini değiştiremediğiniz bu soketlere aynı renkteki kalpleri yerleştirerek bir nevi yüzük ve kolye slotlarının mücevherleri yerine kullanmaya başlayabiliyorsunuz. Turuncu renkteki “Vicious” kalpler daha ofansif ağırlıklı güçlere sahip, mor olan “Brutal” kalpler defansif, “Devious” diye geçen pembe kalplerse iki kategoriye de tam girmeyen ama çeşitli faydalar sağlayan özellikler sunuyor. Bir de “Wrathful” dediğimiz gri renkteki kalpler var ve bunlar hem ekstra güçlü ve nadir hem de her renkten sokete uyabiliyorlar ancak aynı anda sadece bir tane takabiliyorsunuz. Toplamda sınıflara özel ya da daha genel 32 tane habis güç var bu şekilde ve oynadığınız zorluğa, karakterinizin seviyesine göre bunların da kendi içlerinde daha güçlü versiyonları düşebiliyor. Haliyle sürekli ekipman değiştirirken bir yandan da bir kalp devinimi içerisine giriyorsunuz. İşinize yaramayan kalpleri Cormond’un kamp alanlarında kırıp elde ettiğiniz irinlerden yeni kalpler üretebiliyorsunuz. (Böyle söyleyince kulağa korkunç geliyor tabii)
Çeşitli güçlerin peşine daha kontrollü bir şekilde düşmek isterseniz haritanın dört bir yanına dağılmış olan Malignant Tunnel (Habis Tünelleri) olarak işaretlenmiş mini-zindanlara girebiliyorsunuz. Her tünelin hangi özellikte kalplere yoğunlaştığını girmeden önce açıklamasında görebiliyorsunuz. Hatta Blizzard başta “Bu tünellerin finalinde istediğiniz renkte kalbin boss’unu çağırabileceğinizi” söylemişti ama tünellerin sonunda genellikle o tünel hangi kalbe yoğunlaşmışsa onun boss’unu çağırıyorsunuz. “Sözde” Wrathful boss çağırma imkanımız da var ama invoker’ları sadece rastgele çıkabildiğinden ve diğerlerinden çok daha nadir olduğundan pek de seçim şansınız olduğunu söyleyemiyorum. Ben Season Journey’de gerektiği için aktif şekilde peşinden koştuğum halde hâlâ çıkartamadım -ki bunu an itibariyle 56. seviye bir Rogue olarak söylüyorum, az buz da değil hani. Bir de bu Malignant elitleri için “Şöyle zor olacak, böyle terletecek” falan demişlerdi ancak kestiğim düşmanın Malignant olduğunu bile yere kalp düştükten sonra fark ettim çoğu zaman. En azından tünel sonu boss’u şöyle bir The Butcher ayarında olsaymış daha heyecanlı olabilirmiş. Bu arada The Butcher demişken… Yahu onun “Malignant” ve daha da zorlu versiyonunu niye serpiştirmediniz ki aralara? Vallahi tam anlamıyla kaçan muhteşem bir fırsat olmuş. Neyse, onun dışında bu tüneller hem tecrübe hem de ekipman kasmak için gayet ideal bir eklenti ama. Bu bahsettiğim eksiler dışında şikayetçi değilim.
Peki bu kalpler gerçekten de peşinden koşmayı isteyeceğimiz, uğraştığımıza değecek güçteler mi? Hepsi değil ama bazısı evet, gerçekten de oynayışınızı komple değiştirebilecek türden. Özellikle Necromancer’ların bu sezon çok eğlendiğine dair duyumlar alıyorum kendim henüz denemiş olmasam da. (Belki de Piksel bölümündeki “Oradaydım”da bahsettiğim yeni Hardcore Necromancer’ı kasma vakti gelmiştir, ne dersiniz?) Mesela Necro’ların özellikle bu aralar en çok bahsettiği güçlerden bir tanesi cesetlerin yanına yaklaştığınız anda otomatik olarak ceset yeteneklerinizi tetikliyor. Ceset patlatmayı sevenlere gün doğdu anlayacağınız. Bir başka örnek olarak Druid’lerin Grizzly Rage ile olan samimiyeti düşünüldüğünde karakter kontrolünü kaybettiğiniz anda çok yüksek ihtimalle Grizzly Rage açan güç yine herkesin isteyeceği ve popüler olacağını tahmin ettiğim bir güç. Arada yavan olanlar olsa da her türlü karakter kağıdınızın sağ tarafındaki soketleri sadece Kurukafa’larla doldurmaktan çok daha ilginç, çok daha enteresan olduğuna şüphe yok..
Gelelim Battle Pass’e. “Pay-2-Win?” diye sormaya korktuğunuzun farkındayım; merak etmeyin, Blizzard (en azından şu ana kadar) sözünü tutmuş. Battle Pass içeriği tamamen kozmetik. Belli aktiviteleri kasmanızı bir tık kolaylaştıracak “Season Blessing”ler mevcut bedava kısımda ancak Battle Pass’inize Level Skip alsanız bile bunları karakterinizi belli bir seviyeye getirmeden kullanamıyorsunuz. Haliyle “Parasını verip daha hızlı kasayım” durumu söz konusu değil. Bunun dışında Battle Pass’in bedava ve paralı olmak üzere iki ayrı kısmı var ve dediğim gibi içeriği tamamen kozmetik şeylerle dolu: Silah skinleri, zırh görünümleri, emote’lar, ünvanlar vs… Bedava taraftaki kozmetikler hiç fena değil ama tahmin edeceğiniz üzere asıl cafcaflı olanlar Premium Battle Pass gerektiriyor. Almazsanız ya da kaçırırsanız karalar bağlamanızı gerektirecek ya da uykularınızı kaçırtacak bir şey olmaması güzel ama bu açıdan eleştireceğim şey oyunun gerçek parayla alınan para birimi olan Platinum’un Battle Pass’te çok az veriliyor olması. Battle Pass’i tamamen bitirirseniz toplamda 666 Platinum kazanıyorsunuz ancak Mağaza kısmındaki en ucuz şeylerin bile 800 Platinum istediği düşünülürse bu durum biraz can sıkıcı. Biraz daha derine inecek olursak canımızın sıkıntısı artıyor, zira Premium Battle Pass’in 1000 Platinum’a satıldığı düşünülürse platinum’u kenara ayırıp üçüncü sezonunkini bedavaya getirebiliyorsunuz mesela. Ama platinum’u sadece Battle Pass almaya ayıracak olursanız bu sefer de 5. sezonunkini almaya kalktığınızda elinizde 998 Platinum oluyor. Sadece 2 Platinum eksik kalıyor yani. Umarım sonraki sezonlarda buraya biraz düzenleme gelir, en azından 1 sezonda kasılanlarla bir zırh seti ya da Battle Pass alınabilecek hale gelinirse daha adil olacaktır diye düşünüyorum.
Anlayacağınız Season of the Malignant, Diablo IV için müthiş bir başlangıç sezonu olmasa da internetteki herkesin abarttığı kadar kötü bir sezon da değil. Hemen öncesinde gelen nerfler herkesin tadını büyük ölçüde kaçırmış olsa da Blizzard’ın hızlı davranıp durumu detaylı bir şekilde açıklaması, ufuktaki diğer gelişmeleri ve yol haritasını gözler önüne sermesi ağzımızdaki o ilk acı tadı birazcık sildi. Sezon 2 için vitesi daha da arttıracaklarını bilmek de güzel. O arada daha çok Diablo IV oynayasınız varsa Season of Malignant sizi bir süre daha oyalar. Yok sıkıldıysanız ve sizi çekmek için daha büyük bir oltaya ihtiyaç varsa, belki ikinci sezonu beklemek daha mantıklı olabilir. (Ya da Baldur’s Gate 3 geliyor bakın, Faerûn bizi bekler…)
Ortalık niye karıştı şimdi? Aslında her şey güzel başlamıştı. İlk sezona dair heyecan yüksekti. Derken sezonun başlamasından iki gün önce bir yama yayınlandı ve her şey tepetaklak oldu! Bu yamayı “oyun tarihinin en kötü yaması” ilan edenler mi dersiniz, Metacritic’e koşup oyunu seri 0 puanlayanlar mı… Neredeyse herkes tarafından aşırı negatif karşılanan yama gerçekten de çok tatsızdı, çünkü bütün sınıflar nerflenmiş ve herkesin bel bağladığı bazı mekanikler yerin dibine sokulmuştu. Dürüst olmam gerekirse oyunun beklediğimden biraz daha fazla hızlı şekilde Diablo 3 temposuna yaklaşmış olması tadımı biraz kaçırmıştı, o yüzden ilk baştaki gibi bir tık daha yavaş ama taktiksel hale döndürmeye çalışmalarıyla en ufak problemim yok; tam aksine uzun vadede bunun daha iyi olacağını düşünüyorum. Ancak sıkıntı olan şey en baştan elimize bu oyuncakları veren Blizzard’ın bunu bizden geri alırken yerine başka hiçbir şey koymamış olması oldu. Bu yamadaki asıl problem elimizdekileri kaybederken yerine yeni bir şey koyamamak oldu yani -ki Blizzard da bunun farkında olduğunu ve bir daha asla böyle bir yama yapmayacaklarını açıkladı neyse ki. Aynı zamanda bundan sonraki yamalarda neler geleceğini daha iyi aktaracaklarını, bir şeyi nerflemek durumunda kalırlarsa onun yerine oyuncuların koyabilecek bir alternatif olacağından emin olacaklarını, özetle oyunun “eğlencesini” nerflemeyeceklerini söylediler. Sadece lafta da kalmayıp yakın dönemde gelecek güncellemelerden de örnek verdiler. Siz bu yazıyı okurken bir kısmı oyuna eklenmiş bile olabilir:
|
S1 de necro oynuyorum. O corpse ları otomatik tetikleyen kalp sadece patlatmıyor, CD'nu 11 sn olan tendrilleri de 6sn gibi bir sürede tekrar tekrar çalıştırıp iskeletleriniz öldüyse onları da diriltiyor. Fazla fazla OP bir kalp kendisi. Ve oynanışı inanılmaz keyifli bir hale getirdiği kesin. :D