İlk Bakış - Destiny (2. Bölüm)

Gezgin’in gölgesinde yayılmacalar.

 

 Bu yazı daha önce Oyungezer Dergisi'nde yayınlanmıştır.

Yalan söylemeyeceğim, Bungie gerçekten işini biliyor. Halo ile başardıklarını, hatta daha da fazlasını Destiny ile yapacaklar gibi. Peki nedir bu oyuna bu kadar kafa takmamız? Üstelik sadece biz değil, tüm oyun dünyası Destiny ile ilgileniyor bolca. Oyunun, “Game of Gamescom” ödülünü aldığını biliyor muydunuz? Aynı zamanda, Playstation platformundaki en iyi oyun, en iyi aksiyon oyunu ve en iyi çevrimiçi multiplayer ödüllerini aldığını?

YAN GEL YAT

Üstelik, bu ödüller için çok çabalamadılar bile. E3’te gösterilen oynanış demosunu, farklı kişiler tarafından bize sundular. Tüm yaptıkları bu. Yine de gözlerimizi alamadık. Peki neden?

Bu sorunun cevaplarının büyük kısmını Temmuz sayımızda (ve bir önceki ilk bakış yazımızda) uzun uzadıya anlattık size. Oyunun hikayesini, tanıtılan üç sınıfı, karakter kişiselleştirme özelliklerini, teknik detaylarını, daha neler neler. Peki sen, sevgili Oyungezer. Çift dikiş istiyor musun? Aynı şeyleri pişirip pişirip sunalım mı? Tabii ki hayır. O nedenle Gamescom’dan çıkanları konuşacağız sadece bu sefer.

Destiny, gerçekten yeni nesil gibi gözüken oyunlardan birisi. Üstelik devasa haritaları, çeşit çeşit düşmanları, ışığı, gölgesi, karakter animasyonları, her yanıyla. Gamescom’da gösterilen videonun yanında oyun oynanabiliyordu da. Hem oynayanların, hem de basının ortak görüşü bu yönde. Hatta dillere dolanan şöyle bir ifade var: “Eğer yeni nesil görüntü bu değilse, başka nedir bilmiyorum.

Çoklu oyunculuğu merkeze koyan ve mekaniklerini önceki yazımızda tartıştığımız teknolojisi, “drop-in drop-out” oynanışıyla konsollara yabancı bir oynanış getiriyor. Üstelik, arkadaşlarınızla yapabilecekleriniz de çeşit çeşit.

Senaryoda vakit geçirebilir, raid’lere katılabilir, public event’lerde kan çıkartabilir ya da eski usül çekişmeli maçlarda birbirinizi yiyebilirsiniz. Sonuncusunun, sadece olmuş olmak için orada durduğuna inanıyorum ben ki, yazıklar olsun sana Bungie.

Diğer bir nokta, karakterlerimizin üç farklı silah slotunun olması. Normal slot, kullandığımız yarı otomatik silahların olduğu yerken özel silah slotumuz daha kişisel (pompalı tüfek, nişancı tüfeği gibi) ekipmanlar için. Son olarak ağır silah slotumuz da düşmanın bebekken emdiği sütü burnundan damla damla getirmemiz için.  Tabi her bir silahın kendine özgü çılgın isimleri, kendi kategorilerine uygun da gelişim ağacı var.

KIYAMAM, İSİMLERİ DE VARMIŞ

Gelişim ağacı demişken, yavaşça elde edilebilen becerilere bakabiliriz. Oyuncuların, Gezgin’in güçlerini kullanabilmesi mevzusunu önceki yazıya paslamıştık, şimdi detayına bakalım. Gördüğümüz dört farklı beceri var.

Golden Gun, Hunter sınıfı karakterin silahını buff’lamasını sağlarken Radiance, bir grup düşmanın ağzında kutsal ışık misali patlıyor. Fist of Havoc, Titan sınıfının yumruğunu yere vurup “Silkinin!” demesi iken Nova Bomb yaralamakla kalmıyor, bir de düşmanları sağa sola savuruyor. Bu becerilerin sınıflara özgü mü, yoksa herkes tarafından kullanılabilir mi olduğunu ilerleyen zamanlarda göreceğiz.

Destiny geliyor, iyi geliyor hem de. Üstelik, Gamescom’un diğer ödül canavarı Titanfall ile sürtüşerek geliyor ki, yine bir Activision / EA didişmesine doğru yol alıyoruz. Oyuna dair tek çekincem, yine Call of Duty / Battlefield tartışmalarını Titanfall ile yaşatma ihtimali. Onun dışında, platformun konsollar olduğunu deli gibi hatırlatarak, gördüklerimden ziyadesiyle memnunum.

YORUMLAR
Parolamı Unuttum