Stray - İnceleme

Bir kedi ve bir robot, insan olmak üzerine düşünür...

Stray’in elime geçtiği ilk gün en küçük kedimiz Turşu eve şişmiş bir ön patiyle geldi. Vakit geç, veteriner bulunacak bir saat değil anlayacağınız. Babamla evin en elletmeyen kedisinin başında duruyoruz, “Böcek mi soktu, arı mı, burktu mu? Kırık olsa duramaz,” falan…

Ve benim Stray incelemem gerekiyor. Oğlum dedim, bu oyunda bu kedinin başına bir şey gelirse ben oynayamam. Vallahi yüreğim kaldırmaz, nasıl başlayacağım?

Açar açmaz bizim sarman kırılan bir borudan aşağı düşüp, hem kedi arkadaşlarından ayrı kalıp hem de ayağını incitmesin mi? O hayvanın sekerek gezişine dayanamadım, kalktım başından. Evde bir, oyunda iki! Nasıl oynayacağım derken 2 gün ve yaklaşık 10 saat oyun süresi sonrası ağlayarak bitirdim. Ve net söyleyebilirim ki herkese önereceğim oyunlarda ilk 10’a adını rahat yazdırır Stray.

Stray’in fragmanını seyrettiğinizde kafanızda nasıl bir oyun canlandı, bilmiyorum; ama eğer beklentiniz, “Sen bir kedisin, gidiyorsun,” ise sizi çok büyük bir sürpriz bekliyor. Evet, şu anda (henüz oyun ya da incelemeler çıkmamışken) internet durduk yere miyavlayabileceklerine sevinen insanlarla dolu ve onları çok iyi anlıyorum. Fakat Stray’in bize, bir kedinin gözünden göstermek istediği dünya miyavlamanın ve kapı tırmalamanın çok daha ötesine uzanıyor.

\BOZUK VERİ YARDIM GEREK

Tek başına ve gün ışığından uzak çıktığımız bu zamansız yolculuk işte böyle başlıyor. Yeşil çimlerin arasındayken kendimizi birden bire terk edilmiş, karanlık bir şehirde buluyoruz. Ve sanki… O tabelalarda kedi resmi mi var?

Ve ilk arkadaşımızı böyle kazanıyoruz. B-12! Bir kedi olarak sağdan soldan batarya toplamanın ne kadar kolay, neyin muhtemel bir “vücut” olabileceğine karar vermenin ne kadar zor olduğundan haberiniz var mı sizin? Ayrıca, organik bir vücudu olsa harbiden B12’ye ihtiyaç duyardı B-12, çünkü bu küçük drone-droid kendisine dair pek bir şey hatırlamıyor. İnsanlara yardım etmesi ve bu şehirden çıkmanın bir yolunu bulması gerektiği dışında.

Harbiden, bu şehir neresi? İnsanlar neredeler? Neden hep… Gece?

Eminim B-12’nin yardımıyla bu işi çözeceğiz.

Şu noktaya kadar Stray size oyun boyunca ihtiyaç duyacağınız tüm temel mekanikleri veriyor. Zıpla, tırmala, miyavla, bir şeyleri devir. Ha bir de KAÇ! Hem de delicesine! Çok da alışılageldik bir şehirde olmadığımızı bizi kovalayan tombalak şeylerin bizden başka tek yaşam belirtisi olmasından anlamışsınızdır herhalde. Ama bir tek biz olamayız ya? Herkes nerede? Alo- Ay yani, MİYAV!!

Zurk mu? Zurk değilim ben!

Ve ilk yaşam belirtisindeee!!! Herkes bizden kaçıyor. Kaçmayın, durun! Ben küçük ve yumuşağım!

Ama köyün muhafız robotu onları yemediğim sürece etrafta dolanmama izin veriyor. Yemek mi? Ha o peşimizden koşan şeylerden sandılar bizi. Zurk’muymuş onlar? Düşman başına bir şey Zurk’lar harbiden; ama kediyim ben. Bu da drone-robot arkadaşım B-12!

Bunu duyan köy ahalisi de evlerinden çıkmaya başlıyor ve- Bir dakika. Herkes robot mu? Herkes robot! Ama hiç de robot gibi davranmıyorlar. Yani, davranıyorlar elbette ama insan gibi de davranıyorlar. Neler oluyor?! Bir Zurk-yeniği kokusu alıyoruz; ve elbette peşine düşüyoruz.

Stray’in hikayesini oyuncuya açma şekli çok harika tasarlanmış. Lineer bir oyun. Fakat keşif mekanlarına serpiştirilmiş birkaç yan görev hem oyuna derinlik katıyor, hem de gerçekten harika tasarlanmış minik köyde kuytu köşeye saklanmış parçacıkları organik olarak bulabilmenizi sağlıyor.

Örneğin muhafızla B-12 aracılığıyla konuştuktan sonra hemen sola saparsanız hiç şarkısı olmayan bir sokak müzisyeni robotla karşılaşıyorsunuz. Ona, ana görevlerin sizi halihazırda götürdüğü yerlerden nota kağıtları bulurken melodiler ve isimleriyle bir yandan da robotların insansılaşma yolculuğunun bir parçasına tanık oluyorsunuz. Ve elbette insanların yok oluşunun da…

Ama gerçekten hepsi yok mu? Onlara yardımcı olsun diye üretilen bu robotlar insanlardan geriye kalan tek şey mi? Şu metali bile kemiren Zurk’lardan sıyrılmanın bir yolunu bulsak da çıksak şu köyden, şu şehirden, şu lanet beton küreden!!

Kediyim ben, tırmanırım, ne var?

Stray’in ekibi bir kedi olmanın olanaklarını sonuna kadar kullanmış. Bunu çevre tasarımlarında da görmek mümkün. İlk gittiğimiz köyün çapı küçücük aslında. Ama dikine düşününce…? Her yere tırmanabilen bir kedi olarak bizim dolaşma özgürlüğümüz, aslında hepsi birbirine bağlanan üç dört sokaklık köyü kocaman bir oyun bölümüne dönüştürüyor.

Buradaki görevlerimizi yerine getirip ikinci bölüme doğru yola koyulduğumuzda da aynı şeyle karşılaşıyoruz. Bir insanın, ya da bir robotun gözünden kısıtlı olabilecek alanlar; bir kedi olarak gayet çetrefilli ve bir o kadar da geniş bölümlere dönüşüyor.

Kedi olmak ayrıca platformla parkur arası bir oyun deneyiminin de kilidini açıyor. Stray ekibi bu iki oyun türünün ögelerini öyle güzel harmanlamış ki. Platform; çünkü kediyken düz yolda yürümenin ne anlamı var. (Kedi sahipleri bilir; bizimkiler de düz yer varken pencereye sandalyenin ve masanın üzerinden atlayıp, sonra yere inip koltuğun altından geçerek varıyor. NEDEN?! DÜZ YOL VAR!) Ama aynı zamanda parkur; çünkü şehir elementleri her zaman pürüzsüz bir platform tecrübesi sağlamıyor. Oyunda bile.

ANAM SARMANIN GÖZLERİ DE PARILDIYOR!

Şehir demişken, hep böyle minik bir varoş mahallesinde dolanarak bu duvarlarının dışına çıkacağımızı sanmıyordunuz herhalde, değil mi? Çünkü kendimizi kademe kademe, bu koca karantina kubbesinin farklı katmanlarında buluyoruz. Ara duvarlar, kanalizasyonlar, koca bir şehir! Neon tabelalarıyla, robot-giyim satan, “kuru hava ve sıcak yağ” menülü robot-restoranları ve “acayip içecekli” robot-barlarıyla tam tamına bir şehir.

Burada hem bir kedi olarak sergilememiz gereken hünerlerin sayısı artıyor (bkz. Amma da çeşitli oyun mekanikleri var Stray’in.), hem de hikaye bizi insan olmanın ne demek olduğuyla ilgili bir yolculuğa çıkarıyor tam anlamıyla.

Sahi, insan olmak ne demek? Hayır, insanı da geçtim; hayatta olmak ne demek? Kendi ruhunu yansıtan havalı kıyafetler giymek mi? En sevdiğin bir içecek olması mı? Birbirini umursamak mı? Yoksa kendini düşünmek mi? Bir şeyler yaratmak güdüsü mü? Belirli bir düzeni sağlayabilmek mi? Yoksa o düzeni kırmak mı?

Bütün parçalarını ve yazılımını yenileyen bir robot… Hala aynı robot mudur?

Dayalı döşeli apartmanları, partileri, fabrika ve hapishaneleriyle insanların mirasını yaşatan bu şehirden çıkmanın bir yolunu ararken B-12’yle birlikte bunları düşünüyoruz. İnsandan sayılmak ne demek?

Göğsüme bir taş oturdu, tek çaresi kediler…

Turşu’nun patisinin şişi ertesi gün indi. Bu süreç zarfında başka bir sıkıntısı da gelişmediği için kendisini göz hapsinde tutup ona zorla kendisini sevdiğimizi anlatmaya çalışmaya devam ettik. Evet, bu süreç zarfında elimiz kolumuz tırmık oldu hep. Ama o Turşu; yumuş ve boyutları da hiç anne sütü emmediğinden bir yetişkin kedi için nispeten küçük. İnsanın sevesi geliyor.

İşte bu halimizin bir oyunu olsa, içine biraz da ontolojik sorgulamalar katılsa dedik mi ortaya Stray çıkıyor.

Küçük, sevimli ve hünerli bir yaratıkla kurulan dostluğun (Bu tanım ikimize de uyuyor sanki, ne dersin B-12?), bir o kadar da daha güzel günler uğruna hayatta kalma içgüdüsünün hikayesi bu oyun.

Uzun süredir yakınıyordum sağda solda yazılarda, “Lineer oyun istiyorum, düz oyun; kısa olsun, hikayesini oyna bitir. Zibilyar tane görevli, 300 saat süren açık dünyalardan bıktım artık,” diye, illa ki denk gelmişsinizdir. Stray işte tam olarak o oyun. 10 saatte bitirdim ama aktif oyun sürem 6 küsür sadece. B-12’nin bulamadığım birkaç anısı ve açamadığım birçok başarım da var ve cidden onları da keşfedebilmek için geniş geniş bir kere daha oynayacağım.

Böylesine kısa bir oyun için gayet çeşitli oyun mekanikleri, platform bölümleri ve bulmacaları var. Bir araya getirmeniz gereken ögeler, sırasına dikkat etmeniz gereken görevler var ama hepsi de öyle organik dağıtılmış ki mekana, zaten içgüdüsel olarak çözüyorsunuz. Kedilerin o doğal her şeyi karıştırma isteği size de bulaşıyor.

Robotların insanlardan sonra kendilerini içinde buldukları bu durum, kurduğunuz arkadaşlıklar ve tanıştığınız her karakter, keşfettiğiniz her sürpriz oyunu bir adım ileri taşıyor. Bu 10 saatlik tecrübeyi de böylesine dolu dolu hissettiren, her adımının hikayeye katkı sağlaması oluyor. Şişirme görevler ve kendini tekrar eden bölümler kullanmaktansa yoğun bir oynanışla ve özüne sadık bir hikaye anlatmayı seçen Stray ekibini kutluyorum. Gerçekten uzun süredir ilk defa dört dörtlük bir oyun oynuyorum.

Önemli bir not olarak şunu ekleyeceğim: Stray belli ki kedileri çok seven bir ekip tarafından yapılmış. Elbette kaçmak, gizlenmek gereken yerlerde başarısız olursanız ölüyorsunuz. Ama bu oyuna kedi aşkınızdan bir çekim hissettiyseniz hayvanların zarar görmesi sizin için de bir kırmızı çizgi olabilir. Stray ekibi de bunu göz önünde bulundurmuş olacak ki, bu ölme sahneleri ne görüntüsel ne de işitsel olarak aşırı bir vahşet içeriyor.

Açıkçası hayvanların oyun ve filmlerde sırf şok etkisi için harcandığına defalarca tanık olmuş birisi olarak bu seçimlerini ayrıca takdir ettim. Evet, böyle bir oyunda sence de gayet doğal değil mi vahşet olmaması diyebilirsiniz ama nereden ne çıkacağı belli olmaz. Merak ediyor ya da çekiniyorduysanız ekleyeyim istedim.

SON KARAR

Metali bile dişleyen küçük canavarlar, unutkan bir drone, bir kedi olarak yüksek yerlerden aşağı itekleyebileceğiniz bolca ontolojik soru. İşte bütün bunlar bir araya gelip kompakt ve son derece içten bir hikaye oluşturuyor.

Stray
Mükemmele Yakın
9.5
Artılar
  • Oyunun her elementi hikayeye bir katkı sağlıyor, onu bir adım ileri taşıyor
  • Çevre ve ses dizaynı çok müthiş, keşif hissinizi bozmamak için ekran görüntüsü paylaşmadığım birkaç yer hele çok harika
  • İnsan olmayı robotlar üzerinden sorgulamak yeni bir fikir değil ama işlenişiyle bu fikri böyle taze sunabilmek büyük bir artı
  • Gergin takip/kaçış sahneleri ve sakin keşif bölümleri iyi dengelenmiş
  • Türkçe dil desteği gayet iyi
  • KEDİ OLMAK ALLAH ALLAH KONUŞTURTMAYIN BENİ
Eksiler
  • Zurk’lar meselesini biraz daha açabilirlermiş, sadece o konuda hikaye biraz eksik kalıyor bence
  • Çok ince teknik detayına girmek gerekirse bazı yerlerde ayağınız ya da B-12 duvarın, yerin ve objelerin içine girebiliyor; objelerin tam dibinden geçmek mümkün olmuyor ve bu kaçarken/saklanırken kıl payı kurtarışlar yapmanızı engelliyor


YORUMLAR
Ghost AssassiN
27 Temmuz 2022 23:11

İzninizle ben de oyunla ilgili kendi görüşlerimi burada paylaşmak istiyorum.Lütfen bunu konusunda bulunduğumuz yazara saygısızlık olarak algılamayın, zaten neredeyse benzer şekilde oyundan etkilenmişiz.Gerçi benim puan biraz daha düşük kalıyor ama yine de beklentiler herkeste aynı değildir sonuçta.

Oynanış mekanikleri biraz daha fazla olsaydı veya mekanikler kısıtlıyken hikaye çok iyi olsaydı puanım 9'dan fazla olurdu yine.Yazarın ellerine sağlık bu arada, gayet güzel bir inceleme olmuş. STRAY (8.6/10)

Bu oyunu henüz oynamayan varsa ve oynamaya değer mi diye düşünen varsa hiç vakit kaybetmesin oynasın.Özellikle bulmaca çözmeyi seven ve gelecek temalı oyunlardan hoşlanan arkadaşların bu oyunu çok seveceklerini düşünüyorum.

Baştan söyleyeyim bu oyunun merkezinde bir kedi olmasına rağmen konu kedi veya hayvanlar üzerinden ilerlemiyor.Hatta kedinin oyundaki konumu neredeyse %10 falan.Bir tek bir yerlere inip-çıkma veya dar yerlere girip-çıkma konusunda bir fonksiyonu var.Onun haricindeki tüm işlevler ona bağlanan drone üzerinden işleniyor (hack işlemi, zurk'ları yok etme silahı, el feneri, diyalog kurma vs.).

Kedinin de belli başlı yaptıkları şeyler var ama onlar neredeyse işlevsiz şeyler.Örneğin belli konumlarda uyutabiliyorsunuz, robotlara sırnaşabiliyorsunuz vs.Maalesef bunların hiçbir fonksiyonu yok, keşke bir mekanik olarak bir işe de yarayabilselerdi.Örneğin yürüyen robotların ayaklarına dolanıp düşürmek de mümkün ama bunun da bir fonksiyonu yok.Kedi olarak bir tek miyavlama mekaniği işe yarıyor ama onun da fonksiyonu son 1 saatte işe yarıyor, onun haricinde oyunun genelinde işlevsiz kalıyor.

Oyunun iyi tarafları; atmosferinin muhteşem olması ve animasyonunlarının çok temiz olması (Sony'den destek almışlar gibi görünüyor).Oyunun mekanikleri neredeyse kusursuz (sadece 1 bug'a denk geldim).Hikayesi başta kendini pek belli etmiyor.Hatta en başta kedi hikayesi zannettiriyor fakat biraz ilerleyince anlıyoruz olay kedi falan değil.Biraz daha detay verirsem hikayenin sürprizi kaçar, o yüzden kendiniz keşfedin hikayesini.

Oyunun beni etkileyen asıl kısmı hikayesinin yanında keşfedilebilir bir açık dünyaya sahip olmasıydı.Evet belki çok büyük bir açık dünya sunmuyor ama yine de özgür bırakan bir açık dünyası var.Üstelik bunu 1 harita ile sınırlamamışlar.Tıpkı Dishonored 2 gibi bir haritadaki olayı bitirince seni bambaşka bir haritaya yönlendiriyor.O da bitince diğerine.Bu şekilde merak duygusunu ve tazelik hissini diri tutmuşlar.Bu oyunun yapısını açık dünya yapısından dolayı Dishonored 2'ye çok benzetiyorum (keşif hissi açısından).Bir tek gizlilik yok.Bulmacaları da ne çok zor ne de çok kolay.

Açıkçası hikayesinden de çok bir beklentim yoktu, 2-3 saat oynayıp unuturum diye düşünüyordum fakat hem hikayesi hem de karakterleri beni baya etkiledi.Evet oynadığım oyunlar arasında bir başyapıt sayılmaz ama en az Inside kadar etkilediğini söyleyebilirim.Bu oyun Inside'taki diyalog ve hikaye anlatma eksikliğinin tamamlanmış hali gibi bir şey.Ek olarak mekanik olarak da fazlalığı var.

Kısaca atmosferi kuvvetli indie bulmaca oyunlarını seviyorsanız bu oyunu büyük ihtimalle seveceksiniz.Bu arada ben oyunu 8,5 saatte bitirmişim.Şahsen oyunları daha çok keşif odaklı ve didik didik ederek oynadığım için haddinden biraz uzun oynamış olabilirim.Gördüğüm kadarıyla 4 ila 6 saat arasında oynayıp bitiren de var.

Ghost AssassiN
Ghost AssassiN
27 Temmuz 2022 23:14

Kusura bakmayın arkadaşlar yazıyı paragraflar halinde yazmama rağmen boşluksuz olarak yayınlanmış.Sitenin yazı düzenleme fonksiyonu da maalesef çalışmıyor!

Decypher
Ghost AssassiN
4 Ağustos 2022 10:09

Eline sağlık Ghost AssassiN, görüşlerini paylaştığın için de teşekkürler. Yazının paragraflarını düzelttim bu arada :)


kulunc
19 Temmuz 2022 11:41

Gülhis, burada en çok senin incelemelerini seviyorum. Diğer editörlerin affına sığınarak söylüyorum; gerçekten başka türlü yazıyorsun ve başka türlü puanlıyorsun. Critic sitelerinden etkilenmediğin çok belli. Demek istediğim; oyunları beğeniyor veya beğenmiyor olman ile ilgili değil. Zaman ayırıp baktığıma memnun olarak ayrılıyorum incelemelerinden. Kitlelerin fikirlerini değil gerçek bir küratörün fikirlerini edindiğimi anlıyorum.

brutalis
kulunc
21 Temmuz 2022 14:49

+1 ^^


100metersmore
kulunc
19 Temmuz 2022 16:29

Ya bu yoruma ne kadar sevindim anlatamam :D İnsanın okunduğunu bilmesi ne güzel.


Decypher
kulunc
19 Temmuz 2022 15:42

+1, Gülhis'in incelemelerine ben de bayılıyorum :)


Ahmed10434950
18 Temmuz 2022 23:13

İlginç gözüküyor

oe93
18 Temmuz 2022 19:35

Dünyanın en iyi kedi oyunu uzmanından, usta işi bir inceleme. Turşu da iyi olduğuna göre kedi seven tırmığına katlanır diyelim.

Parolamı Unuttum