Tam 24 yıl… Counter-Strike efsanesi tam 24 yıldır bizimle. Mütevazi başlangıcından, 1 milyonu aşan eş zamanlı oyuncu rakamlarına kadar CS’in attığı her adımı sizler için derlemek istedik. CS2 ile birlikte sizlerle geçmişe doğru yolculuğa çıkacak ve 24 senelik tarihin detaylarına yakından bakacağız.
Orijinal Counter-Strike!
Aslında Counter-Strike’ın hikayesi bir tutku ile ortaya çıkıyor. Minh "Gooseman" Le ve Jess Cliffe, Half-Life’ın GoldSRC motorunu kullanarak bir oyun oluşturmak istiyor. Yaklaşık bir ay boyunca bu oyun üzerinde çalışan ikili, Counter-Strike için bir websitesi kurarak oyunu ilk beta sürecine sokuyor.
Oyunun ilk günleri kolay geçmiyor elbette. İkilinin verdiği röportajlarda sık sık oyuncuların katkılarından bahsettiğini duyabiliyorsunuz. Gerçekten de oyuncular CS için kendi haritalarını üretiyor ve oyundaki çeşitliliği artırmayı başarıyorlar. İşte tam da bu dönemlerde CS ve kendi topluluğu arasındaki bu müthiş bağın oluşmaya başladığını görüyoruz.
Gün geçtikçe daha fazla ilgi çekmeyi başaran CS’e ise tek ilgi sadece oyunculardan gelmiyor…
Valve, oyunun beşinci betasında Gooseman ve Cliffe ikilisini bünyesine katarak çalışmalarına devam etmelerini istiyor. 2000 yılında artık Valve çalışanları olan ikili de aynı yıl içerisinde oyunun ilk resmi versiyonunu yayınlıyor.
O dönemler Valve’ın pazarlama departmanının başındaki Doug Lombardi, CS’in ilk günleri için şu ifadeleri kullanıyor:
“Evet, onları yakından takip ediyorduk. Oyuncu sayısı kısa sürede 8.000’e ulaşmıştı. Bir sonraki hafta bu sayı 12.000 oldu. Bir ay sonra 16.000… Onlarla birlikte çalışmamız gerektiğini anlamıştık.”
Denklem Basit
İlk Counter-Strike’tan beri değişmeyen tek şey oynanışın kendisi. 5’er oyuncudan oluşan iki takım, basit bir ekonomik sistem ve görevler. İlk günlerinde çok daha taktik FPS gibi görünen CS, yıllar ilerledikçe çok daha rafine bir deneyim sunmayı başardı.
Fakat ilk günlerden beri oyunun çatışmalara gerçekçi yaklaşımı dikkat çekiyordu. Örneğin silahların her biri farklı tepme şekillerine sahipti. Kafadan isabet ile rakibinizi tek vuruşta öldürebiliyordunuz. Dillere pelesenk olan “headshot” teriminin çıkış noktası da bu gerçekçi yapıydı.
Dönemin FPS oyunlarının aksine çok daha taktiksel, çok daha gerçekçi bir yapı sunan CS kısa sürede kendi profesyonellerini oluşturmaya başladı. Zaten CS’in tarihinden bahsederken de, espor arenasına değinmemek yanlış olur.
İlk turnuvaların fotoğrafları beni hala heyecanlandırıyor. Tüplü ekranlardan oynanan LAN turnuvaları, espor sahnesinin açılmasına sebep oldu. Fakat efsaneyi başlatan asıl turnuva 2001 yılında düzenlenen Dreamhack olmuştu. O dönemler “Cyberathlete Professional League Winter Championship” olarak bilinen turnuvayı, efsanevi Christopher “Get_Right” Alesund’un liderlik ettiği Ninjas in Pyjamas ekibi kazanmıştı.
Yol Ayrımı
CS’in popülaritesi artmaya devam ettikçe, “devam oyunu” söylemleri de ayyuka çıkmaya başladı. CS topluluğu, istediği devam oyununa ise 2004 yılında kavuştu. Hem de bir devam oyunu değil, iki tane…
İlk olarak CS: Condition-Zero’dan bahsedelim. Turtle Rock Studios ve Ritual Entertainment tarafından geliştirilen bu oyun, temelinde bir tek oyunculu oyun olarak hayal edilmişti. Tour of Duty isimli hikaye modunu botlar ile birlikte oynayabiliyordunuz. Lakin oyun ne eleştirmenlerden ne de oyunculardan iyi notlar almayı başaramadı.
Öyle ki Valve, kendi kanalında yayınladığı CS hikayesinde bir kez bile Condition-Zero’dan bahsetmiyor.
Bu hikayedeki “resmi” devam oyunu ise, Source olarak biliniyor.
Source, CS tarihinde önemli bir kırılma noktası aslında. Oyun tarihinde üzerinde bu kadar tartışılan başka bir oyun olduğunu sanmıyorum. Orijinal Counter-Strike’ın, “remake’i” olarak nitelendirebileceğimiz bu yeni oyun, seriyi Source motoruna taşıdı. Temel mekanikleri aynı kalsa da oyunun çıkışında yaşadığı sorunlar dikkat çekmişti.
Tabii bu “çıkış” sorunları, CS için bir klasik haline geldi ilerleyen yıllarda…
1.6 vs CSS
CS hakkında bilmeniz gereken en önemli şey, oyunun topluluk ile birlikte hareket ediyor oluşu. Topluluk da genellikle yeni meta’lar, taktikler ve stratejiler için CS’in espor sahnesini yakından takip eder.
Valve, Source (CSS) ile birlikte tüm oyuncuları tek bir çatı altında toplamayı hedeflemiş olsa da bunu başaramadı. CSS’in beraberinde getirdiği geniş hitbox’lar, tepme şemaları ve bug’ları oyunun eleştiri oklarının hedefi olmasına sebep oldu. Bu nedenle de Major olarak tanımladığımız Valve onaylı turnuvalar, CS 1.6’yı kullanmaya devam etti.
Bu noktada da birkaç yıl boyunca sürecek 1.6 ve CSS savaşı başlamış oldu. Kimi oyuncular hala Source’un daha iyi olduğunu söylerken, kimi oyuncular Source’un yetenek eğrisini bozduğunu öne sürüyor.
Kısacası Valve, CS topluluğunu tek bir çatı altına toplamaya çalışırken her şeyin dibine bomba döşemişti. Ta ki…
CS:GO
CS:GO hakkında söylenmemiş ne söyleyebilirim diye düşünmekten birkaç gündür aklımı yitirmiş durumdayım. Rekabetçi FPS türünün belki de en iyi temsilcisi olan oyun, Valve’ın da uzun süredir rüyalarında gördüğü “topluluğu birleştirme” işini başarabilen tek Counter-Strike olmayı başardı.
Tabii ki ilk günler, klasik bir CS oyunu gibi çok zor geçti. Bug’lar, çok sorunlu yanıcılar, haritalar, hitbox’lar derken yıllar yılları kovaladı. 2012 yılından beri aramızda olan CS:GO, hem espor arenasının hem de rekabetçi FPS türünün yıldızı olmayı hiç bırakmadı.
Son günlerinde artık 1 milyon eş zamanlı oyuncu sayısını geçmeyi başaran oyun, arkasında muhteşem anılar bırakarak aramızdan ayrıldı. CS2’nin gelişi ile birlikte Steam kütüphanelerinden kaybolan oyun, hepimizin içinde yaşamaya devam edecek.