Gelin hadi çekinmeyip itiraf edelim: Telltale'in The Walking Dead gibi canavar bir oyunun ardından kendi yükselttiği çıtaya kendisinin bir daha ulaşıp ulaşamayacağını merak ediyorduk, değil mi? Tahminlerimizin çok ötesinde bir deneyim sunan, işi çeşitli mecralarda yılın oyunu seçilmeye kadar taşıyan The Walking Dead, Telltale'in sıradaki oyunlarına kuşkuyla yaklaşmamıza yol açtı. Hadi sizi denklemin dışına alayım, beni kuşkuda bırakmıştı valla. Hele ki The Wolf Among Us'ı ilk duyduğumda şüphelerim tavan yapmıştı ne yalan söyleyeyim. Sonuçta bu da bir çizgi roman uyarlamasıydı, yine 'dizi oyun' olacaktı ve ben TWD ile zirve yapıldığını düşündüğüm için istemeyerek de olsa TWAU'nun daha iyi bir oyun olamayacağını zannetmiştim. Offf, var ya ne biçim yanılmışım belli değil.
Şu sahnede sizin de dikkatinizi çeken ilk şey kayıp kedi ilanıysa aramıza hoş geldiniz.
Seni daha iyi görebilmek için yavrum
Bir çizgi roman oyunu ile karşılaştığımızda en sık sorulan soru "oyunu anlamak için çizgi romanı okumuş olmam gerekir mi?" oluyor. TWAU'da kesinlikle böyle bir dert yok, çünkü oyun tamamen Fables'ın ilk sayısının öncesindeki bir zaman diliminde geçiyor. Yine de çizgi romana göz gezdirmiş veya hakkında birşeyler okumuş olanlar neyle karşılaşacakları konusunda biraz daha fazla fikir sahibi olabilir ve arkadaşlarına artistlik yapabilirler.
Oyunumuzun kendisi ise bir cinayet araştırmasını konu alıyor (en azından şimdilik). Yıllarca hiçbir cinayet görmemiş olan Fabletown'da bir anda son derece vahşi bir cinayet işleniyor ve Bigby Wolf da şerif olarak bu cinayetin ardındaki sırrı ortaya çıkarmak için işe konuluyor. Vahşi cinayet dediğimde abarttığımı düşünmeyin. Tamam oyun konu olarak çocukların ayıla bayıla okuduğu masalları ve kahramanlarını temel almış olabilir ama kazın ayağı öyle değil. TWAU tamamen Fables'ın tarzına sadık kalarak şiddeti, argoyu, erotizmi ön plana çıkarmaktan kesinlikle kaçınmıyor. Yani "yanıma alırım 5 yaşındaki oğlumu, birlikte masal dünyasında bir yolculuğu çıkarız" diye düşünenleri yol yakınken uyarmış olayım. Ama bu şiddet dolu dünya bir o kadar da renkli görüntülerle taşınıyor ekranlarımıza ki bu da Telltale'in ustalığını konuşturduğu bir diğer alan.
Colin, Bigby'e laf sokmaktan çekinmeyen karakterlerden biri.
Seni daha iyi duyabilmek için yavrum
Telltale The Walking Dead'de bizlere nefis bir ana karakter (Lee), aynı derecede başarılı bir yan karakter (Clementine) ve aralarındaki o inanılmaz bağı sunmuştu. Henüz tek bölümünü oynamış olsak da The Wolf Among Us da aynı şeyi başaracak gibi görünüyor. Bigby Wolf çok sağlam bir karakter. Ama bu sefer Bigby'yi şekillendirmek adına Lee'de sahip olduğumuzdan daha fazla seçenekle karşı karşıyayız. Bir kere Bigby zaten çoğu Fable tarafından sevilmeyen, korkulan biri. Bunu diğer karakterlerle diyaloğa girdiğimizde anında hissedebiliyoruz. Dolayısıyla 'insancıl' olmak zorunda değilsiniz. İstediğiniz takdirde son derece pis kararlar verebiliyor, tam bir pislik olabiliyorsunuz. Kimsenin duygu ve düşüncelerini sallamayabilirsiniz. Benim Bigby'm tam bir baş belası iken Serpil'in Bigby'si bir iyilik timsali olabilir mesela.
İşin içine seçimler girdiğinde oyun deneyimi iyice farklılaşıyor. Bildiğiniz ve duyduğunuz şeyleri diğer Fable'larla paylaşmayı veya saklamayı tercih edebiliyorsunuz (mesela Güzel'le karşılaştığınızı Çirkin'e söylememek gibi), aynı anda iki yerde birden bulunamayacağınız için kimin peşine düşeceğinize dair seçim yapmanız gerekiyor ve bu da işleri oldukça değiştirebiliyor.
Oyunda yine The Walking Dead'e benzer bir yapı kullanılmış, yine aynı gerçek hayatta da olduğu gibi bazı kararları vermek için kısıtlı zamanınız oluyor. Hatta bazen bu süre o kadar sınırlı oluyor ki karar vermeye çalışırken heyecandan yanlış seçim bile yapabiliyorsunuz. Örnek vereyim: Kırmızı Başlıklı Kız hikayesindeki kahraman oduncuyla barda konuşuyordum, hikayenin bir de onun tarafını dinlemek için. Diyalog o ana kadar gayet iyi gelişmişti aslında, anlayışlı davranan Kurt tripleri falan. Ama bir sonraki seçenekte zaman hızla tükendiği için kalkıp yanlış seçeneğe atladım ve adamın kafasında kırıverdim koca bardağı :) Arkamda beni izlemekte olan eşim bile şok oldu, "naptın yav, niye vuruyorsun adama?" dedi. Tutturdu tekrar oyna, vurma adama diye, ben de kalkıp baştan oynamak zorunda kaldım mesela o kısmı. O sekansın devamında değişen birşey olmadı belki ama Woodsman, yani oduncu belki hakkımda daha iyi şeyler düşünüyordur şimdi. Bu düşünce değişimleri ekranda kabak gibi "Snow bunu unutmayacak aslanım", "Toad bu söylediğine çok kırıldı bak haberin olsun" şeklinde mesajlarla iletiliyor ama belki iletilmeyenler de vardır. Ama bana sorarsanız (ki TWD'de de aynı şeyi düşünüyordum) bu düşünce değişiklikleri söylenmediğinde daha zevkli oluyor. TWD'de bu özelliği kapamak mümkündü, TWAU'da göremedim öyle bir seçenek.
Yedi cücelere farklı bir bakış.
Seni daha iyi yiyebilmek için yavrum
Faith'teki QTE sahneleri TWD'dekilerden daha aksiyon dolu, yer yer çok daha şiddetli ve hareketler arasındaki geçişler de çoğunlukla daha seri biçimde gelişiyor. Daha oyunun başındaki kavga sahnesinde ne demek istediğimi anlayacaksınız. Oyunun sonlarına doğru giriştiğimiz bir diğer kavga sahnesinde neler olacağını görmek için birkaç kez QTE düğmesine basmamayı bile tercih ettim, kavganın gelişimi o kadar çeşitleniyor ki 'Game Over' ekranını görecek kadar abartmadığınız taktirde (başıma geldi, oradan biliyorum) bu kavgalar iyiden iyiye keyif verebiliyor insana. Bunlarda da mesela karşıdaki elemanın uzvunu koparmak veya bağışlamak gibi seçimlerle karşılaşıyorsunuz ve bu da daha önce belirttiğim 'Bigby'nin kişiselleştirilmesi' konusuna iyi bir örnek. Mesela Sinan hayatta koparmazdı bence adamın kolunu :) (harbiden koparmadım, ama elim gitti - Sinan :)
Oyunun grafikleri aynı ekran görüntülerinde gördüğünüz gibi dört dörtlük. TWD'de olduğu gibi cell-shade tekniği ile hazırlanan grafikler çizgi roman havasını nefis biçimde yansıtıyor. Bu sefer kontörler biraz daha kalın tutulmuş, gölgeler daha fazla kullanılmış, bu da grafik kalitesinin TWD'ye göre bir adım ileri gitmesini sağlamış bence. Siz sever misiniz, orası size kalmış. Hele bir de karakterlerin yüz ifadelerini görün. Hadi insanların duygularını yansıtmak öyle inanılmaz zor bir iş olmayabilir ama hayvan karakterlerin (örneğin odanıza kurulmuş olan domuz) bile o anda ne hissettiğini yüzünden okuyabiliyorsunuz. Çok acayip yav! Bir de oyunda ilerledikçe (bazıları verdiğiniz kararlara bağlı olarak) açılan Book of Fables kısmındaki karakter çizimleri nefis görünüyor, bunların hikayelerini okumak da Fables dünyasını anlamak açısından oldukça faydalı.
Yalnız seslere değinmeden geçmek istemiyorum. Hakikaten oyunun seslendirmesi o kadar başarılı ki tarif etmek için kullanacak kelime bulmakta güçlük çektiğimi söylemeliyim. Domuzundan kurbağasına, ana masal kahramanlarına kadar hepsinin de sesleri on numara olmuş, Telltale bu alanda da kendini aşmaya başladı desem yeridir. Diyaloglar arasında geçişler, ses vurgu ve tonlamaları falan. En iyi seslendirme için adayım şimdiden belli oldu yani.
Aynaya yalnızca en güzel kim diye sorulur mu sandınız?
Seni daha iyi... Eeh, yeter be!
Ya bir de söylemeden duramayacağım. Spoiler falan değil tabi de, dizi dünyasında mesela bir Dexter, bir Lost bölüm sonunda adamı ters köşe yapma, diğer bölümü iple çektirme konusunda neyse Telltale de dizi-oyun konusunda o olma yolunda ilerliyor. O nasıl finaldir arkadaş? Siz de finali görünce oyunun ön incelemede yazdığım bazı şeylerle ters düşmüş gibi olduğunu düşüneceksiniz ama göreceğiz bakalım nasıl toparlayacak Telltale.
Daha ne diyeyim gençler. Oyunun kralı ayağınıza gelmiş, 2 saat süren muhteşem bir dizi bölümü gibi zaten. Kaçırmaz mısınız lütfen?
KÜNYE
The Wolf Among Us: Episode One - Faith (PC)
Tür: Adventure
Yapım: Telltale Games
Sistem: Ekonomik
Fiyatı: 24.99$ (5 bölüm birden)
Dahası İçin://www.telltalegames.com/thewolfamongus/
KARNE
Grafik: 5
Hikâye: 5
Atmosfer: 4
Eğlence: 5
İçerik Zenginliği: 4
Multiplayer / Online: Yok
Ses / Müzik: 5
NOTU: 9
Ne kadar oynanır: 2 saat
SON KARAR: Bir sonraki bölümü iple çekiyorum resmen, siz de çekin.
Bulunduğu Platformlar: PC, PS3