Elden Ring’e 200 saati aşkın süre gömdükten sonra kendime bir söz vermiştim. “Bu oyun bitince uzunca bir süre fazla zaman alacak oyunlar oynamayacağım, arı gibi çiçekten çiçeğe konacağım, bir sürü farklı oyun oynayacağım, kim tutar lan beni?!” demiş, süper de gaza gelmiştim.
Rogue Legacy 2, seni yazdım kenara oğlum!
Yahu güya “tam arada bir açıp çıtır çıtır oynamalık” kontenjanına cuk oturan bir oyun Rogue Legacy 2. Ama 10 dakika oynayıp bırakmak neredeeeeee. Bir tur daha atayım, bir de büyücüyle deneyeyim, ah boss’u öldürmeye çok az kaldı, onu öldürüp bugünü öyle kapatayım derken bir de baktım ben Rogue Legacy 2 dışında oyun oynayamıyorum ki? Nasıl bağımlılık yapıcı, nasıl güzel bir oyun bu.
Şimdi tam bu noktada pek dikkatli okurum (evet, sana sesleniyorum) bana diyeceksin ki “abi daha geçen aylarda bunun erken erişimini sen yazmadın mı (bkz. Oyungezer 155), orada boklamadın mı oyunu, hani perhiz, hani lahana turşusu”. Haklısın, bokladım. Ama bir sor bakalım niye?
Heyecanım daha ilk 5 dakikada söndü demiştim ama işte ben tam da bu sebeple erken erişimdeyken oyun oynamayı sevmiyorum. Bak Baldur’s Gate 3 de kuzu kuzu yatıyor orada ve kapağını bile açmıyorum. O yazıda da demiştim ya, “en azından şuan için beni heyecanlandırıp daha fazlasını oynatacak bir şey yok” diye. İşte sonradan ne yapmışlar, etmişler, yememiş içmemişler, oyunu öyle bir hale çevirmişler ki heyecan da yaptım, daha fazlasını da oynadım. O zamanlar Dead Cells’in erken erişimiyle de kıyaslamıştım ama oyunun şu son hali bana göre Dead Cells’ten çok daha bağımlılık yapıcı, en az ilk oyun kadar oynatıyor kendini.
Bu yazıda Roma’yı baştan keşfedesim yok aslında. Erken Erişim yazımda arkasında hala durabildiğim tek kısım ilk oyunla olan inanılmaz benzerlik. Yani o oyunu oynayan herkes kendini evinde hissedecek, orası kesin. Ben 2013 yılında ilk oyunu baya bir uzun, baya bir detaylı incelemiştim. Şimdi tek tek aynı özellikleri sayıp incelemeyi yalandan uzatma niyetinde değilim. Rogue Legacy’e dair zerre fikriniz yoksa (ki o zaman bu yeni oyuna da ilgi duyma ihtimaliniz az aslında) 70. sayıdaki incelememi okuyabilirsiniz. Diyelim ki elinizde dergi yok ama yazıyı merak ediyorsunuz, yazın bana Discord’dan, atıvereyim :)
Neyse biz konumuza dönelim. Rogue Legacy 2, ilk oyunun iyi yaptığı her şeyi almış, daha da iyi yapmış, araya bir de yine çok iyi özellikler serpiştirmiş, oyunun zaten manyak derecedeki tekrarlanabilirliğinin üzerine kat çıkmış. Elimizde o kadar güzel, o kadar sağlam bir oyun var anlayacağınız.
İlk oyun gibi bu da bir rogue-like ama bu sefer işin içine metroidvania özellikleri de eklenmiş ve bu bile oyunun öğrenme eğrisini oldukça güzel etkileyen bir yenilik. Oyunda farklı biyomlar var ve bunlarda ilerlemek (ve boss’larda başarılı olmak) için yeni yetenekler öğrenmeniz gerekiyor. Miras adı verilen kısımları bulduğumuzda hafif zorlayıcı bir bölümün sonuna varmaya çalışıyoruz ve bunu yaptığımızda da kalıcı olarak yeni bir yetenek öğreniyoruz. Bu yetenek de bizden sonraki kuşaklara aktarılıyor, yani bir kez öğrenmemiz yeterli. Bunlar çift zıplama, havada dash gibi metroidvania oyunlarından aşina olduğumuz tarzda yetenekler. Biyomların bossları da git gide zorlaştığı için sonlara doğru tüm yetenekleri gözünüz kapalı kullanır durumda olmanız gerekiyor ki başarılı olasınız.
Ama Rogue Legacy 2 aslında oyunun zorluğunu da tamamen sizin elinize bırakıyor. Dilerseniz kuralları değiştirebilir, örneğin yaratıklara temas ettiğinizde zarar görme olayını kapatabilirsiniz. Kimse sizi oyunu kolaylaştırdınız ya da zorlaştırdınız diye yargılamaz, burada önemli olan keyif almak.
Bu serinin temelinde tamamen rasgele olarak size sunulan karakter sınıf ve özellikleri bulunuyor. Kimi zaman seçebileceğiniz karakterler renk körü oluyor, kimi zaman pasifist (yani kimseye zarar veremiyorsunuz). Kimi zaman en sevdiğiniz sınıf oldukça zayıflatıcı bir özellikle karşınıza çıkıyor (tek dokunuşta ölmek gibi) ama baştaki bu rasgele özellikler ne kadar zayıflatıcıysa altın bonusunuz da o kadar fazla oluyor. Sırf zevkine bile abuk sabuk özellikli karakterleri denemek istiyorsunuz ve bu sırada hedefiniz de bolca altın toplayıp bir sonraki tur için karakterinizi ve kalenizi geliştirmek oluyor.
Sınıflara göre ekipman çeşitliliği, sadece o tura özel olarak sahip olabileceğiniz yadigarlar (ki size bonuslar veren bu yadigarlara fazla abanırsanız sağlığınız ve mananız azalıyor), 15 yeni sınıf falan derken oyunun sunduğu rasgelelik düzeyi gerçekten de olağanüstü. Zaten kalenizi geliştirip size sunulan üç karakter seçeneğini tekrar ‘reroll’ edebiliyorsunuz, ama özellikle de başlarda her tür karakteri oynayıp kimin ne yapabildiğini görmek, biyomların yapılarını ve içlerindeki yaratıkların yeteneklerini çözmek hem keyifli, hem de faydalı.
Rogue Legacy 2’deki boss tasarımlarını da çok beğendiğimi söyleyebilirim. Zaten her biyomda bu bossların anılarının olduğu kitaplar buluyorsunuz ve belli sayıda kitap bulduktan sonra o kitapta öğrendiğiniz ipucunu çözerek bossta %15 ekstra zarar özelliğini açabiliyorsunuz. Bu da aynı yerleri tekrarlamamanız için bir diğer ‘gaza getirici unsur’ bence. %15 deyip geçmeyin, özellikle ileri seviyedeki bosslar adamı öttürüyor :)
Oyundaki tüm yenilikler bunlar da değil, özellikle NG+ ve ilerisini oynamaya teşvik için de çok sayıda yenilik var. Bir de ne seviyede olursanız olun ‘gelişme’ hissi hiç azalmıyor, ekipmanları + seviyelere yükseltiyor, yeni rünler buluyor, yeni özellikler kazanıyorsunuz. Bunun dengelemesi cidden çok iyi yapılmış.
Ben oyunun yeni grafik tarzını da çok sevdim, müziklerini de. Erken Erişimde müziklerin zayıf kaldığını söylemiştim ama şimdi biyomlara özel müzikler yine ilk oyundaki gibi akılda yer eden cinsten olmuş. Hep övdüm ama gerçekten nesini eleştireyim tam olarak bilmiyorum. Ha mutlaka geliştirilebilecek, belki daha iyi yapılabilecek yerleri vardır ama ben şu anki halini ayıla bayıla oynuyorum. Ama durun ya, ben güya çiçekten çiçeğe konacaktım değil mi? Ühü.
Başlıklar
İyi ki Erken Erişimin ilk günlerine kanmayıp Rogue Legacy 2’ye şans vermişim. İlk oyunun daha iyi, daha büyük, daha güzel, her şeyi daha iyi yapan hali bu. Beğenmemek mümkün değil.
Birbirinden farklı biyomlar çok iyi tasarlanmış
Her turu eşsiz kılan çok fazla farklı şey var
İnanılmaz bir tekrarlanabilirliğe sahip
Bazı kişilik yetenekleri ekstra zevkli
Hikayesi hiç boş değil, tüm günlükleri okuyun
Zor diyenler için milyon tane kolaylaştırma seçeneği mevcut
Bazı haritaları kilitlemezseniz bossa ulaşması uzun sürüyor
Sabırsızsanız ve grind sevmiyorsanız size göre değil
Yer yer aşırı cezalandırıcı odalar var
Hikayesi de mükemmel, oynanışı da mükemmel, artık pc de bosta kaldıkca RL2 ye düşmeye başladım. 1 haftada 80 saati devirmişim. Her bölgedeki gizemi çözmek, hikayesi anlatış biçimi derken NG+2 deyim ufaktan tek yemeye başladım :D Nolacak bilmiyorum bırakması çok zor. Kasmaya devam.