Aboneliğe dayalı video oyun servisi Jump yakında oyuncularla buluşmaya hazırlanıyor. Sistem bu yaz aylarında hayata geçecek ve aylık 9.99$ karşılığında ilk aşamada 60 ile 100 arasında oyunu oyunculara sunacak. Özenle seçilmiş oyunlardan oluşacağı belirtilen kütüphanedeki oyunları sınırsızca ve reklamsız olarak oynayabileceksiniz ve her ay sisteme Windows, Mac, Linux, HTC Vive ve Oculus Rift için yaklaşık 10 yeni oyun katılacak. Şimdi bu işin tanım kısmıydı, gelelim sistemin detaylarına.
Jump gerçekten de vaat ettiği gibi Netflix'in oyun versiyonu olmayı planlıyor. Jump sayesinde sisteme yeni eklenen, yeni güncellenen ve yeni içerik alan oyunları dolaşabilecek, oyunları türlerine göre sıralayabileceğiz. Bunlar Steam'in arayüzünde yapmayı planladığı değişikliklerebenziyor aslında, tabi ki aklın yolu bir. Başarımlar, bulut kayıtları, eşleştirmeler, liderlik tabloları ve çokluoyuncu özellikleri PlayFab ismindeki ayrı bir servis tarafından halledilecek ve buradaki en güzel özelliklerden biri de kayıt dosyalarınızı farklı cihazlarda kullanabilecek olmanız.
Bu tür oyun sunum sistemleri genellikle bulut yayın teknolojisi kullandıklarından lag sorunlarıyla karşılaşabiliyorlar, Jump ise web-tabanlı bir teknoloji ile bunun önüne geçmeyi planlıyor. Bu sayede oyunlar komple hard diskinize kurulmayacak; bilgisayarınızda çalışıyor olsa da yalnızca ihtiyacı olan dosyaları netten alacak. Kendi deneyimime dayanarak bunun gerçekten de işe yaradığını söyleyebilirim.
Firmanın CEO'su Anthony Palma bu sistemin hem oyuncular, hem de geliştiriciler için büyük faydaları olacağını; bu sayede ilk satışların ardından inişe geçen oyunlar için yeni bir gelir kaynağı sunulacağını söylüyor. "Bunu film sektörüyle paralel olarak düşünebilirsiniz: filmler önce sinemalarda gösterime girer, izleyici sayısı düştükten sonra diğer ortamlara yönelirler. Bluray ve DVD'lerin ardından da HBO veya Netflix gibi bir abonelik servisince size sunulurlar. Bu sistem henüz oyun dünyasında kullanılmıyor, özellikle de söz konusu indie oyunlar olduğunda".
Palma'nın bu son cümlesi önemli, çünkü firma indie oyunlara gerçekten de büyük önem veriyor ve bu oyunların Jump servisinde yer alış zamanlamasının çok önemli olacağını belirtiyor. "Geliştiricilerle birlikte çalışıyoruz, çünkü oyunlarını doğru zamanda bize getirmeleri çok mühim. Öncelikle ilk satış dönemlerini Steam veya Xbox veya diledikleri yerde yapmalarını istiyoruz, satışları belli bir seviyeye düştüğünde ise işte o zaman oyunlarını bize getirmeleri için en uygun zaman olacak."
Aboneliğe dayalı oyun servislerine bir de geliştiricilerin açısından bakmak lazım. Sonuçta bu ekosistem içinde oyunlar zaten Steam indirimleri veya Humble Bundle gibi paketler ile zaten başta hedeflenen değerlerinin altında satılıyorlar. Little Red Lie'ın yaratıcısı Will O'Neill IGN'ye konuşmuş ve yaratıcı içeriğin değerinin düşmesinin sebebinin internet olduğunu ve tüketicilerin eğlence araçlarına ödemeleri gerektiğini düşündükleri miktarın git gide azaldığını söylemiş. O'Neill'e göre Netflix ve Spotify gibi servislerin etkilerini yalnızca sundukları içerik cinsini (film, dizi veya müzik) değil, tüm eğlence sektörünü etkiliyor ve indirimler ve paketler de bunun yalnızca küçük birer örneği. Ancak Jump'ın bu duruma el atmasına da olumlu bakıyor.
Bir başka indie oyun geliştiricisi Ty Taylor ise oyunların hayatta kalabilmek için bu tür servislere adapte olması gerektiğini söylemiş. "Elbette hayatını yarattığı oyun satışlarından kazanan biri olarak insanların oyunumu aylık ödemesi olan bir sistemde oynamasından ziyade parasını vererek satın almalarını tercih ederim, ama gerçekte her gün o kadar çok sayıda oyun çıkıyor ki bunun artık sürdürülebilir bir iş modeli olduğunu düşünmüyorum" diye konuşmuş Taylor.
Palma, indie oyunlardan para kazanmanın ne kadar zor olduğunu bildiklerini, kendisinin de işe indie oyun geliştiricisi olarak başladığını söylüyor ve tek amaçlarının bu oyunların gelirlerinden pay kapmak değil, bu oyunlara ek gelir yaratmak olduğunu ekliyor. Steam iadelerinin ve üçüncü sitelerde ucuza satılan oyun kodlarının geliştiricilerin gelirlerini azalttığını söyleyen Palma "Jump'ta oyuncuların oyunu iki saat oynayıp iade etmesi gibi bir senaryo yok elbette, geliştirici ne olursa olsun parasını almış olacak" diyor. Ödemelerin oyuncuların oyunu ne kadar süre oynadıklarına bağlı olarak yapılacağı da söylenmiş. Sistem beklendiği gibi işlerse bu gerçekten de geliştiriciler için ek gelir anlamına gelecek.
Jump oyunları özenle seçip oyunculara sunacağı için bazı oyunlar daha önce dikkatinden kaçmış oyuncularla da buluşmuş olacak. Zaten Ty Taylor'ın oyunu The Bridge'i Jump üzerinden sunmasının sebeplerinden biri de buymuş. "The Bridge dört senelik bir oyun ve Jump'ın oyunumu daha önce görmemiş bir kitleyle buluşturacağını düşünüyorum. Bu oyuncular oyunu tam fiyatını vererek satın almamış olsalar bile, onlar oyunu oynadıkça ben de gelir elde edeceğim ve bu oyunumu hiç görmemelerinden bin kat iyidir."
Jump'ın betası 24 Temmuz'a kadar sürecek ve betaya Jump'ın web sayfasından üye olarak katılmak mümkün. Sistemi bizzat denemek için hemen betaya katıldım, şu an sunulan oyunlar arasında Devolver Digital'den Always Sometimes Monsters ve Rain Games'ten Teslagrad gibi ünlü isimler de var. Oyunları ister bilgisayarımıza kurduğumuz yazılım, isterse web uygulaması aracılığıyla çalıştırabiliyoruz ve deneyimlediğim kadarıyla performansları gayet iyi.
Her iki oyunda yaklaşık 1 saat kadar vakit geçirdim ve herhangi bir lag veya atlama ile karşılaşmadım. Oyunlar aynı Steam'den satın aldığınız gibi tüm özellikleriyle birlikte geliyorlar, yani Teslagrad'ı tamamen Türkçe olarak oynamak mümkün. Tabi sistemin kullanıcı sayısı arttıkça performans değişimleri olabilir ama web-tabanlı olduğu için buna çok da ihtimal vermiyorum. Sonuç olarak Jump hem indie seven oyunculara, hem de indie geliştiricilerine fayda sağlayacak gibi görünen cesur bir girişim ve umarım başarılı olur.