Bir roman serisi düşünün. Gençliğinizde sizi alıp götürdüğü o bambaşka diyarların ve yaşattığı eşsiz macera hissinin tadı aradan geçen onlarca yıla rağmen hâlâ damağınızda olsun. Baş karakteri tanıştığınız ilk andan itibaren hem yaşadıkları hem de kişiliğiyle sizde iz bıraksın. Ama yarım kalan bir seri bu… Yazarı hâlâ hayatta olmasına rağmen maddi imkânsızlıklardan dolayı son kitabı bir türlü yazamamış olsun. Ümitle beklemeye devam edin; aradan 5 yıl geçsin. Sonra 10 yıl. Sonra 15.
Derken, artık tam da ümidinizi tamamen yitirdiğiniz bir anda son kitabın yazım aşamasında olduğunu ve sahiden de okuyabileceğinizi öğrenin. İşte Syberia 3’ün hem benim hem de bu seriyi zamanında, 2000’li yılların başlarında oynayanların üzerinde yarattığı etki tam olarak bu.
Syberia 3 duyurulduğu günden beri karmaşık duygular içindeyim açıkçası. İçimde “Serpil”en sevinç, hüzün, heyecan, endişe dalgaları… Üstüne “Eser” miktarda nostalji. Kate Walker’a tekrar kavuşmak, macerasının devamını öğrenmek için ölüyorum! Öte yandan teknolojinin ve oyunların geldiği şu noktada başarısızlığa uğramasından ve hayal kırıklığı yaratmasından da korkuyorum. Ve bir de yeni nesil oyuncuların haksız eleştirilerine maruz kalmasından.
Videoların, haberlerin altındaki “Çakma Tomb Raider” yorumlarını görünce fıttırmam işte bundan sebeptir. Ya da videonun başındaki çocuğun aslında bir Youkol olduğunu bilmedikleri hâlde aksanlı sesini eleştirenleri. Ya da grafiklerini Mass Effect: Andromeda’yla kıyaslayanları… “Syberia 3, 2009’dan beri yokluk içinde geliştiriliyor, arkalarında para babası bir dev yok!” diye bağırasım geliyor. Ama kızamıyorum onlara da. Oynamamışlar ki ilk iki oyunu. “Anlayamazsın,” derler ya bazı şeyler için, bu da onlardan biri işte. The Longest Journey gibi.
Syberia 3 çok kısa bir süre sonra, 20 Nisan’da bizlerle olacak. Microids de bunu şerefine ilk kez adam akıllı, uzunca ve detaylı bir oynanış videosunu nihayet bizlerle paylaştı. Böylece biz de Kate Walker’ı uzun bir aradan sonra ilk kez kanlı canlı görmüş olduk. Oyunun el çizimi sahneler arasında geçiş yapan mekânlardan tamamen 3D olarak hazırlanmış mekânlara geçişi güzel olmuş. Renk paleti de ilk iki oyunun süt beyazı tonunu yansıtma konusunda gayet başarılı. Öte yandan animasyonlarda ve el hareketlerinde ufak tefek sorunlar var gibi görünüyor. Bir de ekran geçişleri mi sorunlu, oynayan kişi mi çift tıklayıp animasyonları geçiyor anlamadım ama o kısımda da biraz sıkıntı var gibi… Yine de bir Syberia oyununda aslolan hikâyedir. Kate’i yine Sharon Mann’ın (Fahrenheit, Still Life) seslendirmesi de ayrı bir güzellik.
PC, PS4 ve Xbox One için geliştirilen Syberia 3’ün Steam sayfasına buradan ulaşabilir, ilk iki oyunu oynamadıysanız Steam üzerinden 42 TL yerine sadece 24 TL’ye buradan sahip olabilirsiniz. Dileyenler ikinci oyunu Origin üzerinden bedava olarak da alabilirler.