Lana Del Rey “Born to Die” şarkısıyla ortaya çıktığında “mehehe bu ne ya kız şarkısı!” dememeliymişiz. Gün geliyor devran dönüyor, en olmadık yerde bu şarkı bile anlam bulabiliyormuş…
Dark Souls'da ölmeye doyduk, Hotline Miami'de ölmekten bıktıksa, Teleglitch'te resmen ölmek için doğuyoruz sayın okur. Hayır ölüp durmaktan da iyice sapıkça zevk alan garip bir varlığa dönüşüyoruz ya, düşününce hayret ediyorum.
EVANESCENCE DİNLEYİP ÖLMEYİ İSTEYEN KOMŞU KIZI CEREN
Teleglitch gerçekten başka bir oyun. Yapımcılar modern oyunlar yapıp grafiklerle gönlümüzü çalarken bilirsiniz arada nostaljik vuruşlar “of ne güzeldi o günler” hislerimizden yolunu bulur. Mesela Retro City Rampage buna çok güzel bir örnek. Tamamen retro öğelerle bezeli bu oyun tam anlamıyla bir eskileri yad etme ayiniydi. Az önce bahsettiğim Hotline Miami de farklı değildi. Gelgelelim Teleglitch ne modern dünyanın bir ürünü, ne de geçmişte yaşayan ilkel bir yapım. Oyun dünyasının arafında kalmış tatlı bir kâbus desem yeri. Kabul, grafikler Atari devrinde bile daha iyiydi ama uzun zamandır Teleglitch’in sahip olduğu kadar “stil” duran retro grafiklere rastlamadım. Bunun yanında oyunun harita, açısal görünüm ve yapay zekası da bazı günümüz FPS’lerinden daha iyi. Ölmekten zevk almayı bırak, bir de bizi ne güzel öldürüyor diye över olduk ya, hadi bakalım… (Oyun beni öldürdükten sonra “oopsie!” diye bir tepki verince ne düşüneceğimi şaşırdım tabii.)
Oyunun görüş açısı sistemi enfes fikir ama "hareket hastalığı" yapabiliyor.
Oyuna standart bir tabancayla başlayıp kendi keşiflerinizle şekillendirmek de, rastgele eşyalarla yolunuza başlamak da sizin elinizde... Bunun yanında Die More Edition ile oyuna eklenen bir diğer özellik de sıradaki bölümü seçme olayı. Böylelikle “zorluk” psikolojisi Teleglitch evreninde sıkıcılık anlamına gelmiyor, kendinizi belli bir yere sıkışmış hissetmiyorsunuz. Gerçi hissederseniz de sıkışıklığınızı yarım saniye içinde gideriyor yaratıklar, sağolsunlar.
BURADAN KORELİ KIZLARA SESLENİYORUM
Die More Edition’dan bahsederken sadece orijinal Teleglitch’e neler eklendiğinden bahsetmek istemiyorum, zira birçoğunuz gibi ben de oyunu bu sürümü ile tanıdım.Teleglitch faciayla sonuçlanan bir deneyin sonrasını anlatan, yukarıdan görünüşlü bir korku oyunu. Soldat hissiyatından Deadspace’e kadar farklı bir sentez olan oyun amaçladığını çok iyi başarıp insanı çaresiz hissettirebiliyor. Hissettirebiliyor, ama garip bir şekilde “yeter ulan!” deyip başından kalkmayın diye de özel bir büyü atıyor sanki. Rastgele olarak üretilen haritaların her seferinde size başka deneyimler sunmasının bunda payı büyük elbet ama asıl nokta bu değil. Teleglitch’i bitirmek bir ölüm kalım meselesi, bir oyunculuk yemini, belki de yakın gelecekte Kore’de kız istemek için gerekli bir şart…
Karakteristik renkler her seferinde Darkside of the Moon kapağını hatırlattı.
Kötü haber üstüne kötü haber vermiş gibi olacağım ama oyunun bu kadar zor oluşu yanında bir de ekstra zorlayıcı bir save sistemi var. Beşinci seviyede mi öldünüz? Üçüncü seviyede günaydın demeye hazır olun. Oyunun kendine has “görüş açısı” sistemi ile sıradaki saldırıyı, köşe başından fırlayacak yaratığı ve bilimum talihsiz serüvenler dizisini tahmin etmek imkansız. Hani Amerikan filmlerinde tıkırtı gelen odaya doğru yürüyenleri anlamazdık ya, hah, o anın empatisini yapmak için eşsiz bir örnek Teleglitch.
"Oyungezer dergisi oyunları bitirmeden incelemesini yazıyor!" diye dedikodu çıkarmak için de kaçmaz bir fırsat Teleglitch. Çünkü bitiremedim lanet olası oyunu :(
KÜNYE
Teleglitch: Die More Edition (PC)
Tür: Shooter / Korku / Bağımsız
Yapım: Test3 Projects
Sistem: Ekonomik
Dijital İndirme(Steam):12.99$
Yaş Sınırı: Yok
Dahası İçin:www.teleglitch.com
KARNE
NOTU: 9/10
SON KARAR:Fıtık olmak hiç bu kadar eğlenceli olmamıştı!
Ne İyi?
+Karakteristik grafikler
+Aksiyon bolluğu
+50 MB’ın insanı çaresiz hissettirebilmesi
Ne Kötü?
-Böyle böyle deliriyor insan!