Gelin size “ne ki bu ya, neyse bir deneyeyim, beş dakika dener silerim” dedikten sonra onlarca saat bana kafayı kırdıran Vampire Survivors’ı anlatayım.
Oyun şöyle oynanıyor: WASD tuşlarıyla hareket ediyorsunuz ve... Ve’si yok, bu kadar.
Şöyle: Üzerinize yaldır yaldır düşmanlar geliyor ve sizin de elinizde çeşitli silahlar oluyor ama bunları siz kullanmıyorsunuz, otomatikler. Yani mesela kırbacınız 2 saniyede bir sağa-sola vuruyor, alev toplarınız birkaç saniyede bir rastgele bir düşmana ateşleniyor, sarımsağınız dibinizdeki düşmanlara hasar veren bir aura görevi görüyor... Sizin yapmanız gereken silahların saldırılarını düşmanlara denk getirecek şekilde koşturmak, onlardan düşen tecrübe kristallerini toplayıp seviye atlamak, atladığınız seviyelerle yeni silahlar almak veya olanları geliştirmek veya pasif yeteneklere abanmak, ve de, eh, yarım saat sağ kalmaya çalışmak.
Hızlı hızlı
Bir oyun açtığınızda seçtiğiniz karakterin kendine ait bir özelliği, bir de silahı oluyor. Düşmanlar ufak ufak gelmeye başlıyorlar, siz de ufak ufak kaçıp seviye atlamaya başlıyorsunuz. Bir süre sonra bir silah daha, bir süre sonra bir tane daha, pasifler, evrim geçiren silahlar derken düşmanlara bir nevi bir mermi cehennemi yaratıyorsunuz. Birkaç dakika içinde ekranın her yanı hem üstünüze çullanan düşmanlarla hem de sizin saldırılarınızla tıka basa dolmuş oluyor. Sağ kalırsanız en fazla 30 dakika sürüyor tek oyun ve 30 dakikacıkta “vay be daha dün bacak kadar çocuktun, sağa sola bık bık kemik atıyordun, ne ara büyüdün de saniyede seksek düşman temizleyen koca bir adam oldun” hissini veriveriyor.
Ve bu hızlı ilerleme hissiyatı 30 dakikada olup bitmiyor. Bu über basit oynanışı öylesine derinleştirmişler ki... Bir roguelike alametifarikası olarak her oyununuzla birlikte sürekli yeni silahlar ve pasifler açıyorsunuz, doğru kombinasyonlarla silahlarınız evrimleştirebiliyorsunuz, yeni bölümler, boss’lar, bölümlerdeki gizler, oyuna büyük etki eden arkana pasifleri, daha hızlı hareket ettiğiniz ve daha çok şey kazandığınız modlar falan derken hakikaten sonu gelmiyor oyunda yapılabilecek şeylerin.
Bilgisayardan asla silinmeyeceklerden
Her yeni karakter, her yeni silah kombinasyonu, her yeni silah evrimi bambaşka bir tecrübe yaşatıyor ve her “tamam öğrendim, oldum artık” dediğinizde oyun nasıl yapıyorsa sizi tam da bir adım daha iyi olmanız için zorlayacak hale geliyor. Uzun süre erken erişimdeydi ve tam çıkışıyla birlikte oyunun dengesi kusursuza yakın hale gelmiş. Erken erişimden çıkışıyla beraber Türkçe desteği de eklendi bu arada.
Büyük oyunlardan kalktıktan sonra şöyle birkaç dakikalığına girmelik, çok hafif, çok basit, ama birkaç dakikalığına girdikten sonra az önce başından kalktığınız büyük oyuna biraz zor geri dönmenizi sağlayacak, çok derin ve çok ama çok bağımlılık yapıcı bir oyun.
Başlıklar
Büyük oyunların yanına küçük oyunlar da gerekir ve şahsen bu kadar sağlam bir küçük oyun oynadığımı hatırlamıyorum.
- Aşırı basit ama sığ olmakla uzaktan yakından alakası yok
- Bayağı orijinal silahlar ve evrimleri
- Açılmayı bekleyen milyon tane şey
- İnsana ilerleme hissini çok kısa sürede çok iyi veriyor
- Ve baştan başladığınızda sıfırdan başlamışlık hissi kesinlikle olmuyor
- Neyi nasıl açacağımızı öğrenmek için internet rehberlerine mahkûm olmasak daha iyi olurdu
Hımmm. Dikkatimi çekti. Hemen dalayım.