Jurassic World: Evolution 2 - İnceleme

Türkiye bir bilgisayar mühendisi kaybetti, Amerika bir dinozor parkı yöneticisi kazandı…

Yurt dışından teklif aldım arkadaşlar, tası tarağı toplayıp Amerika’ya gidiyorum. DFW, yani balık ve vahşi yaşam departmanı ile birlikte bazı kendini bilmezlerin (çok saygıdeğer matematikçi Ian Malcolm’un tüm uyarılarını kulak ardı ederek) sorumsuzca ürettiği ve yaşadıkları adadan kaçırmak suretiyle tüm dünyanın başına bela ettiği dinozorları koruma ve kontrol altına almak için çalışacağım. (Evet, sigorta yapıyorlar anne.)

Jurrassic World ekibinden aşina olduğumuz dinozor eğitmeni Owen Grady ve operasyon sorumlusu Claire Dearing eşliğinde dağ bayır gezip kanun dışı üreticiler tarafından kötü şartlarda tutulan ve kaçak avcılar tarafından avlanan dinozorcukları güvene alıyoruz öncelikle. Bu kısımlar biraz daha işi öğretmeye yönelik gibi. Şu telleri onaralım, buraya bir hastane kuralım, dinozorumuz hastalanmış hadi şu ilacı deneyelim gibi sürekli yönlendirmeler alıyorum ama bu canımı pek sıkmıyor. Zira ben de bu işte yeniyim; daha önce dinozor parkı yöneticiliği yapmadım, asıl işe girişmeden neyin nasıl yapıldığını öğrenmek güzel oluyor doğrusu. Fakat bu oryantasyon kısmı biraz daha yeni başlayanlara yönelik düzenlense iyi olurdu. Mesela kimse kalkıp da demiyor ki “Yalnız o alan T-Rex için biraz küçük oldu, strese girecek hayvan” ya da “Jurrasic Park otomatik araçlarının rayları normal yollarla kesişemiyor, ona bir dikkat et istersen” diye. Tellerin nasıl tamir edilebileceğini bile internetten bakmak zorunda kaldım, yıktırıp yenisini yaptırıyordum çünkü o güne kadar. Ondan sonra neden T-Rex’i restoranların önünden toplamak zorunda kalıyoruz? Canı çekmiş olabilir mi hayvancığın? Teller onarılıyorken ben de bir koşu şu tamircilerin üzerine sıkmalık barbekü sosu alıp geleyim diyen dinozorun sorumlusu ben miyim şimdi yani?

Senaryo modunda yeterince eğitim aldığıma göre artık asıl işim olan park yöneticiliğine geçebilirim. Amerika’yı dolaşarak dinozorları ıslah etmek fena bir iş değil ama sürekli benzer şeyleri yapmak insanı birazcık bayıyor. Neyse ki bu kısımlar pek uzun değil, proje bazlı işler. İki dinozora yuva yap, mamasını suyunu koy, hoop bir sonraki göreve. Görev sırasında yorumlar yapan bilim insanları monoton işimize biraz renk katıyorlar ama yapacağımız iş değişmediği için kendilerini dinlemek zorunda değiliz. Öyle mühim bir bilgi verdikleri de yok zaten. Cabot Finch diye bir PR sorumlusu var ki adam tam bir çizgi film kötüsü. Ben işleri yapacakmışım da o övgüleri toplayacakmış. Sen Indominus’un kafesinin önünden geçerken ben jeneratörlere mazot koymayı unutayım da gör gününü. Zaten kimse de niye unuttun diyemez, koca parkta her işten niye sadece bir kişi sorumlu anlamadım. İllaki bir şey unutulur yani. Şu jeneratörlerin mazotu azalınca bi’ zahmet telefona mesaj falan gelsin. Yok, anca mazot bitiyor, tellere elektrik verilemiyor, patronun torunları mutfakta raptorla göz göze gelince öğreniyoruz olan biteni. Öte yandan parka yeni bir dinozor kafesi yaptıracağımız zaman da sürekli “Burada elektrik yok ha” diye bildiriyor. Biliyorum canım, biliyorum hayatım. Daha parkın o kısmını yapmadık çünkü, gelecek elektrik. Bu uyarı sistemlerine bir ayar çekilmesi lazım yoksa deli olacağım burada bir başıma. Hele ki kırmızı uyarı ikonlarını gösteren bir notifikasyon gelip, üstüne tıklayınca hiçbir şey göstermiyor ya... işte ona acayip tilt oluyorum. Müneccim miyim ben? İnsan gibi “Triceratops’lar sağlık ekibine kafa atıyor, Brontosaurus’un canı çok sıkkın” falan yazsanıza biz de bir çözüm üretelim deli dana gibi oradan oraya koşturmadan.

-Hiçbir masraftan kaçınmadık!

-Yalann söylüyorsun John Hammond!

Zaten yönetim ekranı tam bir kaos. Buna üç beş günlük oryantasyon yetmez, iki senelik yüksek lisans programı lazım. Ziyaretçilerin memnun edilmesi gerek ama ne istedikleri hiç anlaşılmıyor yönetim ekranından. Yemek yok diye isyan ediyorlar, restoran yapıyorum ama ne satarsak satalım zarar ediyor. Düşünün ki donut satıp zarar etmeyi başarabiliyoruz. Yahu giderler un ve şeker zaten, mekân bizim olduğuna göre kira derdi de yok. Nasıl zarar etmeyi başardığımızı anlatabilir misiniz bana? Hoş, tesislerin kâr-zarar durumu anlık değiştiği için bir an zarar ediyor görünürken iki saniye sonra paraları ayakkabı kutularına istifleyecek duruma gelebiliyor. Uzun süreli bir finans grafiği olmadığı için de ileriyi görmek zor. Buradan para kazanmak iyice deneme yanılma işine dönüyor bu yüzden. Bir de üstüne yönetim haritalarının tuhaf renk düzenleri tuz biber oluyor. Griden maviye, sonra da maviden beyaza dönen 3 renki sistem gereksiz yere kafa karıştırıyor. Ayrıca ben dinozor parkı yönetiyorum ya, Roller Coaster Tycoon değil burası! Dinozorlara gelelim!

Gelelim gelmesine de dinozorlara gelene kadar yapılması gereken çok iş var. Önce çeşitli arkeolojik kazılara katılınacak, oradan toplanan taşlardan, amberlerden DNA sentezlenecek. Ondan sonra kuluçka merkezinde dinozor yumurtaları üretilecek. Yumurtalardan genetiği iyi olanları seçilecek ve dinozorlar büyütülecek. Bunların hepsi dünya kadar vakit alıyor ve inanılmaz pahalıya geliyor; dinozorun hazırını alsak daha ucuz. Bu noktada işe aldığımız bilim insanlarının özellikleri çok önemli bir hal alıyor. Extraction, Synthesis, Research işlemlerinden birini %50 daha hızlı ya da daha ucuza yapabilen bilim insanları, vaktin ya da paranın kısıtlı olduğu durumlarda çok büyük avantaj sağlayabiliyor.

Kısıtlı para mı? Hani milyor dolarlar emrimize amadeydi? Tabii ki para bizim köpeğimiz olacak canım, ben farazi konuşuyorum. Yönetim bana “Al şu parayı, istediğin yere istediğin parkı kur” demeden önce simülasyonlarda kendimi biraz ispatlamam gerekiyor. Bu simülasyonlar arasında da 5 yıldızlı bir park inşa edebilmek için zamana karşı yarışabileceğim Challenge modu ve eski yöneticilerin yaptığı hataları görüp aynı imkanlar bana verilse farklı bir sonuç alabilir miyim diye deneyebileceğim Kaos modu var. Oldukça güzel düşünülmüş ama pratikte biraz yetersiz kalmış bu modlar. Parkı sıfırdan inşa etmenin ötesine pek geçememiş, farklı olan tek şey Owen ve Claire eşliğinde başarısız olmuş Jurrassic World’ü yıkmak ve dinozorları doğal hayata kazandırmaktı -ki o başıma bela olmuş restoranları, alışveriş merkezlerini yıkarken şöyle bir keyiflendim doğrusu. Yine de gönül isterdi ki elektrikler kesilip T-Rex serbest kaldığı andan itibaren parkı devralalım ve bakalım o vaziyetten neleri kurtarabiliyoruz. Gerçi benzer bir senaryo başıma gelmedi değil. Siz siz olun, binalarınızı fırtınaya karşı dayanıklı hale getirin ve acil durum sığınaklarını anında aktifleştirin. Yoksa bir fırtına gelip saat gibi tıkır tıkır işleyen parkınızı bir çırpıda silip atabiliyor, parasızlıktan dinozorlarınızı satacak noktaya gelebiliyorsunuz. Tabii ki satmadım dinocuklarımı canım, aşkolsun. Yine de bir Brontosaurus’un kara borsada yaklaşık 60bin dolara satıldığını bilmekte fayda var, hani lazım olursa diye söylüyorum.  

Siz de başınıza böyle abuk subuk şeyler geldiğinde ne yapacağınızı deneyerek öğrenmek istiyorsanız Challenge modlarının zorluk seviyesini ayarlayabilirsiniz. Tabii diyeceksiniz ki dinozor bakıcılığının kolayı zoru mu olur? Kolay modda raptorlar kedi gibi sevimli ve sırnaşık mı oluyor? Hayır, ne yazık ki, olsalar güzel olur. (Kedilerin raptor gibi kapı açtığı zorluk için ise bakınız: Bizim ev) Onun yerine havanın fırtınalı olma ihtimali, bilim insanlarının yetenek seviyesi ve parkı sabote etme ihtimalleri, çevresel değişikliklerin masrafları ve tabii ki en önemlisi başlangıçta sahip olduğumuz para gibi değişkenler var elimizde. Yani daha önce bahsetmiş olduğum para ve zaman kısıtlamaları burada devreye giriyor.

Aklınızı çelebildiysem esas konuya geleyim, açacağımız yeni dinozor parklarına yönetici lazım. İlginizi çeker mi? Ortam güzel, dinozorlar çeşitli, iş heyecanlı. Esnek çalışma saatleri de cabası...

John Hammond’dan Tavsiyeler

  • Hiçbir masraftan kaçınmayın ama bilim insanlarını tutarken ince eleyip sık dokuyun. Özellikle araştırmaları hızlandıranları alın; vakit nakittir. Bir sürü alıp da boş boş oturtmayın, parkınız zarar ediyorsa kovun gitsin. Nasıl olsa yenisini alırsınız. Bir de lojistik yeteneği yüksek olanlar hem extraction’a yarıyor hem de müşterilerin işine yarayacak, yani para getirecek binaları tasarlamaya. Her 3 alanda da iyi olan bir bilim insanınız olsun ama bir gözünüz lojistikte olsun.
  • Restoranlar, AVM’lerin ufak olanları kullanışlı olur. Büyüklerinin tek farkı selfi noktası, fışkiye gibi ilgi çekecek eklentilerden 3 taneden fazlasının konulabilmesi. Bu yaşıma geldim, fazlasının işe yaradığına şahit olmadım, zaten selfi de neymiş...
  • Tüm önlemleri alın, güvenlik mühim. Jeneratörlerin mazotu bitip duruyor. Kendi enerjisini üretecek bir elektrik istasyonu ile parkı daha ucuza ve daha güvenli bir şekilde çalıştırabilirsiniz. Kafeslerin içinden geçen Jurrasic Tour, Gyrostation gibi cihazların sayısına dikkat edin. Hayvanlar çok fazla kişi görünce sinirleniyor, saldırıyor. Torunlarım biniyor o cihazlara, biraz dikkat!
  •  Genetik modifikasyonları es geçmeyin, teknoloji varsa kullanın. Mesela park korucularına saldırmayan iyi huylu T-Rex’ler, ikide bir hastalanıp durmayan Triceratops’lar yapın. Bazı park misafirleri oraya buraya saldıran hayvanlardan hoşlanıyor, onlardan da yapın ama dikkat edin. Sonra dava mava açıyorlar, parkımın adı çıkıyor güvenliksiz diye...
  • Bazı dinozorlar birbirleriyle iyi geçiniyor; onları bir araya koyun oynasın beraber yavrucaklar. Çoğu etobur Compys’leri, otoburlar da Apatosaur’ları seviyor. Zaten Apatosaur’ları kim sevmez? Dr.Wu’ya ufacık bir tane yaptırayım da bahçede besleyeyim, keh keh...
SON KARAR

Eksiklerine rağmen çok keyifli, Ian Malcolm da olsa bu parka onay verirdi.

Jurassic World: Evolution 2
İyi
7.5
Artılar
  • Dinozorların çeşitliliği
  • Farklı oynanış modları
  • Park misafirleriyle tek tek ugraşmak yerine kategorilerle ilgilenmek
  • Jurrassic Park nostaljisi
Eksiler
  • Yönetim ekranının karmaşıklığı
  • Karakterler çok sığ, diyaloglar oyuna pek bir şey katmıyor
  • Chaos modu senaryoları daha ilginç olabilirdi
YORUMLAR
Parolamı Unuttum