Serinin geçmişine detaylı bir bakış
Devamını okuDaha Bloodstained’i geçen aylarda oynamış ve Hollow Knight’ın büyüsüne kapılmış biri olarak Blasphemous’un fragmanlarından bile bu oyunlarla boy ölçüşemeyeceğini, olsa olsa Death’s Gambit veya daha iyisi Salt & Sanctuary ayarında olacağını öngörmüştüm. Aşırı yanılmamışım bu konuda a dostlar. Oyun tam da beklediğim gibi 2D bir Dark Souls Metroidvania benzeri olarak çıktı ve asıl beklemediğimse her şeyin fazlasıyla beklediğim gibi çıkmasıydı. Müzikler hariç, onlar canavar çünkü.
Kanla yıkanan topraklar
Hıristiyanlıktaki Katolik mezhebi ikonografisinin abartılı ve grotesk bir şekilde manipüle edilmiş görsel dünyasına sırtını dayıyor Blasphemous. Yani her yerde acının bir tasviri, günahkarlık, bağışlanmak, arınmak gibi kavramların karanlık ve dejenere imajlarını görüyoruz. Gerek düşman ve boss tasarımları olsun gerek gotik ve rahatsız edici mekanları olsun ben Blasphemous’un pixel art görselliğine bayıldım doğrusu. Aynı stildeki bol kanlı ara videolarsa bu tarz oyunlarda pek de görmediğimiz bir titizlikle hazırlanmış. Bu durum 2D animasyonlar için de geçerli ki zaten oyundan aldığım zevkin çoğunu bu animasyonlardan aldım diyebilirim.
Yoksa ezberlenen düşman hareket serileri veya insanın içini kıyan platform kısımları hep yavan ve çok tanıdık. Hele hele Dead Cells veya Salt & Sanctuary falan oynadıysanız Blasphemous’un tek silah üzerine odaklanan yapısı size hayli hantal ve özelliksiz gelecektir. E buna yer yer geç tepki veren kontrolleri ve nasıl bir zamanlamayla aşılacağı belli olmayan platformları da eklediğinizde eziyet çeken kafasında metalden bir koni olan karakterimiz mi, yoksa biz mi ayırmak güçleşiyor.
Ha şu var ki oyun zor olması için tasarlanmış zaten, yani kafanızdaki saçlara düşman kendisi. Bazı yerlerde yoğun saatte metrobüse biner gibi aralardan derelerden seke seke ve hızlıca ilerlemek gerekirken bazen de düşmanları iyice ezberleyip ona göre bir ilerleyiş gerekiyor. Ama bölüm tasarımları gayet sağlam ve alanları en küçük odaya kadar keşfetmenizi kesinlikle öneririm; zira sağdan soldan toplanan eşyalar epey çok ve kimisi sıkıntılı bir anda hayat kurtaran özelliklerle bezeli.
Paranoyak Hacı
Bölümler bu kadar özenli ve derinlikli tasarlanmışken aynı özeni dövüşlerde göremiyoruz maalesef. Özellikle düşmanlar aşırı robotik ve tahmin edilebilirler ve gayet kolay ölüyorlar. Boss savaşları daha keyifli ama, onlara pek lafım yok. Oyunda kullanabildiğimiz büyüler de var fakat bunları hem yapış süremiz uzun, hem de etkileri pek dişe dokunur değil. Çoğunlukla kılıcın gücü karşısıda lüzumsuz kalıyorlar.
Kılıçsa kendi yetenek ağacına sahip ve ilerledikçe gelişiyor; ama toplamda tüm oyunu atak, parry ve dodge üçlüsüyle geçiyorsunuz - ki atak dediğim de kılıcı 3-4 kere sallamak, şarjlı vuruş (ki hiç makul değil) ve ileri doğru yapılan keyifli bir saldırıdan ibaret. Yukarıdan diklemesine indiğimiz saldırıysa yüksek yerlerden sert bir iniş yapmak dışında pek faydalı değil. Zıplama tepkimesi genel olarak iyi olsa da özellikle karlı kışlı alanda saç baş yolduracak sahnelere sürükledi beni ve normalde rahatça geçebileceğim (hadi biraz zorlanarak diyelim) bir alanda saatlerimi harcamış bulundum. Buna değdi mi peki? Pek sayılmaz, çünkü oyun gizemli takılacağım diye epeyce bir konuyu metaforlarla ya da gaz ve toz bulutu minvalinde açıklamalarla anlatmayı seçmiş. Bu tercihe saygım olsa da oyunun sonunda bile öyküsel bir tatmin yaşatmayan, yaptıklarımızı niye yaptığımızı fazlasıyla sorgulatan ve hadi adını koyalım “sıradan” hissettiren bir hali var öykünün. Ne Dark Souls gibi sizi içine çekip bırakmıyor, ne de Dead Cells kadar sürükleyici. Öylesine ilerliyor ve ardı ardına düşman kesiyorsunuz gibi. Verilmek istenen hissiyat oyuncuya geçmiyor.
Ruhunu Teslim Et!
Her şey olup bittikten sonra Blasphemous’un acı tadından geriye pek de bir şey kalmıyor maalesef. Hani sanki Death’s Gambit alınıp modlanmış gibi bir oyun elimizdeki. Ki Death’s Gambit’in dünyası, hikâyesi ve mekanikleri bundan bir tık daha yukarıdaydı ve akılda kalıcıydı.
Her ne kadar buradaki sanat tasarımı muhteşem olsa da boğuk ve belirsiz öykü anlatımı takip etmek isteyeceğim bir gizem yaratmaktan çok sıkıntı yaratmaya yarıyor. Bu denkleme robotik düşmanları ve gereksiz zorlaştırılmış platform öğelerini de eklediğimde “Blasphemous’u neden oynamalıyım?” sorusunun cevabını vermekte zorlanıyorum açıkçası. Ha ama müzikler güzel yalan yok. Keşke oyunun diğer öğeleri de o kadar güzel olsaydı, umarım gelecek geliştirmelerle kefaretini öder de oynamaya değer bir Dark Souls benzeri oyunumuz daha olur.
İkinci Görüş - Eser Aslında oyunu oynadığım ilk saatlerde ben de Eren'e benzer düşünüyordum, bazı teknik sorunlar benim de canımı sıkmıştı. Hatta kafamdaki not da 7 ile 7.5 arasında gidip geliyordu açıkçası. Ancak oyunun yayınlanmasıyla birlikte versiyonu da yükseldi ve eksi olarak not aldığım bazı sıkıntıların ortadan kalktığını gördüm. Eren oyunu PS4'te oynayarak değerlendirdi, PC versiyonunun ise şu an çok daha temiz ve akıcı olduğunu söylemem lazım. Yani oyunu PC'de oynayacaksanız burada gördüğünüz notun üzerine bir miktar daha ekleyebilir, 8 seviyesinde olduğunu düşünebilirsiniz :) Oyunun teknik kısımlarını bir kenara bırakırsak muğlak hikaye anlatımının biraz abartıldığına katılıyorum, parçaları birleştirip bir anlam yakalamak iyice zor ama oyunun aslında böyle bir amacı olduğunu da düşünmüyorum. Bunlar daha çok oyunun groteskliğine katkıda bulunması amacıyla biraz abartılı biçimde sunulmuş, o kadar :) Yani illa okuyayım, anlayayım, parçaları birleştireyim diye bir gaye gütmemek lazım. Aksine, her bir eşyanın Hikaye kısmında yazan öykücülükleri, parçacıkları okumak da gayet keyifli olmuş. Bu oyunu oynayacak çoğu kişinin platform olarak PC seçeceğini düşündüğümüz için böyle bir not düşmeyi uygun gördük, oyunun Steam'deki uygun fiyatını da düşünürsek türü seviyorsanız mutlaka bir şans verin derim. Olmadı 2 saat olmadan iade ediverirsiniz. |
Başlıklar
Günahlarımızdan arınmak (ve tabii iyi vakit geçirmek için) daha etkili yöntemler var.
- Sanat tasarımı ve animasyonlar birinci sınıf
- Bol gizle dolu iyi düşünülmüş bölüm tasarımları
- Bossları beğendim
- Müzikler ayrıca dinlenilesi
- Karanlık ve tekinsiz atmosfer
- Normal düşmanların görselleri iyi olsa da çok robotikler
- Platform kısımları lüzumsuz zor
- Hikâye ve sunum fazla muğlak
- Savaşlar sıradan ve aşırı tekrar içeriyor
- Büyüler hiçbir işe yaramıyor
- Kimi boss savaşlarında üst üste darbe alıp yerden kalkamamak sıkıntılı
- Zıplama tepki süresi pek net değil
- Aynı yerleri gerisin geri tavaf etmek eğlencesiz
- Kimi öğeler hassas bünyeleri rahatsız edebilir
Aman tanrım ne güzel şey bu. Hemen alıyorum.