The Quarry - İnceleme

Ben bu filmde daha önce uyumuştum

Supermassive Games 2015 tarihli Until Dawn’dan sonra yine aynı türde dört oyun geliştirdi. Aradan geçen 7 sene, 4 oyun ve adamlar hala gözleri balık gibi bakan karakterlere bir çözüm bulamadı! İnanılmaz!

Until Dawn bence Supermassive Games’in en iyi oyunuydu, görmediğim bir şeyi kalmasın diye defalarca bitirdim ve her defasında da keyif aldım. Ama The Dark Pictures Anthology’de aynı başarıyı tekrarlayamadı bence Supermassive. The Quarry ise TDPA’dan iyi, Until Dawn’dan kötü bir oyun bence.

Oyuna saydırmadan önce şunu bir içimden atayım. Yahu şu oyunun geliştirmesi bittikten sonra QA’dan geçmiyor mu, testler yapılmıyor mu? Bir Allah’ın kulu da çıkıp “lan bu Max’in gözleri neden karşıya değil de Laura’nın boynuna doğru bakıyor” demedi mi? Hayır az önce adamın arabayı kullandığını görmesem “herhalde görme engelli” falan diyeceğim. Neyse ki diğer karakterler durumu bayağı bir toparladı ama daha ilk dakikadan böyle bir hayal kırıklığı da oyuna ön yargıyla başlamama neden oldu işte.

Bir sonraki hit oyun ne zaman Supermassive?

Halbuki benim The Quarry’den beklentilerim bir hayli yüksekti. Teen slasher filmlerini severim, hele işin içinde yaz kampı falan varsa daha da severim. Küçüklükten beri 13. Cuma hayranıyım sonuçta. Hele bir de bu oyunu The Dark Anthology’e sokmadıklarında iyice umutlandım, herhalde korku unsuru iyice yüksek olacak dedim. Meh.

Aslında The Quarry fena da başlamadı. En başta orman sekansı gayet güzeldi, korkutucu bir oyun olacak havası verdi. Sonra kendimizi Hackett's Quarry’de bulduk, oyunun giriş kısmı tamamlandı ve diğer yedi karakterin olduğu kısma geçtik. Bundan sonra yaklaşık 2-3 saatlik bir uyku resitali başladı işte. Karakterleri tanıyalım, gençler arasındaki cinsel çekimlere şahit olalım, kim kimin kuyusunu kazıyor öğrenelim, kıskançlıklar, ergenlikler falan derken bir an “herhalde oyun bundan ibaret” diye düşünüp bırakasım bile geldi. Neyse ki öyle değilmiş, oyunun ikinci yarısı bir hayli hareketli ama işte daha ilk saatten oyuncuyu kaybetmek de olmaz ki…

The Quarry gerçekten de film gibi oyun. Oynanış kısmı ciddi anlamda az. Türün diğer oyunlarında da azdı belki ama sanki onlarda daha çok şey yaptığımızı hissediyorduk. Bunda ise yürüyoruz. Ha bir de koşuyoruz. Yürürken ilgilenilecek bir şey görünce parlıyor zaten, koşarken falan da işte QTE sahneleri var. Doğru zamanda başını eğ, nefesini tut falan gibi şeyler. Zaten şunun şurasında 6-7 saatlik bir hikaye oynayacağız, kontrolün oynanış açısından biraz daha bizde olmasını tercih ederdim. Olay sadece “şunu mu yaptın, bunu mu yaptın” sorusuna cevap vermek olmamalıydı yani.

Hayat dediğin pamuk ipliğine bağlı, ayağınız takılsa birileri zarar görüyor

The Quarry oynarken kendinize bir hedef koyabilirsiniz. “Herkesi hayatta tutacağım” diyebilirsin mesela, ya da “herkes gebersin nıhahaha” diyerek oynayabilirsiniz. Ama sizin elinizde olmayan ya da sonucunu kestirmeniz mümkün olmayan seçimler yüzünden o an oynadığınız karakter değil de bir başkası ölünce insan gerçekten sinir oluyor. İşin kötüsü o ana kadar bunu düşünmeniz mümkün değil, yani olay “yaratık iki kişiden birini yiyecek, hangisini kurtarırsın” gibi bir şey değil. Spoiler vermemek için detaya giremiyorum ama yaptığım alakasız bir eylem sonucunda diğer bir karakterin yaratığa yem olmasını sevmedim ben. Öyle olunca bu tür hedefleri başarabilme şansı da çok random bir hal alıyor. Açıkçası ben saldırmak ile koşmak arasından koşmayı seçersem, karakterin koşarak kaçmasını beklerim, koşarken başkalarını öldürtecek bir şeyler yapmasını değil.

Ha yine de Sezar’ın hakkını Sezar’a vereyim. Supermassive Games bu tür durumlar için bize üç adet ‘geri sarma’ hakkı vermiş. Sağ olsunlar. Efendim? Vermemişler mi? Nasıl yani, yoksa siz oyunun 70 TL daha pahalı olan Deluxe sürümünü almamış mıydınız? Evet, Supermassive gerçekten de bu özelliği Deluxe’e koymuş, ama normal versiyonda kullanmak için oyunu önce bir kez bitirmeniz gerekiyor. Yani ilk sefer için elinizde olmayan seçimlerin ceremesini çekmeniz lazım.

İnsan sevdiğini gömermiş

Neyse biraz da iyi şeylerden bahsedeyim ki oyuna lanet okuduğum düşünülmesin. The Quarry gerçekten de çok sağlam bir oyuncu kadrosuna sahip. Alien’ın Bishop’ı Lance Henriksen, şerif Ted Raimi, kampın sahibi David Arquette, Lin Shaye, Ariel Winter, Miles Robbins falan derken gerçekten yıldızlar geçidi gibi bir kadro var ve tümü de Hollywood kalitesinde performanslar sergilemişler. Karakterler arasındaki diyaloglar zaman zaman acayip cheesy ama bu tür korku filmlerinde de genelde böyle olur zaten. Kampta baltalı azılı bir katil varken gençler sevişecek yer arar, izleyiciye aptalca gelebilen muhabbetler yaparlar. Bu bakımdan da gerçekçi olmuş yani The Quarry. Karakter modellemeleri de genel olarak iyi ama işte başta söylediğim tarzda özellikle çoklu sahnelerde gözler veya doku sapıtmaları veya anlık performans düşüşleri veya dudak senkronu kaymaları işin sinematik kısmına sağlam bir darbe indiriyor.

Sevdiğim bir diğer kısım ise arayışın ödüllendirilmesi oldu. Özellikle de oyunu sadece bir kez oynamayı planlıyorsanız tüm mekanları detaylı biçimde gezerek mümkün olduğunca çok ipucu toplamanızı öneririm, bunun oyunun sonuna ciddi biçimde etkisi olacağını bilin yani. Benim gibi her şeyi toplamayı kendine görev edinen bir oyuncuysanız bunun sadece kozmetik bir başarı değil de oyuna etki eden bir unsur olduğunu görmeyi siz de seveceksiniz.

Vay be, nasıl da dolmuşum. Ama bunun tek sebebi The Quarry’den beklentilerimin çok yüksek olması. Supermassive’in Until Dawn’ı geçebileceğini düşündüm, geçmesini umdum. O yüzden de hayal kırıklığım fazla oldu. Yoksa oyunu bitirdikten sonra neleri değiştirebilirim diye tekrar oynamaya başlamazdım, yani zamanımı boşa harcadığımı düşünmüş falan değilim. Anlattığı hikaye bakımından The Dark Pictures oyunlarından çok daha iyi, Until Dawn ile de kafa kafaya mücadele verir. Oynanış ise diğer oyunların gerisinde kalmış. 429 TL’lik fiyat etiketini düşününce fiyat performans oranının da iyi olmadığını düşünüyorum ama güzel bir indirime girerse hikayesi için en az bir kez oynanır diyorum.

SON KARAR

Yavaş başlayıp hızlı biten bir oyun The Quarry. Anlattığı hikaye çok güzel, oyunculuklar çok güzel, seslendirmeler on numara ama gelin görün ki oynanış öğeleri olarak diğer Supermassive Games oyunlarının gerisinde kalıyor.

The Quarry
İyi
7.0
Artılar
  • Oyunculuklar ve oyuncu seçimi bir hayli iyi
  • Teen slasher hissiyatını iyi veriyor
  • Birlikte oynama özelliği çok eğlenceli
  • Türkçe dil desteği var (ama biraz sorunlu)
  • Vahşet düzeyi hiç fena değil


Eksiler
  • Fiyatına göre oyun süresi bir hayli kısa
  • Oynanış namına çok da bir numarası yok
  • Ara sahneleri hızlı geçmek mümkün değil
  • Karakterlere eşit süre ayrılmamış
  • Diyaloglarda ve grafiklerde yer yer glitchler oluyor
  • Bazı seçeneklerin nasıl sonuçlanacağına dair fikir yürütmek mümkün değil


YORUMLAR
Parolamı Unuttum