Guerilla Games güvenli bölgesinden çıkıp yeni bir Killzone oyunu yapmak yerine karşımıza oldukça riskli bir proje olan Horizon Zero Dawn ile çıktı. Böyle büyük bir risk aldıkları için de gerçekten mutluyum. Oyunun büyüleyici atmosferi ve gizemli hikayesi daha ilk dakikadan beni etkilemeyi başardı. Guerilla, hafızalarda yer alacak bir oyun yapmayı başarmış.
Oyunda hikayeyi sürekli olarak bir sonraki adıma taşıyan en önemli faktör gizem ve ana karakterimiz Aloy'un meraklı yapısı. Kafamızda oluşan soru işaretleri uzun bir süre yenilenmiyor, hatta bir şeyler keşfettikçe yeni sorular beliriyor. Bu soruların hepsi oldukça ilginç ve cevapları aramak kesinlikle can sıkıcı değil, aksine sürekli daha fazla bilgi edinmek için çabalıyorsunuz ve bu keyif veriyor. Yeni bir bilgi elde ettiğinizde bunu hak etmiş hissediyorsunuz, oyunun kendine has bir tatmin edici yanı var.
> Horizon Zero Dawn Neden Türkçe Değil? PlayStation Türkiye Oyungezer'e açıkladı.
Hikaye bir şekilde ana karakterimiz, genç avcı kızımız Aloy'un etrafında dönüyor. Olay örgüsü en başta biraz tesadüfi gözükse de kesinlikle değil ve konu ileride kusursuz şekilde bağlanıyor. Aloy'un meraklı ve maceracı yapısı, zaman içerisinde görev bilinciyle gelişiyor. Bizim elimizde büyüyor ve olgunlaşıyor. Annesinin kim olduğunu bulmak için yola çıkan Aloy, bir süre sonra tüm dünyanın yükünü omuzlarında buluyor. Bu yükü de başarıyla taşıyor. Kızıl saçlı avcımız ne yazık ki biraz düz bir karakter. Çoğu zaman iki boyutlu hissettiriyor, kalbinin derinliklerine pek de inemiyoruz. Yan karakterler de Aloy ile aynı kaderi paylaşıyor bu konuda. Dramatik ve trajik anlarda duygusal patlamalarına tanık oluyoruz, ancak zaman zaman bir şeyler eksik hissettiriyor. Tabii bunda karakterler arası diyalogları ve diyalog sahnelerindeki robotik yüz ifadelerini de suçlayabiliriz. Karakterlerin tepkileri hep beklediğimiz gibi oluyor, yanıtlarımız da farklı sonuçlar yaratmıyor. Hikaye, seçimlerimizden bağımsız olarak çizgisel bir şekilde ilerliyor. Bu noktada Guerilla Games'in RPG yenisi olduğu çok belli oluyor.
> Ok ve Yay İle Destan Yazdığımız Oyunlar
Benim Aloy ile duygusal bağ kurmamı sağlayan, oyundaki en derin ve etkileyici karaktere ise çok erken veda ediyoruz, etmek zorunda kalıyoruz. Horizon Zera Dawn'un ortalama 25-40 saat arasında bir oynanış süresi var. Oyunun daha başlangıç saatlerinde bu kişiyle bağlarımız kopuyor ve sonrasında varlığını neredeyse tamamen unutuyoruz. Çünkü bir sürü gizemin peşinde koşuyoruz, yeni insanlarla tanışıyoruz ve açığa çıkarmaya çalıştığımız bir sürü şey var. Aloy'un kendisi için bu kadar önemli birini oyun boyunca neredeyse hiç anmaması bence üzücü olmuş.
Yan görevler de Aloy'a çok fazla derinlik katmıyor. Bu noktada biraz Witcher 3 - Geralt ilişkisi umuyordum, ancak bu yan görevler kötü demek değil. Evet, biraz kendini tekrar ediyor ancak gene de onları yapmak da keyifli ve içinde bulunduğumuz dünya ve diğer kabilerle ilgili güzel ve ilginç bilgiler elde ediyoruz.
Eksiklere damga vurduğuma bakmayın tabii. Başta Aloy olmak üzere oyundaki karakterlerin çoğunu beğendim, sadece hafızalarda kalacak isimler olmadılar, fakat olabilirlerdi. Guerilla onları umursamamızı sağlayabilirdi. Aloy'un kalbi geniş kahraman yapısı, merakı ve minik atar giderleri onu sevmem için yetti de arttı.
Post-post Apokaliptik Dünyamız
Spoiler yemek istemiyorsanız bu kısmı lütfen okumayın! Bir sonraki alt başlıktan devam edin.
Horizon Zero Dawn'un hikayesi uzak bir gelecekte geçiyor. FARO isimli ABD tabanlı bir şirket, robot üretmeye başlıyor. Daha sonra bu robotları zamanla "Barış Koruyucuları" adı altında devletler için savaş robotları olarak da üretmeye başlıyor. Robotlarımızın yakıtı ise biokütle, yani canlı olan her şey. Üstelik robotların kendi kendine çoğalma özelliği de var. Yazılımlarındaki bir sıkıntı yüzünden dünya üzerindeki her şeyi tüketmeye başlıyorlar ve buna tabii ki insanlar da dahil. Makineleri sistematik şekilde yok etmeye çalışıyorlar, fakat makineler yok edilmelerinden çok daha hızlı bir şekilde çoğalıyorlar, makineleri "hacklemek" içinse yüzlerce yıl gerekli.
Bu robot/makine salgınına karşılık ABD'nin önderliğinde "Zero Dawn" isimli bir süper silah projesi başlıyor. Zero Dawn'un yapılabilmesi içinse zaman gerekli. Dünyadaki tüm siviller göreve çağırılıyorlar ve ellerine silah verilip makinelerle savaşmaya gönderiliyorlar. Herkesin amacı Zero Dawn projesi için zaman kazandırmak. İnsanlar kendilerini Zero Dawn silahı hayata geçsin diye feda ediyorlar. Bu süreçte 7 milyar insan ölüyor ve geriye Zero Dawn'u yapan araştırma ekibi kalıyor. Bu noktada öğreniyoruz ki Zero Dawn bir silah değil. Yeni bir yapay zeka/makine ve adı Gaia. Gaia'nın görevi makineleri devre dışı bırakıp dünyaya yaşamı yeniden getirmek. Araştırma ekibimiz Gaia'yı başarıyla bitiriyor, ancak insan ırkı oyunun bize anlattığı kadarıyla tamamen yok oluyor. Daha da doğrusu dünyada yaşam kalmıyor. Gaia, makineleri devre dışı bıraktıktan sonra kendi makinelerini yapıyor ve onları yaşamı geri getirmeleri için dünyaya salıyor. Gaia'nın makineleri ise oyunda gördüğümüz hayvana benzeyenler. Yani oyunda yaşadığımız dünya post apokaliptik dönemden bir sonraki dönem. Hikayemiz post-post apokaliptik bir zamanda geçiyor.
Makinelere Karşı Savaşmak
Horizon Zero Dawn, açık dünyanın hakkını veriyor. PS 4'te şu ana kadar gördüğüm en iyi grafiklere sahip ve bu muhteşem görselleri oldukça akıcı bir oyun performansı takip ediyor. Makinelerle savaşırken pek çok farklı seçeneğe sahibiz. Genel olarak ok ve yayımız ile kapışıyoruz, bunun yanı sıra bir mızrağımız var. Tuzak kurucu bir mekanizmaya sahibiz ve aynı zamanda bombalar atabildiğimiz bir sapan, bir de makineleri geçici süreliğine yere bağlayabildiğimiz ip silahımız var. Seçtiğimiz yaya göre oklarımızın da farklı özellikleri var. Horizon Zero Dawn, savaş konusunda bir hayli esnek ve yaratıcılığınızı kullanabileceğiniz oyun mekanikleri mevcut. Üstelik Aloy en güçsüz düşmanlara karşı bile fazla dirençli değil. Bu da bizi taktiksel savaşmaya itiyor, doğru kavgaları bulmamız gerekiyor. Aloy'un küçükken bulduğu "Focus" isimli minik kulaklık/bilgisayar bu noktada çok işimize yarıyor. Düşmanın zaaflarını ve önemli parçalarını analiz ediyor, rotalarını çıkarıyor, onları objelerin arkasından görmemizi sağlıyor. Oyunun çatışma mekanikleri harika işliyor ve yok etmeyi başardığınız her makine bir tatmin hissi sunuyor. Ben bunu hak ettim dedirtiyor. Özellikle makinelerin boyutları büyüdükçe, aldığımız haz da paralel olarak artıyor.
Aloy'un gizlilik konusunda da çok yetenekli olduğunu söylemeliyim. Düşmanlara kafa atmak yerine onları gizli gizli öldürmek ayrı bir keyif. Daha da büyük bir keyif ise kimselere görünmeden görev bölgesine ilerlemek. Yoldaki engelleri bir hayalet gibi aşmanın tadı da ayrı. Guerilla Games, aksiyon dolu çatışmalar ve gizlilik dolu bir oyunu aynı anda, muhteşem bir şekilde sunmayı başarmış. Özellikle açık alanda savaş başladığı zaman oyun size nefes aldırmıyor. O makineyle kapışırken civardaki başka makineler de otomatikman varlığınıza uyanıyor. Bir düşmana kilitlenmişken son saniyede sağdan size dört nala koşan bir Charger görüyorsunuz, derken oradan buradan bir Wathcer fırlıyor. Dağ, tepe bölgelerine yakınsanız en ufak bir hatanızda tepenizde uçan Glinthawk'lar ile savaşırken kendinizi buluyorsunuz. Savaş mekanikleri kendini yer yer tekrar etse bile kesinlikle canınızı sıkmıyor. Aksine bu tip savaşları arar hale geliyorsunuz. Yaratıkların zayıf yönlerini öğrenip onları uygun oklarla vurmanın ne kadar önemli olduğunu birkaç defa üst üste öldükten sonra anlıyorsunuz zaten.
Ne kadar tecrübeli olursanız olun, her düşmanın son ana kadar sizi öldürebilecek olması da tetikte kalmak için güzel bir sebep oluyor. Oyunda herhangi bir rehber modu olmadığı için makineleri güvenli bir noktadan ve gizliyken analiz etmeniz, savaş planı yapmanız ve ardından uygulamaya geçmeniz gerekli. Tüm bu planlamadan sonra bile zaman zaman öleceğinizin garantisini verebilirim. Ancak zorluk kesinlikle ideal seviyede. Düşmanlardan takla atarak kaçmak yerine kayarak ve ya kayaların üzerinden atlayarak zamanı yavaşlatıp bu sırada ok atmak daha mantıklı. Ancak pek çok konsol oyuncusu gibi ben de çoğu zaman işimi takla atarak gördüm.
Makinelerimiz, kızdıkları zaman hayvansal içgüdülerle ve durmadan saldırdıkları için bu noktada tuzaklar çok işe yarıyor. Patlayıcı, alev, şok ve buz tuzaklarını yere okla kurabildiğimiz gibi, doğrudan elle bıraktığımız tuzaklar da mevcut. Makinelerin saldırı yöntemlerini ve huylarını öğrenmek ve bunu avantaja çevirmek oldukça önemli ve hayatta kalmak için olmazsa olmaz.
Horizon Zero Dawn, bizi gizlilikten tutun da "taktik maktik yok bam bam bam" gibi senaryolara kadar her duruma sokuyor. Öyle ya da böyle iki tecrübeyi de yaşıyorsunuz ve ikisi de ayrı bir keyif. Üçüncü bir yol ise makineleri "hacklemek". Binek tipindeki makineleri hackleyip sürebiliyoruz. Böylece yanlarından hızlıca geçip, onlar tepki veremeden geçip gitmiş oluyoruz. Aynı zamanda güçlü bir makineyi "hackleyip" onu bir süreliğine yoldaşımız yapabiliyoruz. Kendimize minik bir makine ordusu yapıp mevzuya öyle de gidebiliyoruz. Makinelerin birbirine girmesini güvenli bir noktadan izlemek keyif verici bir aktivite.
Savaş mekaniklerine doğrudan etki eden yetenek ağacındaki özel yetenekleri de unutmamak lazım tabii. Kafa karıştırmayan, sade ama etkili yetenekler arasından seçim yapma hakkımız var. Seviye atladıkça ve görev yaptıkça elde ettiğimiz yetenek puanlarını burada harcayıp yeni yetenekler öğreniyoruz. Daha fazla kaynak toplayabilme özelliğinden tutun, mızrakla daha fazla hasar verme, ok atarken zamanı yavaşlatma ve daha pek çok yetenek var. Üç farklı yetenek ağacı bulunuyor. Bunlardan ilk ikisi genel olarak Aloy'un savaş mekaniklerine etki ediyor. Sonuncusu ise hackleme ve kaynak toplama, sağlık çantasının boyutunu artırma ile ilgili.
Oyunda ne çok karışık ne de çok basit olan bir eşya yapma sistemi var. Okları ve tuzakları savaş anında bile L2'ye basılı tutarak hazırlayabiliyoruz. Eşyalarımızı da sade bir şekilde modifiye edebiliyor ve güçlendirebiliyoruz. Hızlı seyahat etme seçeneklerimiz de sınırlı. Bunun için belirli sayıda hakkımız var ve hızlı seyahat setini de kendimiz yapabiliyor ya da tüccarlardan satın alabiliyoruz. Hızlı seyahatin sınırsız olmaması da güzel ve bizi efektif kararlar vermeye iten bir mekanizma olmuş.
Oyunun savaş mekanikleri ile ilgili söyleyebileceğim tek kötü şey kamera açılarının bazen en büyük düşmanımız olması. Kimi zaman kamera açıları bizi öldürmek için çabalıyor veya olabilecek en kötü şekilde otomatik düzenleme yapıyor. Ayarlardan sağ analogun hızını artırmanızı ve analog desteğini tamamen kapatmanızı öneririm.
Büyüleyici Grafikler, Canlı Açık Dünya
Horizon Zero Dawn'un PlayStation 4'teki açık ara en muhteşem grafiklere sahip olan oyun olduğunu(tek rakibi Uncharted 4) rahatlıkla söyleyebilirim. Oyunu hem PlayStation 4'te hem de PlayStation 4 Pro'da oynadım. Her iki konsolda da muhteşem bir atmosfer ve büyüleyici grafikler karşısında mest oldum. Oyunun dinamik gece-gündüz geçişleri ve mevsim sistemi de aynı mekanlardan geçerken bile farklı bir hava yaratıyor. Aynı mekan sizi tekrar tekrar ve her seferinde farklı bir şekilde etkileyebiliyor.
Üstelik iki konsolda da hiçbir performans sıkıntısı yaşamadım. FPS düşmeleri olduysa bile bu düşüşler kesinlikle oyunun akıcılığına hiçbir etki yapmadı. Sadece atmosfer ve çevre detayları değil, fiziksel etkileşimler, makineler ve takıldıkları doğal alanlar ve daha pek çok detay gerçekten başarılı bir şekilde hayata geçirilmiş. Harita tasarımı, büyük şehirler, kabilelerin yaşam alanları, her biri harika şekilde işlenmiş ve canlı bir dünya sunuyorlar. Koca bir açık dünyaya sahip olmasına rağmen oyun hiçbir zaman yapaylık hissi vermiyor. Görsel anlatımda belki de yegane eksileri diyalog sahneleri olmuş. Diyalogların çoğu zaman basit ve etkisiz olmasının yanı sıra sinematografi üzerine pek düşülmemesi üzücü olmuş. Buna ek olarak diyalog sahnelerinde karakterlerimizin tepkileri, jest ve mimikleri yer yer robotik hissettiriyor.
Oyuna Nora diyarlarında başlayıp kabile hakkında bilgiler edinerek başlıyoruz ve daha bu noktadan itibaren atmosfere dair her detay merak uyandırıcı ve muhteşem olmayı başarıyor. Yeni yaşam yerleri ve Meridian gibi büyük bir şehri keşfettiğinizde Aloy ile birlikte sizin de ufkunuz açılıyor. Sürekli yeni şeyler öğrenmek, hikayeleri dinlemek istiyorsunuz. Bu noktada oyunun Türkçe destek sunmaması gerçekten üzücü. Umarım Guerilla Games geç olsa da oyuna Türkçe dil desteği verir.
Oyunun devasa dünyası görsellerle olduğu kadar harika müzikleriyle de destekleniyor. Sakin sakin gezinirken arka fondaki ezgiden başlayarak düşmanlarımızı elimine ediş şeklimize göre değişen müzikler de en az oyun kadar dinamik. Açık dünyanın hakkını kesinlikle veren bir oyundan bahsediyoruz. Makinelerin neredeyse her bölgede yaşam alanları var ve özellikle virüs yemiş makinelerin kol gezdiği bölgeler ekstra tehlikeli. Bu arkadaşları haritadan temizlemek büyük bir önem taşıyor çünkü gelecek seyahatlerinizde bunlarla karşılaşmak istemiyorsunuz.
Horizon Zero Dawn'un dünyası her detayıyla muhteşem. Guerilla Games dünyayı tasarlarken geniş davranmış ve boss savaşlarında bile bizi belirli bir alanda kısıtlamıyor. Hikayenin çizgisel gidişatının aksine açık dünyada farklı lokasyonlara farklı şekilde ulaşabiliyoruz. Oyunun dikey tasarımı da bu noktada övgüyü hak ediyor. Tırmanışlar keyifli ve kontrolleri oldukça kolay. Sürekli olarak belirli tuşlara basmak yerine atlayıp, zıplamak istediğimiz yönlere bakarak sadece ilerliyoruz. Bu tırmanma sistemi, oyunun emsalsiz grafiklerini takdir etmemiz için de yardımcı oluyor. Özellikle yüksek bölgelerden tüm haritayı gözlemlediğinizde ağzınızın ilk başlarda açık kalmaması imkansız.
Guerrilla Games, belki de şirket tarihinin en büyük riskini aldı ve bu risk muhtemelen şu ana kadar aldıkları en doğru karar oldu. Aloy'un dünyanın yükünü omuzlara alışı ve bir kurtarıcıya dönüşmesi neredeyse kusursuz şekilde anlatılmış.
Artılar:
- Kusursuz savaş sistemi, savaş mekanikleri, bol ok çeşidi ve tuzaklar
- İnanılmaz ve büyüleyici grafikler, muhteşem atmosfer
- Detaylı ve sürekli olarak merakımızı artıran, harika bir hikaye
- Sade ve tam kıvamında bir yetenek ağacı, aynı sadelik ve güzellikte "crafting" mekanizması
- 25 farklı makine ve onların muhteşem tasarımı
Eksiler:
- Diyaloglar zaman zaman zayıf ve robotik
- Oyunun navigasyon sistemi yanlış yönleri gösteriyor
Son Karar: Horizon Zero Dawn, PlayStation 4 oyuncuları için kesinlikle kaçırılmaması gereken bir oyun olmuş. Neredeyse kusursuza yakın, muhteşem bir yapım. Sony, PC ve Xbox One oyuncularını kıskandıracak bir yapıma daha imza atmış.