Bu yazı daha önce Oyungezer Dergisi'nde yayınlanmıştır.
Yazar: Göktuğ Yüksel
Bu seneki E3’de en çok ilgimi çeken oyunlardan birisiydi South Park: The Stick of Truth. Yaklaşık 4 senedir geliştirilmekte olan, 2-3 senedir de piyasada haberleri dolanan bu oyunu, mega bir South Park fan’i olduğum için çok merak ediyorum. Sevgili Kaan kardeşim ile fuarda oyunun özel gösterimine girme şansını yakaladık ve de bu beklentim sadece çoğalmadı, katlanarak körüklendi...
South Park, rahmetli Kemal Sunal abimizin yanı sıra, benim televizyon ekranlarında veya beyaz perdede izlediğim, beni en çok güldüren, defalarca izlesesem de, hiç sıkılmadığım tek yapım. Bunun sebebi de süper “saçmalamaları.” Dizinin yapımcıları Trey Parker ve Matt Stone abilerimiz de bunu “tamamen” oyuna yansıtmayı başarabilmişler. Önceki South Park oyunları olmamıştı, zaten Trey de “onlar oyunu yapmıştı, biz South Park karakterlerini oyuna giydirmiştik” diyor, bu oyun ise tamamen Trey ve Matt’in orantısız beyinlerinden çıkıyor.
Oyunda South Park’a yeni katılan bir çocuğu canlandırıyor olacağız, işte her RPG oyununda olduğu gibi ilk önce karakterimizi yaratacağız, sonrasında hem karakterimizi geliştireceğiz, hem de uçsuz bucaksız bir maceraya atılacağız. İnsan ve de elf ırkı arasındaki amansız savaşa sebep olan “The Stick of Truth” isimli çubuğun peşinden koşacağız.
Cartman ve Butters’ın temsil ettiği insan ırkının karşısında Kyle ve Stan’in önderliğindeki Elf ırkı var ve bu muhteşem dörtlü okulda ve mahallelerinde birbirlerine karşı tam bir “role playing” oyunu oynuyorlar, biz de bu maceraya bodoslama dalacağız. Benzer bir tema “Good Times with Weapons” bölümünde de işlenmişti hatırlarsanız. İstersek büyücü Cartman’ın tarafında, istersek Kyle’ın tarafında olacağız. Kyle ile Cartman’ın aynı takımda olması düşünülemezdi zaten.
Oynanışa gelirsek, Kaan ile özel gösterimde oyunu izlerken ilk olarak oyunun orijinal animasyona ne kadar çok benzediğine şaşırdık. Sanki tanıtımı yapan kızlar oyun oynamıyorlardı da biz bir South Park bölümü izliyorduk. Her şey muhteşem olmuş, SP bölümlerinden hiç bir farkı yok görsel format olarak. Oyundaki karakterlerin yürümesi falan da aynı, seslendirmeler, görsel efektler... Her şey süper orijinal ve benim gibi SP manyakları için çok heyecan verici.
Oyunun gösteriminde kendi karakterimizi yarattıktan sonra Butters ile okulu ve savaş alanına dönüşen o bahçeyi, koridorları falan keşfediyorduk ve elflerin ele geçirdiği bazı odalardan bir takım büyüler (küçülme büyüsü) falan kullanarak geçmeye çalışıyorduk. Tabi oyunda kullanabileceğiniz en önemli silahlarınızdan biri de “ossurmak” arkadaşlar. Evet, tek “s” ile bile yazmadım, çift s ile yazdım, çünkü süper olmuş. Bize sadece ufak bir bölümünü gösterdiler, ama işte ossurarak ateş yakma, uzaktaki hedeflere bu şekilde ulaşmak gibi olaylar var. Yukarıdan Stan mancınık ile bizi vurmak için “dışkı” atıyor falan. Tabi bu noktada bir takım kişiler “ulan işin iyice xxxunu çıkarmışlar” deyip oyundan ilgiyi kesebilirler, ama South Park oyunundan beklediğimiz de buydu zaten.
Demonun son sahnesi muhteşemdi. Kendi karakterimiz, bir kez daha Cartman veya Kyle tarafına geçmek konusunda zorlu bir seçimle karşılaştı. Demoyu oynayan kızlar Kyle’ı seçtiler, bunun üzerine Cartman sinirlendi ve “hodri meydan” dedi ve o anda karşılıklı ossuruk savaşına başladık. Son 2-3 sendir hiç bir oyunda bu kadar güldüğümü hatırlamıyorum.
Şimdiye kadar gösterilen trailer’larda Mr. Slave’den tutun Randy’e, Mr Hankey’den tutun prenses Kenny’e, Goth çocuklardan tutun, İsa’ya kadar sevdiğimiz karakterlerin çoğunu gördüm. Ancak ossuruk dedin mi olay Terrance ve Philip’de biter, kendilerini henüz görmedim ancak boss olarak bile gelebilirler bence.
South Park: The Stick of Truth benim için E3 2013’ün Top 5 oyunundan biriydi. Açıkçası şunu söyleyebilirim, içinde Cartman’ın olduğu her şeyi almaya hazırım... Çıksa da oynasak... Bu saçmalığa hazır hissediyorum kendimi!
