Marvel Sinematik Evreni 30 filmi aşkın ağırlığı altında gözle görülür bir şekilde ezilmeye, genel kitle zamanında büyük bir coşkuyla keşfettikleri yepyeni bir dünyayı eskitmeye başladı. Kimsenin filminin fragmanı çıkana kadar adını duymadığı markalarla milyonlarca dolar gişe yapan evren, eşek gibi çalıştırıp az para verdiği CGI emekçilerinin fazla mesai süsleyip püslemelerine rağmen izleyicileri tatmin etmez, bütçesini amorti edemez bir hale geldi. Disney Plus’a içerik basma gerekliliği sinematik evren makinasının dişlilerini fena aşındırdı, en başta DC’nin yaptığı daha düşük kalite filmler ortamı iyi sulandırdı; The Boys gerçeği süper kahramanlara pozitif bakış açımızı sağlam bombaladı. Yine de biz birtakım insan, o önden adı sanı bilinmeden ilk defa sinema salonlarında karşımıza çıkıp içimize işleyen bir serinin, Guardians of the Galaxy’nin çift rötarlı vedasını bekliyoruz.
Ağlamıyorum gözüme rakun tüyü kaçtı
Tabii bu veda sadece Guardians of the Galaxy’nin vedası olmayacak. Yüksek meblağlara karşı takıma transfer olan James Gunn da “bu Guardians ekibinin” MCU sahnesinden inişiyle Kevin Feige’nin emrinden ayrılıp temelli olarak DC formasını geçirecek üzerine. Lakin gitmeden evrende olmasa bile izleyicisi üzerinde etkisini bırakmak istiyor gibi duruyor. Her ne kadar “En çok yapmak istediğim, en memnun olduğum proje The Suicide Squad” demiş olsa bile adını dillerimize dolayan, disfonksiyonel ailelerden fırlayıp gelenlerimize elin atarlı rakunuyla empati kurduran GotG’un yeri kalbinde illa ayrı olsa gerek. En büyük başarılarından birisi o rakunu ciddiye almamızı sağlamakken, tam da Rocket Raccoon’un hikâyesini anlatmak için zamanında 3-5 sosyal medya paylaşımı için kovulduğu Marvel Studios kapısından son bir defa girmiş James Gunn.
İşte bunu öğrenmek benim için ilginç oldu. Endgame’de farklı bir zaman çizgisinden gelen öbür Gamora ile kendi tanıdığı, bildiği sevdiceğini kaybeden bizim Peter arasındaki romantizmin yeniden oluşumuna ve Infinity Saga boyunca gözlerimizin yollarda aradığı Adam Warlock’un nihayet teşrifine odaklanacağını düşünüyordum filmin. Guardians ile ilk tanışmamızın üzerinden geçen 9 senenin ardından Groot da nihayet tekrar yetişkinliğe adımını atacak, bu da filmin bonusu olacaktı. Bunlar zaten olacakken filmin esas olayının zamanında doğal ömrünün çok da uzun olmadığını kendi ağzıyla söyleyen Rocket’in hikâyesini işin içine zevcesi su samuru Lylla’yı da katarak kapatmak olması benim beklemediğim ancak tam da James Gunn’dan beklenecek bir hareket.
Superman’in mirasından önce Guardians’ın mirası
Hakkının verilmesi gereken önemli mevzuların sayısı bu şekilde ikiden üçe çıkınca, “Film çok şişer mi?” korkusu da insanın içinde yeşeriyor haliyle. Malum çizgi romanlar uzun form bir anlatım kullanırken sinema filmleri kısa, öz ve isabetli olmak zorunda. İki medyum arasındaki geçişler düzgün yapılamadığında da uzun tutulduğu halde sözünü yerinde edemeyen filmler karşımıza çıkabiliyor. Guardians of the Galaxy Vol. 3 de 2 saat 29 dakikalık süresiyle nispeten uzun Marvel filmlerinden olacak. Ancak James Gunn kendi ağzıyla güvence veriyor “Tek bir saniyesi bile boşa gitmeyecek; yağı yok, kemiği yok” diyerek. Filmin test gösterimlerinde çok olumlu tepkiler almış olması da haklılığını kanıtlar gibi.
Guardians of the Galaxy Vol. 3’ü 2017’den bu yana bekliyoruz. Pandemisiydi, James Gunn’ın Disney’den kovulup geri gelmesiydi derken filmle kavuşmamız haddinden fazla uzun sürdü. Bu kadar zamanda serinin gazı biraz azaldı, genel izleyici kitlesinin üzerine çöken Marvel yorgunluğu da gişesinden net yiyecek. Ama kendi adıma konuşursam, Doctor Strange 2’nin ağzımda bıraktığı kötü tat ve kalitesiz hizmet sunulduğu halde olanca hızıyla artan bilet fiyatlarına rağmen bir Marvel filmi beni sinemaya sokacaksa, o film GotG Vol. 3 olacak. Ayrıca “bilip sevdiğimiz MCU” için bir kapanış filmi olarak da Endgame’i değil, yine GotG Vol. 3’ü kabul edeceğim sanıyorum. Sonrasında Feige bir şekilde rotayı düzeltmezse, hep beraber DC sularına kayarız diyorum.
Hi Evolutionary? Ronan ve Ego’nun ardından, üçlemenin final kötüsü de Thanos ve Galactus’un yanına pembeli morlu bir başka cani olan High Evolutionary olacak. Çizgi romanlarda esasen bir insan olan ve kafayı deney yapmakla, yapay yoldan evrim hızlandırmakla bozan High Evolutionary’nin filmde çok başka ve belki de kozmik bir kökene sahip olması muhtemel, zira James Gunn çizgi romandan aldığı öğeleri bambaşka şekillerde kullanmayı seviyor. Zaten yine bir şeylerini değiştirdiğini ve High Evolutionary’yi filmde Rocket Raccoon’un yaratıcısı olarak kurguladığını fragmanlarda görebiliyoruz. Rocket’in hakkında “Bir şeyleri mükemmelleştirmek gibi bir derdi yoktu, halihazırda aldıkları halden nefret ediyordu sadece” dediğini görüyoruz. Bundan ve James Gunn’ın hikâyelerini yazarken ailevi meselelere odaklanmayı pek sevmesinden yola çıkarak High Evolutionary’yi aşırı kontrolcü bir ebeveyn gibi kurgulayacağı tahmininde bulunabiliriz. Chukwudi Iwuji’nin suratını gösterebilmek adına normalde robot gibi bir tipi olan karakteri filmde, suratına etten bir maske geçirmiş gibi tasarlamalarına şapkamızı da çıkardık mı, filme tam anlamıyla hazırız demektir. |