Graven - Erken Erişim İnceleme

Eski FPS’lerden kim kalmış

Eski FPS oyunlarını seven birisi olarak bunu söylediğim için taşlanacak olabilirim ama orijinal Doom’lar en sevdiğim oyunlar arasında değiller. Yanlış anlamayın, Doom 1 ve 2 günümüzde dahi rahatlıkla oynanabilecek çok iyi oyunlardır. Ancak sonrasında çıkan oyunların Doom’un formülünü geliştirdiğini düşünüyorum. Heretic ve Hexen’in kafa karıştırıcı ve zorlayıcı bölüm tasarımları, Duke Nukem 3D’nin ve Blood’ın ana karakterleri, Strife’ın hafif RYO öğeleri ve hikâyesi buna güzel örneklerdir.

Hexen’i hatırlayan?

Bağımsız oyunları takip ediyorsanız modern-retro FPS’lerin genelde Doom’dan veya Quake’ten esinlendiğini biliyorsunuzdur. Graven’sa ilham kaynağı olarak Hexen’i seçmesiyle öne çıkıyor. En azından tanıtım videosunu gördüğümde edindiğim ilk izlenim bu yöndeydi. Oynadıktan sonra rahatlıkla söyleyebilirim ki Graven, iyisiyle kötüsüyle Hexen’in kolay bir versiyonu gibi olmuş.

Hexen’in kolay versiyonu diyorum çünkü ne bölümler oradaki kadar karmaşık ne de cephane o kadar sınırlı. Zaten cephaneye çoğu zaman ihtiyaç duymuyoruz, zopamızı alıp zombilerin kafasına kafasına vurarak ilerliyoruz. Bu noktada geliştiricileri tebrik etmek lazım tabii, vuruş hissini çok iyi kotarmışlar. Tok sesler ve bolca kullanılan parçacık efektleri sayesinde Haydar’ımız kullanması tatmin edici bir silah olmuş.

Sihirli dayak değneğimizin yanı sıra kılıç, birkaç menzilli silah ve iki de büyü bulabiliyoruz bu versiyonda. Özellikle kılıcı aldıktan sonra değneğin bir numarası kalmıyor, karşımıza çıkan düşmanları rahatlıkla kesip biçmeye başlıyoruz.

Düşman demişken, özellikle ilk bir - bir buçuk saat boyunca yapay zekâ canınızı çok sıkacak. Can sıkacak derken uyuyakalma tehlikesinden bahsediyorum. Neyse ki sonlara doğru düşman çeşitliliği artıyor da aksiyon ve zorluk seviyesi azıcık yükseliyor. Her şeye rağmen olur da ölürseniz genelde çok uzakta olmayan son kayıt noktasından hiçbir şey olmamış gibi devam ediyorsunuz.

Peki ya Strife’ı?

Hexen’in en sevdiğim tarafı karmaşık bölüm tasarımlarıydı. Keşfederken nereye gittiğimizi, ne yapmamız gerektiğini aklımızda tutmamız gerekiyordu ve kaybolmamız oldukça kolaydı. Graven’ın bölümleri o derece karmaşık olmasa da birbirine bağlanan geniş haritaları, kısayolları ve gizli odaları keşfetmek oldukça tatmin edici. Hatta bu konuda Graven’ı Hexen’den ziyade Strife’a benzetmek daha doğru olacaktır.

Birkaç saatlik oynanış süresi boyunca düşmanların kapılara takılmasını veya beni görmezden gelmesini saymazsak sadece bir tane ciddi hatayla karşılaştım. Yaptığım bir görev sayılmadı ve oyunu kapatıp o kısmını baştan oynamak zorunda kaldım. Tabii oyun henüz erken erişim aşamasında.

Gelelim en önemli soruya, Graven iyi bir oyun mu ve satın almaya değer mi? Bu aşamada cevabım hayır. Sunduğu içerik hoş olsa da kesinlikle doyurucu değil. Ancak bu haliyle bile potansiyelini görmek mümkün. Yazıda sözü geçen eski usul FPS oyunlarını seviyorsanız veya anlattıklarım ilginizi çektiyse gözünüz Graven’ın üzerinde olsun. Şahsen bu oyunun geleceği için çok umutluyum.

ARTILAR

+ Görseller ve atmosfer
+ Eski usul FPS tasarımı
+ Vuruş hissi
+ Bölüm tasarımı

EKSİLER

- Oyun bozan bir iki hata
- İçerik az
- Düşmanların yapay zekâsı problemli
- Özellikle başlardaki çatışmalar çok sıkıcı ve tekdüze

ARA KARAR:

Bu hali ile almaya değmez ama potansiyeli var. Özellikle eski FPS’leri özlüyorsanız gözünüz üzerinde olsun.

YORUMLAR
GwynBleidd
17 Haziran 2021 15:55

Demosunu oynadıktan sonra en çok beklediğim oyunlar arasındaydı. Özellikle 2000'li yılların başlarındaki grafik tasarımı ve havası beni oyunda tutmaya yeterliydi. Ben tamamlanmış bir oyun beklerken hem erken erişimde çıkması hem de kısa süresiyle hevesim kursağımda kaldı. Demosunu 1 buçuk saat oynadım ama erken erişimde 4 saat kadar içerik sunuyor ve yorumlardan anladığım kadarıyla demo da olan boss'u ve birkaç silahı çıkarmışlar. Tam sürüm çıktığında eminim yine ayıla bayıla oynayacağım ama yine de üzmedi değil.

Parolamı Unuttum