Çok yazık ettiniz ilk Everspace’e çok... Kusursuz değildi de yine de oynadığım en eğlenceli roguelike’lardandı, biraz geri planda kaldı. İkinci oyun artık bir roguelike değil, bir aksiyon-RYO ve gördüğüm kadarıyla daha fazla ilgi toplamayı başardı bu değişim sayesinde.
RYO tabiri geçince belki hikâyenin ön planda olduğu bir şey canlanmıştır gözünüzde ama pek öyle sayılmaz. Kendince idare eder bir hikâyesi var, fazlası değil. Yazım kalitesi de ortalama altında zaten. Yalnız seslendirmelerin yazım kalitesinin dandikliğini bu kadar güzel kapattığı çok az oyun gördüm. Hani seslendirmesiz oynasanız “Bu ne lan, kim yazmış bunu?” dersiniz ama seslendirmenler öyle inanarak ve heyecanlı seslendirmişler ki oyuncuyu bir şekilde kavramayı başarıyorlar.
Not düşmekte fayda var: Hikâye açısından ilk oyunla ikincisinin arasında o kadar da aman aman bir bağlantı yok, kendinizi ilkini oynamak zorunda hissetmeyin.
Çekiştirmeyin
Oyunun incelemesini üstlenmek için ilk başta biraz nazlanmıştım ama uzay gemime atlayıp uçmaya başlayınca, birkaç it dalaşına girince o kadar güzel hissettim ki... Gerek uzayda olsun, gerek gezegenlerde olsun, muazzam manzaralar eşlik ediyor size. Arka planda bulunduğunuz sistemin güneşi, halkalı gezegenler, oyun alanınızda meteorlar, uzay istasyonları, gemi enkazları... Ortam tasarımları gerçekten inanılmaz ve barizin ilanı olacak ama uçuyorsunuz ve uzayda da, gezegenlerde de, yerçekiminin size herhangi bir etkisi yok. Bu öve öve bitiremeyeceğim mekânları keşfetmenin, araştırmanın benzersiz bir hissi var o yüzden. Her şeyi tamamen üç boyutlu olarak düşünmeye, ayaklarınızın yere bastığı oyunlardakinin aksine her taraf oyun alanınız olduğu için zihinsel olarak enteresan şekilde daha özgür hissetmeye başlıyorsunuz bir süre sonra.
Benzer sebeplerle it dalaşları da harika hissettiriyor. Bir yandan kaçınma manevraları yaparken bir yandan ateş etmeye, bir yandan roketleri kilitlerken bir yandan üzerinize gelen roketleri ve dronları halletmeye, bir yandan kalkanı zırhı vs. işler tutmaya çalışırken bir yandan silah ve cihaz soğuma sürelerini kontrol altında tutup farklı şeylere geçiş yapmaya ve daha bir sürü şeye aynı anda dikkat etmeye çalışarak girdiğiniz aksiyonlar çok sıkı ve yine yerçekiminin etkileri olmadan her yöne manevra yapabilmek bu aksiyon hissine çok şey katıyor.
Uzay da düzleşiyorsa biz ne yapalım?
Yalnız şöyle bir durum var ki, evet oyun insanı gerçekten büyülüyor, mekânlar, aksiyon, keşif hissi, her şey müthiş, çok çok komplike olmasa da gayet güzel ganimet toplama, yeni silah vs. üretme, ticaret yapma gibi olanaklar da var ama yine de oyun o ilk başlardaki büyüleyiciliğini biraz erken kaybediyor; heyecanı canlı tutmayı çok başaramıyor, biraz tekdüzeleşiyor. Yan görevler daha zengin olabilirdi, ilerledikçe oyuncunun eline enteresan etkileri olan silahlar veya gemiler gibi yeni oyuncaklar iliştirilebilirdi, düşman ve özellikle de boss çeşitliliği artırılabilirdi...
Yine de harika aksiyonuyla, harika atmosferiyle (veya atmosfersizliğiyle) iyi ki oynamışım dedirten bir oyun oldu Everspace 2. Ne böylesine sağlam it dalaşlarına girebildiğiniz, ne de böylesine özgür ve ferah hissettiren çok fazla oyun var.
Başlıklar
Tekdüzeleşmesinden şikâyet ettiğime bakmayın, benzer bir aksiyon ve keşif hissi sunan oyun kırk yılda bir gelir. Uzayda geçen bilimkurguları sevenler es geçmemeli.
- Yerçekimsiz ortamda özgürce uçma hissi
- Şahane it dalaşları
- Muazzam ortamlar
- Seslendirmeler, müzikler
- Geminin kılkuyruk ama sempatik yapay zekâsı
- Hızlı tekdüzeleşiyor
- Ortam keşfetme görevleri daha az hantal olmalıymış