Mass Effect: Andromeda Oynadık - İlk Bakış

Çok pardon ama ne oluyor yahu burada?

5 sene önce Mass Effect 3’ü bitirip, şok ve kızgınlık içinde oyun kolunu masama koyduğum zaman bana "Bunun yenisi daha fena olacak," deseydiniz herhalde histerik gülme krizine girerdim. Mass Effect: Andromeda’nın ilk saatlik dilimini oynadım ve diyebileceğim tek şey "Çok pardon ama ne oluyor yahu burada?" olabildi.

Söylememe gerek yok ama yine de belirteyim: Bir oyunun açılışı ve ilk birkaç saatinde deneyimlediklerimiz, oyunun geri kalanı için her zaman güvenilir bir gösterge olmaz. Hele bir de oyunculardan en az 40-50 saatlik bir yatırım bekleyen Mass Effect: Andromeda gibi oyunlar için, ilk bir saatin çok da büyük bir önemi yoktur. Fakat bu argüman genellikle bir oyunun hikâyesi ve atmosferini tartışırken ortaya koyulur. Andromeda ise daha işin başında temel hatalarla sinirimi bozmayı başardı.

 

Size oyunun ilk saatinde gözlemlediklerimden biraz bahsetmek istiyorum: Korkunç karakter animasyonları, aceleye getirilmiş hikâye, kağıttan metin okuyormuş gibi konuşan karakterler ve daha fazlası. BioWare, Andromeda’nın ilk dakikasından itibaren önünüze ekşi-- pardon zehirli bir yemek koyan ahçı misali oyunun masanıza bırakıp kaçıyor. Karakterler eklemsiz bir et parçaları gibi sallana sallana yürüyor, diyaloglarda en ufak bir sinematiklik yok, konuşmalar iki karakterin sopa yutmuşlar gibi dikilerek birbirlerine kağıttan cümle okumalarından ibaret. Hadi onu geçtim, yüz animasyonlarındaki azlık ve gözlerdeki ölü bakışlar diyalogları kötü seviyesinden, korkutucu seviyeye taşıyor. Boş bakışlar, katı animasyonlar ve her cümle arasındaki duraklamalar sanki Andromeda’daki bütün karakterin kafası iyiymiş gibi hissettirdi bana.

Mass Effect’in ve Kumandan Shepard’ın hikâyesi, üç oyun boyunca üstüne inşa edilen ve hem oyuncuların hem de Shepard’ın emek vererek zenginleştirdiği bir yolculuktu. Shepard’ın elit eğitim birliğindeki sınıfından başarılarla mezun olması, sıradan bir askerden savaş gazisine dönüşmesi, Specter ilan edilip tüm galaksinin kaderinin omuzlarına yüklenmesi gibi dönüm noktaları birden gerçekleşmedi. Seri boyunca Shepard’ın bu gelişimi inanılır seviyedeydi ve bundan dolayı yolda rastgele denk geldiğiniz bir karakterin, şanı yürümüş Kumandan Shepard'dan yardım istemesi mantık sınırları içindeydi. BioWare Andromeda’da ise, bu üç oyunluk karakter gelişimini oyunun ilk 15 dakikasına sığdırmaya çalışıyor. Zaten birden ne olduğunu anlamadan üzerinize yüklenen ağır sorumluluk, eğer oyunun "Bak senin omuzlarında böyle bir yük var ama sen daha genç ve tecrübesizsin, insanlar sana güvenmiyor ve bu olayın bir sonuçları olacak," şeklinde aktarmasıyla devam etseydi anlardım ama daha dün bir bugün iki demeden oyunun ilk saatinde herkesin saygısını ve sevgisini kazanıyorsunuz. Herkes sizin ne kadar efsane olduğunuzdan bahsediyor, derdi tasası olan size geliyor. Yav bir dur önce kendimi ispat edeyim sonra eşinin kayıp yüzüğünü bana arattırırsın.

Bu sıkıntıları yalnızca ben yaşamıyorum. Oyunda 10 saatin üzerinde vakit geçirmiş RockPaperShotgun yazarı John Walker’a göre yan görevler 2004 yılındaki bir Kore Devasa Online oyunundan fırlamış gibi. PCGamer’dan James Davenport diyor ki, “Andromeda olabilecek en kötü bir şekilde başlıyor. Umursamanız gereken babanız ve kardeşinizi size tanıtmadan onları tehlikenin içine atıyor ve bir şekilde size Pathfinder sıfatı yükleyek, BioWare'in klasik "Sen seçilmiş kişisin!" hikâyesine başlatıyor”. Davenport yine aynı yazısında, ekip üyelerinizle diyaloglarınızın ne kadar tembel bir şekilde yazıldığından bahsediyor.

Ne yazık ki hem benim, hem de dünya basının oyunla ilgili ilk izlenimleri oldukça kötü. Kendi adıma konuşayım, şu an daha oyunun başındayız. Her an her şey değişebilir. Belki Andromeda 15 saat sonra muhteşem bir oyuna dönebilir, oyun çıkmadan BioWare yamalarla animasyon ve karakter sorunlarını çözebilir ama ilk izlenimim, Andromeda’nın sorunlarının çözülmesi aylar sürecek ve büyük ihtimalle de asla çözülemeyecek. Umarım yanılırım.

YORUMLAR
Parolamı Unuttum