Anlatma, göster.
Devamını okuMerhaba sevgili Oyungezerler. “İptal!” yazı serimizin 2. bölümüne hoş geldiniz. İlk bölümümüzde bol Tomb Raider soslu bir macera oyunu olan Beneath’in talihsiz hikayesini anlatmıştık. Bugünkü bölümümüzde biraz daha büyük, içinde Obsidian Entertainment’ın bulunduğu bir hayli orijinal bir fikrin çevresinde kurulmuş olan bir RPG projesinden bahsedeceğiz: Dwarfs.
Bundan 10 sene öncesinde Disney dendiğinde aklımıza öncelikle CGI dolu seri üretim süper kahraman filmleri değil de, daha çok harika animasyonlar ve masallar geliyordu. Bu masallar zamanla belli bir ulusa veya kitleye hitap etmekten çıkıp evrensel öykülere dönüştüler. Bu masalların arasında hepimizin bildiği ve sevdiği bir tanesi bugün bahsedeceğimiz şanssız projenin temellerini üzerine inşa ettiği Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler’den başkası değil. Oyunumuzun yapım süreci aslında aynı dönemde yapımına başlanmış olan bir prequel (önbölüm) animasyonla oldukça yakından ilgili. Dwarfs’ın macerasını anlayabilmek için gelin önce The Seven Dwarfs animasyon projesi neymiş ona bakalım.
2000'li yılların başında DisneyToons firması dillere dolanan Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler çizgi filminin öncesini konu alan bir animasyon filmi üzerine çalışmaya başladı. Beyaz perde için değil de televizyonlarda yayınlanmak için yaratılan proje, DisneyToons’un alışık olduğumuz cıvıl cıvıl çizgisinden uzak bir hikâye anlatmayı planlıyordu. Yedi cücelerin Pamuk Prenses ile karşılaşmasından önceki zamanları anlatmak isteyen yapımcılar bu sefer daha karanlık ve kara komedi ögeleri ile bezenmiş bir tablo çizmek istiyorlardı. Disney bu işe onayı verdi ve çalışmalar başladı.
Hikayemiz, yedi cücelerin nasıl olup da yollarının kesiştiğini anlatarak başlıyor. Farklı köylerden çıkıp gelen ve bir yolculuk sırasında yolları kesişen cüceler maceralarına yedi cüce olarak devam etmeye karar verdiklerinde ünlü yedilimiz oluşuyor. Cüceler yolculukları esnasında yardıma muhtaç genç ve güzel bir kadınla karşılaşıyorlar. Evet, aklınıza Pamuk Prenses gelmiş olabilir ancak bu güzel kadın gelecekte Pamuk Prenses’in şeytani üvey annesi olacak Narcissa’dan başkası değil.
Narcissa, kötü bir büyücü olan ve bu diyarları tehdit eden babasını alt etmek için yedi cücelerden yardım istiyor ve iyi kalpli cücelerimiz ikinci kez düşünmeden bu yardım çağrısına koşturuyorlar. Hikâye ilerledikçe Narcissa’nın göründüğü kadar iyi olmadığı yavaştan ortaya çıkmaya başlıyor. Yedi cüceler ve Narcissa, kötü büyücüyü alt edip onu büyülü bir aynaya hapsetmeyi başarıyorlar. Bu da bizlere ana hikayemizde Kötü Kalpli Kraliçe’nin yanından ayırmadığı konuşan aynanın aslında kraliçenin hapsettiği babası olduğunu öğrenmemizi sağlıyor.
Tabii yedi cücelerin macerası burada bitmiyor. İstemeden de olsa kötücül bir güce yardım etmiş olan cüceler bu sefer de Narcissa’nın Kadim Cücelerin gücünü çalmayı ve bu diyarların kral ve kraliçesini katletmeyi hedeflediğini öğreniyorlar. Diyarın kral ve kraliçesi de Pamuk Prenses’in anne ve babasından başkaları değil. Bu noktadan sonraysa iptal olan hikâye tekrardan iyi ve kötünün savaşına evriliyor ve sonuç olarak Narcissa’nın Kötü Kalpli Kraliçe’ye dönüşümünü cücelerin gözünden izleyeceğimiz bir maceraya dönüşüyor. Bu hikâyeyi ilk okuduğumda bir hayli etkilendim ve asla izleyemeyeceğimiz bir proje olması beni üzdü. Yapımcılar, animasyonun Lord of The Rings evreninden izler taşıyacağını da belirtmişler ve bir masalı, büyük bir evrene dönüştürmek istediklerini de eklemişler. Animasyonun yapımı esnasında yaşanan birçok iç ve dış anlaşmazlık sonunda da maalesef proje süresiz olarak rafa kaldırılmış. The Seven Dwarfs animasyonunun etkileyici hikayesinden bahsettiğimize, yazımızın esas konusu olan Dwarfs oyununa geçebiliriz:
The Seven Dwarfs cephesinde işlerin iyi gittiği zamanlar Disney’s Buena Vista Games, bu karanlık Pamuk Prenses evrenini bir de video oyunuyla desteklemek istedi. Yapılacak olan oyunun daha da karanlık olmasını istiyorlardı. Bu tarz bir hikayeye de en uygun oyun türünün RPG olduğunu düşündüler. Karanlık temalar ve RPG ikilisi bir araya gelince de "iyisi mi biz Obsidian ile iletişime geçelim" diyen yapımcılar akıllarındaki projeyi firmayla paylaştılar. Obsidian, bu fikre fazlasıyla sıcak yaklaştı ve çalışmalar başladı. Yapımcıların anlattığına göre oyun, yapım sürecindeki animasyondan bile daha karanlık bir tona sahip olacak, yer yer karanlık yerini korku ve gerilime bırakacaktı. Araştırma yaptıkça işlenecek olan bu tema bana birçok yönden American McGee’s Alice oyunlarını anımsattı. Oyun üzerine çalışmalar devam ederken animasyon kısmında sıkıntılar baş göstermeye başlamıştı bile. Hem oyunda hem de animasyonda yedi cücelerden bir tanesi olan Dopey karakteri üzerinden bir anlaşmazlık doğmuştu. Dopey karakteri ana hikayemizde de konuşamayan, çevresiyle jest ve mimikler aracılığıyla anlaşan tatlı bir cüce. Karanlık oyun ve animasyonumuzdaysa kendisinin bu durumuna travmatik bir arka plan hikayesi yazıldı. Bu hikâyeye göre Dopey’nin annesi gözleri önünde katledildiğinden beri konuşamıyor olacaktı. Projenin fikir babalarından olan Mike Disa, hikâyede güzel bir ton tutturduğunu düşünmeye başlamıştı ki sevgili Disney yapımcıları çok geçmeden bu işe el attı. Hikâyenin istediklerinden de karanlık bir yöne evrildiğini ve Dopey’nin konuşabilmesini istediklerini söylediler. Mike Disa ve ekibi bu geri bildirim karşısında hayal kırıklığına uğramışlardı.
Disney, her şeyin çocuklara uygun olmasını ve ürünlerini satacakları kitlelerin kısıtlanmamasını istiyordu ancak yapımcı ekip orijinal bir iş çıkarmanın derdindeydi. Ekip ne kadar direndiyse de Disney’in bu konudaki inadını kıramadılar. Disney, yalnızca animasyonu değiştirmek istemekle kalmıyor bir yandan da “Daha aydınlığı olmaz mı bunun?” şeklinde oyun yapımcılarına da laf atıyordu. Durum böyle olunca önce animasyon sonra da oyun projesi hızla iptal edildi.
Obsidian, Dwarfs projesi üzerinde yalnızca bir yıl gibi kısa bir süre çalışabildi. Bu kısa süreçtense yapımcı ekibin çeşitli yorumları dışında elimize geçen pek fazla bilgi yok.
Kotor 2 ve Neverwinter Nights 2 gibi projelerde oyun tasarımcılığı yapmış olan ve Dwarfs projesinde de baş tasarımcı görevini üstlenen Kevin Saunders, oyunun tonu hakkında birçok fikir elde etmemizi sağlayan şu sözleri söylüyor:
“Dwarfs, mutlu bir Disney oyunu değildi. Disney's Buena Vista Games karanlık bir hikaye istedi ve ben de onlara karanlık bir hikaye verdim. Örneğin, açılış sekansında genç bir prens olarak, yatağınızda rahatsız edici seslere uyanıyorsunuz. İçerisinde uyandığınız karanlık kaleyi keşfederken, korkunç bir yaratıkla karşılaşıyorsunuz ve umutsuz bir mücadelenin sonucunda onu alt ediyorsunuz. Ancak yaratık ölürken çığlıkları, bir canavarın çığlıklarından bir kadının kan donduran ölüm çığlığına dönüşüyor. Daha sonra yanılsama ortadan kalkıyor ve elleriniz kan içinde dururken öldürdüğünüz şeyin bir yaratık değil de anneniz yani kraliçe olduğunu anlıyorsunuz. Mesela bu bir sinematik sahne değildi, hepsi gerçekten oynayarak deneyim edeceğiniz tam bir bölümdü.”
Vampire: The Masquerade oyununun hikâye yazarlığını yapmış olan Brian Mitsoda ise Dwarfs projesine ne kadar güvendiğini şu şekilde açıklıyor:
“Üzerinde çalıştığım herhangi bir projeyi geri getirme şansım olsaydı, bu Dwarfs olurdu. Bu proje aslında, bir Nintendo oyunuyla yolları kesişen bir Pixar filminin aksiyon RPG versiyonuydu. Gizlilik sözleşmemiz hala ne kadarını kapsıyor bilmiyorum ama bu projede açıkça Disney'in klasik filmlerinden sanatsal olarak ilham almıştık; ancak senaryo açısından kesinlikle Pixar filmlerinin karakterlerini ve duygularını yakalamak istedik. Aslında, karanlık bir masal yazmıştık, ancak çoğunlukla genç kahramanların, bu eksantrik küçük adamlarla tanışıp beraber giriştikleri ilginç yolculuklara odaklanıyorduk. Brian Menze sayesinde kendine has bir tarzı, bir ruhu, harika karakter ve yaratık konsept tasarımlarının yanı sıra aynı zamanda çok da ilginç bölüm tasarımlarına sahipti. Bu projeyi hayata geçirebilseydik oyun dünyasının klasiklerinden biri olurdu diye düşünüyorum. Bu projeyi tamamlayamamış olmak beni hala üzüyor. Eğer DoubleBear (Mitsoda’nın kendi oyun firması) yeterince büyürse bir gün kesinlikle buna benzer bir oyun yapacağım. ”
Anlayacağınız üzere Dwarfs, yapımcıların gözünde çok değerli olan ve umutların yüksek olduğu orijinal bir projeydi. Disney’in inadı uğruna sonsuzluğa karışan bu proje hem bu işe emek veren yapımcıların hem de bu hüzünlü hikayeyi okuyan bizlerin kalbinde bir yara bıraktı.
Dwarfs, Disney’in zindanlarına acımasızca hapsedilirken gökten üç elma düştü: Biri hikayemizin kötü kalpli kraliçesi Disney’in başına, biri Dwarfs ve The Seven Dwarfs projelerine gönül bağlamış yapımcıların başına ve sonuncusu da bu karanlık oyunu asla oynayamayacak olan biz oyuncuların başına. Bir sonraki bölümümüzde, kapalı kapılar ardında kalan başka bir oyunla beraber görüşmek üzere.
The Seven Dwarfs animasyon filminin test videoları ve renderlanmış fragman örneği için: