Motion blur, ya da Türkçe adıyla hareket bulanıklaştırma, genellikle daha oyuna ilk girişimizde kapattığımız bir grafik ayarı. Birçoğumuz bunu sevmiyor olmasına rağmen oyunlarda varsayılan ayarlarda açık olarak tanımlanması bir tezatlık içeriyor. Neden biz sevmiyorsak oyun firmaları onları açıyor? Geliştiriciler bizim görmediğimiz neyi görüyor?
Öncelikle tanım: Motion Blur, fotoğraflarda ve filmlerde kameranın sahneyi istenen hızda yakalayamaması üzerine ortaya çıkan doğal bir sonuç. Bu sonucu gerçek hayatta da elimizi hızlı bir şekilde sallayarak gözlemleyebiliriz çünkü insan gözü bu hareketin hızını algılayacak bir yapıda değil. İşte bu doğal bozulma sonrası dijital içeriklerde motion blur'dan ya yüksek hızlı kameralarla kaçınılmaya çalışılıyor, ki bunu Formula 1 yayınlarında ve The Slow Mo Guys gibi YouTube kanallarında görüyoruz, ya da izleyicinin odağı başka yere verilmeye çalışılıyor.
Video oyunları da yıllardır gerçekçi gözükmek için türlü türlü grafik hilelerine başvuruyor. Motion blur için ise bu çalışmalar PlayStation 2 dönemine kadar dayanıyor. Ancak o zamanın geliştiricileri duruma göre, obje bazlı bulanıklaştırma yapamadığı için ortaya hiç iç açıcı sonuçlar çıkartmadı. Bu da özellikle o dönemleri görmüş oyuncular için Motion Blur hakkında ön yargı oluşturdu.
GTA Vice City ve tüm ekranı bulanıklaştıran Motion Blur efekti. Kaynak: Digital Foundry
Yıllar ilerledikçe oyun geliştiricilerinin eli kuvvetlendi ve farklı teknikler kullanılabilmeye başlandı. Bunların en önemlileri piksel bazı bulanıklaştırma ve az önce adını andığım obje bazlı bulanıklaştırma. Tüm sahneye blur filtresi atmak yerine sadece hareket hızı en çok olan objeler ve onun belirli yerlerini bulanıklaştırmak mümkün oldu. Böylece biz mi hipermetropuz yoksa oyun mu bulanık anlamak daha kolaylaştı.
Obje bazlı bulanıklaştırma. Kaynak: Digital Foundry
Ancak bu noktada da geliştiriciler bulanıklaştırmayı daha farklı bir amaç için kullanmaya başladı. Çünkü "görünen" o ki eğer bir nesne belirli bir seviyede bulanıksa insan gözü onu daha gerçekçi gibi hissediyor. Yani göz görmek istediğini görüyormuş gibi yapıyor. Bu yanılmasa özellikle son birkaç jenerasyondur "gerçekçi görseller" üzerine reklam yapan birçok oyun için önemli bir koz haline geldi. Ve sahnenin en uzağında statik duran dağlar taşlar bile bulanıklaştrıldı/bulanıklaştırılıyor.
Artık bu noktada iş, geliştiricilerin vizyonuna ve yeteneğine kalıyor. Çünkü yalan yok, doğru kullanıldığında Motion Blur zarardan çok fayda sağlayabiliyor. Bunun en güzel örneklerini yarış oyunlarında görmek mümkün. Bulanıklaştırma ne kadar artarsa o kadar hızlı gidiyormuşuz gibi hissediyoruz. Ama dikkat, bulanıklaştırma araç üzerinde değil, daha çok yanlarından geçtiğimiz evlerde, ağaçlarda ve pistte olmalı. Bir başka örnek de ultra realistik gözüken Unrecord için verilebilir. Artık oyun gerçeğe o kadar yakın bir görsellik sunuyor ki Motion Blur kullanmamak oyunu daha az gerçekçi göstermeye başlıyor.
Unrecord ekran görüntüsü. Soba borusuna ve ekranın sol tarafında kalan kapıya dikkat.
Görünen o ki Motion Blur hayatımızda yer almaya devam edecek. Aslında yerinde kullanıldığında gayet de faydalı olan bu grafik tekniğinin çoğu zaman göze hitap etmemesi oyun firmaları için çok da önemli değil belli ki. Çünkü onlar oyun ilk görüldüğündeki ana daha çok odaklanıyorlar. Her ne kadar oyunun adına göre değişse de bu durumu önemsemeyen bir tüketici grup da var işte. Neyse ki artık grafik ayarlarında çok fazla seçenek var da bunu kapatmak mümkün (Resident Evil 4 Remake selam olsun sana da, hani ilk çıktığında bu ayarı eklememiştin).