2014’ün Gizli Oyunları

2014 bu oyunlarla anılacak işte.

 

 Bu yazı daha önce Oyungezer Dergisi'nin Şubat 2014 sayısında yayınlanmıştır.

Her yeni yılın başlarında konu mutlaka oraya gelir…Birimiz mutlaka gözlerini dehşete kapılmış gibi kocaman açarak “Bu yıl efsane oyunlar çıkacak!” diyerek ilk pası atar. Kimisi ertelenecek, kimisi tırtlayacak, kimisi yarattığı beklentinin altında ezilecek, kimisi de bir önceki bölümün aynısı olacak o büyük oyunlar konuşulmaya başlanır. Bu muhabbet büyün yıl sürecektir.

Ama bir de adını ancak piyasaya çıktıktan sonra duyduğumuz, tesadüf eseri oynayıp sonra da o güne kadar varlığından haberdar olmayışımıza şaşırdığımız gizli hazineler vardır. Sadece güzel olduğu için değil, gizli bir şeyi keşfetmenin keyfini de yaşattığı için daha çok sevdiklerimiz… Hani her yıl bir iki tane göyle oyun bulduk mı kendimizi kârda sayarız.

Size bir sır verelim… 2014, her zamankinin aksine, çok konuşulanların değil bu gizli hazinelerin yyılı olacak. Sandığın kapağını aralayalım dilerseniz. -Serpil

CLOCKWORK EMPIRES

Yapması Kadar Yıkması Da Zevkli

Bu oyundan haberdar olmadan adını sanını duymadığım başka bir oyun var Dwarf Fortress. Yapımcı ekip Gaslamp Games'in (Dungeons of Dreadmor) ilham konusunda adını çok kullandıkları bir oyun bu. Eğer ölçeksiz, absürt olayları seviyorsanız ve yaptığınız şeyin bu uğurda paramparça olması sizi eğlendiriyorsa, kesinlikle bakmanız gerekli.

Peki neden bu oyundan bahsediyorum? Çünkü Dwarf Fortress ve SimCity çocuk yapsa, ebeleri de Lovecraft olsa, sonuç herhalde Clockwork Empires olurdu.

Karşımızda SimCity modeline benzeyen ama karakterlerin daha kişilikli olduğu, daha ufak grupların kontrol edildiği bir kolonileşme macerası var. İmparatorluğun ve Kraliçe'nin adına yeni kıtaya gidip koloni kurmaya çalışan bizler, sadece doğanın zorluklarıyla değil, insanlığın pis çarpıtmaları sonucunda olan seri katillerle, dini kültlerle, ya da önceki uygarlıkların canavarlarıyla da uğraşmak zorundayız.

Yalnız oyun, kazanmak değil deneyim üstüne kurulu. Belki de bu seneye damgasını vuracak en büyük özelliği bu. Her bir başarısızlık öyküsü, anlatılacak bir hikâye resmen. İnanmayan olursa, kayıt dosyanızı verip gösterebiliyorsunuz. Yeni koloni hamlenizde, önceki başarısızlık size bilgi olarak geliyor. Çocukken inşa ettiğiniz şeylerin yıkımı ve bunların anısı, Clockwork Empires'ın merkezinde. Dört kişilik multiplayer ile deneyimi renklendirmek de cabası. Sandbox modeli ve sistemin imkân verdiği felaket yelpazesiyle çok canlar yakacak, çok hayatlar söndüreceksiniz.

Felaketlerin, risklerin, kaybetmenin sınırının olmadığı bu oyun avuç içlerimi kaşındırıyor resmen. -Sarp

Yapımcı: Gaslamp Games

Çıkış Tarihi: Sonbahar 2014

Platform: PC

SOMA

İşin Doğru Yapılmasını İstiyorsan...

Amnesia: A Machine for Pigs bayağı bir insanı hayal kırıklığına uğrattı. Ama beni değil. Evet, korku faktörü azdı, ama hikayesi daha derindi. Yine de şikayetler artınca "korku FPS" türünün mucitleri diyebileceğim Frictional Games sazı eline almakta gecikmedi (Amnesia 2'yi başka bir firmaya yaptırmışlardı) ve kısa zamanda SOMA su yüzüne çıktı.

Amnesia ve Penumbra bariz bir Lovecraft atmosferi taşırken, SOMA daha çok Event Horizon'a çekmiş. Hakkında çok az şey biliyoruz, ama resmi hikayesi kısaca şöyle: PATHOS-2 uzay üssüyle iletişim kesilir... İçeride kalanların başına korkunç şeyler gelmekte, bazı insanlar makinaya dönüşürken, makineler insansı özellikler kazanmaktadır. Üssün taş ve paslanmış metalden ibaret duvarlarından, olmaması gereken açılarda yeni metalik "uzuv"lar çıkmaktadır. Tanımlanamayan bir güç üssü "başka bir şeye" dönüştürmektedir.

Tüm bu çılgınlık ve dönüşüm Silent Hill'i, metalik tüneller Giger'ın elinden çıkan bir sanat eserini işaret ediyor. İnsan beyinlerine takılmış paslı metalden cihazlar ölü bedenleri harekete geçiriyor. Mass Effect'teki Indoctrination işleminin birinci elden ve çok daha kirli bir halde uygulanışını izliyor gibiyiz bu oyunda. En azından, ilk yayınlanan dört buçuk dakikalık videosunda (bit.ly/1ezQ8EL) durum bu.

Korku söz konusuysa, taştan bir malikanenin karanlık, kuytu köşeleri, sürtünen metal sesleri içindeki terkedilmiş bir uzay üssünden daha etkili gelmiştir daima bana. Ancak SOMA'nın Dead Space gibi bir teknolojik bir korku oyunu değil, insani duygulara hiçbir tepki vermeyen ama canlı metal "şeylere" karşı hayatta kalmaya çalışan birisinin çaresizliğini yansıtacak depresif bir oyun olacağına kesin gözüyle bakıyorum. Kötü haber yapımcılardan geliyor son anda: Oyunun 2015'te çıkacağını söylüyorlar. Ancak, ümit fakirin ekmeğidir derler. Ekmeğimi kemiriyorum ben de. - Sinan

Yapımcı: Frictional Games

Çıkış Tarihi: ˜31 Aralık 2014

Platform: PC, PS4


MEW-GENICS

Kediler hakkında… sayılır…

Puri sen üstüne alınma da nedir bu kedi sevdası arkadaş? Canımız ciğerimiz köpekler o kadar uğraşıyor didiniyor yok! Hâlâ kedi de kedi! Neyse efendim, eğer içinde onlarca kedi olan mutlu bir ev sahibi olma hayaliniz varsa Mew-genics sizler için geliyor.

Super Meat Boy’u yapan insanlar tarafından geliştirilen Mew-genics’i tanımlaması azıcık zor ama kedili ev kurma simülasyonu desem anlarsınız sanırım. Olmadı mı? Olmadı evet. Yapımcıların verdiği örneklere başvuralım o halde:

Evde Puddle isimli dişi bir kediniz var. İlginç kuyruğu nedeniyle güzellik yarışmasından size ödül kazandırmış. Çiftleştirmek ve soyunu devam ettirmek istiyorsunuz ama yeni getirdiğiniz Champ ismindeki kediyle anlaşamıyor, tam yemek yerken hayvana tekmeyi basıyor. Hemen ayırıyorsunuz ikisini ve Champ’ı tavan arasına gönderiyorsunuz. Ama dayağı tam yemek yerken yediği için hayvanda travma oluşuyor ve bir daha yemek yiyemiyor, bir süre sonra ölüyor.

Yani oyun biraz kedi beslemece, biraz pokémon toplar gibi kedi toplamaca, biraz kriz yönetimi gibi. Kedi dediğimiz yaratıklara düşkün bir yaratık çeşidi olduğumuzdan ve tabii hakkını yemeyelim oyunun kendisi de güzel olduğundan mütevellit Mew-genics 2014’te ses getirecektir. – Ömer

Yapımcı: Team Meat

Çıkış Tarihi: 2014

Platform: PC, iOS, Android

TORMENT: TIDES OF NUMENERA

Doğanızı değiştirmeye geliyorum

Biz azılı RYO severlerin Planescape Torment ismini duyduğumuzda önümüzü ilikleyip saygı duruşuna geçmemizin bir çok sebebi var. Rol yapma oyunlarının zirvesinde çok uzun süre yalnız kaldı Planescape ve artık yanına yeni bir arkadaşın yaklaşmasının zamanı geldi.

Normalde eğer kalkıp da böylesine övülen bir oyunun ruhani takipçisini yapacağınızı söylediğinizde size kuşkuyla bakılması normaldir; çünkü Planescape Torment severler bu oyunu hayatlarında çok farklı bir yere koymuşlardır. Ama Brian Fargo’nun kurmuş olduğu inXile Entertainment bu oyun için öyle bir ekip hazırladı ki başarılı olacağından, 2014 yılına damgasını vuracağından en ufak bir kuşkumuz yok. Bağış miktarı 2.5 milyon doları vurduğunda NWN2’den tanıdığımız tasarımcı George Ziets projeye dahil oldu. Ardından Vampire the Masquerade: Bloodlines’tan Brian Mitsoda geldi. Bağışlar 3.25 milyon dolara ulaştığında minik bir bomba patladı ve Kralkatili Güncesi üçlemesiyle (henüz son romanı yayınlanmamış olsa da) ortalığı kasıp kavuran Patrick Rothfuss ekibe katıldı. Ve kısa bir süre sonra da yaşayan efsane Chris Avellone ekipteki yerini aldı. Müzikler Mark Morgan’dan. Kısacası burada tam bir yıldızlar kadrosundan bahsediyoruz. Resmen bir rüya takımı, RYO’ların Barçası. Ekibe duyulan güven o kadar üst seviyede ki bağışlar hala devam ediyor, proje geçen Nisan ayından bugüne 1 milyon dolar daha kazanmış durumda.

Toplanan onca paraya rağmen ekip bir konuda son derece net konuşuyor. Tides of Numenera sırf daha geniş bir kitleye ulaşmak için hikaye derinliğinden ve zorluktan taviz vermeyecek. Oyun aynı Planescape’te olduğu gibi vurucu bir soruyu temel alacak: “bir hayat ne kadar önemli olabilir ki?”. Dolayısıyla yine üzerinde uzun uzun düşünülecek, karşılaştığımız ahlaki ikilemler üzerine felsefi tartışmalar yapılabilecek, kendimizi farklı diyarlara gitmiş halde bulacağımız bir oyun oynayacağız.

Her ne kadar oyunun çıkış tarihi biraz muallakta olsa da (2015’in başları diye düşünülüyor ve ama bunun geriye çekilmesi veya ertelenmesi de ihtimaller dahilinde) bu yılın ortalarına doğru Wasteland 2’de olduğu gibi (early-access veya beta şeklinde) oyunun oynanabilir haliyle karşılaşmamız da olası. - Eser

Yapımcı: inExile Entertainment

Çıkış Tarihi: 2014 sonu

Platform: PC


Tesla Effect

Aman Da Tex Murphy Geri Mi Dönüyormuş?

Bir zamanlar FMV (full-motion-video) oyunları pek bir revaçtaydı. The Last of Us gibi gerçek aktörlerden modellenen karakterlerle oynanan oyunlardan değil, Phantasmagoria, Beast Within gibi gerçek aktörlerin dijitize biçimde bizzat oyunda bulunduğu oyunlardan bahsediyorum. Ama sonra ne olduysa bu güzel oyun biçimi bir anda ortadan kayboldu…

…derken 2014 yılında tekrar ortaya çıktı! Tesla Effect, Tex Murphy dedektiflik oyunu serisinin altıncı oyunu ve arkasında serinin yaratıcısı Chris Jones ve Aaron Conners’ın kurmuş olduğu Big Finish Games var. Son Tex Murphy oyununun üzerinden 16 yıl geçtiğini düşünürsek bu önemli bir olay, çünkü zamanında oldukça iyi notlar (ve yılın adventure oyunu ödüllerini) almış ve kendisine sadık bir hayran kitlesi yaratmış olan bir adventure serisinden bahsediyoruz. Son üç oyunda olduğu gibi yine FMV sahneleriyle dolu olacak Tesla Effect’te tamamen 3D hazırlanmış bir dünyada ipucu peşinde koşacak, cinayetleri çözmeye çalışacak, tanıkları ve şüphelileri sorgulayacağız. Oyunda verdiğimiz kararlar olayların gidişatını değiştireceği için yeni hikaye dallarıyla karşılaşacak ve oyunun farklı sonlarından birine ulaşınca kaçırdığımız hikaye kısımlarını da görmek için tekrar oynamak isteyeceğiz.

L.A. Noire’a dedektiflik oyunu nasıl yapılır öğretmeye gelecek olan Tesla Effect, FMV kültürünü bir çok yeni oyuncuya tanıtacak olması nedeniyle bile önemli bir oyun olacak. Kim bilir, belki de bu gazla FMV oyunlarının sayısı artıverir ve kendimizi yeniden oyun değil de film oynuyormuş gibi hissetmeye başlarız. - Eser

Yapımcı: Big Finish Games

Çıkış Tarihi: 2014 ilk çeyrek

Platform: PC

BEKLETEREK ÖMRÜMÜZÜ ÇÜRÜTENLER

Yeni açıklanan oyunlara kızma hakkımız yok. Açıklandıktan  sonra tıngır mıngır yapımına devam eden oyunları, heyecanımızı bir şekilde dizginleyip bekliyoruz. Ama bir de yıllardır beklediklerimiz var. Buradaki oyunlar işte, bir Duke Nukem Forever vakası olmadan çıksınlar istiyoruz. -Sarp

Mount & Blade II: Bannerlord

Oyunun ilk adı anıldıktan tam bir sene sonra ilk kez görüntülerini görebildik. Böyle bir habersiz, sessiz sedasız zaman olur mu yahu? Taleworlds'ün bugüne kadar öğrendiği her bilgiyi içine akıtıp bizi mest etmeyi planladığı Bannerlord, Warband'in çıkışından beri bekleniyor. Bu da üç yıllık bir süreç demek. Yerini tutabilen başka oyun olmayınca da, heyecan kıskacı giderek güçleniyor.

Yapımcı: Taleworlds

 

Broken Age

Tim Schafer, Kickstarter'dan sağlam bir destek alarak ivme kazanan ilk yapımcılardan bir tanesi. Firması Double Fine'ın isminden gelen Double Fine Adventure, daha sonra isim değiştirdi ve Broken Age oldu bildiğiniz üzere. Oyun iki farklı karakterin, iki farklı yaşam alışkanlıklarının bir sunumu ve ilk parçası 14 Ocak'ta destek verenlere sunuldu. Ama ilk etapta istenen paranın çok daha fazlasını alışı, projenin genişlemesi, sonrasında paranın yettirilememesi "asıl boyuttaki" Broken Age'i görüp göremeyeceğimize dair merakta bırakıyor bizi.

Yapımcı: Double Fine Productions

 

Wasteland 2

Steam'in Erken Erişim programının insanlarda oluşturduğu bir his var ve bu kimi zaman iyi bir his olmuyor. Oyuncular, bir oyunu Erken Erişim aşamasında gördükten sonra, takriben bir ay içinde oyunu elde edeceklerini düşünüyorlar. Ama bu böyle değil. Hem DayZ, hem de Wasteland 2 Steam'de olmalarına rağmen net bir çıkış tarihine sahip değiller. Üstelik, ortada oyun yokken ana menüden DLC siparişi bile verebiliyorsunuz. Hele bir oyun çıksaydı? Olmaz mı?

Yapımcı: inXile Entertainment


ALIEN ISOLATION

Her Türlü Isı Ve Yalıtım Sorunlarınız İçin

HR Giger öyle bir yaratık düşlemiş, orijinal Alien filmlerinin yapımcıları da üstüne öyle bir evren kurmuş ki, bilim kurgu tarihinde bu kadar mundar edildiği halde, bu kadar sevilen başka bir fikri mülk yok. Alien ve Aliens'dan sonra çıkan orijinal filmler, AvP adlı garabetler (oyunlar değil, filmler), bilumum rezil oyunlar ve onca yıl bekledikten sonra tabuta son çiviyi çakan Aliens Colonial Marines bile Alien Isolation'ı duyunca "Allaaaah! Yeni bir Alien oyunu geliyormuş!" diye çığırmamı engelleyemedi.

Creative Assembly zeka dolu bir hareketle, önceki oyunların düştüğü tuzaktan sıyrılmış Alien Isolation'la. Oyunun isminde "Alien" kelimesinin nasıl da tekil kullanıldığını fark ettiniz mi? İşin sırrı bu işte. Şimdiye kadarki tüm oyunlar "Aliens" ekolünü takip ederek tam teçhizatlı askerlerle sürüsüne bereket Alien'ı karşı karşıya getirmişti. Halbuki uygun bir ortam sağlanırsa, tek bir Alien da bütün bir Alien yuvası kadar korkunç olabilir.

Alien Isolation, bizi ilk Alien filminin sonrasına götürüyor. Tüm filmlerin baş karakteri Ellen Louise Ripley'in kızı Amanda Ripley'i yönetiyoruz. Hatırlarsanız ilk filmin sonunda kendini dondurmuştu Ripley ve ikinci filme kadar 60 yıllık bir süre uzayda sürüklenmişti. Dünya'da bir kızı olduğunu ise Aliens'ın Director's Cut versiyonunda öğrenmiştik. İşte yapımcılar bu aradaki boşluğu çok iyi değerlendiriyor ve Amanda Ripley, annesi kaybolduktan 15 yıl sonra onu aramaya başlıyor. Bunun sebebi de, annesinin kayıp gemisi Nostromo'nun kara kutusunun anca bulunması. Sevastopol adlı bir uzay üssünde olan kara kutuyu incelemeye gelen Amanda'yıysa korkunç bir şey beklemektedir: Annesinin kabusları kızını da bulmuştur en sonunda.

Alien Isolation'da tek bir Alien düşmanımız olmasında, son yıllarda PC'lerdeki "bir yaratıktan kaçarken altına kaçırma" tarzı silahsız FP (First-Person) oyunlarının popülerleşmesi var. Yapabildiğiniz tek şey kaçmak ve saklanmak. O üste sizinle birlikte olan Alien alıştığımız Alien'lardan biraz daha iri (alışmak?). Ama ben bu arkadaşın tek farkının boyu olmayacağı sinyalini alıyorum...

Tabii ki üste bu iri kıyım Alien'dan farklı tehlikelerle de karşılaşacağız. Bunların kimisinin kafayı yemiş insanlar, kimisinin de içindeki insan sayısı hızla azalan üsten kaynaklanan tehlikeler. Hiç beklemediğimiz bir anda hayatımıza birkaç Facehugger'ın da katılacağını hayal ediyor, hatta içimdeki klişe timini harekete geçirip "eğer burası da Weyland-Yutani'nin Alien'lar üstünde deney yaptığı bir üs ise, kesin bir de Queen vardır" diyorum.

Oyunun gösterilen ilk videolarında Alien'a karşı kullanabileceğimiz bir silahın esamesi bile yok. Bir kaynak makinasıyla duvardaki panelleri açmak, dış uzaya açılan bir kolu çekerek vakum yaratmak, etraftaki nesneleri toplayıp birleştirerek yaratığa çeşitli tuzaklar kurmak mümkün. Etraf demişken, yapımcıların beni en çok heyecanlandıran kararı, Isolation'ın uzay üssünü günümüze göre değil, 80'lerde hayal edilen "gelecek nasıl olacak?" sorusunun cevabı olabilecek şekilde döşemesi oldu. Haliyle DeadSpace'teki gibi neon ışıklar, hologramlar yok etrafta. Tüm aletler analog ve düğmeli. 60'larda uzaya gönderilen bir Rus mekiğinin içini andırıyor Sevastopol'ün içi. Ara videolarda bile 80'li yıllardan kalma eskimiş bir Betamax kaset efekti var. Mükemmel!

Bu eskiliğin yeni nesil şahane bir görsellikle sunuluyor olması ise bir tezat yaratmıyor, aksine ilk filmdekine benzer steril ve kusursuz bir korku atmosferi yaratıyor. Oyunu yarım saat kadar deneme fırsatı bulan tüm editörler, korkudan avuçlarının terlediğini, kalp atışlarının hızlandığını söylüyor ki, bunlar ezelden beri bir Alien oyunundan görmeyi hayal ettiğim hareketler!

Kısacası Alien Isolation, Amnesia'nın açtığı, Slender'ın yürüdüğü bir oyun türünün, AAA piyasasındaki ilk büyük bütçeli denemesi. Bu da ilk etapta gözümü korkutmuyor değil: Bu tür oyunların havası, vakit geçirdikçe kaçar ve nispeten tekdüzedirler. Ucuza satılırlar ve kısadırlar. Korkunun en büyük sebebi, peşinizdeki "Şey"in ne olduğunu tam olarak bilememenizdir. Oysa elimizde 60 dolara satılacak uzun bir oyun, peşinizde de artık ağzında kaç dişi, kuyruğunda ne kadar sokumu olduğunu bildiğimiz bir yaratık var. Ayrıca  Creative Assembly‘nin daha önce strateji haricindeki denemeleri fiyaskoyla sonuçlanmıştı.

Ama yine de, duyurulduğu ilk andan itibaren 2014'ten en çok beklediğim oyun olmayı başardı Alien Isolation. Hadi be hakim bey, bu gol olsun bari! - Sinan

Yapımcı: Creative Assembly

Çıkış Tarihi: 1 Temmuz 2014

Platform: PC, PS, Xbox


PROJECT CARS

CARS Arabalar Demek Değil

Project CARS iki açıdan önemli. Birincisi değişik bir finansal sistem kullandığı için. Oyunun elde ettiği kârın %70'i katkıda bulunan oyunculara dağıtılacak. Bu projenin başarılı olması oyun dünyasında enteresan kapılar açabilir (CARS’ın tam açılımı Community Assisted Racing Simulator).

İkincisi de PC'nin çok sağlam bir sürüş simülasyonuna kavuşma ihtimali. Malum Forza ve Gran Turismo PC'cilere uzak kalmakta ve PC tarafında o konuda bir açık var (tabii oyun PS4, X-One ve Wii U için de geliyor, o ayrı).

Sağa sola serpiştirdiğimiz ekran görüntülerinden de fark edebileceğiniz üzere uzak ara en iyi görselliğe sahip indie oyunun Project CARS olduğunu söylemek abartı olmaz. Araçlar olsun, pistler olsun inanılmaz detaylı. Gece gündüz döngüsü ve hava şartları da ayrıca aşmış görünüyor.

Ama en önemli soru işareti tabii ki indie bir yapımcının simülasyon hissini iyi verip veremeyeceği. Bu konuda ekip Top Gear'ın eski üyelerinden Ben Collins ve Lewis Hamilton'ın kendisi de yarışçı olan kardeşi Nicolas Hamilton ile çalışıyor. Hani elimize geçmeden tam bilemeyiz ama videolardan görüldüğü kadarıyla son derece başarılı bir iş çıkarılmışa benziyor.

Kısacası 2014’ün yarış olayı Project CARS olursa şaşırmayınız. - Ömer

Yapımcı: Slightly Mad Studios

Çıkış Tarihi: 2014 Üçüncü Çeyrek

Platform: PC, PS4, Xbox One, Wii U, Linux

ELITE: DANGEROUS

Uzayda Yalnız Olmayı İsteyen Mi Var Sanki?

Kickstarter'dan alının akıyla çıkan tek uzay simülasyonu tabii ki Star Citizen değil. Üstelik, bu işe yıllarını ve gönlünü vermiş tek yapımcı da Chris Roberts değil.

Bundan yıllar önce, 1980'lerde ilk Elite oyunuyla karşımıza çıkan Frontier firması, Kickstarter'da 1,5 milyon pound ile çıktıkları yolda canavar gibi bir oyun yapıyorlar. Projeye hayat veren çıkış şu: Bir gemi ve 100 kredi alın, sonra ne istiyorsanız o olun. İddialı değil mi? Eski oyunlar da öyleydi ve bekleneni vermeyi başardı.

Oyunda ticaretten dövüşe, gezmekten başkalarıyla birlikte tercih ettiğiniz oynayış stilini yaşamaya kadar geniş bir imkân seçkisi var. Tabii karakterinizi geliştirebildiğiniz yetenek ağaçları da var. Sadece refleks değil yani önemli olan. Geminiz de gelişecek sizin becerileriniz gibi. Oyunun ekonomisi de olması gerektiği gibi oyuncuların girdileri üzerinden gelişecek. Bir gezegeni ablukaya almak demek, gerçekten oyuncudan oyuncuya bir müdahale olacak yani.

Oyun şu anda para verenlerin girebildiği alfa aşamasında, gelen yorumlarsa oldukça olumlu. Üstelik bu oyunun resmi olarak Oculus Rift desteklediğini de araya sıkıştırırsam, bayılmayan birkaç kişiyi de düşürebileceğime eminim.

Böyle bir oyunu tartışırken Star Citizen'la ortak noktalar bulmamak imkansız. Ama Star Citizen'ın 2015'ten önce buralara uğramayacağı düşünülürse, Elite: Dangerous şimdilik rakipsiz. Hem iki proje de birbirine yakın olsalar da Elite: Dangerous uzay gemisi dışındaki noktalara rakibi kadar fazla girmiyor. Onun derdi dala fazla gemiye dair. Ama kokpitten ayrılmak, ek paketler arasında var. Proje tutarsa, neden olmasın.

Eğer ki uzay simülasyonlarına delicesine açsanız, bu oyun aradığınız şey. Bu oyun sadece 2014'e değil, türe aç bekleyen insanların birkaç yılına mâl olacak zaten. Uzay boşluğunda görüşmek üzere. Ben ve türe hasret kalanlar orada olacağız zaten. -Sarp

Yapımcı: Frontier Developments

Çıkış Tarihi: Mart 2014

Platform: PC, ileride Mac OSX


PROJECT SPARK

Yaratmaya Niyeti Olan Var Mı?

Şu konferanslarda beni memnun edecek şeyler az oluyor ama öz oluyor. İlk olarak Şubat 2013’te, Media Molecule’ün kukla oynatma ile sonuçlanan videosunda yaratma araçlarının tırnağı gözüktü sadece, ben dilim dışarıda yerdeydim. Sonrasında E3’te Microsoft Project Spark’ı gösterdiğinde, Xbox One’a saydıran ben bankayı arayıp kredi için hangi böbreğimin daha çok edeceğini hesaplatıyordum.

Yenilik demek, daha güzel grafiklerden, daha iyi yakalanmış aktör animasyonlarından öte katkıda bulunabilmenin kolaylaşması benim gözümde. Çünkü irisiyle ufağıyla, hepimiz hayal kuruyoruz. O hayalleri gerçeğe dönüştürmemize yardımcı olacak her araç, benim için onlarca FPS’den daha değerlidir.

Project Spark ise, bunu yapmanın sözünü verip bizi heyecanla bekletmiyor. Team Dakota, ellerindeki ürünü bir saatten uzun yapımcı günlükleriyle gözünüzün önünde oynuyorlar. Adım adım, her detayını gösterek. Beta’ya deli gibi insan alıyorlar, girip siz de deneyin diye. Hatta Şubat sayımızda Portal’da okuduysanız, biz de soktuk burnumuzu.

2014’te, aklınızdakini sanal dünyaya yansıtırken bulabileceğiniz en kullanışlı, en pratik, kimi zaman en sıradan ama cesaret ederseniz en dallı budaklı sistem Project Spark olacak. Kodlamanın bile grafik arayüzüyle, erişilebilir hale getirildiği bir platformdan bahsediyorum. Daha ne yapayım? -Sarp

Yapımcı: Team Dakota

Çıkış Tarihi: 2014 İkinci Çeyrek

Platform: PC, Xbox One

KESİN DUYDUKLARINIZ

Kimi oyunların ya da yapımcıların devam oyunları, bağımsız dünyasında olsalar bile zaten kendi başlarına yankı uyandırıyorlar. Eğer ki bir önceki oyunu sevdiyseniz, haklı bir sempatizanlıkla gelecek diğer oyunu ya da konsepti çoktan takip ediyorsunuzdur. Böyle oyunlarımız da var 2014'te. Ama biz bu listeyi de eledik, kırptık, arada birkaç kafa-göz yarıldı tabii. Ama üç tanesini seçip buraya serelim dedik. Acıyor hâlâ. Ühü. -Sarp

Hotline Miami 2: Wrong Number

Serinin ikinci oyunu, Dennaton Games'in çılgın 80'lerden fırlama sürreal aksiyon oyununun devamı. İlk Hotline Miami'nin başarısı birden fazla platformu da fethetmesiyle iyice taçlanmıştı. Serinin hikâye anlamında hem önceyi hem de sonrayı anlatacak bir kolaj şeklinde planlanıyor ve şu ana kadar gösterilenler açısından, vahşi yapısından bir şey kaybetmediğini gösteriyor. Bu arada üzücü bir haber: Hotline Miami serisi bu oyunla birlikte son bulacakmış.

Yapımcı: Dennaton Games

Çıkış Tarihi: 2014

Platform: PC

 

Transistor

Bu seferki seçkimiz Supergiant Games'ten geliyor. Bastion ile başarılı bir dikiş tutturan ekip, kadrosunu genişletip bu yeni aksiyon / RYO üstünde çalışıyorlar. Özellikle müzikleri ve seslendirmesiyle aklımızı başımızdan alabilecek bir proje Transistor ve oynanıştaki özelliği, isterseniz gerçek zamanlı isterseniz şarj edilebilir özelliğinizle sıra tabanlı oynanabiliyor oluşu. Tabii Red ve silahı Transistor'un arasındaki hikâye de işin tuzu biberi olacak.

Yapımcı: Supergiant Games

Çıkış Tarihi: 2014

Platform: PC, PS4

 

The Witness

Daha önce Braid ile karşımıza çıkan Jonathan Blow, bu sefer bizi bir adaya götürüyor. The Witness ile kendimizi bir adada bulduğumuz ve bulmacaları çözerek merkeze ulaşmaya çalıştığımız bu deneyim, 10 bölgeye ayrılmış bir toprak parçasında geçiyor. İşin detayı, her bölgenin kendisine has bir bulmaca düzeninde olması. Önemli olan, o bölgedeki düzeni kavrayabilmek. Tabii merak edenlere, etrafta bulunan ses kayıtları da adanın geçmişini parça parça anlatacak.

Yapımcı: Number One Inc.

Çıkış Tarihi: 2014 ikinci çeyrek

Platform: PC, PS4, iOS


PILLARS OF ETERNITY

Obsidian’sız düğün olur mu?

Şunu gayet iddialı bir şekilde söylüyorum, bu yıl RYO’ların altın yılı olacak. Haksız çıkarsam beni bir yerlerde bulup bu sayfayı yedirebilirsiniz (ya da küçük olsun, sadece bu yazıyı yiyeyim). Hatırlarsanız 90’ların sonu bu tür için tam bir zirve noktasıydı. Planescape Torment, Fallout 2, Baldur’s Gate, Might&Magic VI gibi muhteşem oyunlarla tanıştığımız bu yılların bir benzerini yaşamak için çok uzun süredir sabrediyorduk. İşte 2014, o yıl.

Bir kere elimizde Planescape muadili Tides of Numenera var. Fallout 2’ye karşılık Wasteland 2 geliyor. Eskiye dönüş fikrini benimseyen Might & Magic X yolda. E nerede peki Icewind Dale, Baldur’s Gate gibi Infinity Engine oyunlarının karşılığı derseniz işte Pillars of Eternity de o boşluğu dolduruyor efendim.

Obsidian Entertainment’ın 4 milyon dolar toplayan izometrik RYO’su Pillars of Eternity, Baldur’s Gate’in ana karakter çevresinde gelişen hikaye, akılda kalan yol arkadaşları gibi temalarını, Icewind Dale’in eğlenceli ve sıkı savaşlarını ve Torment’in anlatım ve tema tarzını bir araya getirecek. Ekip olarak da Numenera ile Chris Avellone, George Ziets gibi bir çok ortak isme sahipler, yani başarı yine garantili. Bundan iyisi Faerûn’da kayısı. - Eser

Yapımcı: Obsidian Entertainment

Çıkış Tarihi: 2014 dördüncü çeyrek

Platform: PC

ROUTINE

Rutin Bir Hayattan Kurtulun: Ay’a Gidin

Sürekli döndüğü halde ayın daima aynı yüzünü gördüğümüzü biliyor muydunuz? Siz muhtemelen biliyordunuz ama ben bu çok bariz bilgiyle hayatımın geç bir döneminde karşılaşıp kendimi biraz moron hissetmiştim.

Bu yüzden "Ayın Karanlık Tarafı" diye bir tamlama var hayatımızda. Peki bu karanlık tarafta neler oluyor olabilir? Amerika veya Rusya dünyada teleskopla görülemeyecek bir üs kurmuş olabilir mi? Veya başkaları? Routine, ayda kurulmuş böylesi bir üssün neden birden sessizleşip bomboş kaldığını araştıran bir Kozmonot'u yönettiğimiz, Amnesia tarzı bir oyun. Ama Amnesia'dan çok farklı bir yanı var: Bu oyunda öldüğünüzde, herşeyi kaybediyorsunuz.

Çok eski bir tür olmasına rağmen son yıllarda hortladı Rogue-like (Rogue benzeri) oyunlar. Routine de bunlardan biri. Tek bir canınız var, en ufak hatanızda ölüyorsunuz ve oyuna her başladığınızda herşey değişiyor: Düşmanların yeri ve türü, size yardımcı olacak nesnelerin yeri ve türü, üste neler döndüğünü anlamak için toplamanız gereken veriler.

Tüm bu belirsizlik Routine'i tekrar tekrar baştan oynamak için ciddi bir motivasyon kaynağı olacak. Ama esas olay şu ki, Amnesia'nın dehşet veren korkusunun üstüne bir de tek bir canınızın olduğu bilinci ve o ana kadar yaptığınız herşeyi kaybedebilecek olmanız eklenince, Routine'i oynamaya yürek dayanır mı, o da yapımcıların insafına kalmış.

Ah, az daha unutuyordum. Routine'in tam teşekküllü bir Occulus Rift oyunu olduğunu söylemiş miydim? - Sinan

Yapımcı: Lunar Software

Çıkış Tarihi: 2014

Platform: PC, Mac


THE FOREST

Issız Bir Ada Korkularımızın Kalesine Dönüşüyor

2013 yılında eskittiğimiz donların haddi hesabı yok. Geçtiğimiz sene için korku oyunlarının altın yıllarından biriydi diyebiliriz. Özellikle bağımsız yapımcıların bu türü alıp getirdiği nokta neredeyse zirve yapmış durumdaydı. Fakat türün oyunlarında hissettiğimiz ve adını bir türlü koyamadığımız bir eksiklik vardı ki, The Forest tam bu noktada yardımımıza yetişecek gibi duruyor. Bahsettiğim eksiklik açık dünya oynanışı. The Forest bu özelliği ile korku ve hayatta kalma temalı oyunları bir adım ileriye taşımayı hedefliyor. Issız bir adada serbestçe dolaşabileceğimiz, kamp yapabileceğimiz ve geceleri ortaya çıkan bilinmezler karşısında hayatta kalmaya çalışacağımız The Forest, güvenimizin her zaman tam olduğu bağımsız yapımcıların elinde ve Oculus Rift desteği ile 2014’ün gizli hazinelerinden biri olacak diye düşünüyorum. -Pozan

Yapımcı: Endnight Games

Çıkış Tarihi: 2014

Platform: PC


Biz Bunları (da) İstiyoruz!

Bu noktaya kadar hep göreceli olarak kenarda kalmış oyunlara baktık. Ama saklı hazineler bir tarafa, 2014'te bağıra çağıra gelen büyük oyunlar da göreceğiz.

Unutmayın, elimizde iki yeni konsol, en parlak dönemlerinden birini yaşayan PC'lerimiz ve de Titanlar var . Yıl bittiğinde büyük ihtimalle yine o lafı edeceğiz: "Ne yıldı be!" -Sarp

QUANTUM BREAK

Siz Evrene Enerji Yollayadurun...

Ben Alan Wake'i çok sevmiştim. Kabul ediyorum, başta vaat edilen şeyleri veremeyen, özellikle korku oyunu sevenlerin gözünde zayıf bir oyundu belki. Ama ben işleyişini, anlatımını, gerçek karakterlerin görüntüleriyle Wake'in hikâyesinin birbirine geçmesini, basit bir mesaj vermek için beste yapılmış olmasını, sonunda oturup "vay be" dediğim bir ağırlığının olmasını seviyordum.

Neyse, Quantum Break'le ilgili kısa da olsa bir bilgi vermem lazım. Remedy'nin arkasında olduğu bu oyun, zaman yolculuğuna dair deneylerin yanlış gitmesiyle üç farklı karakterin güç kazanması üzerine kurulu. Üçüncü kişi bakış açısından oynanan bu aksiyon oyununda, aslına bakarsanız çok büyük bilgiler yok. Ama dediğim gibi, arkasında Sam Lake ve ekibi var, bu bile heyecanlanmam için yeterli.

Diğer yandan kontrol ettiğimiz karakter tekil değil. Güç kazanan üç kişiyi de kontrol edebiliyoruz ki bunlardan birisi oyunun suçlusu. Fahrenheit vardı bir zamanlar, hatırlarsanız. Bu tür bir sistemle bizi ilk kez karşılaştırmıştı. Bir tarafta peşinden koşanı, sonraki sahnede ise koşulanı oynadığımız bir sistemi vardı. Quantum Break bu yapıyı nasıl taşır kendi bünyesine, bilmiyorum ama ümit işte. Bunlarla ayakta duruyoruz biz de sevgili okur.

İlgimi çeken başka bir özellik ise, mimikleri sağlamakta kullandıkları teknoloji. Yüz taramak için DI4D'nin tarama teknolojisini kullanan ekip, duygusal ifadeleri aktarmada oldukça başarılı sonuçlar elde ediyorlar. Eh, zaten bu adamların işi aksiyonun içine kişisel duygu kırıntıları katmak. Bundan daha iyisi olamaz. Gerçi güncel teknolojilerle sağlananları zayıf olarak görmüyorum. Ama iş, verimlilikle ilgili. Bir departman için ne kadar az güç harcarsanız, diğer kısımlara gücü kanalize etmeniz o kadar mümkün olur. Yani mimikten al, senaryoya ya da oynanışa ver. Böyle de direkt bakarım konuya, canımız yanar.

Bunun dışında beni kurgu eserlerde en çok ilgilendiren şeylerden birisi, tutarlılıktır. Hatta saplantısal olarak tutarlılığı ararım. Quantum Break, daha önce CERN'de çalışmış olan bir fizikçinin desteğiyle hikâyesini oluşturuyor. Yani şu anki teorik fizik kuramlarıyla çakışmayacak şekilde şekilleniyor oyun. Bu da benim için çok ama çok önemli. Yarısına kadar inandırılan bir şeyin, sadece senaryoya uysun diye hiçbir kurala uymaksızın paramparça edilmesine katlanamayanlardanım ben. Küser giderim hemen.

Xbox One sahibi değilim. Ama konsolu istememe sebep olacak çok az sayıda oyundan birisi Quantum Break. Çıktığı anda gözüm kararır mı, orası meçhul ama hayıflanacağım kesin. Bu arada, hikâyeyi anlatırken kullanılacak bir de TV dizisi projesi olduğunu ama bunun oyunun içine yedirilmiş olduğunu, tam detaylarınınsa hala netleşmediğini iliştireyim de, iyice bulansın kafanız. -Sarp

Yapımcı: Remedy Entertainment

Çıkış Tarihi: 2014 Sonu

Platform: Xbox One


TITANFALL

Oya Gibi Haritalarda Kısa Paslaşmalar

Konsollara gelecek olan ve bu neslin seyrini değiştirebilecek üç proje var benim gözümde. Titanfall küçük, hızlı ama yine de yeri sarsacak deneyimler sunacak bir oyun gibi ve bu üçlüden birisi. Öncelikle oyunda ilgimi çeken ilk nokta, sadece yatay değil dikey olarak da kullandığımız bir dünyasının olması. Parkur mekanikleri ile bu oyun duvarlara sipar almaktan daha geniş bir yelpaze sunacak. Hızını buradan alıyor zaten.

Diğer bir noktası, küçük olması. Battlefield'daki gibi 60 kişi yok bir haritada. Maçlar 6'ya 6 yapılıyor. Bunu destekleyen titan’lar ve yapay zekalı karakterler de var haritada ama daha keskin, daha taktiğe dayalı ve kontrollü bir oyun deneyimi vaat ediyor Titanfall.

Son olarak, titan mekaniği. 6'ya 6 maçın yanında her karakterin indirebileceği bu dev mekanikler, küçük ve hızlının yanında saygıdeğer silah gücünü getiriyor, oyun içinde oyun oluyor resmen. Üstelik, şu ana kadar çıkan bilgiler Titan karşısında oyuncunun çaresiz kalmadığı, dengeyi bir derecede koruduklarını gösteriyor. Böyle bir shooter'da çok önemli bir detay bu.

Yıl içinde FPS'lere çok vakit ayırmam, yalan değil. Eskisi kadar çekici gelmiyorlar ama Titanfall, bu konuda istisna yapacağım oyunlardan. -Sarp

Yapımcı: Respawn Entertainment

Çıkış Tarihi: 13 Mart 2014 (Hatta çıktı bile)

Platform: Xbox One, Xbox 360, PC

THE WITCHER 3: WILD HUNT

Ölene kadar Witcher oynayacağız ve sonra tekrar oynayacağız

Aylardır hakkında çok yazıp çizdik ama madem 2014 oyunları diyoruz adını bir kez daha anmamak söz konusu olamaz.

The Witcher 3 ile Geralt’ın hikâyesi son buluyor. Tekrar bir Witcher oyunu yapılırsa, ki yapılacaktır elbet, tamamen yeni bir karakter üzerinden gidecek yani. Bildiğiniz gibi Geralt, yıllar önce Wild Hunt sırasında ölmüş, nasıl olduğunu bilmediği bir şekilde de geri gelmişti. The Witcher 3 bu dönemde Geralt’a gerçekte ne olduğu sorularının nihayet yanıt bulacağı oyun olacak.

VeThe Witcher 3 seriyi açık dünya sistemine geçiren oyun olacak ki belki de en heyecan yaratan şey bu. Önceki Witcher’lardan 30 kat, Skyrim’den %20 daha büyük ve yeni neslin gücünü arkasına almış, inanılmaz güzellikte bir dünyadan bahsediyoruz. CD Projekt RED de bu dünyanın her köşesini görev ile doldurduğunu söylüyor. Oyunu bitirmek 100 saatten fazla zaman alacak yani.

Ayrıca The Witcher 3 şimdiye kadar gördüğümüz bütün tek kişilik RYO’lar içinde en büyüğü olacak. Eh CD Projekt RED’i de biraz tanıyorsak bu dünyanın içinde kendimizi kaybedeceğimizi, zaman mefhumunu unutacağımızı tahmin etmek zor değil. - Ömer

Yapımcı: CD Projekt RED

Çıkış Tarihi: 2014

Platform: PC, PS4, X-One


WATCH_DOGS

Peki Gözleyenleri Kim Gözleyecek?

Person of Interest adlı diziyle Watchdogs arasındaki 7 benzerliği bulabilecek en az 100 bin kişi bulabilirim! İkisinin de yapısı o kadar benzer ki, "Acaba Ubisoft esinlenmiş mi?" diye düşünebilirsiniz. Ama bu kadar komplike bir oyunun en az 3 yıldır ön yapım aşamasında olması gerekir. İkisinin arasındaki benzerlik ancak "aynı şartlar altında yaşayan kreatif zihinlerin paralel düşünmesi" ile açıklanabilir.

Fark ettiğiniz üzere bu yazıya giriş yapmak istemiyorum. Çünkü bizim oyunu oynayıp bitirmiş olmamız gerekiyordu. Ancak Ubisoft kendileri açısından akıllıca, bizim açımızdan acı verici bir kararla oyunu 2014'e kaydırdı. Haliyle oyunla ilgili yazılıp çizilecek yeni bir şeyler bulmak da imkansız hale geldi. Ha, şu olabilir: Oyunun Assassin's Creed'le aynı evrende geçtiklerini de Black Flag'in günümüzde geçen bölümlerinde bulduğumuz dokümanlarla ispatladık... Hatta işler daha da derinleşti ama Black Flag'i henüz bitirmemiş olanların tadını kaçırmayalım.

Oyunla ilgili iki çok büyük sıkıntılı konu aklımı kemirip duruyor: Birincisi, oynanış yapısının son yıllardaki tüm açık dünya Ubisoft oyunlarına çok fazla benziyor olması: Bir noktayı bul, haritanın gerisini aç, konuyla ilerletecek göreve git veya vakit geçirip kaynak toplayacağınız ikinci görevleri yap... Beni çok sıkmaya başladı bu yapı.

İkinci sorunum ise, oyun ilk duyurulduğunda gösterilen, multiplayer sisteminin bizim sandığımızdan çok daha basit ve yüzeysel olma ihtimâli. Daha sonradan çıkan videolardaki "ben şuraya saklanıp seni hackledim, sonra arabaya binip kaçtım" tarzı mekanik, o ilk videodaki heyecanın tırnağı bile olmamaz... Umarım yanılırım, ama Ubisoft'un oyunu 2014'e ertelemesi, bazı konularda işlerin ters gittiğinin göstergesi - Sinan

Yapımcı: Ubisoft

Çıkış Tarihi: 2014 Baharı

Platform: PC, PS, Xbox, WiiU

HEARTHSTONE

Kağıt Kesiği

WoW’a yıllarımı vermiş bir oyuncu olarak, WoW'un o veya bu şekilde, her seferinde hayatlarımıza girmeyi başarıyor olmasından rahatsız oluyorum. Mists of Pandaria beklediğim etkiyi yaratamayınca oyunu bırakıp, kurtulduğumu düşünürken bu sefer de Hearthstone belası ortaya çıktı. “En azından deneyeyim, ne kaybederim” dediğim betayı bile aylardır oynuyorsam, Hearthstone bitirilip çıktığnıda ne hale geleceğiz siz düşünün.

WoW kart oyunu konsepti basılı olarak yıllardır ortalarda olsa da Blizzard işi kendi ellerine alarak, oyuncu arama derdini bitiren, kartlarınızı her an yanınızda taşımanızı gerektirmeyen, efekti bol sıradışı bir yöntemle karşımıza çıkıyor; dijitalleştirilmiş kart oyunları. Benzerlerinin aksine masa üzerinde Warcraft gibi oyun dünyasının en ağır isimlerinden birin olması kartların rüzgara kapılıp kaybolup gitmelerinin önüne geçecek gibi duruyor.



Hearthstone'u biraz olsun Candy Crush'a benzetebiliriz. Oynaması bedava ve hemen hemen bütün kartlara günlük görevleri tamamlayarak veya fazla kartları bozup, yenilerini yaratarak ulaşmak mümkün.  Warcraft'ın sınıflarını ( Şimdilik Monk ve Death Knight yok) ve minyonlarını bu kez masada, reflekslerin ötesinde aklın önem taşıdığı bir oyunda kullanmak kesinlikle farklı bir duygu yaratıyor insanda. Hearthstone, Magic the Gathering kadar derin değil, yapı olarak çok ciddi de sayılmaz. Yine de onun da kendine has numaraları var. Son fireblast ile bir düşmanı indirmek veya masaya Deathwing'i koyduktan sonra rakibin çaresizce teslim oluşunu izlemek insanı o eski günlere götürüyor. Eğer kart oyunlarına ilginiz varsa, bilekleriniz kadar aklınızı da kullanmayı seviyorsanız ve birazcık da pintiyseniz Hearthstone sizin için “2014'ün bomba oyunu” olabilir.  – Ali

Yapımcı: Blizzard Entertainment

Çıkış Tarihi: 2014 (Hatta çıktı bile)

Platform: PC, OS X, iOS, Android


DRAKENGARD 3

Sıfır, bir, iki, üç, dört

2013, uzun zamandır sıkıntıdaki JRYO türünün kendini topladığı yıl oldu. 2014 de aynı çizgiyi devam ettirecek gibi. Final Fantasy X HD, Kingdom Hearts 2.5 gibi yeniden yapımların yanı sıra Shin Megami Tensei IV, Lightning Returns ve Drakengard 3 gibi yeni oyunlar da yılımızı yıl edecek (günümüzü gün edeceğin bir değişiği).

Drakengard (Drag-on Dragoon gibi saçma bir isimle de bilinir) Square-Enix’in elinden çıkma, oldukça sert bir JRYO serisidir. Sertlikle kastım yalnızca kan, vahşet vs de değil. Ensest ilişkiler, çocukları öldürüp onların etiyle beslenen tipler gibi uç öğelere sahiptir. Diğer oyunların öncesini konu edinen Drakengard 3 de daha az sert olmayacak. Oyun “ana karakteri bir anti kahraman olan karanlık bir fantezi” olarak tanımlanıyor.

Oyunda Cennet’ten dünyaya inip büyük yıkımı engelleyen 5 kız kardeşten birini, Zero’yu kontrol ediyor ve kardeşlerimizi öldürmeye çalışıyoruz. Zero’nun bunu yapmaktaki amacını bilemiyoruz ama kendisi pek de kahraman karakterli biri değil, o kesin.

Bir de serinin ejderha üzerinde savaşma mekaniği meşhurdur. Eski Drakengard’larda bu mekanikler mükemmellikten uzaktı ama bu sefer çok daha iyisini göreceğimizi tahmin ediyorum. - Ömer

Yapımcı: Access Games

Çıkış Tarihi: 2014

Platform: PS3

THE EVIL WITHIN

Gel... Çünkü Ben Korkmaya Hazırım

Shinji Mikami’nin hikâyesi benim için tam anlamıyla bir “underdog” öyküsüdür. Sen kalk koca bir tür, koca bir marka yarat… Yarattığın fikir ürünü üzerinden konsollar satılsın, oyun yayıncıların cebine milyonlar girsin… Hatta Hollywood markana el atsın, sinema salonlarını doldursun, DVD satışlarını uçursun. Fakat sen öylece ortada kal… Yarattığın marka, babası olduğun oyun türü, pazarlamacıların, prodüktörlerin elinde saçma sapan yerlere gelsin, sen de bunu uzaktan seyret. Tüm bunlar olurken defalarca kendini baştan kanıtlamaya çalış, bilmediğin sularda yüz ve her ürettiğin yeni şey bir başarısızlık hikâyesine dönüşsün.

The Evil Within, Outlastlerin, Amnesiaların ortalığı kasıp kavurduğu; Mikami’nin değil korku türüne çok şeyler vermiş bir adam, bir oyun tasarımcısı olarak pek esamesinin okunmadığı, Resident Evil’in yaban ellerde öksüz kaldığı bir dönemde geliyor. Bu resmen Mikami’nin onur ve kendini kanıtlama savaşı olacak. Mikami “Ben ölmedim, hala iyi oyun yapabilir ve sizi hala korkudan altınıza işetebilirim.” demek için yapıyor The Evil Within’i… Shinji Mikami uzun bir zaman sonra hem korku türüne dönüş yapıyor, hem kendisine hatırı sayılır bir bütçe veriliyor, hem de arkasında yeni fikri mülklere önem veren bir yayıncıyla çalışıyor. Sanırım işte tam da bu yüzden The Evil Within’den çok şeyler bekliyorum. - Faruk

Yapımcı: Tango Gameworks

Çıkış Tarihi: Bethesda Softworks            

Platform: PC, PS3, Xbox 360, PS4, Xbox One

OLAĞAN ŞÜPHELİLER

Bazı oyunlar var, bir taraftan bekliyoruz ama bir taraftan bizi ters köşeye yatırıp üzecekler diye korkuyoruz. Açıklananlarda hep bir bit yeniği bulduk, karar veremiyoruz. -Sarp

THE ELDER SCROLLS ONLINE

"Morrowind kaplamalı WoW" olarak karşımıza çıktı ilk kez. Geçen zamanda düzeldi ama, bugüne kadar bizi instance'lara boğan, "Sen bir büyücüsün Harry" havasında topu binlerce oyuncuya tek o varmış gibi atan, bunların başarılı DVO'ya rastlamadık. Olsun istiyoruz, gözümüz onda ama...meh.

Yapımcı: Zenimax Online

Çıkış Tarihi: Nisan 2014

Platform: PC, PS4 Xbox One

 

THIEF

Bu isim kulaklarımızda yıllardır dönüp duruyor. Garrett'ın türe getirdiklerini de biliyoruz. Ama yıllar geçti. Bu kötü bir şey, Dishonored gibi bir oyundan sonra Thief'ten beklentilerimiz karşılanmayacak gibi. Hikâye videosu heyecan yaratsa da, gizlilik mekaniklerinde çok eskide kalmış gibi duruyor. Düşen sandığa uyanmayan düşman var yahu?!

Yapımcı: Eidos Montreal

Çıkış Tarihi: Şubat 2014 (Hatta çıktı bile)

Platform: PC, PS, Xbox

 

GAME OF THRONES (TT GAMES)

Cell shader’ın gideceği yer, gitmeyeceği yer var yahu. Nedense o grafik motoruyla, o animasyonlarla işlenen bir GoT dünyası ürkütüyor bizi. TT Games güzel bir hikâye yazacaktır, ondan şüphemiz yok. Burada sorun, sunumda işte.

Yapımcı: Telltale Games

Çıkış Tarihi: Düşük ihtimal 2014

Platform: PC


TOM CLANCY'S THE DIVISION

Savaşın Soğuk Yüzü

"İlk izlenim herşeydir" düsturunu edinen Ubisoft, The Division'ın ilk videosuyla öyle bir etkiledi ki dünyayı, herkes kendinden geçti. "Uuu! Arabanın yanından geçerken nasıl da kapattı kapıyı eliynen!"diye mest oldu. Lakin hiçbirimiz demedik ki bu oyun aslında... YAA GEÇİN EFENİM BUNLARI! YIKACAK BU OYUN ORTALIĞI!

Grafikleri artık kaç farklı şekilde kelimelere dökebileceğimizi şaşırmış bir dönemdeyiz. "Mükemmel, gözlerinizi yuvalarından fırlatacak..." gibi beylik sözleri çoktan harcadığımız için, The Division'ınkileri tanımlamakta yetersiz kalıyor. Ancak hava durumuna göre yüzeylerin dinamik olarak yavaş yavaş kar tutması, sonra erimesi ve ufak göletlerin oluşması ve dumanların içinden dağılan ışıkların gerçekçiliği, ince yüzeylerde açılan mermi deliklerinden süzülen ışık huzmeleri gibi minik detaylardan dem vurabiliriz. Ancak hareket halindeyken bu oyunun görselliğini takdir ettirebiliriz size. "İnanılmaz" kelimesi artık kifayetsiz kalıyor, çünkü gayet inanıyoruz.

Yıl olmuş 2014 ama ben hala sırf online oyunlara ısınamıyorum. Ancak dünya hızla değişiyor. Tek kişilik senaryoyla sınırlı oyun sayısı giderek azalıyor ve benim de dünyamı genişletme zamanım geliyor sanırım. The Division bunun için ideal bir aday olacak sanırım. -Sinan

Yapımcı: Respawn Entertainment

Çıkış Tarihi: 2014 Sonu

Platform: PC, PS4, Xbox One

EVOLVE

Evrile Çevrile Co-Op

Left 4 Dead1 ve 2 co-op FPS’leri bu kadar popülerleştirmesine rağmen 2. oyundan beri nedense benzer türde pek bir oyun çıkmadı. Herhalde diğer stüdyolar “bu işi yapsa yapsa yine Turtle Rock yapar” dedi, bilemiyorum. Neyse ki beklenen gün sonunda geldi.

Evolve, L4D’lerle temelde benziyor ama öte taraftan oldukça farklı da bir oyun. Farklı gezegenlerde geçen bilim kurgu temelli Evolve’da yine 4 farklı sınıftan oluşan bir takım var ve bu takımın asıl amacı haritadaki yaratığı bulup yok etmek, ki o yaratığı da başka bir oyuncu yönetiyor. Yani oyun 4 vs 1 vs yapay zekâ şeklinde.

Yaratığı yöneten oyuncu doğadaki vahşi hayvanları yakalıyor, yiyor ve seviye seviye evrimleşiyor. Her seviyede kaya fırlatma, uzun mesafe sıçrama, ateş püskürtebilme gibi yeni yeteneklere kavuşuyor. Yaratığı yöneten oyuncu saldırgan ya da gizliliğe dayalı oynayabiliyor ancak son evrim seviyesinde gizlilik pek mümkün değil çünkü ilk açıklanan yaratık türü “goliath” son seviyede yaklaşık 9 metrelik bir büyüklüğe sahip. Ama bir de şu var: yaratık her evrim geçirirken kendini bir kozaya kapatması gerekiyor ve burada kısa süreliğine son derece savunmasız olacak.

Evolve iyi fikirlere sahip, işini bilen bir stüdyonun elinde şekilleniyor. L4D 2’den sonraki co-op FPS fenomeni olma ihtimali hayli yüksek. - Ömer

Yapımcı: Turtle Rock

Çıkış Tarihi: 2014’ün 3. Çeyreği

Platform: PC, PS4, X-One

METAL GEAR SOLID V: GROUND ZEROES

İntikamın Başlangıcı

Nasıl Tanker bölümü MGS 2 için giriş niteliğindeydiyse Ground Zeroes da MGS 5 için aynı olacak ama GZ ayrı bir oyun olarak satılacak. Hem ucuza satıldığını hem de o kadar da küçük çaplı bir oyun olmadığını düşününce para tuzağı gözüyle bakılmaması taraftarıyım.

Peace Walker’ın sonrasında geçen GZ’de Snake, Cipher’ın (yani The Patriots’ın) elindeki Paz’ı ve Chico’yu Küba’nın güneyindeki bir askeri üsten kurtarmaya çalışacak (bu cümleyi anlamadıysanız sizi önceki MGS oyunlarına alalım ^_^). Oyunun sonunda ortalık bir şekilde karışacak ve Snake 9 yıl sürecek bir komaya girecek. Nasıl olacak, neden olacak, görmek için çok beklememiz gerekmiyor.

GZ’nin oynanış mekanikleri diğer MGS’lere göre basitleştirilmiş gibi duruyor. Düşman “tag”leme, ağır çekime girdiğimiz “reflex mode” gibi şeyler eklenmiş. Ama bölümü bunları kullanmadan geçersek de karşılığını alabilecekmişiz. Zorlamak isteyen yine kendini zorlayabilecek yani, sıkıntı yok.

Bir de GZ’nin ünlü Fox Engine’i ilk kez adam gibi kullanan oyun olması durumu var (PES 2014 sayılmaz). Hakikaten o kaplamalar, animasyonlar, ışıklandırmalar falan olağanüstü gözüküyor. Bu görsellikle bir MGS oynamak acayip keyifli olacaktır. - Ömer

Yapımcı: Kojima Productions

Çıkış Tarihi: 20 Mart 2014 (Hatta çıktı bile)

Platform: PS4, X-One, PS3, 360


DRAGON AGE: INQUISITION

Dünyayı Kendisinden Kurtarmak

Dragon Age II can sıktıysa da Dragon Age: Origins kalitesinde bir RYO oynayabilecek olma ihtimalimiz halen fazlasıyla heyecan verici.

Inquisition’da atılan adımlar hep olumlu yönde. Frostbite motoru etkileyici. Oyunda DA II’de pek hoş karşılanmayan diyalog tekerleği kullanılıyor ama seçeneklerin üzerine gelindiğinde ne söyleneceğini tam olarak görebiliyoruz ki bence iyi bir denge yakalanmış o konuda. Ayrıca oyun tam açık dünya olmasa da öncekilerden çok daha özgürüz.

Dünyada belli bir güce sahip Inquisition organizasyonunun lideriyiz ve çeşitli toplumları ortak bir düşmana karşı birleştirmeye çalışıyoruz. Yalnız yapımcılar bu konseptin Mass Effect 3’le pek karşılaştırılmaması gerektiğinin altını çiziyor. “Aradaki fark Jedi olmakla Jedi Order’ın başındaki kişi olmak arasındaki fark gibi” diyorlar.

Inquisition’ın lideri olmanın farklı işlevleri de bulunuyor. Örneğin 50 İnquisition üyesini bir colossus heykeli inşa etme görevine gönderebilecek, heykel tamamlandığında onun birliklerimize sağladığı moral bonusundan faydalanabileceğiz.

Ayrıca oyunda insan, elf ve dwarf’un yanı sıra quanari de olabileceğiz. Elbette toplumların ve liderlerin her bir ırka yaklaşımı farklı olacak. Özellikle Thedas’ta dışlanan ırklara mensup biriyle, bir quanari veya elfle oynamanın karşımıza enteresan zorluklar çıkaracağı kesin.

Bunlar dışında yakın geçmişte oyunda Assassin’s Creed’lerdekine benzer bir bölge ele geçirme ve koruma sistemi olacağı duyuruldu. Çeşitli şartları yerine getirdikten sonra bir kale ele geçirebilecek ve o bölgedeki görevleri açabileceğiz.

2013’te nadasa yatan RYO türü meyvelerini bu yıl veriyor. Kendinizi şimdiden hazırlayın derim. -Ömer

Yapımcı: BioWare

Çıkış Tarihi: 2014’ün 3. Çeyreği

Platform: PC, PS, Xbox

THE ORDER 1886

Seviyorum Seni Sefil Londra

Kişiliğimden kaynaklanıyor herhalde, karanlık temalar içinde kendimi daha huzurlu hissediyorum. Bir yok olmuşluk, bir depresyon arıyorum etrafta. Burada parlamaya çalışan bir inci, gözüme daha parlak göründüğündendir belki de. Hayır, The Order 1886 karamsar oyun piyasasında bir inci falan değil. Ama işlediği dünyadaki tarikat, böyleymiş gibi görünüyor.

Buna ne iyi gider biliyor musunuz? Bu düşünceyi altüst edecek bir kurgu.

Ama o kurgu olmasa da, The Order 1886'nın işlediği Londra, benim özlediğim şey. İlk videosunda gözümüze sokulan White Chapel tabelası, pis sokaklar, dilenciler, bir şekilde kalbimi okşuyor benim. Bütün bu kirliliğin içindeyse yılların ağırlığını üstünde taşıyan, normalden uzun yaşayan ve bilgelikle çaresizliği aynı potada eriten tarikat var. Kabuslarımızı süsleyen yaratıklarla yaşanan savaşın seyri Sanayi Devrimi'nin sunduklarıyla insanların tarafına doğru kaydığında da o aradığım ışığı görüyorum sanki. Tabii ışığın ne kadar parlayacağı, yoksa kendi içinde tümüyle karanlık bir şeye dönüşüp dönüşmeyeceği Galahad'ı yönettiğimiz bu TPS'de belli olacak.

Bütün o harika grafikleri, müthiş kumaş kaplamalarını, görsel olarak içinizi okşayacak şeyleri boş verin. Yazının başlarında bahsettiğim White Chapel, şans eseri olacak bir iş değil. Tanıtım videosunu gördüğüm andan beri bu oyuna tutku duymamın yegâne sebebi de Karındeşen Jack zaten. Onu görüp, sır perdesini araladığımda rahatlayacağıma inanıyorum. Sonra elektrikli silahımla diğer düşmanlara dönebilirim. -Sarp

Yapımcı: Ready at Dawn

Çıkış Tarihi: 2014 Sonbaharı

Platform: PS4

YORUMLAR
Parolamı Unuttum