Indie Nöbeti #6 - Film Gibi Oyun Buna Derler!

Film mi izlesek, yoksa donsak mı?

 Indie Nöbeti'nden herkese merhaba Oyungezerler! Son yıllarda çıkan ama gözümüzden kaçmış bağımsız oyunlara göz attığımız Indie Nöbeti'nin altıncı bölümünde iki oyuna göz attık: Öncelikle, benim çok sevdiğim FMV (Full Motion Video) türünün son yıllardaki en iyi temsilcilerinden Late Shift'e bakıyoruz. Sonrasında Nurettin Tan, bizi Frozen State'in kıyamet sonrası dünyasında hayatta tutmaya çalışıyor. Ayrıca, bu bölümden itibaren, bir önceki ayın en hârika bağımsız oyunlarına kısaca değinmeye başladık. Listeye koyduğumuz oyunların mümkün olduğu kadar bütçeye uygun olmasına da dikkat ediyoruz tabii ki.

Late Shift(Utku Çakır)
Çıkış Tarihi: 18 Nisan 2017
Tür: Full Motion Video
Yapımcı: CtrlMovie
Platformlar: PC
Oynanış Süresi: 2.5 - 3.5 saat

Full motion video ya da FMV oyun türü, Türkiye’de çok fazla geçmişi ya da takipçisi olan bir tür değil. A.B.D.’de 1990’ların ortalarında yaygınlaşan FMV, oyuncuların gerçek videolar üzerinde seçim yaparak oyunun hikâyesini yönetmelerine dayanıyor. Bir filmi izlerken ana karakterin söyleyeceği sözleri ve yapacağı eylemleri sizin seçtiğinizi düşünün, FMV aşağı yukarı böyle bir şey. 90’lı yılların FMV’leri daha çok o yıllara damgasını vurmuş fantezi/bilim kurgu ve erotik alt türlerinin bir senteziydi. FMV’ler çok uzun bir süre ortadan kaybolsa da, Steam’e gelen yeni nesil oyunlar, bu ilginç türün ölmediğinin göstergesi. The Infectious Madness of Doctor Dekker, The Bunker, Contradiction ve son olarak da Late Shift, FMV türünün Steam’deki temsilcileri oldular.

Late Shift, bir garajda güvenlik elemanı olarak çalışan Matt adındaki gencin, kendini tehlikeli bir soygunun içinde bulmasını konu alıyor. 2009 yılındaki Sherlock filminin yazarlarından Michael Robert Johnson’ın yazdığı hikâye, her ne kadar ortalığı yıkıp geçecek bir kalitede olmasa da, oyunun 1-1.5 saatlik hikâyesine serpiştirilmiş 180’in üzerinde tercih anları, Late Shift’i sırf farklı seçimlerinizin sonuçlarını görmeniz için tekrardan oynatabilmekte. Late Shift'i ilk oynanışta normal bir film süresinde bitirmeniz mümkün fakat geriye dönüp farklı seçimler yaparak oyundan yaklaşık 2.5-3 saat çıkarmanız mümkün.

FMV oyunlarının büyük bir hayranı olarak, Late Shift’in bu türün en iyi temsilcilerinden biri olduğunu söyleyebilirim. Tabii ki oyundan büyük bir Hollywood projesi ölçeğinde sahneler beklemeyin ama prodüksiyon ekibi ellerindeki kısıtlı bütçeyle ortaya çok başarılı bir iş çıkarmışlar. Daha önce hiç FMV oyunu oynamadıysanız, türe girmeniz için Late Shift’den daha iyi bir oyun olamaz.

Frozen State (Nurettin Tan)
Çıkış Tarihi: 5 Ağustos 2016
Tür: Hayatta Kalma / Rol Yapma
Yapımcı: Flox Studios Ltd.
Platformlar: PC
Oynanış Süresi: 5-6 saat

John Carpenter’in The Thing’ini izlediyseniz Frozen State hakkında aklınızda üç aşağı beş yukarı bir fikir oluşacaktır. Dünyayı gizemli bir virüsün silip süpürmesinden sonra buna maruz kalan insanlar aşırı şekilde saldırgan belirtiler gösterip, mutasyon geçirmiş. Bilim insanları virüsün soğukta yavaşladığını keşfedince Dünya’yı yapay bir Buz Çağı’na sokmuşlar. Virüsün yavaşlamasından faydalanıp, kazandıkları zaman zarfında medeniyetten geri kalanları toplayıp, tekrar yapılandırmaya çalışıyorlar.

Oyunun grafiklerini Steam’de ilk gördüğümde hoşuma gitmişti ve indirimlerde fiyatının 10 liraya düştüğünü görünce almadan edemedim. Fakat oyuna girince ekran görüntüleri ile grafikler arasında bariz bir fark olduğunu fark ettiğimi söylemem gerekli. Grafikten çok içeriğe kafayı takan biri olduğum için (en azından düşük bütçeli oyunlarda) bunun üzerinde çok durmadım fakat karakteri yönetmeye çalışınca oyundan aldığım garip geri tepki pek hoşuma gitmedi. Fare ile karakterin belini hareket ettirip, tuşlarla bacakları yönetmek gerçekten zorlayıcı bir durum.

Frozen State özellikleri farklı üç karakterden birini seçip yaşama tutunmaya çalıştığınız bir hayatta kalma oyunu. Çoğu hayatta kalma oyununda olduğu gibi bunda da asıl düşmanımız soğuklar dolayısı ile en dikkat etmemiz gereken husus kendimizi sıcak tutmak. Açlık, susuzluk ve yaratıklar bence ikincil derece tehdit olarak kalıyor. Oyun ayrı ayrı haritaların birbiri ile birleştiği gayet büyük bir oynama alanı olan Sibirya’da geçiyor. Frozen State’e her başladığınızda haritalardaki erzakların ve yaratıkların yerleri değişiyor. Sürekli öleceğinizi düşünürsek her yeni oyuna başladığınızda eşyaların farklı noktalarda olması oyuncuya soğuk terler döktürüyor.

Hareket ettikçe üşüyor, yoruluyor ve acıkıyorsunuz. Karı bol olan Sibirya’da yerden kar alıp bunu ısıtınca içme suyunuz oluyor. Sürekli azalan ihtiyaçlarınızı doldurmak için çevrenizi yağmalarken öbür yandan hayatta kalabilmek için sığınak aramak gerekli. Tabii ki o sığınak yaratık yuvası değilse çünkü eğer iyi bir silah bulamadıysanız mutantların sizi delik deşik etmesi saniyeler alıyor. İlk ölüşümde başlama noktasındaki evden çıkıp kilerinde ne var diye bakarken mutant ile karşılaşmış ve oyunun ilk beş dakikasında gebermeyi becerebilmiştim. Kısacası elde iyi bir silah yoksa mutanlar ciddi şekilde ölümcül olabiliyor. Genellikle dar alanlarda cidden baş belası olan yaratıkların yerleri sürekli değiştiğinden dolayı ne zaman nerede öleceğinizi kestiremiyorsunuz. Ve şundan emin olun bol bol öleceksiniz.

Açıkçası ölmek oyunun en eğlenceli yanlarından birisi diyebilirim. Çünkü öldükçe oyuna tekrar başlıyor ve nelerle karşılaşacağınızı bilmeden daha uzun süre hayatta kalmak için resmen çırpınıyorsunuz. Eşya üretmek için ortalığı yağmalamak gerekli, bu şekilde gün gün hayatta kalıyorsunuz. Gayet çeşitli bir eşya üretme yelpazesine sahip. Misal pilav yapmak istiyorsanız pilavı suya karıştırıp, ateşe veriyorsunuz. Su için ise yukarıda anlattığım yöntemle damıtmanız gerekli. Sağda solda koştururken elbette tükeniyorsunuz, yorulduğunuzda uyusanız bile zaman geçmeye devam ediyor ve kalktığınızda bir yaratık ile burun buruna gelebiliyorsunuz.

Oyun gayet düşük bütçeli bir yapım. Seslendirme yok, hikâye bölümlerini altyazı ile geçiştirmişler. Grafikler yaşını hissettiriyor ve müzikleri de sıkıcı. Fakat Frozen State bütün bu önemsiz eksikliklerine rağmen gerçekten iyi bir hayatta kalma oyunu. Oyuncuyu öldüre öldüre sıkmadan oynatmaya devam ettirebilmek her babayiğidin harcı değil. Bir sonraki indirimlerde iyi bir oyun arıyorsanız göz atmanızı tavsiye ederim.

Haziran Ayının Kaçırılmaması Gereken Bağımsızları:

Nex Machina

"Twin-stick shooter" denilen, karakteri tepeden ya da yandan gördüğümüz; aksiyonun hiç düşmediği aksiyon oyunlarının babası Housemarque, Nex Machina'yla yine bir saniye bile nefes alamayacağınız bir oyun yapmış.

Darkest Dungeon: The Crimson Court

The Crimson Court aslında ayrı bir oyun değil ama oyuna ekledikleriyle burada bir yer hak ettiğini düşündüm. Darkest Dungeon zaten tam kafa sıyırmalık bir oyunke, The Crimson Court'la oyuna eklenen yeni özellikler iyice sapıtmanıza yol açabilir. Bir ara boş vaktim olduğunda oyuna tekrar başlamam gerek...

Gevaudan

Topuklarınızı poponuza vura vura, ormanın ortasında Slenderman'den kaçtığınız Slender: The Arrival'ı hatırladınız mı? Gevaudan da işte o kafadan bir oyun.

 

YORUMLAR
Parolamı Unuttum