Crisis Core –Final Fantasy VII– Reunion - İnceleme
Cloud’u Cloud yapan adamın, Zack’in hikâyesi!
Çok güzel anılarım var Crisis Core’la. Çıkış yaptığı 2007 yılı Final Fantasy diye ölüp bittiğim zamanlar, seriyle zaten anca üniversitede tanışmışım ve FF7’yi ilk kez oynamamın üzerinde çok da fazla zaman geçmemiş; beynim infilak etti Crisis Core’u görünce!
Oha efsane oyunun hikâyesinin geçmişini oynayacağız, oha Cloud var hem de çöm, oha Sephiroth var hem de normal insan gibi yürüyor konuşuyor falan, oha görsellik gerçekçi ve bir de savaşlar gerçek zamanlı! Görmemişim o güne kadar gerçek zamanlı Final Fantasy diye bir şey (çok şükür Dirge of Cerberus’u çıktığında oynamamışım da FF’ten soğumamışım).
O gazla bir daldım Crisis Core’a ve beyin infilakları devam etti, her sahnesini her diyaloğunu ağzım açık yiyordum resmen. Sephiroty vs. Genesis vs. Angeal sahnesini herhalde yüz kere izlemişimdir. Mükemmeldi! Tam bir Final Fantasy 7 hayranının ihtiyaç duyduğu oyundu! Yani en azından 2007’de. Peki bugün?
Görmeyeli kendini toparlamışsın
Crisis Core Reunion bir yenilenmiş versiyon, bir remaster ama görüp görebileceğiniz en aşırı özenilmiş remaster’lardan bir tanesi. Birkaç metre daha gitse yeniden yapım / remake çizgisini geçecekmiş resmen. Öncelikle görsellik zaten müthiş. Karakterler, mekânlar, her şey yeni geçilen Unreal motoruyla öyle yenilenmiş ki FF7 Remake kalitesinin sadece bir adım gerisinde kalmış; PSP’den gelme bir oyun olduğuna inanamazsınız. Seslendirmeler de aynı şekilde FF7 Remake seslendirmenleri tarafından baştan yapılmış ve eski oyunun aksine bu kez ufak tefek konuşmalar dâhil her şey seslendirilmiş.
Eski Crisis Core’un oynanışı mükemmeldi... diye hatırlıyordum doğrusu, hafızanın insanı yanılttığı anlardan. Öyle bir aşkla oynamışım ki zamanında, kalaslığını fark etmemişim bile, şimdi iki oyunu kıyaslayınca aklıma şaşıyorum. Evet bu Reunion sadece görsel-işitsel yenilemeler yapmakla kalmamış, oynanışı da modern bir hale getirmiş. Oynanışın temellerini değiştirmemişler, her şeyi tamamen FF7 Remake gibi yapmak hem zor olurdu hem de oyunun özü bozulurdu zaten.
Blok almak, koşturmak, dodge’lamak falan derken bildiğiniz gerçek zamanlı savaşıyoruz ama siz savaşırken ekranın sol üstünde bir slot makinesi dönüyor, adı DMW; üzerindeki semboller de oyundan karakterler ve summon’lar. Doğru kombinasyon gelirse birkaç saniye hiç mana harcamadan büyü yapmak, limit break patlatmak, summon çağırmak vesaire mümkün oluyor. Şansa dayalı ama tam da şansa dayalı değil, oyuncuya bariz kıyak geçiyor. Normal zorlukta da oyun bayağı kolay zaten. Eski oyunda ekranın gereksiz derecede büyük kısmını işgal ederdi, ayrıca summon falan çağırdığınızda giren ara sahneyi geçme imkânınız yoktu. O tip insanı darlayan çıkıntıları da bir güzel törpülemişler.
Eskiden hep menülerden seçmeye çalıştığınız şeyleri de akıllıca kısayollara bölüştürmüşler. Dövüş sistemi hakkında bir şikâyetim yok yani kısacası. Dünyanın en süper sistemi değil, bir FF7 Remake seviyesi beklemeyin ama yine de kendine has ve keyifli. Reunion’daki dokunuşlar sayesinde de günümüzde de gideri olan bir seviyeye taşınmış.
İçerik olaraksa oyunun ne eksiği ne fazlası var. Ana hikâye uzun değil, 10-15 saatte bitiyor. Onun dışında 5-15 dakika arası süren, birbirinin aynısı yüzlerce yan görev vardı oyunda, onlar da aynen gelmiş. İçimdeki FF7 sevgisinden gaz alarak hepsini bitirmeye niyetliydim ama yaptım yaptım yaptım, bir baktım %30 diyor daha, yapma etme dedim kendi kendime, zor da olsa bir kenara bıraktım kendilerini. Çekirdek çitler gibi, yardırınca yapılıyorlar da hakikaten çok fazlalar ve çok monotonlar. El konsolu için uygundular ama büyük ekranda pek çekilmiyorlar.
Ben Gongaga
Peki hikâye? Hakikaten zamanında ölüp bittiğim kadar güzel miymiş? Direkt evet veya hayır diyemiyorum; hem evet hem hayır.
FF7 Remake’i oynadıktan sonra Zack gibi hikâyede çok önemli yeri olan ama FF7’de rolü neredeyse sıfır olan bir karakteri yönetmek, FF7’de gerçekleşecek olaylara yol açan Jenova deneyleridir, Nibelheim yangınıdır, o tip efsanevi olayların direkt içerisinde yer almak, Cloud gibi, Sephiroth gibi, Aerith gibi can canan karakterlerle takılmak kaçınılmaz olarak harika bir his. Senaryo da iyi gerçekten, hem olaylar hem karakterler ana oyunla çok güzel eklemleniyor.
Hikâyeyi direkt öve öve göklere çıkaramıyor oluşumun sebebi doğrusu yazımın pek de parlak sayılmaması. Hele FF7 Remake’i oynadıktan sonra çok bir ellerinin tersiyle yazmışlar hissi veriyor. Özellikle Aerith’in karakterinin özünü pek yakalayamamışlar bence bu oyunda (tıpkı geçmişte çıkan diğer FF7 Compilation materyalleri gibi). Ha yazıma laf atıyorum ama bazı sahnelerde de insanı FF7 sever damarından vurmayı da biliyor hani. Hele o son, hele o Why şarkısı...
Yani demek istiyorum ki, oyun hatırladığım kadar güzel değilmiş falan ama yine de çok güzelmiş. Öyle de iyi yenilenmiş ki resmen modern bir oyun olmuş. FF7’nin ikinci parçası gelsin diye sizin de gözünüz yollarda kaldıysa biraz hasret giderin.
Başlıklar
FF7 Remake oynayıp sevdiyseniz Zack’le de tanışmamazlık etmeyin.
- FF7’nin hikâyesini daha anlamlı hale getiriyor
- Görsel açıdan inanılmaz iyi yenilenmiş
- Eski oynanış çok eskimişti, onu da modernleştirmişler
- Öyle bazı anlar yaşatıyor ki insanın içindeki FF7 sevgisini katlıyor
- Hikâye güzel ama çoğu diyalogun yazımı FF7 Remake seviyesinin bayağı altında
- Yan görevler direkt es geçilesi