Buralar da pek bir sıcakmış
Devamını okuHirogami - İnceleme
Kağıtları katlarken stres atmak yerine sinir harbi yaşamak
İnsanın sevgiden nefrete geçişi çok hızlı ve beklenmedik sertlikte gerçekleşebilir. Bazen öyle bir şey yaşarsınız ki karşınızdaki kişi bir anda bitiverir gözünüzde. Benim Hirogami ile olan ilişkim de bu denli hızlı olmasa da sevgiden nefrete dönüştü günbegün ve oyun ona verdiğim her şansı hoyratça buruşturup bir kenara atmakta oldukça bonkördü. Tabii günün sonunda benim de ona yaptığım muamele farklı olmayacaktı.
Bugünkü origami dersinde kurbağa yapmayı öğreneceğiz
Her şey güzel başlamıştı. Oyunun origami estetiğindeki görselliği ve karakter tasarımları, animasyonları falan gayet hoş duruyordu. Müzikler yeterli, diyaloglarsa vasat ama idare eder düzeydeydi. Konu Ori’nin hemen hemen aynısı şeklinde büyülü fakat kötücül güçler tarafından istila edilmiş bir ormanı kurtarmak üstüneydi, özellikle hayvanlar bu güç yüzünden yozlaşmış ve kontrolden çıkmışlardı. Adamımız Hiro da elinde yelpazesi ve göğsünde kendine olan pek az inançla, ortamları bu beladan kurtarmak için gönülsüz kahramanız rolünde buluyor kendini. Hub alanımızdaki diğer yardımcı karakterler ona sürekli gaz verir haldeler ve bunun dışında çok büyük bir işlevleri de yok.
Oynanış, platform/aksiyon karışık diyebileceğim bir türde ve yer yer minik bulmacalar da mevcut. İşin hoş yanı bölümler ilerledikçe Hiro’nun yeni güçleri açılıyor ve bu sayede farklı hayvanlara dönüşüp yeni yerler keşfedebiliyor oluşumuz.
İşin hiç de hoş olmayan yanıysa bu dönüşümlerin oynanışı aşırı yavaşlatıp zamanla insanı delirtmesi. Örneklersem daha iyi anlaşılacak. Şöyle ki; normal formumuzda çift zıplama, elimizdeki yelpaze ile rüzgâr savurarak savaşma gibi aksiyonlarımız var. Kurbağa formumuzdaysa daha yukarılara sıçrayıp bazı özel mantarlar sayesinde daha yükseklere ulaşabildiğimiz özel bir sekme hareketimiz mevcut. Bunların geçişini de düz bir kağıt şeklinde yapıyoruz ki bu düz kağıt formu işi bozan kısım aslında. Kağıtken dar yerlerden geçip, süzülebiliyoruz da fakat iki form arasındaki geçişin bu kağıt yüzünden zaman alması, momentumu etkileyip çoğunlukla ya elinizin ayağınıza dolanmasına ya da zamanlamayı kaçırmanıza yol açıyor. Oyunun aşırı hassas ayarlanmış üç boyutlu zıplama şeması da hiç yardımcı olmuyor. Veya bazı eylemleri tam doğru noktada yapmazsanız tutturamıyorsunuz falan. Yahu çocuk bunu nasıl oynayacak ben bile zorlanırken bu kadar?
İkinci büyük problem armadillo, kurbağa ve goril formlarındaki hareketleri yapmanın hayli zevksiz oluşu. Hani platform oyunlarına has o abartılı ve heyecan yaratan animasyonlar bu oyunda hiç yok. Bu bir tasarım tercihi olsa da ben bunun oyunun eğlencesine hiç katkısı olmadığını düşünüyorum. Hakeza hayvanları döverek üstlerindeki büyüyü kaldırmak da bence hoş değil. Bu komik bir efektle olsa güler geçerdim, ama oyunun tonu belli oranda bir ciddiyet içerdiği için pek de gülemedim. Yelpazemizle yapabildiğimiz bir şeyler daha şık olabilirdi.
Bir başka sıkıntı kamera açılarıyla ilgili; oyunda çoğunlukla sıçranacak yerleri görmekte zorlandım veya açıdan dolayı süzülürken yanlış yerlere inip can yitirdiğim çok oldu. Zevksiz boss savaşları, böyle fantastik bir oyuna yakışmayan günümüz ağzı diyaloglar ve genel cansızlık, neşesizlik beni bayağı bir bezdirdi günün sonunda. Hani illa kağıt katlamalı ya da o estetikte bir şey oynayayım diyorsanız Paper Mario’lar ve Tearaway halen daha iyi seçenekler. Yapımcıların biraz ağırbaşlı bir oyun ortaya çıkartmak istediğini anlıyor olmakla ve kurdukları dünyanın orijinalliğini takdir etmekle birlikte, bu kadar sıkıcı ve zevksiz bir yapımı önümüze sürdükleri için de bir tık üzüldüm açıkçası. Kısır kapışmalara, düşman çeşitsizliğine ve öykü sunumunun zayıflığına girmiyorum bile.
Yakın buraları!
Açıkçası merakla ve heyecanla başlayıp hüsranla sonlanan bir öykü oldu Hirogami benim için. Ama iyi bir fikrin yanlış tercihlerle nasıl heba edilebileceğine dair de güzel de bir örnek kesinlikle. Bandai Namco’nun kendi bağımsız IP çatısı altından çıkan ilk oyunun daha iyi olmasını isterdim açıkçası çünkü belki bu yapımcılar bir ikinci şansı daha bulamayacaklar oyun yapmak adına. Ama işte her başarısızlık da bir başarıdır ve hatalarımızı görmemizi sağlar günün sonunda. Bu belli ki yetenekli ekibin ilk kurşunu hedefi ne tam vurabilmiş, ne de tamamen ıskalamış. Doğru yaptıkları şeyler hatalarıyla eşit gibi ve daha gidecekleri çok yol var belli ki. O yüzden bu origami macerasından aldıkları derslerle daha iyi işler yapacakları günleri görmek umuduyla der, bu sevgi/nefret hikâyesini burada sonlandırırım dostlar.
Başlıklar
Başlarda tatlı gelen konseptiyle dinamik ve eğlenceli bir oynanışı birleştiremeyen oyuna benim sinirlerim bir noktadan sonra dayanmadı. Uyarmadı demeyin.
- Origami estetiğini harika yansıtan yaratıcı görsellik
- Bölüm tasarımları fena değil
- Müzikler iş yapar düzeyde
- Origami dönüşüm güçleri hiç pratik ve eğlenceli değil
- Hikâye sunumu vasat
- Kamera açıları çoğu platform kısmında sıkıntı yaratabiliyor
- Hayvanları döverek çevreyi düzeltmek de ne biliyim :/
- Fazla hassas platform ve prompt noktaları tempoyu düşürüyor
- Zevksiz boss savaşları
- Dönüşümleri yapmak daha basit olmalıydı
- Özel güçleri kullanmak armadillo hariç zevksiz
- Düşman çeşitliliği çok az ve savaşlar sıkıcı
- EĞLENEMEDİM ANLIYOR MUSUNUZ!!!??






















