Karşınızda ayın beleş mobil oyunları:
Super Mario Run
Uzun zamandır ben dahil birçok oyuncunun beklediği Mario oyunumuz sonunda çıkışını gerçekleştirdi. Hatta gazını alamayıp en çok indirilen uygulamalar listesinde ilk 10'a çoktan yerleşti bile.
Normalde biraz oynanıştan bahsederek başlamak isterdim fakat bodoslama gireceğim konuya çünkü hevesim baya bir kursağımda kaldı. Öncelikle oyunu ücretsiz indirebiliyorsunuz hay hay orada sıkıntı yok fakat ilk dünyanın son bölümüne geldiğinizde oyun sizden devam etmek için para istiyor ve herhangi başka bir şekilde devam etme şansınız da yok malesef. Hani şu kadar altın topla öyle devam et gibi bir seçenek yok ancak direkt parayla devam edebiliyorsunuz. E haliyle insan "kardeşim madem para istiyorsunuz o zaman niye ücretsiz listesinden oyunu sunuyorsunuz?" diyor. İstenen miktarda mobil oyun standartlarının hayli yukarısında. Tamam neredeyse herkesin elinde aşağı yukarı iki bin liralık telefonlar var fakat Türkiye standartlarında bu oyun ücreti biraz fazla bana göre.
Peki bu ücret değer mi? Sağlam bir Mario fanıysanız belki... ama yok ben arada sırada oynayacak bir oyun arıyorum kafasındaysanız tavsiye etmem. Ayrıca o eski Mario havasında da değil oyun. Mario kendi kendine koşarken siz sadece hoplayıp zıplamasını sağlayabiliyorsunuz. Bir de düşmanların üstünden karakterimiz kendi otomatikman geçiyor yani pek bir esprisi kalmamış mantar ve kaplumbağaların; sadece puan toplamak için varlar gibi. Ama bitkileri geçmek halen size bırakılmış.

Bir yerde Nintendo'ya hakkını vermek gerekirse oyun, dedikleri gibi rahatça tek elle oynanabiliyor ama bunun için oyunu çok basitleştirmişler. O yüzden rahatça Mario oyunlarını seviyorsanız bunu da seversiniz diyemiyorum ama iyi kötü mutlaka göz atın derim. Ayrıca oyunda kendi krallığınızı da oluşturabiliyorsunuz. Topladığınız puanlarla binalar ve dekorasyonlar satın alabiliyorsunuz. Oyun, başlarda size özel bir bina da veriyor beleş takılmak isteyenler için. Bu binaya tıklayarak her 8 saat de bir ufak bir bölüm oynama hakkınız var. Bu bölümde de puan ve Toad Rally için bilet kazanma şansınız oluyor. Efendim bu Toad Rally'nin olayı ise kendinize bir oyuncuyu rakip seçerek onunla yarışıyorsunuz. 1 dakika sürenizin olduğu bu yarışta en çok puanı toplayan yarışı kazanıyor ve Toadların sahibi oluyor. Oyunun bir nevi çoklu oyunculu kısmı gibi bir şey olmuş. Ayrıca bu kısım için oyun sizden para istemiyor. Bedava verilen ufak çerezler gibi; ne karnınızı doyuruyor ne de uzun uzun tadını çıkarabiliyorsunuz, sadece ufak bir tat veriyor.
Aslında çok umutluydum Super Mario Run'dan fakat Nintendo'nun tuhaf oyun içi satin alma konsepti yüzünden pek hoşuma gitmedi. Ne yalan söyleyeyim birazcık kandırılmış gibi de hissediyorum. En iyisi, imkanınız varsa kendiniz deneyip karar vermeniz. Unutmadan söyleyeyim oynamak için internetinizin de olması gerekiyor.
Yapımcı: Nintendo
Boyut: 205 MB
Oyun İçi Satın Alma: Var
Platform:iOS
Asphalt Xtreme: Offroad Racing

Sanırım mobil oyunlarla haşır neşir olanlardan Asphalt serisini duymayan kalmamıştır bu zamana kadar. Sıklıkla yeni bir versiyonuyla karşılaştığımız Asphalt’ın yeni üyesi bu sefer Asphalt Xtreme. Klasik lüks yarış arabaların yerini buggyler, arazi araçları, ralli arabaları ve monster trucklar; asfalt yolların yerini ise dağlar, bayırlar ve çöller alıyor.
Oyunun mekanikleri önceki oyunlarla az çok aynı. Herhangi bir Aphalt oyununu oynadıysanız zaten hemen alışıyorsunuz . Yalnız yarıştığımız alanlar daha geniş ve oyuncuya biraz daha serbestlik verilmiş zaten benimde en çok sevdiğim yanı bu serbestlik oldu. Kocaman kocaman off road araçlarını küçük ekranınızda kontrol etmek çok göremediğimiz bir şey olduğundan baya oynayası geliyor insanın.
Şehir içinde trafikte sıkış tıkışken şöyle bir milleti ezip yolumu açayım yeter diyesi geliyor ya insanın, belki bir monster truck ile yarışmak bir nebze içinizdeki açlığı giderebilir. Bu arada oyunda farklı sınıflardan emrinize amade 35 adet araç bulunuyor ama motocrosslar da olsaymış tadından yenmezmiş diyesi geliyor insanın.
Diğer düz yarış oyunlarından sıkıldıysanız Asphalt Xtreme’i tavsiye ederim. Klasik Asphalt kalitesinde olduğunu söylememe gerek yok (haliyle kendisi şarj düşmanı) ama herhangi bir kayda değer yenilik de yok. Oyun içi satın alımlara gerek kalmadan da sizi baya götürür ama oynamak için internetinizin olması lazım ne yazık ki. Ayrıca ben henüz bir sıkıntı yaşamadım ama bazı kullanıcılar oyuna girerken hata alıyormuş. Size denk gelmez umarım.
Yapımcı: Gameloft
Boyut: 1.23 GB
Oyun İçi Satın Alma: Var
Platform:iOS, Anroid
Galaga Wars

Sıradaki oyunumuz ise 80’lerin başında atari salonlarını kasıp kavuran Galaga’nın yeni nesil mobil platformlara çıkarması Galaga Wars. Uzay boşluğunda gemimizle uzaylı böceklere karşı amansız bir savaş verdiğimiz klasik dibine kadar bir shoot’em up oyunu.
Modern zamana ayak uydurmuş tatlı grafikleri ve dokunmatik kontrol sistemiyle oldukça başarılı olduğunu söyleyebilirim. Hatta şu aralar telefonda en çok oynadığım oyun oldu kendisi. Eski arcade tarzına yeni özel güçler ve boss savaşları ekleyerek ve biraz da oyun içi satın almalarla diğer mobil platform oyunlarından eksik bir yanı kalmamış.
Oyunda toplam 11 sektör bulunmakta. Üçüncü Sektörden itibaren oyun beni zorlamaya başladığı için bana gayet makul geldi bu rakam. Ayrıca toplam dört farklı ve değişik güçlere sahip, kontol edebileceğiniz uzay gemisi var fakat diğer üç tanesini açmak için para vermek durumundasınız. Bedava oyunlarda zırt pırt çıkıp insanı delirten videolar ise bu oyunda oyuncuya devam etmek için bir hak veya oyun içi hediyeler karşılığında sizin tercihinize bırakılmış. Nispeten daha kullanıcı dostu. Oynarken beni en çok rahatsız eden şey ise arka planda sizi gaza getiren bir müziğin olmaması. Kombolar havada uçuşurken müziğin ritimlerine kendimizi kaptırabilseydik baya iyi olurmuş.
Bandai Namco klasik oyunlarını mobile taşıma olayını çözmüş gibi. Pacman falan derken şimdi Galaga’yı 35. yıl dönümünde iyi bir şekilde kotarmışlar. Arcade tarzını ve shoot’em up oyunlarını seviyorsanız kesinlikle kaçırmayın. Ayrıca shoot’em up oyunlarını seviyorsanız yine bu türde ama biraz daha ağır bir oynanışa sahip Sky Force Reloaded’ı önerebilirim.
Yapımcı: Bandai Namco
Boyutu: 199 MB
Oyun İçi Satın Alma: Var
Platform:iOS, Android
The Trail

Peter Molyneux’nun(Fable, Dungeon Keeper, Populous) başındaki 22cans’in son oyunu The Trail ülkemize bu ay çıkışını gerçekleştirdi. Yapımcı firmadan ve başındaki isimden en baştan etkilenmeniz normal ama uyarayım firmanın önceki oyunlarından Godus 3 yıldır hala erken erişimde ve sanırım orada takılı kaldı.
Fakat bu demek değil ki yeni oyunları da aynı kaderi paylaşacak. Tam aksine gayet farklı bir oynanışa ve kendine özgü bir tasarıma sahip The Trail. Oyunun olayı yeni bir kıtaya ayak basmış karakterinizi Eden Falls kasabasına sağ salim bir şekilde götürmek ve orada ona yeni bir hayat kurmak. Karakteriniz patikayı takip ederek kendiliğinden yürürken sizde yolda gördüğünüz çalı çırpı, börtü böcek ne varsa toplayıp kendinize kılık kıyafet ve alet edevat yapabiliyorsunuz. Sonra bunlarla da daha farklı şeyler topluyorsunuz, onlarla da yeni yeni şeyler derken böyle gidiyor oyun.
Oyunun üretim sistemi, siz görevlerinizi tamamladıkça daha gelişmiş ve daha farklı eşyalar üretmenize izin veriyor. Aldığınız görevler ise hep bana şundan 10 tane topla getir şeklinde oluyor e hali hazırda bir şeyler üretmek için de eşya toplamamız gerektiğinden tam bir mezarcıya dönüşebiliyorsunuz oyunda. Fakat oyun boyunca karşılaştığınız diğer oyuncular yolda önünüzden gidip rızkınızı yediğinden size pek bir şey de kalmayabiliyor bazen. Bu noktadaysa, oyunda belli aralıklarda bulunan kamplarda diğer oyuncularla alışveriş yaparak eksiklerinizi kapatabiliyorsunuz veya ürettiğiniz eşyaları satıp para kazanabiliyorsunuz.
Kasabaya vardıktan sonra oyunun şehircilik kısmı açılıyor ama şahsen ben kasabaya varana kadar aynı şeyleri yapmaktan biraz sıkıldım zaten sırf bu yolun sonu nereye çıkacak diye oynadım bir yerden sonra. Yol kısmı biraz daha kısa olabilirmiş bence. Kasabaya vardıktan sonra ise ev satın alıp bir de evinizi geliştiriyorsunuz ki bu daha da uzun bir oyun süresi demek. Ama uyarayım bazı oyuncuların kayıtlarının sıfırlandığına dair şikayetler varmış.
Bu tarz bir şeyler üretebildiğimiz oyunları seviyorsanız sanırım ücretsiz olarak bu kadar kaliteli daha iyi bir seçenek yok. Oyun içi zorlama reklamlar da yok. Hediyeler karşılığı oyuncunun tercihine bırakılmış reklamlar. Tavsiye edilir.
Yapımcı: 22cans, Kongrenate
Boyut: 577 MB
Oyun İçi Satın Alma: Var
Platform:iOS, Android
DC Legends

DC’nin aman Marvel’dan eksik kalmayayım kafasında çıkardığı sıradaki yapım bu ayın dikkat çeken mobil oyunlarından DC Legends. Hafif merhum Marvel: Avengers Alliance hafif de Star Wars: Galaxy of Heroes tadında sıra tabanlı bir aksiyon oyunu olmuş(ryo dersek ayıp olur).
DC evrenindeki iyilerin ve kötülerin, Manhunter’ların istilasına karşı el ele verip güçlerini birleştirmesini konu alıyor oyunumuz. Toplamda 40 adet oynanabilir karakter bulunuyor fakat bunların 12 tanesi aynı karakterlerin farklı versiyonları. Hemen hemen herkesin bildiği Batman, Superman gibi kahramanların yanında Shazam, Zatanna ve Hawkgirl gibi pek fazla göremediğimiz karakterleri de kontrol edebiliyoruz. Yalnız karakter listesinde Aquaman’i göremedim acaba oyuna mı yediremediler yoksa açılabilen gizli bir karakter de ben mi bulamadım bilemiyorum.
Mobil platformlarda sıra tabanlı oyunların, yapımcıların kolaya kaçmasını sağladığını düşünsem de bir taraftan da bu kadar karakteri barındıracak bir aksiyon oyunu devasa boyutlarda olacağı için yapımcılara bir yerde hak veriyorum. Sonuçta mobil oyun dediğin fazla yer kaplamamalı. Yanlış anlaşılmasın oyun sıkıcı değil aksine dövüş sistemi taş-makas-kağıt gibi kendi içinde bir dengeye sahip ve özel animasyonlarla iyi kotarılmış. Oyunlarda pek göremediğimiz DC karakterlerin özel güçlerini canlı canlı görmek baya hoş hatta insanı karakterlerin diğer güçlerini açmak için de gazlıyor.
Yalnız oyun çıkalı çok olmadığından baya problemli. Sürekli internet bağlantısı istemesi ayrıca can sıkıyor. Hatta wi-fi az bile çekse oyun için yeterli değil. Hayır yani yapın şunu 1-2 gb insanlar uğraşmasın isteyen istediği yerde oynasın. Her bölüm başı indirme yapması insanı soğutuyor bir noktadan sonra.
Sıra tabanlı dövüş sistemini sorun etmiyorsanız tavsiye edebilirim. DC fanıysanız kesinlikle iyi kötü bir göz atmanız lazım.
Yapımcı: WB Games San Francisco
Boyut: 179 MB
Oyun İçi Satın Alma: Var
Platform:iOS, Android
Mikey Jumps

Her ne kadar mobil platformlara her ay zibilyon tane platform oyunu çıksa da çok azı oyuncuyu başında tutabiliyor. Mikey Jumps da Super Cat Tales ile birlikte bu ayın dikkat çeken platform oyunlarından efendim. Beni bu kadar nasıl başında tuttu çok anlamış değilim. Aslında oyun insanı sinir etmeye çok müsait fakat bölüm bölüm ilerleyen yapısı sayesinde diğer krize sokan platform oyunlarından sıyrılmış.
Tabi bu demek değil ki oyun hiç sinirlendirmiyor sizi. Hiç olur mu öyle şey... Karakterimiz kendi kendine koşarken bize sadece zıplamak kalıyor fakat bölümler ilerledikçe işin içine iplerle salınmalar da giriyor zaten sonra kayış kopuyor haliyle. Her bölümde nerede ne zaman zıplayacağınızı çözemeden geçmek imkansız.
Eğer sizde hızlı oynanan platform oyunlarını seviyorsanız Mikey Jumps’a göz atmanızı öneririm. Oyun içi reklamlara sizi kesinlikle boğmuyor onu da belirteyim. Kasım ayının bir diğer kayda değer platform oyunu Super Cat Tales’e de bir bakabilirsiniz. O da kendine has bir oynanışa sahip fakat hızlı oynanışı yüzünden Mikey Jumps benim için bir adım daha önde. Bu arada oyun şu anlık sadece iOS platformlarında indirilebilir halde.
Yapımcı: BeaverTap Games, LLC
Boyut: 47 MB
Oyun İçi Satın Alma: Var
Platform:iOS
EvilBane: Kuzgunların Yükselişi

Son olarak da Kasım ayından önce çıkmasına rağmen göz atmaya değeceğini düşündüğüm bir başka oyunumuz EvilBane var.
Evilbane kısaca bir intikam hikayesi üzerinden ilerliyor. Kahramanımızın ustası iblisler tarafından öldürülür biz de intikam yemini ederek maceraya atılırız. Tabii macera dediğim şey ilerle vur tekrar ilerle şeklinden ibaret yani basit bir hack and slash türünde. Kulağa çok sıkıcı gelse de ücretsiz olmasına rağmen oldukça kaliteli-basit bir oyun olmuş.
Basit yapısı sebebiyle oyunun başında pek vakit harcayamıyorsunuz fakat arada bir 2-3 bölümlük bir oynamayla oldukça tatmin edici. Üstelik oyun sizi bol bol ödüllendirdiği için oyun içi satın almalara gerek kalmadan da ilerleyebiliyorsunuz. Tabi birkaç bölümden sonra oyun hafiften zorluyor fakat başarınızı ödülsüz bırakmadığı için düşe-kalka da gidebiliyorsunuz.
Çıkalı biraz uzun süre olmasına rağmen oyuna sürekli güncelleme geldiğine de değinmek lazım. Malum çoğu oyun unutulup gidiyor ilk aylardan sonra. Ayrıca içerik olarak da oldukça dolu olduğunu söyleyebilirim. Oynanabilir ve farklı özelliklere sahip 3 karakterimiz bulunuyor. Oyun modlarıysa; ana görevler, zindanlar, akınlar ve arenalardan oluşuyor. Ana görevler ve zindanlar hemen hemen diğer bütün oyunlar gibi aynı seyirde ilerliyor. Üstüne değinmeye değer akın modunda başka oyuncularla veya arkadaşlarınızla girip(maksimum 5 kişi) boss kesiyorsunuz. Arena modunda ise adı üstünde meydana çıkıp başka oyuncularla bire bir savaşabiliyorsunuz. Dahası oyun içinde loncalara da katılabiliyorsunuz ve loncalar arası savaşlar bile oluyor daha ne olsun!
Toparlarsak EvilBane düz ve basit bir hack and slash örneği olmuş fakat dolu içeriği ve oyuncu dostu mantığıyla denenmeyi hak eden bir oyun. Siz de türe ilgi duyuyorsanız bir bakın derim.
Yapımcı: Netmarble
Boyut: 157 MB
Oyun İçi Satın Alma: Var
Platform:iOS, Android
YAZAN: Taha Ayanoğlu
















