Bundan bir-iki ay önce birisi çıkıp da bana “Prince of Persia: The Lost Crown’ı çok beğeneceksin, hatta en sevdiğin metroidvanialar arasına girecek,” dese ona hayatta inanmazdım. Hatta önce bu türdeki favori oyunlar listeme, sonra onun yüzüne bakar ve J.J. Jameson’ın o meşhur kahkahasının bir benzerini bile atardım.