Little Nightmares III - İnceleme

Ufak tefek kabuslar…

Little Nightmares serisinin benim için ayrı bir yeri var. Diyeceksiniz ki “Kaç tane seri için böyle diyorsun?”. Haklısınız :) Amma velakin burada gerçekten de farklı bir durum söz konusu. Kızçem henüz küçücük bir çocukken ilk oyunun demosunu oynamış ve çok beğenmişti. Peki ben ne yaptım? Tabii ki hemen oyunu satın aldım. Ve sonrasında kızçenin o oyunu tekrar tekrar oynayıp bitirişini izledim. Tam anlamıyla posasını çıkarıncaya kadar oynayıp her detayına vakıf olduğu bir oyun haline gelmişti.

İkinci oyunun duyurulduğu haberini verdiğimde sevinçten havalara uçmuştu. El mahkûm, ön sipariş verdim. Aynı senaryoyu bir kez daha yaşadık. Tekrar tekrar oynadı, bitirdi, hakkında ne kadar video bulduysa izledi; ne kadar yazı bulduysa okudu, tüketebileceği bütün içerikleri tüketti. Kızçem tam anlamıyla bir LN hayranı haline gelmişti!

Yıllardır oyun oynayıp duran, oyunlardan çok zevk alan birisi için dünyanın en büyük mutluluklarından birisi de çocuğuyla böyle güzel bir ortak zevke sahip olmakmış, bunu bizzat tecrübe ettim bu sayede.

Tarsier Studios’tan “3. oyunu geliştirmeyeceğiz” haberi gelince büyük bir hayal kırıklığı yaşadı tahmin edebileceğiniz gibi. Ama Bandai Namco, “Little Nightmares bizim için önemli bir marka” diyerek hikâyenin burada noktalanmayacağına işaret edince, yeniden umutlandı. Sonrasında o beklenen duyuru geldi ve kızçe için bir kez daha sevinçten havaya uçma zamanı gelmişti işte. Tatlı bir telaş başladı. Önce “Ne zaman çıkacak?” soruları vardı, sonra da “Artık o gün gelse” heyecanı.

En sonunda muradımıza erdik, Little Nightmares 3’e kavuştuk. Ve o malum döngüye -oyna, bitir, tekrar oyna, tekrar bitir- geri döndük :)

Daha fazla uzatmadan sözü kızçeye bırakıyorum. Onun gözünden nasıl bir oyun olmuş bakalım.

Evet, anlat bakalım bunca zaman beklediğine, bu kadar heyecanlandığına değen bir oyun oldu mu Little Nightmares 3?

Zeynep: Evet, oldu. Başlarda üçüncü oyunun çıkmayacağı haberini aldığım için üzülmüştüm çünkü bakıldığında hikayemizde çokça yol katetsek de tamamlanmayan, yerine oturmayan pek çok parça vardı. Fakat sonrasında Bandai Namco’nun işi Supermassive’e vermesiyle bir heyecan tufanına kapıldım. Haberi aldığım andan itibarense seni çok kez oyunun çıkış tarihi ile ilgili sorularımla boğdum, biliyorsun :)

Bu seri benim için büyük bir öneme sahip olduğundan sabırsızdım. Peki bu seri benim için neden bu kadar değerli, onu farklı yapan ne? Oyunlarla ilişkim neredeyse bebeklik dönemimden başlasa da bunu daha ciddiye aldığım zaman Playstation dönemimle başladı. Little Nightmares de bunun en önemli faktörlerinden biriydi. Demosunu ilk oynadığımda bulmacaları, atmosferi beni içine çekmişti. Merakımı perçinleyen bir hikâyesi, akışı vardı. Küçükken izlediğim bir animasyon olan “Coraline” bu karanlık atmosfere aynı zamanda da gizli detaylara sahip hikayelere olan merakım ve sevgimin başlangıcı sayılabilir. Little Nightmares’te de o tanıdık his beni harekete geçirmişti zaten. Little Nightmares 3 de tam olarak bu atmosfere sahip, o yüzden beklediğime değdi diyebilirim.

You’ll never walk Alone…

Engin: İstersen oyunun geçtiği dünyadan ve hikâyesinden kısaca söz edelim, ne dersin?

Zeynep: Tabii ki, büyük bir zevkle! Little Nightmares oyunlarının geçtiği evren “Nowhere”. Burayı bir kabuslar diyarı gibi değerlendirebiliriz. Bu oyunumuzsa bu evrenin bir parçası olan “The Spiral”de yer alan dört farklı mekânda geçiyor. Bu mekanlar: “The Necropolis”,” The Candy Factory”,” The Carnevale” ve “The Institute”.

Kahramanlarımız Low ve Alone kabusların ortasında bir şekilde bir arada kalıp zorlukların üstesinden gelmeye ve buradan kurtulmaya çalışıyorlar.  Aralarındaki giderek güçlenen bağ da pek tabii bize yansıyor, onlara beslediğimiz sevgiyi artırıp bu karanlık dünyada bile içimizi sevgiyle dolduruyor.

Hikâye doğrudan diğer oyunlarla bağlantılı değil, en azından şu aşamada. Ek paketler ve “The Sound of Nightmares” podcastinin ilerleyen bölümleriyle bir bağlantı kurulacağını düşünüyorum. LN topluluğuna yeni katılacaklar önceki oyunları oynamam gerekir mi diye düşünmeden bu oyunla da başlayabilirler. Zaten oyunu bitirdikten sonra diğerlerini de oynamayı iple çekiyor olacaklar. Aramıza hoş geldiniz…

Engin: Little Nightmares oyunları temelde korku-gerilim odaklı oyunlardır ama bir şekilde duygusal bir boyut da katarlar hikâyeye. Kimi zaman öfkelenir, kimi zaman duygulanırsınız. LN3 bu konuda da iyi bir iş çıkarmış bence. İkimizi de duygulandırdıkları sahneler oldu, değil mi? (Kızçeyi üzmeyecektiniz Supermassive Games, size fena taktım!)

Low ve Alone arasındaki bağı hissediyor, biz de onlarla bir bağ kuruyoruz. Onlar korktuğunda korkuyor, zor durumda kaldıklarında endişeleniyor, üzüldüklerinde biz de üzülüyoruz. Bir şekilde umutlarını yitirmeden yollarına devam etmeleri de ilham alınabilecek bir nokta bence.

Serinin önceki oyunlarında nasıl Six ve Mono aklımızda yer ettiyse, Low ve Alone da onlar kadar yer edebilecek karakterler diye düşünüyorum.

Gelelim oynanış kısmına. Hem genel olarak hem de önceki oyunlarla kıyasladığında, LN3 nasıl bir tecrübe vadediyor oyunculara? Bulmacalar ve platform kısımlarından biraz bahset bakalım. Aklında yer eden bulmacalar, bölümler oldu mu mesela? En çok hangisi hoşuna gitti?

Zeynep: Oynanış bakımından bulmacalar eskilerine çoğunlukla benziyor. Eğer önceki oyunlardan deneyimliyseniz tahmin etmeniz, detayları fark edip çözüme ulaşmanız daha rahat oluyor. Fakat beni zorlayan birkaç bulmacanın da olduğunu belirtmeden geçemeyeceğim.

LN3’te öncekilerden farklı olarak karakterlerimizin kendi ekipmanları var: Low’un yayı ve Alone’un İngiliz anahtarı. Önceki oyunlarda çevreden bulduğumuz eşyaları kullanırken burada hem çevreden bulduklarımız hem de kendi ekipmanlarımızla bazı bulmacaları çözüyoruz.

İçinde bulunduğumuz mekanların farklı zamanlardaki halleri arasında gezindiğimiz kısım ve final bossu beni etkiledi. Uzun soluklu kaçış anları diğer oyunlara göre biraz daha fazlaydı. Aslında her yeni oyunda final bossunun zorluk derecesi ve uzun soluklu kaçışlar artırılıyor. Burada da böyle olmuş.

Engin: Bana göre de önceki oyunları hatırlatan yanları var. Farklı yaptığı kısımlar da var tabii. Bazı bulmacaları biraz daha fazla kullanabilirlermiş sanki. Bölümlere bağlı bulmaca türleri tasarladıklarını biliyorum ve bu tasarım tercihini de anlayabiliyorum. Örneğin şemsiyeyi kullanmamızı gerektiren dikey hareket temelli platform ve bulmacalar, feneri kullanmamız gereken daha karanlık mekanlara geçtiğimizde sonlanıyor. Yine de en azından bölümleri biraz daha uzun tutup o bölüme has daha çok bulmaca çözdürebilirlerdi. Bazı yerleri çok hızlı geçtiğimizi düşündürdü bana.

Low ve Alone’un kendilerine has ekipmanlarını kullanarak çözdüğümüz bulmacalar ve aştığımız engeller, yeni bir şeyler denemek adına yerinde bir adım olmuş bence. Eşli oyun için güzel tasarlanmış kısımlar var.

Tek kişi oynadığımızdaysa, seçtiğimiz karaktere bağlı olarak bazı bulmacalar ve aksiyon sahneleri diğer karakterle oynayışa göre daha zor, bazıları görece daha kolay bir hal alabiliyor. Oyunun geneline baktığımızdaysa dengeye oturuyor bu tablo. Bu açıdan 2 karakterle ayrı ayrı oynamakta fayda var diye düşünüyorum. Oyunun tekrar oynanabilirliği açısından olumlu bir durum olarak da değerlendirebiliriz bunu.

Eşli oynayabilme özelliği oyunun artılarına da eksilerine de yazılabilecek bir özellik. Diyeceksiniz ki “Nasıl oluyor o iş?”, hemen anlatayım. Bu tarz oyunları bir arkadaşınızla, yakınınızla (kızçenizle mesela :)) oynamak keyifli bir şey ve buna çok uygun bir oyun olmuş LN3. Bölüm ve bulmaca tasarımları bir arada oynamaya teşvik edecek cinsten. Bunun bir zorunluluk olarak değil de alternatif olarak sunulması da güzel, tek kişi de pekâlâ keyif alarak oynanabiliyor.

Öte yandan aynı konsoldan veya PC’den eşli oynama imkânınız yok, illaki çevrimiçi oynayacaksınız. Buna bir de tek kişi başladığınız oyunu tek kişi, eşli başladığınız oyunu eşli bitirme zorunluluğunu ekleyince “İyi ama neden?” dedirtiyor. Gerçi oyunu bir kere bitirdikten sonra istediğiniz bölümü seçip oynayabilirsiniz. Ama en baştan böyle bir imkân sunulsaydı daha iyi olabilirdi. Bu açıdan artı hanesine yazılabilecek bir özellik de “Friends Pass” sistemi. Yani oyunu 1 kişinin alması yeterli, 2. kişi ücretsiz olarak oyuna dahil olabiliyor.

Benzer şekilde, hangi karakterle oynayacağınızı en baştan seçiyorsunuz ve oyunu o karakterle bitirmeniz gerekiyor. Keşke oyun içerisinde de karakterler arası geçiş yapabilseydik diye düşünmeden edemiyorum. Diğer yandan oyunu tekrar oynamak için de bir bahane vermiş oluyorlar böylece, o kısmını da es geçmiş olmayayım.

Engin: Gelelim son sözlerimize. Genel olarak değerlendirdiğinde LN3 hakkında neler düşünüyorsun? Sence nasıl bir oyun olmuş? Tavsiye eder misin? Belirtmek istediğin neler var?

Zeyno: Tabii ki bu oyunu öneriyorum!

Artılarıyla başlayacak olursam serinin atmosferi güzel bir şekilde korunmuş, yeni bir oyun olsa da size nostalji de yaşatıyor. Grafikleri ve karakter tasarımlarına hayran kaldım diyebilirim. Mekanlarda eski oyunlardan esinlenen, tanıdık ortamlarda olduğunuzu hissettiren kısımlar var. Fakat bütün olarak baktığınızda da aslında bambaşka bir yerdesiniz.

Karakterlerimizden birinin yüzünü görebiliyor oluşumuz hoşuma gitti. Çünkü duygularını doğrudan hissedebildim. Bu yüzden onunla biraz daha güçlü bir bağ kurduğumu düşünüyorum. Aslında iki karakterimizin de hareketleri, tavırları bu oyunda empatimizi biraz daha güçlendirdi.

Kıyafet tasarımları da ilgimi fazlasıyla çekti. İkinci oyunda olduğu gibi bu oyunda da karakterlerimizin ve karşılaştığımız diğer kişiler ve yaratıkların kostümleri, aksesuarları ve genel olarak tasarımları onlara has özellikler taşıyor ve onlara bir kimlik kazandırıyor.

Hikâyeyle ilgili olarak, ilk oyun sonrasında da yaşadığım gibi kafamda pek çok soru işareti var. Ne gibi bağlantılar kurulacağı, olayların nereye varacağı, kahramanlarımızın geleceği konusunda meraklıyım.

Bana göre eksi olarak değerlendirilebilecek bir yanı aynı konsolda iki kişi oynanamaması. Öyle daha güzel bir deneyim sunabilirdi.

Bulmaca sayısı artırılabilir, oyun süresi uzatılabilirdi. Fazla hızlı bittiğini hissettirdi bana. Bu kadar uzun bir bekleyişin ardından özlemle buluştuğum seriyle daha fazla vakit geçirmek ve beni farklı bir seviyeye taşımasını isterdim. Artık ek paketlerle bu boşluğu gidermeye çalışacağım.

Hem genel olarak Little Nightmares serisinde hem de bu oyun özelinde hayran olduğum noktalardan birisi aslında çok dikkatli olmadığınız sürece fark etmeyeceğiniz ama derinlemesine incelediğinizde size birçok bilgi veren detayları. Ayrıntılar seriye derinlik katan, hikâyesiyle ilgili çeşitli teoriler oluşturmanıza imkân sağlayan etmenlerden.

Bence güzel, keyifli ve Little Nightmares’e yakışır bir oyun olmuş. Oynamayıp ara sahneleri gördüğünüzde bile “İşte bu ufak tefek kabuslarım” dediğiniz, bitişiyle de birinci oyun sonundaki gibi devamını merak ettiğiniz bir oyun olmuş. İlk oyunu bitirdiğimde de soru işaretlerimle baş başa kalmıştım. Hem 2. oyunun gelişi sonrasında bazı noktaların açıklığa kavuşmasıyla hem de ilk oyunu tekrar tekrar oynayıp detaylara daha fazla odaklanmış olmamın etkisiyle kafamda birtakım teoriler oluşmaya başlamıştı. Bu sayede hikâyeyle ilgili bağlantılar kurmam kolaylaşmıştı. Bunda da aynı şekilde ilerleneceğini düşünüyorum.

Engin: Ben de son değerlendirmelerimi paylaşıp toparlamış olayım.

Korku/gerilim temalı bir bulmaca-platform oyunu olarak değerlendirdiğimde genel anlamda iyi bir oyun olduğu kanaatindeyim. Bu türden çok fazla başarılı oyun çıkmıyor. Little Nightmares serisi bu türün başarılı örnekleri arasında yer alıyor ve bir boşluğu dolduruyor bence. LN3 de bu yolda ilerleyen bir oyun bana göre.

Seri özelinde değerlendirdiğimdeyse, Little Nightmares atmosferinin korunduğu konusunda hemfikirim. Geliştirici ekip değişikliği serinin takipçilerinde bu konuyla ilgili bazı endişeler doğurmuştu, ama Supermassive Games bu konudaki endişeleri ortadan kaldırabilecek bir oyunla çıktı karşımıza.

Oyunun geçtiği ortamlar, karakterlerimiz, karşılaştığımız kişiler ve yaratıklar, çözdüğümüz bulmacalar, hemen her detayıyla Little Nightmares DNA’sını taşıdığını düşündüren bir oyun bu. Oynarken zaman zaman “Şu kısım ikinci oyundaki şu sahneye benziyor”, “Buradaki şu yaratık şu oyunda da vardı”, “Şu karakter, bu karakterleri anımsatıyor” derken bulduk kendimizi.

Öte yandan kafayı seriye sadık kalmak konusuna biraz fazlaca takmış olabilirler. Çünkü bazı noktalarda “Çok fazla güvenli sularda yüzmeyi tercih etmişler” dedirtti bana. Halbuki oyunun kimi bölümlerinde ufak da olsa yaptıkları yenilikler bu konuda da iyi bir iş çıkarabileceklerini düşündürdü.

Bu haliyle de serinin geleceğine dair umutluyum. Bununla birlikte kendi adıma beklentim, bir sonraki oyunda daha cesur hamleler yapmaları yönünde. Böyle olursa, seriyi bir adım daha öteye taşıyabileceklerini düşünüyorum.

Son kertede, başarılı bir bulmaca-platform, iyi bir Little Nightmares oyunu olduğunu söyleyebilirim. Birkaç noktada yapılacak ufak dokunuşlar ve gelecek ek paketlerle, daha da iyi bir oyun olabileceğine inanıyorum.

SON KARAR

Oluşturulan atmosfer, anlatılan (veya anlatılmayıp da hissettirilen) hikâye, karakterleri, bulmacaları ve daha birçok detayıyla Little Nightmares serisinin DNA’sını taşıyan bir oyun olmuş. Güvenli sularda yüzmekten biraz vazgeçip daha cesur adımlar atabilselerdi, çok daha iyi bir oyun olabilirdi. Yine de serinin geleceğine güvenle bakmamızı sağlayacak gerekçeler sunuyor bizlere.

Little Nightmares III
Çok İyi
8.0
Artılar
  • Little Nightmare atmosferi korunmuş ve başarılı bir şekilde devam ettiriliyor
  • Yeni karakterlerimiz de kendileriyle bağ kurdurmayı, bir yandan da seriye yeni bir soluk kazandırmayı başarıyorlar
  • Bulmacalar ve platform kısımları serinin önceki oyunlarında olduğu gibi, yine keyifli, yine gerilimli
  • Eşli oynanış imkânı sunulması seri adına önemli bir değişiklik olarak değerlendirilebilir


Eksiler
  • Zaman zaman çok güvenli sularda yüzüldüğünü düşündürüyor
  • Serinin önceki oyunlarındaki bazı sorunlar da miras alınmış (Kamera açıları nedeniyle yaşanan sorunlar gibi)
  • Eldeki malzemeyle daha fazla iş çıkarılabilirmiş


YORUMLAR
Parolamı Unuttum