10 da yetmez 100 tane...
Devamını okuGün, yıllar yılı Pandora’nın salaş atmosferinde aynı haydutların ağız kokusunu çekmenin, aynı cüceleri tekmelemenin, aynı Skag’lere bomba yedirmenin, aynı ufukta aynı patlamaları seyretmenin tedavülden kalktığı gün. Gün, gözleri yeni ufuklara çevirmenin, yeni gezegenleri talan etmenin, yeni manyaklarla tanışıp kaynaşmanın, ve akabinde kapışmanın günü. İlk Borderlands’in çıkışından bu yana geçen 10 yıla yakın süre içerisinde Pandora’nın tüm hayvanlarını, insanlarını, iklimlerini, mimarilerini, kültürlerini deştik. Artık Borderlands 3’ün şen tahtası eksik göçebeleri olmaya hazırlanıyoruz. Bakalım yol haritamızda yeni neler var?
Mayıs başında düzenlenen etkinlikle Borderlands 3’ün oynanışına hep beraber ilk defa göz atma şansı yakaladık. Bu etkinlik süresince ve sonrasında yapımcıları oyunla ilgili pek çok detay vererek aklımızdaki soruların büyük bir kısmını sildi. Bize tüm bu bilgileri derleyip toparlayarak detaylı bir ilk bakış hazırlamak düştü elbette. Peşin peşin söylemek gerek ki; Borderlands 3’ün ufkunda bolca havai fişek var gibi görünüyor.
Taramayı Herkes Yapar
İçeriği absürt mizahıyla harmanlayıp saatler boyu bolca kahkaha vaat eden bir marka Borderlands ancak bir “looter shooter” olduğunu göz önünde bulundurunca en başta konuşmak gereken kısım özeliyle geneliyle mekanikler olacaktır elbette. Kısaca tarıyoruz ama ne kadar iyi tarıyoruz?
Oyunun çatışmaları, temelinde yatan fikir bozulmadan, birkaç ufak değişiklik ve modernizasyonla çok daha keyiflenmiş gibi gözüküyor. Borderlands 2’nin üzerinden geçen 7 sene içerisinde pek çok FPS’de gördüğümüz, bir yerde standartlaşan yerden kayma ve zıplayıp yakınımızdaki yükseltilere tutunma özellikleri Borderlands 3’te de yer alıyor. Bunun yanında The Pre-Sequel’da gelen, yerçekimsiz ortamlarda kullanabildiğimiz alan etkili yakın dövüş hareketi olan Buttslam’in benzeri bir “yeri gümletme” özelliğine tüm karakterlerimiz sahip olacak. Yani dövüş içindeki hareket kabiliyetimiz ve mesafe kapatma seçeneklerimiz ciddi oranda artmış durumda, dövüşleri kazanmakta göstereceğimiz gerçek zamanlı eforun rolü, ekipman planlamasına oranladığımızda artıyor. El becerisi kendini daha çok gösterecek. Kısaca tarıyoruz, iyi tarıyoruz, akrobatik tarıyoruz.
Benzer bir şekilde savaş alanlarımız da daha dinamik bir hal alacaklar, artık çevreyle etkileşim opsiyonumuz daha fazla. Siperler yok edilebiliyor. Etraftaki elemental hasar varillerini yakın dövüş saldırılarımızla istediğimiz yöne itip ateş ederek patlatabiliyoruz. Yere petrol döküp ateşe verebiliyoruz, su birikintileri de elektriği iletip düşmanlara halay çektirebiliyoruz. Artık sadece yapımcılar yaratıcı değil, biz de yaratıcıyız.
Patlatmak İse Torgue'a Mahsustur
Elemental hasar demişken, etkisi altına aldığı düşmanlara daha fazla hasar vermemizi sağlayan Slag elementi artık yok. Bunun yerine sürekli DOT hasarı vuran ve yakındaki herkese bulaşabilen radyasyon hasarı eklenmiş. Radyasyon etkisi altındaki düşmanlar öldüklerinde patlayarak hem çevreye hasar veriyor hem de halihazırda radyasyon bulaşmamış düşmanlara da bu etkiyi bulaştırabiliyor. Ateşi sönene, elektrik alışverişi yapamadığımıza radyasyon kesin çözüm. Zırhlılara yine kezzap lazım oluyor tabii.
Karakter gelişim kısmı da aksiyonun aktif parçaları gibi gelişip çeşitleniyor; Borderlands 3’te eski oyunlarda olduğu gibi yine dört oynanabilir karaktere sahibiz (FL4K the Beastmater, Zane the Operative, Amara the Siren, Moze the Gunner) ancak artık her biri 3 farklı Action Skill sahibi. İki tane birden kuşanabilen Zane hariç her karakter savaş sırasında tek bir Action Skill seçip kullanabiliyor. Yani karakterlerimize taktiksel altyapı kurarken bütün işi pasif beceriler üzerinden halletmek zorunda değiliz artık ve halihazırda kullandığımız Action Skill’in işlevinde oynama yapmamızı sağlayan Augment isimli pasif beceriler de var beceri ağaçlarında. Bu sayede tek bir grupta aynı karakteri oynayan oyuncular birbirinden tamamen farklı fonksiyonlar üstlenebiliyor ve karakterlerin oynanış ömrü de artıyor. Gearbox an itibariyle oyuna çıkış sonrasında ekstra karakter eklemek gibi bir planları olmadığını belirttiğinden, bu durum o eksikliği de en başından telafi etmiş olacak.
Madem artık birden fazla aktif beceri sahibi olduğumuzdan bahsettim, gördüklerimizi de örneklemem lazım. Etkinlik sırasında Amara ve Zane’in becerilerine göz atma şansı yakaladık. Amara Phasegrasp özelliğiyle düşmanları yere mıhlayabiliyor, Phasecast’le enerjiden oluşma bir kopyasını karşı yöne fırlatarak yolu üzerindekileri biçmesini sağlayabiliyor, Phaselam’le de yükselip yere vuruyor ve becerinin etki alanındaki düşmanları havaya zıplayıp onlara hasar veriyor. Zane, Digi Clone becerisiyle Zer0’nun yaptığı gibi hologram kopyasını yaratıp düşman dikkatini ona çekebiliyor, yerine teleport olabiliyor, SNTNL’le manuel olarak hedefleyebildiği bir drone çağırıyor, Barrier’le de düşman ateşini bloklayıp Zane’le takım arkadaşlarının hasarını artıran bir duvar yaratıyor. FL4K ve Moze etkinlik sırasında maalesef gösterilmiş değil.
Kapitalizm Büyük Harflerle Yazılır
Oyundaki beceri sistemi bu kadar genişlemişken, Borderlands’in alametifarikası olan uçuk kaçık silah ve ekipmanlar da çeşitlenmede eksik kalmamalı elbette. Önceki oyunlardaki markalarımız bu oyunda da yerli yerinde: Tediore, Dahl, Maliwan, Jakobs, Pangolin, Torgue, Hyperion, Vladof, Borderlands 3’te yine kendilerini gösteriyorlar. İlk oyundan sonra özlemle andığımız ATLAS geri dönüyor, ikinci oyundaki derme çatma silah markası Bandit, Children of the Vault olarak değişiyor. Silahların marka içindeki çeşitlilikleri artıyor ayrıca. Örneğin önceki oyunda şarjör değiştirmek yerine elimizdekini el bombası niyetine attığımız, yerine dijital olarak yenisi yaratılan Tediore silahları artık daha farklı şeyler yapıyorlar. Kimisi etrafına enerjiden yapılma bir küre oluşturarak “ay, uy” sesleri eşliğinde savaş alanında hoplayıp zıplıyor, kimisi de ayaklanıp kendi kendine düşmanlara sıkıyor. ATLAS’ın önden izleyici mermi attığınızda standart mermilerini güdümleyen silahları var mesela. Hyperion’ın yakın nişan aldığınızda önünüze enerji kalkanı açan pompalı tüfekleri var. Şarjör yoksunu, ateş ettikçe ısınan (ve su tabancasıyla hızlıca soğutabildiğiniz) CoV silahları da var üstüne. Var oğlu var kısacası arkadaşlar, bu oyunun çeşitliliğinde kaybolacağız, bana bir şeyler oluyor…
(Ufak bir dipnot: Söylenene göre bu oyunda, diğer tüm silahlar bir tarafa, Legendary silahlar diğer tarafa olacak. Önceki oyunlara kıyasla daha ilginç silaha özel mekanikler barındıracakları söyleniyor bu sefer. Moxxi’nin sevda doygunu silahlarından bu sefer neler çıkacak çok merak ediyorum.)
İnsan Toplayıcı Bir Varlıktır
Oyunda bu kadar fazla eşya olacağı için, istediğimiz seçenekleri sunmak adına oyunun üzerimize sayıca epey fazla ekipman fırlatması gerekecek elbette, ki fırlatacak da. “Hangisini alayım, hangisini yerde bırakayım?” diye diye Acun Ilıcalı’nın gergin karar anlarından yaşamayacağız artık. Oyun savaş sırasında yerde bıraktığımız tüm eşyaları bizim için alıp saklayacak ve karargahımızdaki yepyeni bir otomat vasıtasıyla bu eşyalara erişebileceğiz. Bu durum co-op’ta milletin birbirini bekletmesinin de önüne geçecektir diye tahmin ediyorum.
Arkadaşlarla oynamak demişken, işin o kısmında da epey güzel yenilikler var. Öncelikle artık Diablo III’te olduğu gibi herkesin ekipman yağması kendine. Bunun yanında seviye ölçekleme sistemi sayesinde fazla oynayan insanların az oynayan insanlarla seviye farkından dolayı keyif alarak oynayamaması durumu da ortadan kalkıyor. Düşük seviyeli bir arkadaşınızın oyununa girdiğinizde oyun size düşen ekipmanların seviyelerini sizinkine ayarlıyor, verdiğiniz hasarıysa düşürüp arkadaşınızla aynı düzeye getiriyor. Birinizin işi çıkıp 2 gün oyuna giremedi diye ayrı gayrı düşmek yok yani artık. Eskisi gibi takılıp arkadaşının seviye kasmasına yardım etmek isteyenler için de Classic isimli bir oyun modu bulunacak. Ekranı bölerek oynama seçeneği de Classic mod gibi oyunda yine bulunan özelliklerden.
(Malum oyunu illa ki insanlarla oynamak zorunda değiliz ve buna bağlı olarak çevrimdışı oynama özelliğimiz de var. Bu hakkını kullanıp oyunu tek başına oynamak isteyenler yalnızlığın dezavantajını daha az hissetsin diye bir de NPC kaldırma özelliği gelmiş. Oyun içinde beraber oynadığınız NPC’ler düştüğünüzde sizi kaldırmaya gelebilecek, siz de aynı şekilde onları kaldırabileceksiniz.)
Birinci Vazifemiz Yeni Patlamalara Yelken Açmaktır
Borderlands 3’ün spesifik noktalarda önceki oyunların üzerine ne kadar şey koyduğunu paragraflardır anlatıyorum. Şu noktada oyun “vanilla” haliyle Borderlands 2’yle aynı miktarda içerik sunsa gözünüzü kırpmadan alırsınız herhalde değil mi? Ben alırım ama 7 senelik özlemin de bir noktada bir geri dönüşünün olması gerekiyor, hem bize hem de yapımcı/yayıncı firmalara. Bu yüzden Borderlands 3, daha bile büyük çünkü artık, seride ilk defa, Pandora dışında gezegenlere de gidiyoruz! İkinci oyunda uçan bir şehre evrilen Crimson Raiders karargâhı Sanctuary, devam oyununda üçüncü enkarnasyonuyla teknisyenliğini Ellie’nin yaptığı devasa bir uzay gemisine dönüşüyor!
Pandora’yla sınırlı değiliz artık! İkinci oyunun sonundaki haritanın ipucunu verdiği şekilde evrene açılıyor, diğer gezegenlerdeki Vault’ları bulmaya gidiyoruz! Çünkü Children of the Vault tarikatının lideri ve aynı zamanda bir Siren olan ana kötümüz Tyreen Calypso’yla yarış halindeyiz. Kendisi canlıların yaşam enerjilerini çekebilmek kabiliyetine sahip olduğundan, bu özelliğini Vault’ları koruyan devasa yaratıklar üzerinde kullanmak ve muhtemelen bu şekilde mutlak güce sahip olmak istiyor. İkiz kardeşi Troy’la beraber sosyal medya fenomeni/yayıncı modunda takılan Tyreen baş kötülük kalitesinde Handsome Jack’le yarışabilecek mi göreceğiz ancak ilginç bir tarza sahip olduğu kesin.
(Oyuna Lillith’le beraber Tyreen’in üslerini basıp diğer gezegenlerdeki Vault’ları bulmamızı sağlayacak bir anahtar arayarak başlıyoruz.)
Ne diyordum? Diğer gezegenler! Borderlands 3’ün oynanış tanıtımında sadece bir diğer gezegen gösterildi: ATLAS şirketinin saldırısı altındaki, adetten olduğu üzere yine ismini Yunan mitolojisinden alan Promethea. Ancak oyunda daha fazla gezegen olacağını biliyoruz, etkinlik sonunda yayınlanan fragmanda çok çeşitli mekânlara göz attık ve oyunun Borderlands 2’den uzun olacağı, sadece ana görevleri hızlıca (!?) yapmanın 30 saatlik bir oyun süresi sunacağı (ayrıca her zamankinden fazla bölüm sonu canavarı olacağı) belirtildiğinden böyle olması gerekiyor da zaten. Düşününce Borderlands 2’nin ilk hali mekân çeşitliliği konusunda über tatmin edici değildi, senaryo ek paketleri geldiğinde belli bir tema etrafında tasarlanmış daha güzel ambiyanslar eklenmişti oyuna ve bu şekilde daha doyurucu bir skala oluşmuştu. Pandora harici gezegenlerin eklenmesiyle oyunun ilk hali bu noktada da BL2’den bir adım önde hayatına başlayacaktır.
(Söylemeden geçmeyeyim, Borderlands tarzına sonuna kadar sadık grafiklerle gelen Borderlands 3, artık Unreal Engine 3 değil 4 kullanıyor. Yeni motor sağ olsun optimizasyon konusunda önceki oyunların hatalarına düşülmeyeceğini umut ediyorum.)
Şu raddede oyunla ilgili halen cevaplanmamış olan soru işaretleri senaryoyla alakalı. Önceki Borderlands’ler kendini ciddiye almayan ve her daim oyuncusunu trollerken kahkahaya boğmayı başaran bir yazıma sahipti. Aynı kalitenin yakalanıp yakalanamayacağı meçhul, oyunun yazar kadrosunun öncekilerle aynı olup olmadığını şu aşamada bilmiyoruz maalesef. Ancak en azından nostaljimizi güzel yaşayacağımız kesin çünkü gördüğümüz karakterler epey umut vaat edici: Ashley Burch, Tiny Tina olarak geri dönüyor, MR. TORGUE’un seslendirme sanatçısı Chris Rager da oyunda olduğunu yarım ağızla doğrulamış vaziyette. Lillith, Brick, Mordecai, Maya, Zer0, Sir Hammerlock ve daha nicesi aynen oyundalar. Değişenlerden tek bildiğimiz Tales from the Borderlands’de Rhys rolünde gördüğümüz Troy Baker, Rhys bu oyunda FFXV’in Noctis’i Ray Chase tarafından seslendiriliyor ama o kadar da olsun artık.
Gördüğüm kadarıyla Borderlands 3 piyasadaki diğer tüm looter shooter oyunlarının tozunu attırmaya geliyor. Sonbahar süresince dönüp dolaşıp hangi oyuna gireceğimiz belli desek yeri. Eğer her şey yolunda gider de Borderlands 3 gerçekten beklediğimiz patlamalı çatlamalı büyük buluşma olursa, yılın oyununa adaylığını kafadan koyacaktır.