İlk Total War oyunu Shogun’ın çıktığı günden bugüne 19 yıl geçti sevgili Oyungezerler. Bu süreçte, toplamda 11 oyun, sürüsüne bereket ek paket ve birkaç tane de yan oyun çıktı Total War serisinde. Şimdi de serinin, rotayı Çin’e çeviren en yeni üyesi, Total War: Three Kingdoms ile karşı karşıyayız. Bakalım Çin’i tek bir bayrak altında birleştirme, barışı ve düzeni geri getirme mücadelesine girişen hanedanlıkların savaşında bizim payımıza ne düşmüş…
Topyekûn Savaş’ın Bu Bölümünde…
“Gök ortadan ikiye yarıldığında, dünya yerle bir olacak” - Luo Guanzhong
Total War oyunları (Warhammer olanlar hariç) tarihi dönemleri konu edinir; Total War: Three Kingdoms da bir istisna değil haliyle. Bu yolculuk bizi, adının da işaret ettiği üzere Çin Tarihi’nin önemli bir dönemine, Üç Krallık zamanına götürüyor. Han Hanedanlığı’nın (kendileri Çin’e kimliğini veren hanedan olur) iktidarını adım adım kaybetmeye başladığı ve ardından Wei, Wu ve Shu Krallıkları’nın kurulduğu yıllarda geçiyor oyunumuz. 3 Krallık ismi de buradan geliyor zaten. Oyun, Luo Guanzhong tarafından kaleme alınan “Romance of Three Kingdoms” adlı eserden esintiler taşıyor ve efsanelerle iç içe bir tarih anlatımını esas alıyor.
Oyunun geçtiği dönemde derebeylerinin (veya oyundaki çevirisiyle cenkbeylerinin) birbirleriyle savaşıp toprakları kendi yönetimleri altında birleştirme gayretinin olduğunu görüyoruz. Biz de bu mücadelenin taraflarından birisini seçerek oyunumuza başlıyoruz. Seçtiğimiz karaktere göre Han Krallığı’nı diriltmek veya önümüze geleni kesip biçerek kendi saltanatımızı kurmak için mücadele etmek mümkün.
Burada bir parantez açarak, oyunun ilk farklılığına işaret edebiliriz. Bu sefer alışageldiğimiz şekilde bir fraksiyon değil, lider seçiyoruz ve bu sistemde karakterle daha sıkı bir bağ kuruyor ve hikâyeye daha çabuk adapte oluyoruz. Oyunda seçilebilir karakterler 3 grupta yer alıyor: Koalisyon, Valiler ve Kanun Kaçakları. Bu gruba oyunun resmi çıkışının ardından Sarı Sarıklılar grubu da dahil olacak. Bir de veliaht prensi tutsak etmiş tiranımız Dong Zhuo var başlı başına bir kategori olarak, ama onun seçilebilir bir karakter olarak açılması için oyunda Dük seviyesine gelmeniz lazım.
Her bir karakterin kendine has özellikleri, sağladığı avantajlar veya yol açtığı dezavantajlar bulunuyor. Bunun yanında bu liderlerin yanında yer alan özel karakterler de bulunuyor. Liderden lidere bu karakterler ve sahip olunan eşsiz özelliklerin sayısı değişiyor, ulusun uzmanlaşma alanının değiştiği gibi. Karakterlerimizin kendilerine has motivasyonları olduğunu da söylemek gerek.
Oyunda ‘Sefer’ olarak adlandırılan senaryo kısmının hikayesi dışında, bir de bu tarihi dönemin çeşitli savaşlarını tecrübe edebildiğiniz “Tarihi Muharebeler” bölümü mevcut. Orada Çin Tarihinin önemli anlarını yeniden canlandırma imkânımız bulunuyor. Mesela acımasızlığıyla ve kurnazlığıyla nam salmış Cao Cao’nun tüm Çin’i hakimiyeti altına almasını engelleyen ‘Kızıl Kayalar Muharebesi’. Tarihin en büyük deniz muharebesi olduğu kabul edilen bu savaşın sonunda Sarı Nehir, Sun Quan ve Liu Bei’nin kontrolüne geçerken başta bahsettiğimiz üç krallıktan ikisi Shu ve Wu Hanedanlıklarının temelini atan da bu zafer oluyor. İşte bu gibi önemli savaşlarda komutayı devralıp savaş meydanlarına dalmak için bizlere gayet iyi bir fırsat sunuyor Three Kingdoms.
Eğer “hikâye kısmını bir kenara koyalım, doğrudan savaşlarla benim işim” diyorsanız; Muharebe kısmındaki Özel Muharebe veya Rütbeli Muharebe bölümleri size hitap edebilir veya çok oyunculu kısımlara da yönelebilirsiniz.
Savaş Sanatı…
“Liderler bir şeyler yapmaya kalkıştıklarında öncelikle planlama yaparlar” Sun Tzu
Shogun ile birlikte oyun dünyasında önemli bir yer edinen Total War türü, geniş orduları yönettiğimiz, taktik ve stratejinin çok ön planda olduğu, savaştaki hamlelerinizi çok dikkatli şekilde ölçüp biçerek yapmak durumunda olduğunuz, savaş dışındaki kısımlarda da en az o kadar stratejik hareket etmek durumunda bulunduğunuz bir tür. Civilization gibi bir şehir yönetimi ve diplomasi, gerçek zamanlı strateji oyunlarındaki gibi ama daha kalabalık ve daha detaylı bir savaş kısmı vardır ve gerçekten bir orduya liderlik ettiğinizi hissettirir.
Three Kingdoms’da oynanış için ‘Serüven’ (Romance) ve ‘Kayıtlar’ (Records) şeklinde iki seçenek var. Kayıtlar, ‘daha geleneksel ve birim merkezli bir Total War deneyimi’ sunmayı vadediyor. Generallerinizin yanında fedaileri bulunuyor. Karakterlerinizin kahramanlıklarından ziyade ordunuzun taktiksel hamleleri ve manevralarına odaklanıyor. Serüven tercihinde ise, karakter merkezli bir oyunla karşılaşıyoruz - ki bana göre daha ilgi çekici olan kısım da burası. Karakterlerin becerileri ve kahramanlıkları ön plana çıkıyor, komutanlarımız savaşta düelloya girebiliyor ve yazı boyunca bahsettiğim pek çok detayı tecrübe ederek farklı bir Total War deneyimi yaşayabiliyorsunuz.
Komutanlar ve danışmanlarınızı şehirleri veya orduları yönetmek için kullanmanın yanında konsey üyesi olarak da atayabiliyorsunuz. Bu karakterler zaman içerisinde tecrübe kazanıyor, yönettiğiniz lider gibi onların da yetenek ağaçları var ve gelişiyorlar. Dolayısıyla yeni rütbeler, yeni görevler veya konseyde bir koltuk beklentisine girebiliyorlar. Onların gönlünü hoş tutmak için taleplerini karşılayabildiğiniz gibi hata yaptıklarında cezalandırma, sürgüne yollama imkânınız da var.
Savaşlar başlamadan önce iki ordu arasındaki güç dengesini gördüğünüz ve karar verdiğiniz bir bölüm var. Savaşmayı, savaşı delege edip otomatik olarak sonuçlandırılmasını veya geri çekilmeyi; eğer bir kuşatma gerçekleştiriyorsanız kuşatma altındakileri aç bırakmayı, teslimiyet talep etmeyi veya kuşatmayı kaldırmayı tercih edebiliyorsunuz.
Sizin hamlenizle başlayacak bir savaşta düşman kuvvetlerinin sizinkilerden üstün olduğunu gördüğünüzde dilerseniz geri çekilebilirsiniz. Ama, bir pusuya düştüğünüzde veya sizin şehirlerinize saldırdıklarında böyle bir geri çekilme imkânınız bulunmuyor. Bu durumda, savaşmayı veya teslim olmayı seçebiliyorsunuz.
Savaşları kazandığınızda rakip komutanı ve askerleri esir edebiliyorsunuz. Burada da rakip komutanı serbest bırakmaktan idam etmeye, rakip orduyu serbest bırakma karşılığı fidye isteme gibi çeşitli seçeneklerle karşılaşıyorsunuz. Benzer şekilde bir şehri kuşattığınızda, şehir ahalisinin açlıktan kırılmasını bile seçebiliyorsunuz. Her bir tercihin getirisi ve götürüsü var elbette.
Ordunuzdaki kumandanları rakip generallerle düelloya çıkarma imkânınız var. Belki sayıca üstün olduğunuz savaşlarda buna ihtiyaç duymayabilirsiniz ama bıçak sırtı ilerleyen savaşlarda veya düşman kuvvetlerinin ordunuzu sayıca katladığı hallerde, rakip generalleri düelloya davet edip tabloyu kendi lehinize çevirme şansını zorlayabilirsiniz. Bu düelloları izlemek gayet zevkli, filmlerdeki abartılı dövüş sahneleri gibi kapışmalara şahitlik edebiliyoruz :) Eğer kumandanınızdan daha güçlü bir rakiple karşı karşıya kalırsanız bir noktada ‘benden epey güçlü, geri mi çekilsem acaba’ diyor generaliniz. Eğer geri çekmezseniz, rakibinin kılıcında can verebiliyor. Bu gibi durumlarda boşluğu hemen yeni bir general ile doldurmanız gerekiyor, ölen generalin maiyeti de onun emrine giriyor.
Tam yeri gelmişken oyunun güzel detaylarından birisinin karakterler arası bağlar olduğunu belirteyim. Birlikte zaman harcadıkça ‘kardeşler takımı’ kıvamında bir ilişkileri oluyor ve bu, gelişimlerini olumlu etkiliyor. Liderinizle karakterleriniz arasındaki bağlar da zaman içinde gelişiyor, aldığınız kararlarla olumlu veya olumsuz bir tabloya bürünebiliyor.
Kumandanlarınız savaşlarda esir düşebiliyorlar, sonrasında bir şekilde geri dönüp tekrar saflarınıza katılabiliyorlar. Besleyip büyüttüğünüz, onca emek harcadığınız komutanlarınız esir düşünce harcadığınız onca emeğin ziyan olduğunu düşündüğünüz anda, geri dönüş haberiyle sevinç nidaları atabilirsiniz :)
Harita görünümündeyken veya savaş meydanında ordularınızın hareket tarzlarını belirleyebiliyorsunuz. Yine savaş ekranında birliklerin ayrı ayrı pozisyonlarına ve ordunuzun dizilimine karar verebiliyorsunuz. Savunma durumunuzu veya saldırınızı daha etkin kılacak özellikleri kullanabiliyorsunuz.
Savaşlardan şehir yönetimine geçersek; ağırlıklı olarak bina inşa etmek, ordu kurmak ve kasanızı doldurmaya (ya da en azından boşalmasını engellemeye) yarayacak hamleler yapmakla ilgileniyorsunuz bu bölümde. Tabii, şehirde asayişi sağlamak da önemli. Eğer işler yoldan çıkarsa ve zamanında müdahale edemezseniz, Sarı Sarıklılar bu bölgede destek bulup yeni bir isyanın fitilini ateşleyebiliyorlar. Size de gidip o isyanı bastırmak düşüyor.
Savaşlar ve şehir yönetimi dışında önemli bir kısım da diplomasi bölümü. Diğer hanlıklar ile ilişkileriniz, yolculuğunuzun seyrini etkileyebilecek şeylerden bir diğeri olarak karşımıza çıkıyor. Ticari, askeri veya diplomatik anlaşmalara imza atabiliyor, ittifaklar kurabiliyorsunuz. Diplomatik evlilikler veya miras yoluyla topraklarınızı genişletmek, rakiplerinizin topraklarına casus göndermek de mümkün.
Rakipleriniz bazen sizi kanatları altına almak, krallıklarının bir parçası haline getirmek istiyorlar ama siz güç kazandıkça talepleri de değişiyor. Örneğin, size yine vassallık teklif ediyorlar ama bu sefer size özerklik tanıyacaklarını taahhüt ederek. Benzer şekilde siz de talepler ile gidebiliyorsunuz diğer hanedanlıklara. Karşı tarafın taleplerinize vereceği yanıt, gücünüz ile doğru orantılı.
Oyunun bir diğer önemli bölümü ‘reformlar’ kısmı. Diğer oyunlardaki teknoloji veya gelişim ağacının muadili olan reformlar; şehirlerinizde inşa edebileceğiniz binaları, üretim ve ticarette ilerleyişinizi, ordunuzun gelişimini, diplomatik etkinliğinizi ve nihayetinde takip edebileceğiniz stratejileri belirliyor. Reformlar; köylü, askeri, soylu, zanaatkar kesimlerini ve stratejik reformları kapsıyor. Hangi yönde ilerlemenin önceliğiniz olduğunu belirlemek ve reform tercihlerinizi buna göre yapmak oyundaki pek çok şey gibi önemli kararlardan. Reform ağacının tepesinde bizleri ‘Göğün Emri’ bekliyor, yani yönetme hakkı.
Oyunda, reform başlıkları altında gördüğünüz Çin felsefesine ve tarihine ait göndermelerin yanında, yaverler denilen kimi zaman savaşlarda, kimi zaman hikâye akışında aldığınız kararlar sonucunda, kimi zaman ticaretle veya rakiplerinizle yaptığınız anlaşmalar neticesinde elde edebildiğiniz (ve aynı şekilde kaybettiğimiz) kişiler veya nesneler de bu tür göndermeler içerebiliyor. Öğreti kitapları ve bazı nesneler bu konuda öne çıkıyor. Konfüçyüs gibi filozofların veya Tao gibi felsefelerin yönetime etkileri, bu şekilde oyuna dahil edilmiş oluyor.
Son sözü kazananlar söyler…
Oyundaki seslendirme ve müzikler temaya uygun; özellikle müzikler oyuncuyu atmosfere sokmak konusunda başarılı. Grafikler belki strateji oyunları için çığır açacak cinsten değil, fakat yine de haritaya yakınlaştığınızda görebileceğiniz ufak detaylar hoşunuza gidebilir. Çin mimarisini yansıtan binaları, gece savaşlarında askerlerinizin taşıdığı meşaleleri, tapınaklardan geceleri gökyüzüne salınan kırmızı fenerleri, havada süzülen kuşları veya orman kıyısındaki geyikleri, filmlerden fırlamış gibi duran pembe ağaçları, sırtında küfesiyle köylüleri görünce dönemi ve coğrafyayı yansıtmak için özen gösterildiğini görebiliyorsunuz.
Oyunda keşfedilmeyi bekleyen pek çok şey var ve bu yeni başlayanlar için biraz fazla karışık gelebilir. Ama bu konuda elden geldiğince yardımcı olmaya çalışmış durumda yapımcılar. Oyunun arayüzündeki her bir tuşun ne işe yaradığını tek bir tıkla görebiliyor, dilerseniz oynanış hakkında fikir sahibi olmak için menüde paylaşılan yardım videolarından da faydalanabiliyorsunuz. Eğer yeterince zaman ayırır ve sabırla hareket edecek olursanız oyunun tadını almaya başlayacak ve başından kalkmakta zorlanacaksınız.
Son bir not. Oyunun çıkışına eşlik edecek ek paket ile birlikte yeni karakterler, kahraman sınıfları, karakter yetenekleri, silahlar, zırhlar gelirken Sarı Sarık İsyanı’nı da tekrar canlandırma imkânımız olacak. Dolayısıyla bu oyunla işimizi bitirmemize daha çok var gibi görünüyor :)
Başlıklar
Pek çok detayla doyurucu bir oyun deneyimi sunuyor ve seri için yeni bir sayfa açmayı başarıyor. Onlarca saatinize talip olan, tekrar tekrar oynamak isteyeceğiniz bir oyun var karşınızda. Total War sevenler zaten çoktan listelerine eklemişlerdir, geri kalanlar da çekinmesinler.
- Ele aldığı tarihi dönem ilgi çekici ve sunumu oldukça başarılı
- Serüven (Romance) modu yeni bir renk katmış
- Karakterler ve karakter gelişimleri
- Stratejik çeşitlilik
- Tekrar oynanabilirlik
- Türle yeni tanışacaklara biraz fazla detaylı gelebilir; emek, sabır ve zaman istiyor
- Deniz savaşlarına yer verilmemiş (Dünyanın en büyük deniz savaşını karada yürütüyoruz)
- Artık ufak ufak oyun motoru değişikliğine gidilmesi gerekiyor sanki
Hocam iyi günler zheng yang ile savasa katildim yani onu sectim karakteri 2 seviye guclendirince otomatikman han hanedanligini koruma altina aldi ve ham hamedani tüm çin ile savata böylelikle ben de mecburi savaşa girdim 15 karakterle birlikte savaşmaya başladım ve oyunu kapattım Bunun sebebi nedir yani ben ham hanedanını himayeme almak istemiyorum kendi başıma savaşmak istiyorum bunun bi yolu yok mu oyundan soğudum resmen