Daha dün gibi hatırlıyorum; liseyi şehir dışında okuyan abim, yaz tatili için eve döndüğünde üstünde Mount & Blade yazan bir CD'yi çıkarıp "Türk oyunuymuş bak kılıçlı filan sen seversin" diyerek elime tutuşturmuştu. Bu şekilde başlayan M&B maceram; asker toplayarak, kale kuşatarak, ordulardan kaçıp krallara yaltaklanarak aylarca sürdü. Birkaç yıl sonra çıkan Warband ise sadece benim değil, koca bir neslin gençliğinde yer etti; o yüzden o dönemleri uzun uzun anlatmaya gerek yok, siz de biliyorsunuz. Sonra bir gün, tam Warband bitti derken, 2013’te, dile kolay 6 sene önce duyuruldu Bannerlord. Bekledik, bekledik, bekledik, ve inanması zor ama, oyun uzun bir bekleyişin ardından sonunda kapalı beta aşamasına geçti. Buyrun senelerdir beklediğimiz oyunun ne durumda olduğuna birlikte bakalım.
Beta’yı açınca farklı sekmelerden oluşan gayet şık bir arayüzle karşılaşıyoruz. Anasayfa’da oyunla ilgili yeni haberler, blog yazıları vs yer alıyor. Warband’deki server listesi aynı şekilde korunmuş; ayrıca istediğiniz oyun modunda maç arayabileceğiniz bir Matchmaking sekmesi de eklenmiş ancak (sanırım henüz yeterli oyuncu olmadığı için) şu anlık bu sekmeden bir maça girmek oldukça zor olabiliyor. Menüde bir de Armory (Cephanelik) kısmı var ki ben burayı gayet beğendim. Bu kısımda multiplayer maçlarda seçilebilir olan tüm devletler, birimler ve bu birimlere ait silahlar incelenebilir durumda. Özellikle birim açıklamaları çok hoşuma gitti. Şu detaydan da bahsetmek gerek ki, multiplayer maçlarda kullanabileceğiniz askerin görünüşünü istediğiniz gibi şekillendirebiliyorsunuz ve bu konuda oyuncuya oldukça fazla seçenek sunulmuş. Oyun çıktıktan sonra kısa süre içinde savaş alanları ünlü karakterlerin yüzleriyle dolacak gibi görünüyor.
Peki tüm bu süslü menülerin arkasında bizi nasıl bir oyun bekliyor? Başta şunu söylemem gerek ki, Kapalı Beta’da henüz sadece multiplayer kısım aktif, yani oyunun tek kişilik Campaign modu hakkında bilgi verme şansım yok. O yüzden genel olarak multiplayer maçlar ve combat hakkında bilgi vereceğim.
İzninizle ilk olarak şunu söylemek istiyorum ki; ben böyle güzel bir okçuluk sistemi görmedim. Kendimi Legolas sanarak büyüdüğüm için bilimum RPG/Sandbox oyununda okçu olmayı tercih eden biri olarak bu konudaki mekanikleri kolay kolay beğenmem, hele hele ok ve yay’ı biraz geç reload edilen bir tüfek gibi işleyen oyunlardan hiç haz etmem. Bannerlord ise bu konuda devrimsel bir yenilik getirmemiş olsa da mevcut mekanikleri en güzel şekilde kullanmayı başarmış. Bu konuda Warband’daki en büyük eksiklik sol altta çıkan rapor dışında düşmanı vurduğunuzu anlamaya, yani vuruş hissine yönelik bir özellik olmamasıydı. Bannerlord’da ise hedefi vurunca imleçteki anlık bir değişiklik bu konudaki eksiği güzel bir şekilde kapatmayı başarmış. Ayrıca ok çekme animasyonu, okların arkalarında iz bırakarak ilerlemesi gibi yeni detayların da etkisiyle okçu birimleri şu an oyunda favori birimlerim olmayı başardı.
Yakın dövüş kısmında ise aynı şeyi söyleyemeceğim maalesef. Ne zaman denemeye çalışsam ben tuşu bıraktıktan saniyeler sonra savrulmaya başlayan kılıçlar, yanımdan düşman atlısı geçtikten birkaç saniye sonra bir anda ölmemle o atlının bana vurduğunu anlamam gibi can sıkıcı durumlarla karşılaşıp tekrar tekrar pes ettim. Aslında kontroller yine Warband’e benziyor ancak çoğu zaman istediğim vuruşları yapamıyorum. Tabi kılıç veya mızrakla bir sürü kill alan insanlar da gördüm ancak sohbet kısmından konuştuğumda onlar da bunun genelde şansla ilgili olduğunu ve aynı takılmaları yaşadıklarını söylediler. Umarım bir an önce bu sorunun üstüne gidilir.
Maçlara girerken birim seçtiğiniz ekranda artık bir de perk seçmeniz gerekiyor. Seçtiğiniz devlete, birime ve bu birimin silahlarına göre farklılık gösteren bu perkler çeşitlilik konusunda harika bir yenilik olmuş. Örneğin İmparatorluk Okçusu seçtiğiniz zaman daha güçlü ama çekmesi daha uzun süren bir yay almak, daha güçlü bir kılıçla başlamak veya 2 kat cephane ile başlamak seçenekleriniz arasında. Karşınızdaki düşmana ve oynanış stilinize göre istediğiniz seçimi yapabilirsiniz. Şimdilik tek perk seçebiliyorsunuz ancak arayüzde henüz bir işlevi olmasa da “Test Perk” seçeneği de var; muhtemelen Erken Erişim’e kadar 2. perk seçeneği de aktif hale gelecek.
Perkler dışında yeni oyun modları da çeşitlilik konusunda oyunu güçlerinden en önemli unsurlardan. Şu an oyunda klasik Team Deadmatch’e ek olarak “Skirmish” ve “Captain Mode” adında 2 yeni oyun modu bulunuyor; 6vs6 oynanan Captain Mode’da herkesin kendine ait küçük bir birliği bulunuyor ve onları yöneterek takım olarak büyük bir haritayı domine etmeye çalışıyorsunuz. Skirmish Mode’un ise Battlefield’daki Conquest moduna benzer bir yapısı var. Orta büyüklükte bir haritada bayrak noktalarını ele geçirip elde tutarak, yada karşı takımdaki herkesi, tekrar dirilmeleri için kullanılan altınları bitene kadar öldürerek round’u kazanabiliyorsunuz; 3 round kazanan takım maçı kazanmış oluyor. Sadece bu iki modun bile uzun süre multiplayer kısmı taşıyabileceklerini düşünüyorum, ama tabiki Erken Erişim’e kadar 2-3 tane daha mod eklenecektir.
Çeşitliliğe değinmişken hızlıca devletlerden de bahsetsek iyi olur. Oyunda 6 devlet var; bunlar Empire, Vlandia, Battania, Sturgia, Khuzait ve Aserai. Her biri farklı bir coğrafyada yaşayan ve farklı kültürlere sahip bu devletler çeşitli özelliklerini birimlerine de yansıtmış. Ormanlarda yaşayan Battanialılar güçlü okçuları ile dikkat çekerken, geniş düzlüklere hükmeden Khuzait halkının Atlı Okçuları parlıyor, çölde dolanan Aserailer ise ağır zırhlı Memlük süvarileri ile göz doldurmakta. Bu devletlerin multiplayerda bile gayet çeşitli bir oynanış vaat ettiğini göz önüne alınca tek kişilik modla birlikte yeni Mount & Blade’in yine yüzlerce saatlik bir oynanış vaat edeceği kesin.
Yazıyı çok uzatmadan kısaca teknik konulardan da bahsedelim. Öncelikle atmosfer harika olmuş. Arenalar, at arabaları, kale kapıları, kerpiç evler gibi haritadaki birçok yapı çok güzel görünüyor. İnternette bu konuda birçok tartışma gördüm ancak yapımcı stüdyonun gücü ve oyunun büyüklüğünü düşününce bu konuda ortaya çıkan sonuç beni fazlasıyla tatmin etti. Animasyonlar da aynı şekilde cuk oturmuş durumda, özellikle öldürdüğünüz düşmanın sizin vuruşunuza göre düşmesi, atların koşarken ve dönerken vücut hareketleri nefis görünüyor. Tabiki sıkıntılar da var, yukarıda da yazdığım gibi özellikle yakın dövüşte oynanabilirliğe büyük darbe vuran takılmalar, aksamalar yaşanıyor. Ancak bunlar kesinlikle 5-6 aylık bir süreçte çözülemeyecek sorunlar değil; o yüzden Erken Erişim’e kadar çözüleceklerini varsayabiliriz.
Sonuç olarak Bannerlord; şu an özellikle teknik konularda göz ardı edilemeyecek problemlere sahip olsa da yapımcıların bunları çözmek için yeterli zamanı var. Uzun süren bekleyişimizin güzel bir şekilde sonlanacağına benim inancım tam ve bana göre Mount & Blade'in asıl lezzetli parçası olan tek kişilik sandbox kısmını oynamak için de sabırsızlanıyorum. 6 yılın sonunda artık şafak saymaya başlayabiliriz gibi görünüyor, kaldı 6 ay.
Çok güzel olmuş gerçekten, oyundan betada olduğu için çıkarılan, ama düzenlenip geri sokulacak mekanikler olduğunu da düşününce çok umut vadediyor. Singleplayer seven biri olarak multilayerine de çok zaman gömecek gibiyim. Perk sistemini çok sevdim, umarım bir iki katı daha ekstra eklenir ileride. Eski customization sistemine göre sözde daha az esnek ama oynayışlara bakıcak olursak herkes kendine gçre class, perk seçip oynayışını şekillendiriyor ve bu daha esnek bir oynanış sunuyor.