Call of Duty: Black Ops 7 - İnceleme
Aynı şeyi defalarca yapıp farklı bir sonuç beklemek...
Geçenlerde işten çıktım. Serviste öyle kısa video kaydırıyorum vakit geçsin diye. Tam o sırada bir yazıya denk geldim. Aynen şu yazıyordu; "bir Call of Duty oyununu öldürecek tek şey, yine bir Call of Duty oyunudur"... Bu söz kimden çıktıysa şöyle alnına kocaman ve ıslak bir öpücük bırakmak istiyorum. 27 yıldır süregelen ve tam 22 oyuna sahip olan bir seriyi, daha iyi özetleyen bir cümle duymadım.
Call of Duty serisinin kendi içerisinde belli bir döngüsü vardır. İşte nedir bu döngü? Bir sene Modern Warfare, bir sene Black Ops ve bir sene de denemelik (Vanguard, WWII vs) bir şey çıkar. Fakat arada bu döngüyü bozdukları zamanlar oluyor. 2022 yılında çıkan Modern Warfare II sonrasında hemen Modern Warfare III çıkmıştı. Çok oyunculu tarafında geliştirmeler olsa dahi, hikaye tarafında rezalet bir gerileme olmuştu. Bu sebepten de oyun insanların akıllarında hep kötü olarak kalmıştı. Ben şahsen ne olduğunu bir gram hatırlamıyorum Modern Warfare III’ün hikayesinde.
Ben bu olaydan sonra hep “Yav bunlar aynı hatayı yapmaz bir daha. Değil mi? Yapmaz yaaaa.” diye düşünüyordum. Ama her bir oyuncunun da bildiği gibi, Activison gibi büyük firmalar asla akıllanmaz. BİZ DAHA GEÇEN SENE BLACK OPS 6 OYNADIK. Her ne kadar ben ayıla bayıla oynamamış olsam bile insanlar çok sevmişti. E sen niye şimdi gidip Black Ops 7 çıkarıyorsun be gülüm? Niye ya niye? Böyle firmalar nasıl aynı hataları yapıp da hasar almadan devam ediyor, anlayamıyorum.
Oynadığım En Keyifli Hikâye Modu!
Neyse ne kadar kafa yorarsak yoralım, bu büyük firmaların niye saçma sapan kararlar verdiğini ne siz ne de ben anlayamayacağız. O yüzden sakin kalarak devam edelim. Öncelikle, Black Ops 7’nin hikâye modu, benim şu zamana kadar oynadığım en eğlenceli senaryolardan bir tanesi olmayı başardı. İnanın böyle olmasını ben de hiç beklemiyordum. Özellikle tamamını co-op olarak oynama fikrini ortaya sunan kişiye bir CEO rolü verilmeli. Şirket içerisinde en üst noktada olmalı...
Sizlere senaryo özeti geçmeden, diyeceklerimin bir şey ifade edeceğini düşünmüyorum. Şimdi sevgili Goyunlar... Black Ops 7, Cordis Die olaylarının 10 yıl sonrasında geçen bir konuyu ele alıyor. Oyuncuların çok sevdiği bir karakter olan Raul Menendez, aslında ölmemiş. Sebebini anlayamadığımız bir şekilde hayatta kalan Menendez, yeni bir terör saldırısı planlıyormuş. Bu sebepten dolayı, savunma sanayi sektöründe bulunan Guild isimli koca bir firma, ülkelere savunma robotları satmaya başlamış.
The Guild CEO’su olan Emma Kagan, bir haber programında robotların reklamını yapmaya başlıyor. Sunum sırasında ise “Specter One” isminde bir askeri biriminin (bizim KAHRAMANLARIMIZIN olduğu birim), laboratuvarlarına saldırı yaptığı bilgisini alıyor. Bizim birlik ise bu sırada çoktan binaya girmiş oluyor ve katları dolaşıyorlar. En son varmak istedikleri odaya geldiklerinde ise kuantum bilgisayarı çalıyorlar ve laboratuvarı yok ediyorlar. Fakat bu patlama sonucunda zehirli bir gaz ortaya salıyorlar. Sonrasında ise şenlik başlıyor...
Saçma sapan halüsinasyonlar, uçan kayalı bölümler, oradan oraya ışınlanmalar falan hepsi bu gaz sayesinde oluyor. Mesela bir bölümde efsanevi Black Ops karakteri olan Frank Woods ile karşılaşıyorsunuz. Tabii bu normal bir karşılaşma değil. Kendisini kocaman bir orman içerisinde aramaya çalışıyorsunuz. Bulduğunuzda ise KOCAMAN BİR ÇİÇEĞE dönüşüyor. Yok, hayır yanlış yazmadım. Ha bir de sonra siz bu çiçek ile savaşıyorsunuz. Ekran görüntüsü aldım diye hatırlıyorum sahneyi, inceleme içerisine de eklerim.
İşte Black Ops 7 böyle saçmalıklar ile dolu bir hikâye modu sunuyor. Her bir bölümün sonunda abuk subuk boss savaşları, hiçbir manası olmayan bölüm tasarımları, saçma diyaloglar vesaire vesaire. Ama şey konusunda çok ciddiyim. Gerçekten Call of Duty serisinde en keyif aldığım tek kişilik mod oldu. Çünkü gerçekten o kadar fazla salak sahne var ki ekran başında kahkaha atıyorsunuz. Yahu bir tane bölümde kocaman bir kafa ile savaştım.
Ayrıca daha ateş ettiğiniz ilk düşmanda direkt can barı ortaya çıkıyor. Hani... Yani şimdi... Pffff siz ne hedeflediniz yahu. Tamam ortaya co-op bir senaryo modu çıkarmak istediniz, anladım. Hadi dört kişiye göre dizayn ettiğinizden dolayı boss savaşlarının büyük olması lazımdı, onu da anladım. Tamam da niye herhangi bir askerin can barı var? Black Ops 4’ün bile hikâye modu, bu oyundan çok ama çok daha iyidir. Şaka boşa gitmesin diye zorunlu açıklama: Black Ops 4’ün senaryo modu yoktu.
Ya bir de bak her şeyi anladım diyelim. AMA HANİ EPEY BİR GÖZÜMÜ KAPATARAK ANLADIM DİYELİM. Senaryo modunda olan istatistiklerim, neden çok oyunculu moda etki ediyor? Şakam yok Loadout falan düzenliyorsunuz hikâye modu için. Hatta özel güçleriniz/yetenekleriniz de oluyor. Kancalı tabanca, yüksek zıplama gibi küçük yeteneklerin yanı sıra, tek vuruşta öldüren tabanca gibi büyük yetenekler de bulunuyor. Ama hani burada olan ilerleme, neden çok oyunculu tarafa etki ediyor anlamış değilim. Bana çok mantıksız ve sırf “burayı da oynayın ya lütfen ya!!” tarzında yapılmış bir hamle gibi geldi.
“Peki hiç mi iyi yönü yok?” diye soran Goyunlar elbette vardır. Oynanış tarafını çok oyunculu tarafla birlikte detaylandıracağım elbette ama mekanikler çok sağlam olduğundan dolayı, bir nebze keyif alabiliyorsunuz tek kişilik moddan. Bir de yanlış hatırlamıyorsam Japonya’da geçen bir bölüm var. Az da olsa “normal” bir bölüm tasarımına sahip olan tek kısım orası. Yine saçma sapan can barları olan düşmanlar ve abuk bir boss savaşı olsa bile bir şeyler deneyen tek bölüm olduğundan dolayı hafif keyif verdi. Ha bir de TPS kamerası var garip bir şekilde. Fena çalışmasa bile bazı animasyonlar göze batıyor. Ama arada tatlı bir değişiklik oluyor, yalan yok.
Aaaa bir de Endgame içeriği var oyun içerisinde, onu söylemeyi unuttum yahu. Oyunun sonuna geldiğiniz zaman karakterler arasında şöyle bir diyalog geçiyor; “Aslında karargâha dönmeden önce biraz daha vaktimiz var. Neden adayı keşfetmiyoruz ki?”. Bunun üzerine sizi ve diğer 31 kişiyi haritaya atıyor oyun ve co-op görev yaptırıyor. Aşağı yukarı bir saatlik görev yapmaca olayının sonunda ise bir boss savaşı oluyor. Böyle ufak bir döngüsü var. Aslında arkadaşlar ile oynarken zevkli o konuda bir lafım yok. Ama Borderlands 4’ün dahi Endgame içeriği yokken, Black Ops 7’nin olması komik geliyor.
Anacım Bak Uçuyorum! (Kısmen :P)
Her ne kadar sabaha kadar hikâye modunun kötülüğünü anlatsam bile Activision bunu umursamayacak. Çünkü onların ve maalesef bir çok oyuncunun ana odağı, çok oyunculu taraf. Zaten burası sayesinde yıllardır “en çok satanlar” listelerinde başı çekiyorlar ya. Ben olsam ben de umursamam haliyle tek kişilik tarafı. Gerçi her ne kadar rezalet olsa bile “Endgame” modu ile yenilik yapmaya da çalışmışlar falan... Marka yorgunluğu var bunların yoksa çok iyi çocuklar. Neyse konuyu dağıtmayalım.
Öncelikle vuruş hissiyatının ne kadar sağlam olduğunu tahmin edebiliyorsunuzdur. Call of Duty oyunlarının yıllar içerisinde bu seviyede kalmasının en büyük sebebi bu çünkü. Black Ops 7 ile birlikte aynı durum devam ediyor. Silahların tepkimeleri, düşmanın verdiği tepkiler, çıkan sesler gibi bir çok bileşen, harika bir sonuç ortaya çıkarıyor. Zaten bu artık alışılmış bir durum olduğu için ekstra anlatmaya da gerek yok. Vuruş hissinin kötü olduğu bir Call of Duty oyunu ben hatırlamıyorum.
Geçtiğimiz sene eklenen “Omnimovement” sistemini, bu sene yine kullanmışlar. Hatırlamayanlar için hızlıca bir açıklama geçeyim. Normal bir FPS oyununda, sadece ileriye giderken koşu atabilirsiniz. Yani sağa, sola veya arkaya gittiğiniz an, karakteriniz koşmayı bırakır. Normal şekilde yürüme hızına geçer. Fakat bu çok yönlü sistem ile birlikte, her bir yöne koşabiliyorsunuz. Özellikle Call of Duty tarzında olan, hızlı ve arcade bir FPS oyununa harika bir ekleme olmuştu bu sistem. Umuyorum ki bu sistemi, bundan sonra gelecek olan Modern Warfare oyunlarında kullanmaya devam ederler.
Black Ops 7, tabii ki sırtını sadece bu sisteme dayamamış. Üzerine geliştirmek için kafa yormuş. Çok uzun yıllardan sonra önümüzde, gelecek zaman içerisinde geçen bir Call of Duty oyunu var. 2035 yılında geçen bir oyun olduğundan dolayı, karakteriniz duvardan zıplayabiliyor. Bu özelliği getirmişler kafa yorup ki bence harika bir dinamizm katmış. Mesela bir sahne örnek vereyim. Düşmanınızla birlikte karşı karşıya gelmek üzeresiniz. Aranızda bir tane sütun var. Rakibiniz size karşı koşmaya devam ederken, bir anda siz sütun duvarından zıplayarak arkasına geçiyorsunuz. Karşı taraf ise daha tepki bile veremeden, sizin mermileriniz ile can veriyor... Bu tabii en basit örneği. Daha komplike anlarda çok daha keyifli stratejiler yapabiliyorsunuz.
Call of Duty oyunlarının alametifarikası ise benim açımdan temposunda yatıyor. Bu oyunların sunduğu o hızlı tempoya ben bayılıyorum. Zaten bu sebepten dolayı her sene oynuyorum. Bazılarını çok, bazılarını az oynasam bile her birine bakmaya çalışıyorum. Black Ops 7 ile birlikte ise bu tempo bambaşka bir seviyeye çıkmış. Hâlâ odak noktası refleks olan çatışmalar, ilk çatışmanızda hızını belli ediyor. Normalde her sene gamepad ile oynadığım bu seriyi ilk defa klavye ve fare ile oynamak zorunda hissettim. Yaşlandığımdan dolayı mı (YAŞIM DAHA 25 BENCE O DEĞİL AMA...) yoksa hızın çok artmasından dolayı mı bilmiyorum. Ama gamepad ile oynarken, kesinlikle yetişemedim.
Tabii ben burada ne kadar sistem de anlatsam, vuruş hissiyatı da anlatsam çok bir şey değişmeyecek. Çünkü çok oyunculu bir çok oyunun, haritaları çok önemlidir. Bakın daha kısa bir zaman önce çıkan Battlefield 6, haritalar konusunda çok şikayet geldiğinden dolayı çok hızlı şekilde oyuncu kaybetti. Her ne kadar Arc Raiders gibi sükse yapan bir oyunun da etkisi olsa dahi bir çok kişi haritalardan dolayı bıktı. Ben de mesela geçen sene çıkan Black Ops 6’yı bu sebepten dolayı bırakmıştım. Çünkü bence çok sıkıcıydı haritalar. Neyse ki bu durum, bu sene böyle değil.
Black Ops 7 içerisinde çok keyifli haritalar bulunan bir rotasyon ile birlikte geliyor. Geçen yılki dar alanlı haritalar gitmiş, yerine geniş alanlı haritalar gelmiş. Özellikle kuzey ışıklarıyla dolu olan bir Alaska haritası var. Ne zaman burada oynasam içim kıpır kıpır oluyordu. Bayıldım ya buraya bayıldım. Hem geniş alanlara, hem de yerine göre çok sıcak çatışmaların geçtiği dar alanlara ev sahipliği yapıyor. Bir iki harita haricinde hepsi böyle gerçi. Daha çok “üç alanlı” olarak adlandırabileceğim şekilde dizayn edilmişler. Ayrıca benim geçen sene en çok şikayetçi olduğum “doğar doğmaz ölme” muhabbetini de düzeltmişler. Artık bu güzelim haritalarda doğdunuz yerler daha mantıklı noktalar oluyor.
Oynamayacağınız Kadar İçerik Bolluğu Var!
Call of Duty: Black Ops 7, çıkışında toplamda 16 tane çok oyunculu oyun modu ile birlikte geliyor. Bakın bu sayı sadece çok oyunculu taraf için. Zombi modu, Endgame içeriği tarzı şeyler dahil değil. Ha bunlardan kaç tanesi yeni oyun modu diye soracak olursanız... Cevap o konuda üzücü ya. 16 oyun modundan sadece 2 tanesi yeni. Bunlar ise Overload ve Skirmish. Kalan 14 mod, bildiğimiz Deathmatch, Domination, Kill Confirmed falan yani.
Şimdi Overload ile başlayacak olursak, ufak bir bayrak kapma modu gibi düşünebilirsiniz bunu. Haritanın ortalarında bir EMP cihazı oluyor. Modun adından da anlaşılacağı üzere, bu cihaz aşırı yüklenmeye başlıyor. Sizin ve takımınızın amacı ise, EMP cihazını düşmanın bayrak noktasına götürmek. Oraya götürdüğünüz gibi de puanı alıyorsunuz. Yani bomba kurma tarzı bir şey olmuyor. Kısaca modun zevki, takımınızın ne kadar iyi olduğuna bağlı olarak değişiyor. Benim bahtım kara olduğundan dolayı genellikle nefret ettim moddan :P.
Skirmish kısmı ise biraz daha farklı. Aslında bunun benzerini daha önceki yıllarda da görmüştük. Temelinde 20v20 savaşlar dönen bu modu, Modern Warfare 2 (2022) zamanında daha çok Battlefield vari bir mod olarak görmüştük. Sevgili Treyarch ise elindeki kısıtlı vakte rağmen kafa yormuş ve moda güzel değişiklikler getirmiş. Warzone vari haritalar içerisinde, aynı anda birden fazla görev aktif oluyor. Görevlerden biri bittiği gibi ise yeni bir görev geliyor. Bu dinamik yapı sayesinde, sürekli bir hareket içerisinde olmanız gerekiyor. Bir de hikâye modunda bulunan “wingsuit” gibi ekipmanları buraya da yerleştirmişler. Aslında bir nevi PvP olan Endgame içeriği diyebilirim ya.
Oyun modu bolluğunun yanı sıra, silahlar da bence gayet doyurucu olmuş. Tek sıkıntım bu sene Assault Rifles kategorisinde oldu. Hani hiç biri gerçekten içime sinmedi. Ben M4 ile oynamaya çok fazla alışmışım. Önceki oyunlar olsun, Battlefield olsun her zaman favorim M4 olur. Onun eksikliğini hissettiğimden dolayı büyük ihtimalle ama yine de buradaki silahları çok beğenemedim. Ama kalanlar (SMG, pompalı, keskin nişancı vs) yine dolu dolu.
The Cranberries – Zombie ile Alakalı Espri Kaldı Mı Elinizde?
Benim sizlere itiraf etmem gereken bir şey var. Ben zombi modlarını hiç sevmem... Bu sadece Black Ops serisi ile alakalı değil. Left 4 Dead veya Warhammer: Vermintide tarzında olan serileri de hiçbir zaman sevemedim. Bu sebepten dolayı arkadaşlarım tarafından bir çok kez dışlandım... Özür dilerim ben buyum işte. Ama kendimce haklı sebeplerim var. Üzerime doğru koşan bir sürüye karşı bomboş ateş etmek bana keyifli gelmiyor. İnsanlara niye keyifli geldiğini anlıyorum tabii.
Neyse kendimi bir kenara bırakıp, Black Ops 7’nin zombi moduna geçeyim. Ben burada çok fazla şaşırdım çünkü güzel olmuş bayağı. Özellikle geçen seneki modun hayal kırıklığından sonra çok korkuyordum. Ama Black Ops 7 benim beklentilerimi aştı. “Ashes of the Damned” haritasında geçen hikâye, orijinal dört karakterin (Richtofen, Dempsey, Takeo ve Nikolai) farklı evrenlerden gelen ve ahlaki olarak daha karanlık versiyonlarını içeriyor. Bu karakterler ise Requiem ekibiyle birlikte çalışıyor. Ayrıca sizlere çok komik bir şey demem lazım. Zombi modunun yazımı, ana hikâye modundan çok daha iyi. Haritanın kendisine baktığımız zaman, farklı tarihlerin ve mekanların bir araya geldiği bir yapıya sahip. Neon ışıklı bir şehirden tutun da terk edilmiş bir çiftliğe kadar mekan çeşitliliği sunmuşlar. Biraz daha Black Ops 3’ü andıran bir yapıya sahip desem bir çoğunuzun kafasında bir şeyler canlanacaktır.
Oynanış tarafında ise kullandığımız araç olan “Tessy”, haritada sisi aşmak için çok kritik bir rol oynuyor. Ayrıca istediğiniz zaman yanınıza ışınlanabiliyor olması da işleri kolaylaştırmış. Bir de yeni eklenen düşman tipi olan “Ravager” düşmanları, sadece sizlere saldırmakla kalmıyor. Yerdeki zırh veya mermi gibi toplanabilir malzemeleri, sizden önce yerlerse güçleniyorlar. O yüzden etraftaki ganimetleri kaptırmamanız lazım.
Fakat şu ana kadar anlattıklarım her ne kadar güzel olsa ve sevmiş olsam bile şöyle bir sıkıntı var. Her ne kadar haritanın ana bölgeleri çok detaylı ve dolu hissettirse dahi geçiş alanları çok boş hissettiriyor. Hatta sıkıcı olduğunu bile söyleyebilirim. Bu durum, haritanın bir bütün gibi değil de birbirine yapıştırılmış küçük haritalardan ibaret gibi hissettirmesine sebep oluyor. Yani bu açık dünya tarzı harita yapma hevesi niye var bilmiyorum. Ama her oyunda bu tarz şeyler olmasından dolayı ÇOK SIKILDIM.
Son olarak zombi modu tarafında konuşulması gereken son kısım, DeadOps Arcade 4 modu. 80 seviyeli, tepeden bakışlı bu modu oynaması harbi keyifli olmuş. Oynarken her ne kadar çok zorlanmış olsam bile (ki anladığım kadarıyla serinin en zor versiyonu bu olmuş), sırf bu modu oynamak için oyunu açtığım zamanlar oldu.
Teknik Tarafa Ne Yaptınız Siz Ya???
Normalde her ne konuşursak konuşalım, Call of Duty serisinin çok iyi yaptığı bir kısım vardır. Oyunun teknik tarafı her zaman üst seviyeye yakın olur. Gerek grafikleri açısından gerekse performans açısından yağ gibi akar bu seri. E inceleme içerisinde de bahsettiğim COD HQ muhabbetinden dolayı da aynı motoru kullanıyorlar yaklaşık son 5 yıldır. Peki bu oyun niye öncekilere göre daha kötü gözüküyor? Bariz bir şekilde görsellik olarak gerileme var. Bunun hani seçtiğim grafik ayarları ile de alakası yok. Ultraya aldığım zamanda bile kötü gözüküyorlar. Bir gram şakam yok; 2019’da çıkan Modern Warfare Reboot, çok ama çok daha iyi gözüküyor. Nasıl becerdiler çok merak ediyorum. Neyse ki görsellik tarafta olan sıkıntılar ne performansa ne de seslere (zaten seslere niye etki etsin :P) etki etmemiş. Black Ops 7, serinin diğer oyunları gibi harika bir performans sunuyor. Oynadığım süre boyunca hiçbir FPS kaybı yaşamadım.
Sesler konusunda oyun çok başarılı olmaya devam ediyor. Silah seslerinin yönleri, adım sesleri gibi detaylar yine nokta atışı şekilde anlaşılabiliyor. Ayrıca hikâye moduna ne kadar laf atmış olsam bile dürüst olmam gereken bir kısım var. Oyunun müzikleri güzel beee... Hatta servisle işe giderken birkaç kere albümü açıp dinlemişliğim oldu. Keşke şu müziklere yakışan bir hikâye modu olsaymış.
Aynı Laciverti 22. Kez Boyamak
Daha neyden bahsedebilirim inanın bilmiyorum sevgili Goyunlar. Sonuçta işin özünde aynı oyunun cilalanmış halini oynuyoruz yaklaşık son 6 yıldır. Özellikle bütün bu oyunları tek bir çatı altına toplayıp, oyun motorlarını aynı yapmaya başladıklarından beri çok kötüye gidiyoruz. “COD HQ” sevdasından da vazgeçeceklerini çok düşünmüyorum. Çünkü şöyle bir durum var; bu firmalar oyunun ne kadar sattığı ile ilgilenmiyor ki. “Satın alan oyuncular, ne kadar para harcıyor?” kısmına bakıyor. Orada da bu sene çok fazla kayıp yaşayacaklarını düşünmediğimden dolayı bir süre daha bu acıyı çekeriz gibi geliyor bana.
Peki bu oyunu kimler almalı? Açıkça konuşayım bence kimse almamalı. Her ne kadar çok oyunculu kısımdan keyif almış olsam bile ortada iki tane gerçek var. İlk gerçek; Call of Duty serisi artık Gamepass içerisinde oluyor. Biliyorum aranızda oyunları satın almayı tercih eden büyük bir kesim var. Fakat maksimum bir ay oynayacağınız bir oyun için 70$ vermenizi çok önermiyorum. Ondan dolayı en azından oradan bir göz atmanız daha iyi olur.
İkinci kısım ise biraz daha genişe yayacağım bir durum. Battlefield 6 diye bir gerçek var maalesef. Ben normalde Call of Duty serisini oynamayı tercih eden birisiyim. Bundan dolayı da çok fazla BF deneyimim yoktur. Ama şapkayı bir önümüze koymamız lazım. Bu sene Battlefield 6, kesinlikle Black Ops 7’nin çok ama çok üstünde bir oyun. Oynanış tarafında da çok daha iyi, çeşitlilik konusunda da... Ondan dolayı eğer Battlefield 6 konusunda ön yargıları olan bir Call of Duty hayranıysanız, kesinlikle bir şans vermeniz lazım. Çünkü ben de sizlerden biriydim.
HANGİ SİLAHI KULLANMALIYIM? Çok oyunculu oyunlara bayılıyorum. Özellikle rekabetçi oyunlardan aldığım “sinir hastalığı = kazanma hissiyatı” duygusu, benim beynimdeki reseptörleri çok bozmuş durumda. Fakat bu oyunların iğrenç bir tarafı var... META dediğimiz “Uygun Olan En Efektif Taktik” olayı yüzünden, bir çok oyun tek düzeliğe hapsolmuş durumda. İşte EA Sports FC 26 girdiğiniz zaman herkes aşağı yukarı aynı diziliş yapıyor, Valorant açtığınız zaman takımlar aşağı yukarı aynı oluyor tarzında sıkıntılar ortaya çıkıyor. Bunları her ne kadar kullanmak istemesem bile, insanın kazanma arzusu çok öne çıkıyor yahu... Ondan dolayı da kategorisine göre en iyi silahları tanıtmak istiyorum sizlere. Assault Rifle kategorisinde kazanan bariz bir şekilde M15 MOD 0 oluyor. Daha 1. seviye iken seçebileceğiniz bu silah, zaten varsayılan haliyle bile gayet güçlü ve tok bir silah. Biraz daha silahı geliştirdikten sonra ise, doğru parçalar ile oyunun en iyi ölüm makinesine çevirebiliyorsunuz. SMG kategorisine geldiğimiz zaman öne çıkan silah, Dravec 45 oluyor. 34. seviyeye geldiğiniz zaman açılan bu silah, benim neznimde hibrit bir model. Çünkü Dravec 45, ne bir SMG kadar zayıf, ne de bir Assault Rifle kadar güçlü. Tam bu iki kategorinin arasında, hem orta mesafe hem de yakın mesafe için çok iyi bir seçenek oluyor. Tabii tahmin edeceğiniz üzere de “ateş hızı” bir SMG kadar hızlı olmuyor bu sebeplerden. Shotgun (Pompalı) türüne geldiğimiz zaman zaten ortada üç tane seçeneğiniz var. Bunların arasında da seçim çok bariz olarak Akita oluyor. Kendisi hakkında tek bir bilgi vereceğim ve sebebini anlayacaksınız. Full otomatik bir pompalı... Saygılar. LMG türünü direkt es geçiyorum :P. Call of Duty temposuna sahip olan oyunlarda bu tarz işlemiyor çünkü. Marksman Rifle tarafında da yine çok fazla seçenek yok. Fakat aralarında en iyi hasar vuranı M34 Novaline. 49 gibi yüksek bir seviyeye geldiğiniz zaman açılan bu silah, keskin nişancı olmayı seven ama o hantallıktan haz etmeyenler için harika bir alternatif. Son olarak ise Sniper (Keskin Nişancı) kategorisinde tercihinizi Shadow SK yönünde yapınız efendim. Her ne kadar ben çok alışamamış olsam bile, kullanan bir çok kişi benim ağzıma etti bu silahla. Ben zaten ne kadar denesem bile Call of Duty serisinde sniper kullanmayı başaramıyorum. Fakat ona rağmen saçma sapan adam öldürmüşlüğüm çok oldu bununla. O yüzden net bir tercih olarak sunuyorum. |
Başlıklar
Call of Duty markasının kesinlikle bir mola vermesi lazım. Black Ops 7 ile seri artık bas bas “YORULDUK, KURTARIN BİZİ” diye bağırıyor. Çok oyunculu taraf, gelişen “omnimovement” sistemi ile birlikte zevk vermeyi başarıyor. Ama bu rezalet ötesi hikâye modunun hiçbir şekilde affı olamaz maalesef. Hiç sanmıyorum ama bir senecik mola verseler şu seriye, bambaşka şekilde geri dönebilirler.
- Geliştirilmiş “Omnimovement” sistemi
- Vuruş hissiyatı hâlâ güzel
- Harita rotasyonu gerçekten sağlam
- Hikâye modu ile alakalı her şey
- Senaryonun, çok oyunculu tarafa etki etmesi
- Yenilik eksikliği
- Assault Rifle silahların tatmin edici olmaması
- Oyun motoru artık kurtarmıyor


























Para uğruna bir serinin içi nasıl boşaltılır. Oynat bakalım...