Gods Wills Be Watching İnceleme

HADİ ORADAN, İZLEMİYORLAR Bİ KERE!

Bu yazı daha önce Oyungezer dergisinde yayınlanmıştır.

Bir oyunu pek fazla sevmediğimi anlatmak için süslü cümleler kurmama pek gerek olduğunu sanmıyor ve bunu açıkça söylüyorum; ben Gods Will Be Watching’i pek sevmedim, sevemedim.

Bir Game Jam gününde “minimalizm” teması için hazırlanan Gods Will Be Watching’in son hali aslında bir point’n’click hayatta kalma macerası. Walking Dead oynarken bazen vereceğiniz kararların birinin canına mal olacağını bilip gerim gerim geriliyorduk ya, hah işte orada karşı karşıya kaldığınız ikilemler Gods Will Be Watching’in yanında resmen çocuk oyunu kalıyor.

Mesela size ilk bölümden bahsedeyim. Xenolifer saldırı timinin bir üyesi olarak oynuyoruz, elimizde dört rehine var. Odanın dışındaki koridorda ise bizi sıkıştırmış silahlı bir ekip. Gezegendeki bir istasyonu hacklemeye çalışıyoruz ve bunun için zamana ihtiyacımız var, elimizdeki rehineler ise zaman kazanmak için sahip olduğumuz tek koz.

gwbw-1

Adamı bacağından vurduğumu unuttum, ölüverdi resmen. Zaten sonra da görev başarısız oldu.

Seçtiğimiz çoğu eylem (soru odaklı olanlar hariç) zamanı bir birim ilerletiyor ve zaman her ilerlediğinde ekranda bir şeyler değişiyor. Kapının önünde siper almış olan Jack’e silahlı grupla pazarlık yapma emri verebiliyor veya ateş ederek uzaklaşmalarını sağlayabiliyoruz. Ama ateş açınca rehineler huzursuzlanıyor ve panik yapmaya başlıyorlar. Durumu kontrol altına almazsanız rehinelerden biri kaçmaya çalışıyor ve tek çareniz ya vurmak ya da kaçmasına izin vermek oluyor. Bu oyunda insafa yer yok, acımaya yer yok. Eğer rehinelere çok yumuşak davranırsanız gaza gelip tepenize çıkarlar, yeri geldiğinde bağıracak, yeri geldiğinde birini bacağından vuracaksınız. Eğer sistem güvenliğine ve hack’i hızlandırmaya dalarsanız rehineler fırsat bu fırsat diye dikkatsizliğinizden faydalanmaya çalışıyorlar. Elinizde tek bir rehine kalmışsa veya silahlı ekip kapıya dayanmışsa içeri bir bomba atıveriyorlar ve game over.

RNG TANRILARI MI İZLİYOR, HANİ?

Peki sıkıntı nerede? Sıkıntı her zaman geçişinde olabilecek olayların tamamen rasgele olması. Üç saat boyunca sayısız kez oynadıktan sonra ilk bölümü geçtiğimde, aslında o başarısız denemelerimden çok da farklı bir şey yapmadım. Sadece şans yanımdaydı, belki bir rehine bir tur önce yerine sonra huzursuzlandı. Bölümün genelinde kontrol benim elimde değildi yani.

İkinci bölümde işler iyice azıtıyor, bu sefer iki kişi 20 gün boyunca sürecek bir işkence sonucunda hayatta kalmaya çalışıyorsunuz. Hayatta kalmak için yalvaracak, yalan söyleyecek, bazen de işkencecinize istediği bilgiyi vereceksiniz. Ama çok fazla bilgi veremiyorsunuz çünkü o zaman işkencecinin sizi hayatta tutmak için bir sebebi kalmıyor. Dayak yiyeceksiniz, adam dişlerinizi sökecek, parçalanma ihtimaliniz olacak, hatta sonra işkenceci baltayla kol kesecek. Ama dedim ya rasgelelik diye, işkenceci altıncı günde masaya tabanca getirdi. Rus ruleti oynuyoruz resmen. Eğer şans yanınızda değilse tetik ilk çekildiğinde game over, bu günü atlatabilmek için izleyen şans tanrılarına yalvarmanız gerekiyor.

gwbw-2

Ver diyetini!

Çok zor bir platform oyunu düşünün, yapmanız gereken atlayışı bir türlü yapamıyorsunuz mesela. Bakın orada bir RNG yok, atlamayı başardığınız anda yola devam edersiniz. İsterse 1 saat sürsün mekanikler ve şartlar aynıdır. İşin içine RNG sokmak yıldırıcı bir zorluk seviyesi çıkarıyor ortaya ki Gods Will Be Watching’in en büyük sorunu bu. Tabii oyunun başında iki zorluk seviyesinden Easy olanı seçerseniz resmen sadece hikâyeyi izlemiş oluyorsunuz ama bunun da ne kadar zevkli olacağı tartışılır.

Her ne kadar adventure türüne ilgi çekici bir soluk getirmiş olsa da dengesizliği yüzünden çok fazla katlanılacak bir oyun olamamış Gods Will Be Watching. İçinizde önüne geçemediğiniz bir mazoşizm duygusu varsa buyurun deneyin, ama uyarmadı demeyin.

NOT