Mafia: The Old Country - İnceleme

Omerta'ya yamuk yapanın iki yakası bir araya gelmez

Mafia serisiyle aramda özel bir gönül bağı var. 2000'lerin başında o taksiyi bayır aşağı indirmeye başladığımdan beri Omerta'ya bir kere bile yamuk yapmadım, yapana da bir daha aynı gözle bakmadım. İtalyan futbolunu çok sevmemle ne kadar alakası var bilmiyorum ama İtalyan Mafyasını gördüm mü benim için akan sular duruyor. Hangar 13'te bizi bu sefer her şeyin kökenine doğrudan İtalya'ya daha doğrusu Sicilya'ya götürüyor. Zira İtalya'da Kuzey-Güney kavgası epey büyüktür ve üvey evlat Güney'de kanunlar ve hayat zengin Kuzey'e göre epey daha zordur. 

Palermo'nun hemen altında doğasıyla cennet vatan Sicilya'da muhteşem üzüm bağlarının, dünyanın en iyi şaraplarının ortasında bir Omerta hikayesi Old Country. Tıpkı adı gibi eski bir dünyanın, değişime ayak uydurma serüveni. Sicilya madenlerinde tam anlamıyla bir mal gibi kullanılan Enzo'nun sosyalistler ve anarşistlerin yükselişiyle birlikte kendi isyanını ve yükselişine tanıklık ediyoruz. Belki hikaye ana karakter Enzo ve çevresine gelişiyor ama arka planda değişen bir dünya, Birinci Cihan Harbi'ne doğru giden bir yol var. Her ne kadar Güney, dünyanın kalanıyla pek muhatap olmasa da Amerika'nın keşfi yine her şeyi değiştirmiş durumda... 

Depremler Oluyor Beynimde

Sömürge dönemine epey geç kalmış olan İtalya belki Kuzey'de ağır işlerde çalıştırmak için Eritre'den köleler getiriyor olabilir. Ancak güney kısma indiğimiz zaman her işi Sicilya'nın çocukları yapmak zorunda. Etna Yanardağı'nın eteklerinde maden işleri, yol çalışmaları için ölümü göze alan fakir Sicilya çocuklarından birisi de Enzo. Kardeşi ile birlikte tek hayali La Merica yani Amerika'ya kaçmak ve hayata yeniden başlayabilmek. Babaları tarafından satılan iki kardeşin hayatlarını kazanmak için her gün ölümle yüzleşmesi gerekiyor. 

Tahmin edebilirsiniz ki iş güvenliği 1900'lerin başında pek de önemli bir konu değil. Enzo'da bu güvensizlikten nasibini aldıktan sonra "hayat bu olamaz" diyerek kaçmaya başlıyor. Tüm mafya hikayelerinde olduğu gibi kaybedecek hiçbir şeyi olmayan gözüpek çocuğumuzu bir aile himayesi altına alıyor. Don Torrisi'nin ünlü şaraplarının evi olan üzüm bağları da Enzo'nun yeni yuvası oluyor. Yine her zaman olduğu gibi ufak tefek ayak işlerinin ardından Enzo'ya kendini ispat edeceği birkaç fırsat çıkıyor ve Etna'nın gölgesinde sarsıntılar eşliğinde Mafya'nın nasıl ve neden ortaya çıktığına tanıklık etmeye başlıyoruz. 

Kanunun Olmadığı Yerde Mafya Çıkar

Emrah Safa Gürkan'ın Mafya'nın tarihini anlattığı muhteşem bir YouTube videosu var, bu oyunu oynamadan önce iyi ki onu izlemişim. Çünkü kanunsuz Güney'de insanların neden Mafya'ya ihtiyaç duyduğunu çok iyi anlatıyor. Don Torrisi'nin şarapçılıktan gayri asıl işi insanlara "koruma" satmak. "Bak beyim burada çok haydut var sen bana her ay 100 lire ver ben de seni haydutlardan koruyayım" mottosuyla başlayan bu serüven, kendi onur kodu yani Omerta'yı doğuran ve Amerika'yı da kasıp kavuran bir fenomene dönüşüyor. Sicilya'da gerçekten neredeyse hiç polis yok, olanlar da aşırı yozlaşmış ve rüşvet üzerinden her şeyi yapabiliyorsunuz. Parayla ve güçle kanunun da satın alınabildiği dönemde insanları dize getiren şey ise Omerta oluyor. 

Yalnız dönemin siyasi iklimine bakınca acayip bir sosyalizm yükselişi olduğunun da farkına varmak lazım. Hatta İtalya'nın faşist diktatörü Mussolini'yi bile bir dönem etkisi altına alacak olan bu İtalyan Sosyalistler oyunda da işçi haklarıyla karşımıza çıkıyorlar. Ancak buranın kendi kanunu var ve sendika, grev gibi kelimeleri kullanmak bile Don Torrisi'nin tepesinin atmasına neden oluyor. Yine bir yerlerde sermaye sahibi çalışan haklarını duyunca tepelerine binmekten kendini alıkoyamıyor. Üç gün öncesine kadar ölümcül şartlarda çalışan bir İşçi olan Enzo'da yeni patronuna yaranmak için bu grevlere gereken müdahaleyi yapıyor. İş aksarsa, para olmaz, para olmazsa Torrisiler mutsuz olur... Ayrıca etrafta bulacağınız gazeteler, mektuplar da dönemin atmosferini anlamanız konusunda epey yardımcı oluyor. Atmosfer demişken... 

Cennet Vatan Sicilya 

Etna Yanardağı'nın epey aktif olduğu yıllarda Sicilya'nın gerçekten göz alıcı bir görüntüsü var. Muhteşem doğası, şirin sahil kasabası, üzüm bağları, tarihi binaları derken Sicilya'da keşfedebileceğiniz yerler mevcut. Keşfetmek derken sakın yanlış anlamayın. Şükürler olsun ki Mafia: The Old Country lineer bir oyun akışına sahip. Arada çok nadir size haritada gezme fırsatı sunuyor ama isterseniz bunu da hemen kapatıp seyehati geç seçeneğine tıklayabiliyorsunuz. Ancak sadece Enzo ile yolculuk etmiyorsanız bunu kullanmanızı pek tavsiye etmem. Çünkü tüm Mafia oyunlarında olduğu gibi bu oyunda da bolca güzel araba sohbeti var, sadece araba da değil! Sicilya'nın bu muhteşem atmosferini at sırtında da gezebilirsiniz. Tıpkı Red Dead oyunlarında olduğu gibi At üstünde dıgıdık dıgıdık giderken de etrafa bakıp büyülenmek mümkün. 

Oyunun bu çizgisel akışı beni o kadar mutlu etti ki, anlatamam. Böyle lineer oyunları çok özlemişim. Zıpçıktı gibi bir başımıza atıldığımız devasa açık dünyalardan sonra başı sonu belli, nereye gideceğimiz gün gibi açık görev tasarımlarıyla salt bir hikayeye odaklanmak şahane olmuş. Zaten bence Old Country'nin açık ara en başarılı işi bu, hikayeyi merkeze almak. Sizi saçma sapan yan görevlerle boğmuyor, saldım çayıra mevram kayıra diyerek hadi şurayı bul demiyor. Bir Mafya üyesi ne yapması gerekiyorsa onu yapıyorsunuz. Çatışma, suikast, haraç toplama ve niceleri. Ne eksik ne fazla. 

Mafya Gizliliği Böyle Bir Şey Değildi Ama...

Oyunda benim canımı en çok sıkan şey zorlama gizlilik görevleri oldu. Tamam bazı işleri göze batmadan yapmak gerekiyor ama bunu her 2-3 görevde bir zorunlu hale getirince işin tadı kaçmaya başlıyor. Dönem gereği çok fazla silah çeşitliliği yok bunu kabul ediyorum ama yine de bolca çatışma görevi varken bizi bundan mahrum bırakıp düşük zekalı yapay zekaların 30 santim arkasından gide gide görev yaptırmak oyuna ayıp olmuş. Hele oyun sonlarına doğru bir gizlilik sekansı var ki güzelim oyun keyfime epey bir limon sıktı... 

Silah çeşitliliği fazla yok dedim ama olanları kontrol etmek de sandığınız kadar kolay değil. En azından aim assist kullanmıyorsanız silahların kontrolleri biraz zor. Bir de oyunda taramalı tüfekler olmadığı için her şekilde tek tek ateş etmek gerekiyor. Çok yakın olmayan düşmanlara Shotgun ile ateş etmek dışında da tek atmak epey zor. Zira headshot atmak için aiminizi sabit tutmalı ve beklemelisiniz bu da sizi siperden çıkararak açık hedef haline getiriyor. Bir noktadan sonra bu mekaniklere alışıp daha cesur davranıyorsunuz ama alışana kadar bir süre geçiyor. Oyunda ayrıca charm sistemi var, burada bir büyük 4 de küçük charm ile oynanışı kolay hale getirebiliyorsunuz. Ben büyük charmdan ölümcül hasardan bir kerelik kaçmayı seçtim, küçüklerde ise genelde cephane verenleri ve oyunun sonlarına doğru bulduğum şarjör değiştirme hızı arttıranı kullandım. 

Bıçak Kuşananındır

Silahların çok da kullanışlı olmaması memlekette herkesin cebinde bir bıçak taşımasını zaruri hale getiriyor. Enzo'nun bir bıçağı var tabii. Hatta oyundaki dükkandan çeşitli bıçak tipleri arasında tarzınıza en uygun olanını seçebilirsiniz. Fırlatıp geri toplanan bıçak tarzı da var, ele sağlam oturup düşmana daha çok vuran dayanıklı bıçaklar da. Dayanıklılık bir bıçak için önemli çünkü görevlerde çeşitli kapılar ve kutular sadece bıçak ile açılıyor. Bu da bıçağın keskinliğini azaltıyor. Biley taşı ile bıçağı tekrar keskin hale getirebiliyorsunuz ama körelmiş bir bıçak ile yola devam etme tedirginliği de hiç hoş değil... 

Düşmanları gizlice öldürürken eğer bıçaklamayı seçerseniz bıçağınız bir dayanıklılık puanı kaybediyor. Ya da benim çokça yaptığım gibi gırtaklarına sarılıp E'yi spamleyerek boğmak da bir tercih. Yapay zeka sizi pek görmediği için biri boğazlarken yakalanır mıyım diye de endişe etmeye pek gerek yok. Gelelim bıçağın esas güzelliğine. Oyunda bazı boss dövüşleri var bunlar 1vs1 bıçak dövüşü olarak gerçekleşiyor. Düşman saldırılarını bloke edip ya da kaçıp hasar almaktan kaçınıyorsunuz. Saldırırken de ya doğrudan saplama, ya kesme ya da gardını almış bir rakibi açmak için var gücünüzle vurabiliyorsunuz. Bu boss dövüşlerinde birkaç ara sahne de devreye girerek heyecanı yükseltmeyi başarıyor. Salt silah aksiyonundan ve saçma sapan gizlilik sekanslarından çıkıp bu cengaverce 1vs1 atma olayı epey hoşuma gitti, keşke oyunda biraz daha bol olsaymış dedim. 

Lineer Oyun Özlemi 

Anlatacak bir meramı olan ve bunu sağa sola saptırmadan anlatan çok az oyun kaldı sevgili Oyungezerler... Old Country'de ben de geçmişe doğru bir özlem giderdim. Oyunun görev tasarımı oldukça basit ve başarılı. Yeni bir chaptera başlarken ya sizi bir diyaloğun başında bırakıyor ya da bir yolculuğun ortasında Enzo'yu bezgin bir şekilde Cesare'nin saçmalıklarından usanırken buluyorsunuz. Mafyanın doğuşuna ve kaosuna tanıklık ederken bir de aşk hikayesi var ki Ferhat ile Şirin'e taş çıkartır. Esasen Enzo'da eski işinde dağları deliyordu ama işte her zaman dağı delmek aşkta başarı kazandırmıyor. Salt hikaye temelli bir oyun olduğu için karakterlerden ve hikayenin detaylarından olabildiğince kaçınmaya çalışıyorum. Mafya serisine benim gibi aşıksanız The Old Country'de sizler için bolca sürpriz olduğunu söylemem yeterli olacaktır. Oyunun zaaflarından birisi de yan karakterlerin pek tatmin edici olmayışı. Luca harici gerçekten can-ı gönülden sevdiğim hiç kimse olmadı. Bizim gibi genç ve yükselmeye çalışan Cesare ise bolca kafa ütüleyip kısa yoldan zirveye çıkmanın derdinde. Enzo'nun karakter gelişimi epey güzel işlenmiş ama ona bu yolculukta eşlik edecek mentorü diyebileceğim Luca dışında kimsecikler yok. Don Torrisi'de bildiğimiz Mafia oyunlarındaki Don'ların aksine yeni olmanın da verdiği heyecanla biraz fazla tezcanlı ama bunu "cool" durarak saklamaya çalışıyor. Yanındaki bunak Tino harici diğer mankafaları ise birkaç gün sonra unutacaksınız zaten... 

Özetle açık dünya ve canlı servis oyunlarının hayatımızı işgal ettiği şu dönemde Mafia: The Old Country, Sicilya'da aşırı hoş bir tatil gibi geldi bana. Hikayesi, atmosferi, Mafya serisiyle olan bağlantıları derken oyunun çoğu anında yüzümde bir tebessüm belirdi. Sadece tebessüm değil sizi temin ederim Old Country'de bolca Mafya trajedisi de bulunuyor. Ancak bir kere bu dünyaya girdikten sonra Omerta'ya yamuk yapmanın affı olmayacağını herkesin bilmesi gerekiyor. Bu Sicilya'da da böyle, Amerika'da da. Bundan mütevellit İtalyan Mafyası'nın da ekolünün de dünyada bir daha eşi benzeri görülmedi. Tüm bu kültürün nasıl ortaya çıktığı, tarihin detayları benim gibi işin meraklıları için epey hoş olmuş. Keşke şu gizlilik görevlerini de biraz kısıp, bıçak dövüşlerini fazlalaştırsalarmış. Ya da belki opsiyonel birkaç yarış da hoş olabilirmiş. Yaklaşık 12-13 saatlik bir sinematik deneyim olarak ise Old Country kesinlikle sınıfı geçmeyi başarmış. Keşke Mafia 3 faciası hiç yaşanmamış olsaydı da hikayemiz de İtalyan Mafyası üzerinden devam etseydi. Belki de bu oyun Hangar 13'ü yeniden özüne döndürmeyi başarmıştır? 

SON KARAR

Mafia: The Old Country, anlatacak güzel bir hikayeye sahip. Meramını anlatırken sizi Sicilya'nın muhteşem güzelliğiyle büyülüyor, sinematik akışını hiç bozmuyor ve çizgisinden sapmıyor. Lineer oyun özlemi çektiğimiz şu günlerde Messina üzerinde doğan bir güneş gibi parlıyor.

Mafia: The Old Country
Çok İyi
8.0
Artılar
  • Oyuncuyu içine çeken şahane bir sinematik anlatım
  • Neredeyse hiç sıkmadan lineer bir şekilde meramını anlatmayı başarıyor
  • Çizgisel oyun oynamayı çok özlemişim 
  • Muhteşem Sicilya manzarasıyla birlikte atmosfer inanılmaz bir hal almış
  • Tüm bu çizgiselliğin yanı sıra oyunun bazı anlarda sizi tamamen özgür bırakması çok hoş 
  • Oyunun arka planında tarihin akışına tanıklık edebilmek canlı bir dünya yaratmak için epey faydalı olmuş
  • Mafia serisini sevenler için görünce OHA dedirten olaylar, karakterler...
Eksiler
  • Bu kadar çok gizlilik görevine ne gerek vardı
  • Bu kadar çok gizlilik görevi varsa yapay zeka biraz akıllansaydı
  • Özellikle kalabalık çatışmalarda bazen mermiler istediğiniz yere gitmiyor
  • Hatırı sayılır sayıda görünmez duvar var
  • Optimizasyon konusunda özellikle ara sahne geçişlerinde çökme yaşanması çok olası
  • Manuel save seçeneği bulunmuyor ve eğer oyun çökerse oyunun insafına kalıyorsunuz.
YORUMLAR
Parolamı Unuttum