Scarf - İnceleme

Atkı mı, eşarp mı derken ejderha çıktı

Çok fazla oyun çıkıyor ve doğal olarak hepsini takip etmek gibi bir imkân bulunmuyor. Peki bu kadar fazla oyunun arasında hangi birisine bakacağımızı nasıl tespit edeceğiz? Buna verebilecek bir cevabım var mı, açıkçası pek emin değilim.

Bu incelemeye başlarken de zihnimde bu konuyla ilgili bazı sorular canlanıverdi. Normal şartlarda bir oyunu diğerine tercih etmemizi sağlayan nedir? Bunca oyun içerisinden hangisini oynayacağımızı belirleyen faktörler neler? Neredeyse aynı düzeyde başarılı/başarısız iki oyundan neden A oyununa değil de B oyununa yöneliyoruz? Bu soruları artırmak mümkün. Elbette tanıtımlar, oyunun reklamı için harcanan emek ve kaynak kararlarımız üzerinde bir rol oynuyor, ama bunun haricinde de bazı oyunlar farklı gerekçelerle dikkatimizi çekebiliyor. Burada da kendi adıma benzer bir durumdan bahsedebilirim.

Scarf’ın tanıtımlarını ilk gördüğümde aklıma bizden bir oyun, Monochroma gelmişti. Bu gayet doğal; sonuç olarak ekranda ne görüyoruz? Ufak bir çocuk ve boynunda kırmızı bir atkı (ya da eşarp da diyebilirsiniz). Haliyle bu çağrışım, "Scarf’a da bir baksam mı acaba?" diye düşündürttü. Böyle bir fırsat da bulunca, dedim olabilir :) İncelemeye geçmeden önce belirteyim; Monochroma ile benzerlik, kırmızı atkıyla ve oyunun bulmaca-platform türünde olmasıyla sınırlı. Bunun dışında ikisi de çok farklı oyunlar.

Scarf'ı takip listeme almamın gerekçelerinden birisi de yine yeni bir İspanyol stüdyosunun ilk oyunu olmasıydı -ki GRIS aşkım malumunuz, ayrıca Blasphemous gibi örnekler de geliyor aklıma. Dolayısıyla, İspanya'dan gelen oyunların benim nezdimde bir kredisi olduğunu söyleyebilirim.

Bu açıklamaları da aradan çıkardıktan sonra buyurun hep beraber Scarf’a çevirelim bakışlarımızı...

Bir anne ile yavrusu ayrı düşmüş, buluştursak mı?

Oyunumuzun hemen başında anlatıcı, bizi hikâyenin başlangıcına götürüyor; ejderha formunda gördüğümüz kozmik bir varlığın, yavrusuyla nasıl ayrı düştüğünü ve göçebelerin kendisinden kopardıkları gücü kullanıp kendi dünyalarını oluşturmaya başladıklarını, ama günün birinde bu gidişi tersine çevirebilecek bir kahramanın geldiğini anlatıyor. O bahsedilen kahraman da bizim yöneteceğimiz isimsiz karakter oluyor haliyle.

Bu kahramanımız, ana portal kapısını aktif hale getirebilmek için 3 farklı dünyayı (Okyanus, Çöl ve Orman) ziyaret ederek küreler toplayacak, sonunda da anne ile yavrusunu bir araya getirecek. En azından oyunun başında gördüğümüz hikâye bu. Ama hem oyunda ilerledikçe çevrede anlatılan hikâye hem de oyunun finali bu yüzeyde gördüğümüz hikâyeden farklı bir tabloya işaret ediyor. Elbette hikâyenin bu kısmını anlatıp da oyun zevkinizi baltalamayacağım, fakat en azından bir kez daha oynayıp detaylara daha çok odaklanmak isteyebileceğinizi söyleyip, oyunun bana göre ilk artısını aktarmış olayım istedim.

Tam bu noktada bir parantez açıp ‘çevresel hikâye anlatımı’ konusundan bahsetmek istiyorum müsaadenizle. Mesela geçtiğimiz yılın bana göre en başarılı oyunlarından birisi olan Unpacking, bu konuda çok iyi bir örnek teşkil ediyordu. Ne bir metin ne de diyaloglar ile bize ne olup bittiği aktarılıyordu; bunun yerine o kolileri, paketleri açıyor, çıkan eşyaları kimi zaman bir çocuk odasına, kimi zaman salona, mutfağa, banyoya yerleştiriyorduk ve bunu yaparken neler olup bittiğini de o eşyalar ve mekanlar aracılığıyla anlamaya çalışıyorduk -ki bir nesne bile çok şeyler anlatabiliyordu.

Peki bundan niye bahsettim? Çünkü, Scarf da, her ne kadar Unpacking kadar güçlü performans sergileyemese de, böyle bir yolu benimsemiş aslında. Evet, bölüm aralarında bir dış ses, hikâyeden detaylar aktarıyor, bizimle bir şeyler paylaşıyor; lakin onun anlattıklarından daha fazlası bir duvar resminde, ziyaret ettiğimiz bölgelerin yapısında, çözmeye çalıştığımız bulmacalarda karşımıza çıkıyor. Bu nedenle oyunu oynarken arada bir soluklanın, şöyle etrafınıza bakın derim.

Bağımsız yapımları büyük bütçeli yapımlardan ayıran noktalardan birisi görsel tasarımda gerçekçiliğin karşısına daha basit ama yine de kendine has bir hava sunmaya çalışan bir tasarım tercihini koymalarıdır. Bu makul tercih, Scarf için de geçerli; daha basit fakat yine de kendi çapında hoş bir görsellikle çıkıyor karşımıza. Kırmızı atkıyla bana nasıl Monochroma’yı anımsattıysa, Çöl ziyareti esnasında biraz Journey havası alıyoruz mesela. Genel anlamda böyle bir oyun için yeterli performans sergilediğini söyleyebilirim; bir tek karanlık mekanlarda bir miktar sorunla karşılaştım, o kadar.

Her şey göründüğü kadar güzel olmayabilir

Oyunun bana göre önemli bir eksisi, optimizasyon sorunu. Tamam, öyle canavar gibi bir sistem kullanmıyorum ama bu laptop ile son dönemde çıkan AAA oyunları oynarken bir rahatsızlık hissetmediğimden, böyle bir oyunda FPS düşüşleriyle karşı karşıya kalmak çok da anlamlandıramadığım bir nokta oldu açıkçası.

Oyunda belli başlı bazı bulmaca türleri yer alıyor; boynumuzda bir atkı gibi duran yavru ejderhamızın rengini kaybettiği bölümlerde ona tekrar güç verecek küreleri toplayıp kendisini beslemek, yine bu ejderhamızın farklı formlar almasını sağlayan özelliklerini açıp bu özelliklerden istifade etmek, bazı parçaları uygun yerlere getirmemiz gereken bulmacalar, çeşitli nesneleri toplayıp bunlar sayesinde köprüler, yollar vs oluşturmak gibi.

Oyunun bulmacalar konusundaki performansı zaman zaman yükselip kimi zamanlarda da düşük seyrediyor. Kimilerinin hoşuna gitmeyebilir belki, ama aynı bulmaca türünün bir sonraki bölümde detaylandırılmış bir şekilde karşımıza çıkması beni çok da rahatsız eden bir özellik değil, yeter ki çok çabuk tekrara düşülmesin. Bu açıdan Scarf, öyle çok da olumsuz bir tablo sunmuyor. Aynı bulmaca türünü sunacaksa bile bunu bir başka bulmacayla birleştirip farklılaştırmaya çalışmışlar -ki bu yerinde bir hamle olmuş bence.

Bununla birlikte, daha iyi kullanılabilirmiş, daha çok yer verilebilirmiş dediklerim de oldu; böylece biraz kısa kalan oyun süresi de uzatılabilirmiş. Ama bu haliyle de çok fazla eleştirmek istemem; sonuçta bazı oyunlarda sırf oyun süresini uzatmak için anlamsızca zorlaştırılan veya oyunun genel havasından kopuk duran bulmacaların tercih edilmesine kıyasla böyle bir yoldan gidilmiş olması benim için daha makul.

Bu arada özellikle 1-2 noktada hoşuma giden, bana tatlı gelen bulmacalar vardı; mesela son bölümlere doğru o minik yaratıklardan birisiyle saklambaç oynadığımız kısım böyle hoş bir his verenlerdendi. Gerçi sizler oynadıktan sonra “Böyle basit bir bulmacanın neyinden hoşlandın?” diyebilirsiniz belki. Vereceğim cevabın en azından bir kısmı oyunun hikâye akışıyla ilgili olduğu için burada bir kez daha otosansür uyguluyorum; çok merak edenler bana ulaşıp eleştirilerini gönül rahatlığıyla dile getirebilirler, ben de elimden geldiğince kendimi anlatmaya çalışırım, belki bir orta yol buluruz :)

Scarf, hem hikayesiyle hem de bölüm içerisinde bir dönüp tekrar bakmak isteyebileceğiniz bazı detaylarıyla (bir yandan da toplanabilir oyuncaklar ve resimlerle) en azından bir kez daha oynamayı düşünebileceğiniz oyunlardan. Kısa oyun süresini bir anlamda böyle telafi etmeye çalışmışlar. Bu fiyattan olmasa da bir miktar indirimin ardından değerlendirilebilir.

İspanya’dan yeni bir stüdyo olan Universal Studios; bazı eksilerine rağmen genel itibariyle bir şansı hak eden bir ilk yapımla çıkmışlar oyun severlerin karşısına; bize de hadi bakalım hayırlısı demek ve bir sonraki oyunlarında bu eksileri de geride bırakıp bir adım öteye geçebilmeleri için şans dilemek düşüyor.

SON KARAR

Optimizasyon sıkıntısı, kısa oyun süresi ve buna bağlı olarak biraz yüksek bulduğum fiyatını bir kenara bıraktığımda; güzel bir hikâye anlatımı ve az sayıda olsalar da hoş bulmacalarıyla en azından iki defa oynanabileceğini düşündüğüm bir oyun oldu Scarf.

Scarf
İyi
7.0
Artılar
  • En az bir kez daha baştan oynamak isteyebileceğiniz oyunlardan
  • Hoş bulmacalar, güzel sahneler bulunuyor
  • Hikâye belki çok çarpıcı gelmeyebilir, ama anlatımı başarılı
Eksiler
  • Optimizasyon sıkıntılı
  • Daha uzun sürebilirdi, kısa kesildiği hissini veriyor
  • Yerel fiyatlandırma bence bir miktar yüksek kalmış
YORUMLAR
Parolamı Unuttum