WWE bizim ülkemizde çok takipçisi olmasa da ABD’nin popüler eğlence ürünlerinden birisi. Dolayısıyla 2K de elinde lisansını bulundurduğu WWE için her yıl yeni bir oyunla şansını deniyor…du. Ama geçen yıl yaşanan felaketle birlikte “Bu işte bir sıkıntı var herhalde” diyerek ana seri için bu seneyi es geçmeye karar verdiler. Bu boşluğu doldurmak için de oyun (ve de WWE) severlerin karşısına bir yan oyun olarak nitelendirebilecek WWE 2K Battlegrounds ile çıktılar. Gerek var mıydı, yok muydu, buyurun hep birlikte masaya yatıralım bu konuyu.
WWE’ye Karikatürize Bir Dokunuş
Oyuna geçmeden önce yapımcısına bir bakmakta fayda var. Saber Interactive, hakkında nasıl yorum yapacağım konusunda kararsız kaldığım firmalardan. Yaptıkları oyunlara bir göz attığınızda siz de muhtemelen benim kararsızlığıma ortak olacaksınızdır. Bir yandan orta ölçekli oyunlarla şanslarını deniyorlar, bir yandan mobil platformlara oyun yapıp bir yandan PC ve konsollara da mobil oyun tadında oyunlar çıkarıyorlar (bakın burası önemli, ileride lazım olacak), bir yandan da oyun portlama ve remaster geliştirme işine el atmış durumdalar. Hangisini daha iyi yapıyorlar veya hangi alanda daha istikrarlılar sorusunun cevabı da yok bende ne yazık ki. Ama bildiğim bir şey var, 2K, iki yıl önce NBA Playgrounds oyununa el attığında Saber Interactive için de artık yeni bir kapı aralanmış oldu, tahmin edebileceğimiz gibi mikro ödemeler!
Henüz ilk paragraftan oyunu eleştirmeye başladı diye düşüneceksiniz ama ne yazık ki bu durum artık kaçınılmaz oldu; 2K’in alametifarikası parasallaştırma bizi başka türlü hareket etmekten alıkoyuyor. Neyse, ben yine insaflı hareket edeyim; ön yargılı yaklaşıp da oyunun artı hanesine yazılabilecek şeyleri es geçmeyeyim.
Oyunun artılar listesinin ilk üyesi oyun modlarındaki çeşitlilik. Belki pek çok eleştirilecek nokta bulunabilir 2K oyunlarında, ama mod çeşitliliği konusunda bekleneni karşıladıklarını söylemek, haklarını teslim etmek gerek. Bu gelenek 2K Battlegrounds için de aynıyla vaki; dilerseniz çevrimiçi kısmına hiç bulaşmadan bile saatler boyunca oynayabilirsiniz.
Exhibition mod içerisinde pek çok alternatif mevcut; farklı mücadele türlerinden (bire bir, ikiye iki, üçe üç, aynı ringde üç kişi birbirine karşı vs) birisini tercih edip rakiplerinizle kozlarınızı paylaşıyorsunuz. Steel Cage, Royal Rumble gibi farklı modları denemenizi tavsiye ederim, gayet eğlenceli olabiliyor. Burada WWE dünyasının yıldız isimlerini kullanabildiğimiz gibi kendi oluşturduğumuz karakterleri de kullanabiliyorsunuz. Bu arada “Exhibition Woman” ve “Exhibition Man” olarak ayrılmış durumda bu mod, favori dövüşçüleriniz hangi gruptaysa artık o tarafa yönelirsiniz.
Oyunun bir senaryo modu (Campaign) bulunuyor. Bu mod içerisinde çaylak güreşçilerin WWE dünyasının yeni yıldızları olma mücadelesine ortak oluyorsunuz. Bazı kısımları çizgiroman sayfaları arasında dolanıp hikâyeyi okumaktan, diğerleri açtığınız ödülleri toplamaktan, arada bir de güreşip kariyer basamaklarını tırmanmaktan müteşekkil 118 adımlık bir yolculuk bu. Güzergahın bazı kısımlarını es geçip daha kısa sürede de bitirebiliyorsunuz tabii. Sonuç olarak, bir alternatif sunmak istemiş yapımcılar, hep WWE yıldızlarıyla kapışıp durmak olmaz, öyle değil mi :)
“Battleground Challenge” modunda da kendi oluşturduğumuz karakteri geliştirmek için senaryo modundakine benzer bir yoldan ilerliyoruz; güreşiyor, ödüllerimizi topluyor, sonra bir kez daha ringe çıkıyor, bir kez daha ödülleri topluyoruz ve bu şekilde karakterimizi yenilmez bir dövüşçüye çevirmeye çalışıyoruz. Burada karakter için bir yetenek ağacı yer almakta. Saldırı, savunma ve karizma dallarındaki yetenekleri açıp karakterimizi bu dallarda geliştirmek ana hedefimiz. Bir de güçlendirmeler (power-ups) var tabii.
“King of the Battleground”, bir nevi battle royale modu oluyor. Çevrimiçi olarak katıldığınız mücadelede ringteki rakiplerinizi alt etmeye, sona kalan dövüşçü olmaya çabalıyorsunuz. Daily Challenges ile, adından da anlaşılabildiği üzere bazı günlük hedeflere ulaşmaya, bu sayede bonusları toplamaya çalışıyorsunuz. Her gün üç hedef bulunuyor. Siz günlük hedeflerden birini gerçekleştirdiğinizde ertesi gün onun yerine yenisi ekleniyor.
Kısacası aklınıza gelebilecek bütün alternatifler sunulmuş durumda, dilediğinizce takılabilirsiniz.
2K’i nasıl bilirsiniz?
Diyelim ki süper starlarınız ile yeterince oynadınız, farklı karakterler arıyorsunuz. Bunun için güzel bir alternatifiniz var: Kendi karakterlerinizi oluşturmak. Bunu oyunun artı hanesine yazabiliriz, öyle değil mi? Ama hemen sevinmemekte fayda var. Zira bu artıya da bir eksi eşlik etmezse olmaz :)
Kendi dövüşçülerinizi oluştururken sunulan içeriklerin bir kısmı oyun içi parayla açılabiliyor. Hadi bunu bir kenara bıraktınız, karakterinizi eldeki seçenekleri kullanarak oluşturdunuz, bunda bir sıkıntı yok. Lakin birkaç tane daha yapayım dediğinizde bunun da bir limiti olduğunu görüyorsunuz. En fazla 5 karakter oluşturabiliyorsunuz; bundan sonrası için de oyun içi satın alım yapmanız gerekiyor.
Oyunun artı hanesine yazabileceğimiz bir diğer yer de dövüş alanı tasarımınızı yapabilmeniz, kendi ringlerinizi oluşturabilmeniz. Burada oluşturduğumuz ringleri Exhibition modunda veya turnuvalarda kullanabiliyoruz. Tabii, karakter oluşturma ekranında olduğu gibi burada da sizi oyun içi satın alımla açılabilen ek içerikler bekliyor. Anlayacağınız, bundan kaçış yok :)
Süper starlar dedik, o kısmı da es geçemezlerdi tabii, orada da oyun içi satın alıma başvurabileceğiniz yerler mevcut. Kimi dövüşçüleri veya bu dövüşçülerin farklı görünümlerini satın alım yoluyla açmak zorundasınız. Yeri gelmişken ufak bir bilgi de vermiş olayım, oyunun başlarında göremediğiniz ve merak ettiğiniz ismi lazım değil John Cena adında bir dövüşçü varsa, oyunda olmadığını düşünmeyin, hikâye modunda açılıyor :)) Bir bilgiyi daha paylaşayım da 2K’e haksızlık etmiş olmayayım. Oyuna sonradan eklenecek olan dövüşçülerin (-ki neredeyse çıkışta yer alanlar kadar yeni karakter ekleyecekleri tamamının ücretsiz olacağı ilan edilmiş durumda. En azından burada parayı veren düdüğü çalar yaklaşımını benimsememişler, o da olumlu.
Oyun içi satın alım deyip duruyorum. Bu noktayı da kısaca açıklayayım. Bu satın alımlarda “Battle Bucks” ve “Golden Bucks” kullanılabiliyor. Battle Bucks, farklı oyun modlarını oynadıkça elde ettiğiniz oyun içi para. Golden Bucks ise, “Bastırdım parayı, açtım tüm içerikleri” parası :) Yani öyle uzun uzun vakit harcamayıp, hızlıca çözmek istiyorsanız bu meseleyi, şöyle güzel güzel bayılacaksınız paracıkları. Buna mecbur değilsiniz elbette. Yapımcılar, oyun içinde sunulan bütün içerikleri Battle Bucks ile satın almanın mümkün olduğunu belirtiyor. Muhtemelen de öyledir, ama ne kadar sürer bu, o konuda bir fikrim yok.
Oynanış kısmında ise, ikili bir durum söz konusu. Aslında zevkli olarak değerlendirilebilecek bir oynanış vadederken bir noktada şunu fark ediyorsunuz; bazı dövüşlerde hızlı hızlı tuşlara basmak zafere giden yolu gayet hızlı bir şekilde kat etmenizi sağlayabiliyor. Yani öyle ahım şahım bir plan programa gerek yok, tuşa hızlı basan kazansın demişler belli ki :) Ama bazı yerlerde de rakibi denk getiremiyorsunuz.
Oyunun güzel yanlarından birisi müzikleri. Hakikaten çok gaz parçalar var. Her bir yıldızımızın kendilerine has parçalarına yer verilmiş. Arka planda çalsın dursun, sizde o esnada gaza gelip önünüzdeki dövüşe zihnen hazırlanmış olun :)
Görsel yönden Playgrounds serisinden de aşina olduğumuz o kendine has tarzını korumuş geliştirici ekip; NBA 2K Playgrounds 2’de nasılsa burada da durum öyle; karakterler de hoş görünüyor, abartılı hareketleri de. WWE 2K20’deki durum düşünüldüğünde, rakip dövüşçüyü havadan yere çalmak, sırtında sandalye parçalamak, ringin dışına fırlatmak gibi aksiyonlar bu görsel tarzla daha keyifli oldu sanki.
Yalnız burada da bazı sıkıntılar söz konusu. Zaman zaman dövüşçülerinizin boşluğa doğru yumruklar tekmeler savurduğunu, animasyonların bir türlü örtüşemediğini, dövüşçülerin birbirlerine denk gelmeden de birbirlerini dövebildiklerini görüyorsunuz :) Bir de nadir de olsa fps düşüşleri yaşanabiliyor -ki böyle bir oyunun görece daha akıcı bir performans sergilemesi beklenirken böyle bir durumla karşılanmak hoş olmuyor tabii.
Gelelim oyuna dair genel değerlendirme faslına. Görsel tarzıyla ilgi çekebilecek, ekran karşısına geçip stres atabileceğiniz bir arcade oyunu olabilecekken, yüksek fiyat + bol mikro ödeme formülünü seçmeleri ve oynanışa dair de birtakım sıkıntılar bulunması buna mâni oluyor. Lisans ücretlerini böyle bir yan oyundan çıkarmaya çalışmak pek de makul bir yol değil bence.
Başlıklar
Şöyle hesaplı bir arcade oyunu olarak piyasaya çıkmış olsa, belki bir şansı olurdu. Şu fiyat ve mikro ödeme politikasıyla bu çok zor.
WWE yıldızları, karikatürize halleriyle arz-ı endam ediyor, güzel oluyor
Oyun modlarında çeşitlilik yeterli düzeyde
Kendi karakterinizi ve ringlerinizi oluşturmak zevkli
Fiyatı epey yüksek
Okumaktan bıktınız belki ama “mikro ödemeler!”
Bazen dövüşler "tuşa hızlı basan kazansın" simülatörüne dönüyor
Nazar boncuğu olarak araya serpiştirilmiş teknik sıkıntılar da mevcut
[Bu yorum kullanıcı tarafından silinmiştir]